Kültür Sanat Edebiyat Şiir

Aşk Olsun
Aşk Olsun

. aşk bir alışveriş değildir

  • serbest kürsü23.03.2018 - 09:03

    kim demişl

  • serbest kürsü23.03.2018 - 09:03

    bu naiflik bize fazla mı

  • serbest kürsü23.03.2018 - 09:03

    Seninle buluşmamız ne kadar zor olsa da,
    Senden sadece beni sevmeni istiyorum.
    Beş dakika baş başa kalmamız suç olsa da
    Senden sadece beni sevmeni istiyorum.

    Çağırsam bile gelme, yorulma ne olursun,
    Sen üzülme, incinme, kırılma ne olursun,
    Beni yanlış anlama, darılma ne olursun,
    Senden sadece beni sevmeni istiyorum.

    Bir gün bensiz kalsan da benimle yaşamanı,
    Aşkımın değerini sır gibi taşımanı,
    Nemli bakışlarınla resmimi okşamanı
    Senden sadece beni sevmeni istiyorum.

    Senden tek dileğim var, özel imtiyaz değil,
    Kulun başka bir kula ibadeti farz değil,
    Haşa! Yaratan gibi beş vakit namaz değil,
    Senden sadece beni sevmeni istiyorum.

    Cemal Safi

  • serbest kürsü22.03.2018 - 12:25

    amin efendim. islam alemine kutlu olsun bu güzel kutsal gün.

  • serbest kürsü22.03.2018 - 11:22

    Telgrafın tellerini kurşunlamalı’’
    Öyle değildi bu türkü bilirim
    Bir de içime
    -Her istasyonda duran sonra tekrar yürüyen-
    Bir posta katarı gibi simsiyah dumanlar dökerek
    Bazan gelmesi beklenen bazan ansızın çıkagelen
    Haberler bilirim mektuplar bilirim.

    Gamdan dağlar kurmalıyım
    Kayaları kelimeler olan
    Kırk ikindi saymalıyım
    Kırk gün hüzün boşaltan omuzlarıma saçlarıma
    Saçlarının akışını anar anmaz omuzlarından
    Baştan ayağa ıslanmalıyım
    Gam dağlarına çıkıp naralar atmalıyım.

    İçimde kaynayan bir mahşer var
    Bu mahşer birde annelerinin kalbinde kaynar
    Çünkü onlar yün örerken pencere önlerinde
    Ya da çamaşır sererken bahçelerinde
    Birden alıverirler kara haberini
    Okul dönüşü bir trafik kazasında
    Can veren oğullarının.

    Bir de gencecik aşıkların yüreklerini bilirim
    Bir dolmuşta yorgun şoförler için bestelenmiş
    Bir şarkıdan bir kelime düşüverince içlerine
    Karanlık sokaklarına dalarak şehirlerin
    Beton apartmanların sağır duvarlarını yumruklayan
    Ya da melal denizi parkların ıssız yerlerinde
    Örneğin Hint Okyanusu gibi derin
    İsyanın kapkara sularına dalan.

    Nice akşamlar bilirim ki
    Karanlığını
    Bir millet hastanesinde
    Dokuz kişilik kadınlar koğuşu koridorunda
    Başını kalorifer borularına gömmüş
    Beyaz giysilerinden uykular dökülen tabiplerden
    Haber sormaya korkan
    Genç kızların yüreğinden almıştır.

    Bir de baharlar bilirim
    Apartman odalarında büyüyen çocukların bilmediği bilemeyeceği
    Anadolu bozkırlarında
    İstanbul’dan çıkıp Diyarbekir’e doğru
    Tekerleri yamalı asfaltları bir ağustos susuzluğu ile içen
    Cesur otobüs pencerelerinden
    Bilinçsiz bir baş kayması ile görülen
    Evrensel kadınların iki büklüm çapa yaptıkları tarla kenarlarında
    Çıplak ayakları yumuşak topraklara batmış ırgat çocuklarının
    Bir ellerinde bayat bir ekmeği kemirirken
    Diğer ellerinde sarkan yemyeşil bir soğanla gelen.

    Yazlar bilirim memleketime özgü
    Yiğit köy delikanlılarının
    İncir çekirdeği meselelerle birbirlerini kurşunladıkları
    Birinin ölü dudaklarından sızan kan daha kurumadan
    Üstüne cehennem güneşlerde göğermiş mor sinekler konup kalkan
    Diğeri kan ter içinde yayla yollarında
    Mavzerinin demirini alnına dayamış
    Yüreği susuzluktan bunalan
    İçinden mahpushane çeşmeleri akan
    Ansızın parlayan keklikleri jandarma baskını sanıp
    Apansız silahına davranan
    Nice delikanlıların figüranlık yaptığı
    Yazlar bilirim memleketime özgü

    Güzler bilirim ülkeme dair
    Karşılıksız kalmış bir sevda gibi gelir
    Kalakalmış bir kıyıda melül ve tenha
    Kalbim gibi
    Kaybolmuş daracık ceplerinde elleri
    Titreyen kenar mahalle çocukları
    Bir sıcak somun için, yalın kat bir don için
    Dökülürler bulvarlara yapraklar gibi.

