Nice zamandır gönül kuşlarım ölü, göğsümde kanat çırpan gönlün Sevdanı ayetlerle sarıp sakladığım gün Haram kılındı nefesime ölüm Ey ruhuma cennet, bedenime afiyet ...! Sen yoksan bu yürek bana zillet Tamah et biraz da merhamet Nedendir yüreğimdeki sevdama nefret Unuttu umut tebessümlerimi, sensiz düşmedi göğsüme cemre Ey güllük gülistanlığım, gece ayazım..! Tükendi sensiz tebessümlerim Gel de şu feveran halime kalbini ver gönlünü ver...
Toprak kokusu Buğday sarısı bir hüzün İzi kalmış isli d/okunuşlar ve Kıtlık zamanlarında kalma bir aşk…
Üç düş Üç gülüş Üç yaşam Ardı kesilmeyen kas katı kesilmiş kalp ve muamma Aydınlıktan bir fecirden evvel parsellenen aşk öyküleri Fikir sapıtan Akıl donduran Can kırdıran hasret Buluşacak dil ve dudak Söz yerinden dil kesilecek Buluşacak dil, dudak ve ten Mutabık sağlandı sağlanacak Avuç avuç ten toprak karılacak…
Üç aman Üç zaman Üç ferman Tahammüle abandı kör hançer Kazıldı sineye aşk, hasret ve gam Hazırlandı ilmik d/okunacak s’ela Sen kokulu karanfiller d/olsun mekan İçimi eriten için hasretten tunç dağları Nefesim gül ağıtlarından devşirilme güz Çekildi tetik hangimizdik katil hangimiz maktul …
Üç ayet Üç dilek Üç yemin Hadi bırak da gel Avuçlarında kelebek özlemlerim Orkideler ahlansın sevda lisanından Gamzelerine d/okunsun yaran sularım Yol açsın bu şehir kuşluk vakti adımlarına Yamala yaranı saçlarınla yarama, gönlüm kor Kıyısız denizler birikti göz morluklarımın ardına Hadi çık da gel kirpiklerimizden süzülsün yağmur Son bakışında bırak gözlerimi yeşillensin gözlerinden firak…
Üç sır Üç asır Üç çığır Uykusuz hasretin D’eşiyor yürek közümü Tuzlu yara sancısı sevdan Sıyırıyor etimi kemiğinden Büsbütün sensizlik çöküyor güle Sağ mıyım ölü mü, aşk mı hüzün mü Zindan tutuklusu aşk kitapları çizmemişti ki Beraatı verilmemiş hayallerin iz düşümünde Kurtulabilseydim zincirlerimden filizlenirdim belki Gündüz görülen düş gülüşlerinin hatırına bırak kalsın neşteri aşk yaramızda...
"Üşüyen ellerimin miracında aşk tutuştum"... Kendimi aralık bıraktım kendi halime Gönlüm laleli'n çiçeklerini mest etmekle meşgul esrarın Ey kıymetlim... Esen yel mi esti seni, sen mi esen y'eldin gama, neşe ettiren "Lütfetti geceye, hece'n hüznü"
"Yarılsa da yer saplasa da kalbime kadar içerisine beni sevdam yüreğimden usul usul çekilirken iken gözlerime yanaklarımdan süzülen harfsiz kelimesiz cümleler ile seveceğim seni"...
