Dünya hayatının misâli şudur: Bir yağmur, onu gökten indiririz. İnsanların ve hayvanların yiyip istifade ettikleri yeryüzü bitkileri o yağmuru emerek boy atıp gürleşir, sarmaş dolaş olur. Derken yeryüzü bütün takılarını takınıp, regârenk süslenerek olanca güzelliğiyle göz kamaştırır hâle gelir. Orayı ekip biçenler bütün bunların kendi güçlerinin eseri olduğuna ve artık onun ürünlerini toplama zamanı geldiğine inandıkları sırada, bir gece vakti veya gündüz oraya azap emrimiz gelir; sanki dün orada hiçbir şey yokmuş gibi, her şeyi kökünden biçiveririz. İşte, sistemlice düşünüp ibret alacak kimseler için âyetleri böyle ayrıntılarıyla açıklıyoruz. (Yunus / 24. Ayet)
Seni anlam edinen tüm harfleri nesneleri ve upuzun yolları berrak suların tek bir damlasına bıraktım ve sakladım seni gözyaşı kafesimde göğsümün en ücra derinliklerine hazan mevsiminde yaprakların dala gücendiği o yer de kabulünüm dedi yüreğim, yüreğine... Divanesi olduğum hasretliğinin mahşerinde Etresi, ötresi olmayan görkemden uzak aşk yaralarım Yıldız sönüklüğünde taşınıyor gönül içlerimden göğünün içlerine Yokluğunun ser sefilliğinde mecalsiz cümlelerimin kitabesinden Yüreğinden yana bahaneler diziyorum sancı taşıyan rüzgârların nefesine Belkıs sultanın tahtının getirildiği şehirde Süleyman aşkıyla sevdim seni en evvelimden ruhların Emir'e sözlendiği o yerde...
Sorgu odasında kilitlenmiş şiirlerim derdest altında Vasfı bitik mısralarım yolunmuş çapraz suallerle Sürgün düştü düşlerim Heybemde ümitsizliğim…
Ecelsiz ve mecalsizim İntikam kol geziniyor her hücremde Her yanımda ayrı bir hengâme Hücrelerim ateş altında…
Susuyorum…
İniltilerim düşüyor yıldırımlara S/isli gözlerimde, kim vurdu ya gitmiş acılarım Yağmur öncesi sessizlik kaosu çöküyor bahtıma Parmak aralarımda oluşan sigara yanıklarının sızısı sızıyor ciğerlerimden Duman altı umutlarım büzülmüş dudak hatlarıma En içten beddualarım dökülüyor dilimden…
Nurgül hanım sözüm kimseye değil herkesedir. Kıymetli Nurgül hanım kimse kimseyi cennete ve cehennem gönderemez cennette, cehennem Allah' ın. Alllah kime rahmet etmişse o cennette kime azap edecekse o cehennemedir. (bundan kimsenin şüphesi olmasın ayetlerle açıktır. ve kesinlikle ülkede din eğitimi olarak verilen hiç bir eğitim yok keşke olsa ve keşke hepimiz sahiden iman edebilsek şu taklidi imandan sıyrılıp sahiden iman etmenin tadını alabilsek.
Tüm insanların fıtratı birdir.
ve insanı ancak sahibini bulmak ile mükelleftir.
ve bütün sırları (yaradılış, yaşayış, ahlek, karakter) islam birebir açıklamıştır.
Kaliteli yaşamda ancak dine bağlıdır.
Dünya hayatının misâli şudur: Bir yağmur, onu gökten indiririz. İnsanların ve hayvanların yiyip istifade ettikleri yeryüzü bitkileri o yağmuru emerek boy atıp gürleşir, sarmaş dolaş olur. Derken yeryüzü bütün takılarını takınıp, regârenk süslenerek olanca güzelliğiyle göz kamaştırır hâle gelir. Orayı ekip biçenler bütün bunların kendi güçlerinin eseri olduğuna ve artık onun ürünlerini toplama zamanı geldiğine inandıkları sırada, bir gece vakti veya gündüz oraya azap emrimiz gelir; sanki dün orada hiçbir şey yokmuş gibi, her şeyi kökünden biçiveririz. İşte, sistemlice düşünüp ibret alacak kimseler için âyetleri böyle ayrıntılarıyla açıklıyoruz. (Yunus / 24. Ayet)
Aşk azdan azı götüren, çoktan çoğu alıp bitiren en güzel hislerin tümü ve en tehlikeli duyguların birleşenidir.
ve dökerken hüznümü gökyüzü
iplik iplik sökülüyordu siman, simamdan
şimdi hiç olmadık kadar yabancıyız
Sen adın su
Ben ise ateş.