    Kadınlar bilirim ülkeme ait
    Yürekleri Akdeniz gibi geniş, soluğu Afrika gibi sıcak
    Göğüsleri Çukurova gibi münbit
    Dağ gibi otururlar evlerinde
    Limanlar gemileri nasıl beklerse
    Öyle beklerler erkeklerini
    Yaslandın mı çınar gibidir onlar sardın mı umut gibi.

    İsyan şiirleri bilirim sonra
    Kelimeler ki tank gibi geçer adamın yüreğinden
    Harfler harp düzeni almıştır mısralarında
    Kimi bir vurguncuyu gece rüyasında yakalamıştır
    Kimi bir soygun sofrasında ışıklı sofralarda
    Hırsızın gırtlağına tıkanmıştır.

    Müslüman yürekler bilirim daha
    Kızdı mı cehennem kesilir sevdi mi cennet
    Eller bilirim haşin hoyrat mert
    Alınlar görmüşüm ki vatanımın coğrafyasıdır
    Her kırışığı sorulacak bir hesabı
    Her çizgisi tarihten bir yaprağı anlatır.

    Bütün bunların üstüne
    Hepsinin üstüne sevda sözleri söylemeliyim
    Vatanım milletim tüm insanlar kardeşlerim
    Sonra sen gelmelisin dilimin ucuna adın gelmeli
    Adın kurtuluştur ama söylememeliyim
    Can kuşum, umudum, canım sevgilim.

    Erdem Bayazıt

  • serbest kürsü22.03.2018 - 08:35

    yorgunum sevdiğim
    yaşamak değil yaşayamamak yorgunu
    içimde bir ömrün muhasebesi
    tayfunlar kotariyor
    oysa ben
    çözmüştüm kafamda her şeyi
    bir kadının hamaratlığı ve titizliğiyle
    yerli yerine oturtmuştum her şeyi
    ne oldu böyle
    ne oldu böyle
    ve dedimki sonra
    bir şey olduğu yok
    hayata
    hazır olunamıyormuş
    hiç bir zaman
    n.b.

  • serbest kürsü21.03.2018 - 12:53

    belki de ben sandığın kişi değilim
    belki de ben korkularımı göstermedim sana beni cesur sandın
    belki de ben cesur değilim

  • serbest kürsü20.03.2018 - 11:06

    Gitmek Biraz Ölmektir
    BeğenAntolojimYorumlarPaylaşTweetlePaylaş
    Biliyorum gideceksin. Bir eylül ayında ve günün herhangi bir vakti gideceksin. Ne eski bir şarkı engelleyebilecek gitmeni ne de yalnızca gözlerimde sakladığım aşkım. Usul usul ve ağır başlı adımlarla gideceksin. Her adımda gitmenin acısı yankılanacak sokakta. Bir törendeymişçesine göze batan bir yürüyüşle gideceksin ve ben çocuklar gibi bakacağım ardından. Sen geriye dönüp bakmayacaksın.

    Gideceksin…

    Yalnızca gözlerimde sakladığım aşkımı sukuta kurban vereceğim. ‘Keşke’ diyeceğim sonra ve sonraları da ve her zaman ‘keşke’ diyeceğim. Söylenmemiş sözlerin ateşi yakacak tüm bedenimi. Engizisyonlarda kurban edileceğim her gün. Geç kalmış infazın korkusu kemirecek beynimi. Duvarlara bakıp hayıflanacağım.

    Biliyorum gideceksin…

    Puslu bir eylül ayında gideceksin. Gözlerinle birlikte, saçlarınla birlikte gideceksin. Geride seni hatırlatan bir tek kelebekler kalacaklar. Bir tek kelebeklerin kanatlarına bakacağım özlemle. İlan edilmemiş bir aşkın hüznünü bırakacaksın bir de. Taşımayacak kadar yorgun olacağım sen yokken. Sonra yaşamak dediğimiz saltanatın soytarılığı kalacak üzerime. Sihirli sözlerin avutulucuğuna salacağım boyalı yüzümü. Kimse fark etmeyecek seni. Seni en kuytu bakışlarımda saklayacağım. Seni uykusuz gece yarılarımda saklayacağım. Başlayıp da bitiremediğim yazılarımda. Bir radyo istasyonunda çalınan Ortadoğu şarkısında.

    Sen gideceksin…

    Ve aslında gitmelisinde..
    Hem de bir eylül ayında gitmelisin.
    Şehrin gece lambalarında dans etmeli veda bakışların.
    Korkularımla yüzüstü kalakalmalıyım öylece basık bir kenar mahalle kahvehanesinde. Aşkınla demlenmiş sıcak bir çay içmeliyim. Küfürler saçıp etrafa, belalara bulaştırmalıyım ağrılı başımı.
    Yokluğuna alışmamalıyım.
    Alışamamalıyım…

    Tarık Tufan

  • serbest kürsü20.03.2018 - 11:04

    Ben sana mecburum bilemezsin
    Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
    Büyüdükçe büyüyor gözlerin
    Ben sana mecburum bilemezsin
    İçimi seninle ısıtıyorum.


    atilla ilhan

  • serbest kürsü20.03.2018 - 10:40

    çirkinliği döküp saçanlar çirkinlik görmek isteyenlerdir vesselam. kürsüm ağırbaşlılığını yitirme.