Heyhat z'amanların zemheri rutininde avuçlarım karlı dağ soğuğu Damla damla donarken bakışlarım hüznünden Gem vurulmuş özlemlerime kirpiklerindi çığ Morarmış dudaklarım için için sayıklar iken ismini Sensiz siyaha bürünmüş gönlüm asumanında mehtaba lüzum yok Sağımda hasretin travmaları Solumda gözlerin yıldırımları Ey ırak ülkelerin gülü, güneşi..! Oysaki her iklim yüreğimde açan yediveren gülleri sendin Şimdileri kıraç topraklarımda sensiz, çekildi gönlüm suları…
Bakışlarımız yaktı ruhlarımızı küllenen bedenlerimiz gül yuvası ve sonra dilsiz kar tanelerinde buluştu ellerimiz…
Kıpırtısız bakışlarım uzun uzun düşler yoğurdukça kirpiklerin hudutlarına Umut vaatli gamzelerin gülüşlerimde çığlandı Giyindikçe bakışlarının güzelliğini Efil efil bahar yelleri karşıladı yüreğimi Kavradıkça parmaklarını bölündü u'mutsuzluğum Ey gündüz rüyam, gece sırdaşım! Şafağı sensin alacakaranlık hüznümün Dokun artık gönlüm çorak topraklarına Ey güz güzeli, düş gamzeli!.. Sen ruhuma sirayet eden gelincik çiçeğimin kokusu Ben gül dikenin Bitir artık bu yangını…
Kuyu sessizliğinde
korkular örüyorum kulak zarı çatlatan çığlıklardan
Sağdan sola
Solda sağa
Yukarıdan aşağıya
Ezber ediyorum bakışlarının lezzetini
Bir bilsen kaçıncı firar edişim musalla taşından varmak üzere tebessümlerin ahraz bırakan sesine
Ey gönlüm perdesi, hazangahım ve cümle neşem..!
Gök kubbe eridi gül renginde sessizce üzerime
Hadi ezber et gönlümü gönlüne...
Nice zamandır gönül kuşlarım ölü, göğsümde kanat çırpan gönlün
Sevdanı ayetlerle sarıp sakladığım gün
Haram kılındı nefesime ölüm
Ey ruhuma cennet, bedenime afiyet ...!
Sen yoksan bu yürek bana zillet
Tamah et biraz da merhamet
Nedendir yüreğimdeki sevdama nefret
Unuttu umut tebessümlerimi, sensiz düşmedi göğsüme cemre
Ey güllük gülistanlığım, gece ayazım..!
Tükendi sensiz tebessümlerim
Gel de şu feveran halime
kalbini ver
gönlünü ver...
teşekkür ederim Ata Kızı.
?feature=shared
Toprak kokusu
Buğday sarısı bir hüzün
İzi kalmış isli d/okunuşlar ve
Kıtlık zamanlarında kalma bir aşk…
Üç düş
Üç gülüş
Üç yaşam
Ardı kesilmeyen kas katı kesilmiş kalp ve muamma
Aydınlıktan bir fecirden evvel parsellenen aşk öyküleri
Fikir sapıtan
Akıl donduran
Can kırdıran hasret
Buluşacak dil ve dudak
Söz yerinden dil kesilecek
Buluşacak dil, dudak ve ten
Mutabık sağlandı sağlanacak
Avuç avuç ten toprak karılacak…
Üç aman
Üç zaman
Üç ferman
Tahammüle abandı kör hançer
Kazıldı sineye aşk, hasret ve gam
Hazırlandı ilmik d/okunacak s’ela
Sen kokulu karanfiller d/olsun mekan
İçimi eriten için hasretten tunç dağları
Nefesim gül ağıtlarından devşirilme güz
Çekildi tetik hangimizdik katil hangimiz maktul …
Üç ayet
Üç dilek
Üç yemin
Hadi bırak da gel
Avuçlarında kelebek özlemlerim
Orkideler ahlansın sevda lisanından
Gamzelerine d/okunsun yaran sularım
Yol açsın bu şehir kuşluk vakti adımlarına
Yamala yaranı saçlarınla yarama, gönlüm kor
Kıyısız denizler birikti göz morluklarımın ardına
Hadi çık da gel kirpiklerimizden süzülsün yağmur
Son bakışında bırak gözlerimi yeşillensin gözlerinden firak…
Üç sır
Üç asır
Üç çığır
Uykusuz hasretin
D’eşiyor yürek közümü
Tuzlu yara sancısı sevdan
Sıyırıyor etimi kemiğinden
Büsbütün sensizlik çöküyor güle
Sağ mıyım ölü mü, aşk mı hüzün mü
Zindan tutuklusu aşk kitapları çizmemişti ki
Beraatı verilmemiş hayallerin iz düşümünde
Kurtulabilseydim zincirlerimden filizlenirdim belki
Gündüz görülen düş gülüşlerinin hatırına bırak kalsın neşteri aşk yaramızda...