Gönül mahzenimde ismin ruhuma şerik, derdest sitemlerim kelebek kanatlı gamze oyalarına oya oya sevdamlı, rızkımsın mehtaptan yana
Gül soldu rüyalarda, dikenler hasretime ş'ahit
İlmik ilmik tükettim sol yanımı, küllerim lalezar bahçesi
Damla damla yağıyorsun çöl hatifimde, tek damlan okyanus güzelliği
Gülüşlerin şarktan garba uzanan eflatun akşamlar ve gül kokusu
Sen bensiz bir alem ben sensiz bin
Sükût zehrinde iaşesi yok ar’af cümlelerinin artık yüreğin yüreğim tek katre yangın...
Hanım efendi rica etti kaldırdım bende
Seni
anlam
edinen
tüm harfleri
nesneleri ve upuzun yolları
berrak suların tek bir damlasına bıraktım ve
sakladım seni gözyaşı kafesimde göğsümün en ücra derinliklerine
hazan mevsiminde yaprakların dala gücendiği o yer de kabulünüm dedi yüreğim, yüreğine...
Divanesi olduğum hasretliğinin mahşerinde
Etresi, ötresi olmayan görkemden uzak aşk yaralarım
Yıldız sönüklüğünde taşınıyor gönül içlerimden göğünün içlerine
Yokluğunun ser sefilliğinde mecalsiz cümlelerimin kitabesinden
Yüreğinden yana bahaneler diziyorum sancı taşıyan rüzgârların nefesine
Belkıs sultanın tahtının getirildiği şehirde Süleyman aşkıyla sevdim seni en evvelimden ruhların Emir'e sözlendiği o yerde...
Geceden kalma hüzün düştü suya
Toprak badireler altında
Ağaçlar koru dal
Yapraklar mahzun...
Makbule geçmeyen sitemlerim
Cefa makamı kapısında garip bir hamal
Taşıyorum sırtımda u/mutsuzluğumu…
Sorgu odasında kilitlenmiş şiirlerim derdest altında
Vasfı bitik mısralarım yolunmuş çapraz suallerle
Sürgün düştü düşlerim
Heybemde ümitsizliğim…
Ecelsiz ve mecalsizim
İntikam kol geziniyor her hücremde
Her yanımda ayrı bir hengâme
Hücrelerim ateş altında…
Susuyorum…
İniltilerim düşüyor yıldırımlara
S/isli gözlerimde,
kim vurdu ya gitmiş acılarım
Yağmur öncesi sessizlik kaosu çöküyor bahtıma
Parmak aralarımda oluşan sigara yanıklarının sızısı sızıyor ciğerlerimden
Duman altı umutlarım büzülmüş dudak hatlarıma
En içten beddualarım dökülüyor dilimden…
Nurgül hanım sözüm kimseye değil herkesedir.
Kıymetli Nurgül hanım kimse kimseyi cennete ve cehennem gönderemez cennette, cehennem Allah' ın. Alllah kime rahmet etmişse o cennette kime azap edecekse o cehennemedir. (bundan kimsenin şüphesi olmasın ayetlerle açıktır.
ve kesinlikle ülkede din eğitimi olarak verilen hiç bir eğitim yok keşke olsa ve keşke hepimiz sahiden iman edebilsek şu taklidi imandan sıyrılıp sahiden iman etmenin tadını alabilsek.
Saygımla Nurgül hanım.
"Yüreğimi, gözlerine dökmekten vazgeçtim"...
Esaretin göğüs kafesime bıraktığın esaretten
Siyah güllerin imtiyazlı renginde aldım rengimi
Şafakta ipleri sökülmüş uğultulu karanlık matemin esiyor
Buz tutmuş bozkırlar kadar ölüyüm sevda mevsiminde
Ey kalbimin sızısı…!
Mutluluğum, sırlar kapısı ardında kadifeden diken
Uzat bahar avuçlarını
ya bal, şerbet dökülecek sevda kederimden
ya da zehri hasretim süzecek gözlerine…