Kimsesizim hısmım da yok, hasmım da
Görünmezim cismim de yok, resmim de
Dil üzmezim, tek hece var ismimde
Barınağım gönül denen yer benim...
Büyük üstad ne güzel demiş...
Hasretin yarar uykusuzluğumu dağlanır ahu bakışların kirpiklerimin hürriyetine....
" Kabuk bağlanır gözyaşı"
Kirpiklerinin saçaklarına çaput
b/ağladım
Hicret kapısı aralayan bal rengine getirmeden halel, şerbet tadında ziftten güller açıyorum
Gönlüm, gönlünün sarmaşık ezberinde, isminin bahar eteklerinin güz serpiştirisin ba/har tutkunun
Dudaklarının kar yanığı şehri örtünür hazan matemi renginle
Alın yazgımdır ismin, ismime ve istilacı bir hasret...
"Üşüyen ellerimin miracında aşk tutuştum"...
Kendimi aralık bıraktım kendi halime
Gönlüm laleli'n çiçeklerini mest etmekle meşgul esrarın
Ey kıymetlim...
Esen yel mi esti seni, sen mi esen y'eldin
gama, neşe ettiren
"Lütfetti geceye, hece'n hüznü"
"Yarılsa da yer
saplasa da kalbime kadar içerisine beni
sevdam yüreğimden usul usul çekilirken iken gözlerime
yanaklarımdan süzülen harfsiz kelimesiz cümleler ile seveceğim seni"...
Heyhat z'amanların zemheri rutininde avuçlarım karlı dağ soğuğu
Damla damla donarken bakışlarım hüznünden
Gem vurulmuş özlemlerime kirpiklerindi çığ
Morarmış dudaklarım için için sayıklar iken ismini
Sensiz siyaha bürünmüş gönlüm asumanında mehtaba lüzum yok
Sağımda hasretin travmaları
Solumda gözlerin yıldırımları
Ey ırak ülkelerin gülü, güneşi..!
Oysaki her iklim yüreğimde açan yediveren gülleri sendin
Şimdileri kıraç topraklarımda sensiz, çekildi gönlüm suları…
Boynu bükük hayallerin gergefinde çaput bağlıyorum kayan yıldızlara
Islandıkça göğsüm gözlerimden
Gök gürültülüsü hıçkırıklarımı ısıtıyorum nefesinden
Barındırmıyor hiç bir şehir sensizliğimi
Her yaslandığım kapıda gözlerin hezimeti uğurluyor yüreğimi
Sığındıkça derdim dermanım yüreğin sınırlarına
Yakılmış bedenlerin külü gibi savruluyorum
Oysaki sen kalbimin atışı
Gülümün kokusu
Gökyüzündeki maviliğimdin
Şimdi ise gamzelerimden biriken gözyaşı
Damarlarıma zerk edilen firak hüznümsün...
Bakışlarımız yaktı ruhlarımızı küllenen bedenlerimiz gül yuvası
ve sonra dilsiz kar tanelerinde buluştu ellerimiz…
Kıpırtısız bakışlarım uzun uzun düşler yoğurdukça kirpiklerin hudutlarına
Umut vaatli gamzelerin gülüşlerimde çığlandı
Giyindikçe bakışlarının güzelliğini
Efil efil bahar yelleri karşıladı yüreğimi
Kavradıkça parmaklarını bölündü u'mutsuzluğum
Ey gündüz rüyam, gece sırdaşım!
Şafağı sensin alacakaranlık hüznümün
Dokun artık gönlüm çorak topraklarına
Ey güz güzeli, düş gamzeli!..
Sen ruhuma sirayet eden gelincik çiçeğimin kokusu
Ben gül dikenin
Bitir artık bu yangını…