Kültür Sanat Edebiyat Şiir

Aşk Olsun
Aşk Olsun

. aşk bir alışveriş değildir

  • serbest kürsü25.05.2018 - 09:14

    Şimdi saat sensizin ertesi
    Yıldız dolmuş gökyüzü ayaydın
    Avutulmuş çocuklar çoktan sustu
    Bir ben kaldım bir ben kaldım
    Tenhasında gecenin avutulmamış ben
    Şimdi gözlerime ağlamayı öğrettin ki bu yaşlar
    Utangaç boynunun kolyesi olsun

    Buda benim sana buda benim sana ayrılırken hediyem olsun

    Soytarılık etmeden güldürebilmek seni
    Ekmek çalmadan
    Doyurabilmek ve haksızlık etmeden doğan güneşe bütün
    Aydınlıları içine süzebilmek gibi mülteci isteklerim oldu
    Arasıra biliyorsun
    Şimdi iyi niyetlerimi bir bir
    Yargılayıp asıyorum
    Bu son olsun bu son olsun

    Şimdi saat yokluğun belası
    Sensiz gelen sabaha günaydın
    İşi gücü olanlar çoktan gittiler
    Bir ben kaldım bir ben kaldım
    Voltasında gecenin hiç uyumamış ben
    Şimdi gözlerime ağlamayı öğrettin ki bu yaşlar
    Utangaç boynunun kolyesi olsun
    Buda benim sana buda benim sana ayrılırken hediyem olsun

    Kafamı duvara vurmadan tanıyabilmek seni
    Beyninin içindekileri anlayabilmek ve yitirmeden yüzündeki
    anlık
    Tebessümü
    Bütün saatleri öylece dondurabilmek için
    Çıldırasıya parladım kendimi lanet olsun
    Artık sigarayı üç pakete çıkardım günde
    Olsun güzelim olsun ne olacaksa olsun

    Yusuf Hayaloğlu
    Kayıt Tarihi : 26.6.2000 11:14:00

  • serbest kürsü24.05.2018 - 09:41

    HASRETİNDEN PRANGALAR ESKİTTİM

    Seni, anlatabilmek seni.
    İyi çocuklara, kahramanlara.
    Seni anlatabilmek seni,
    Namussuza, halden bilmeze,
    Kahpe yalana.

    Ard- arda kaç zemheri,
    Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu.
    Dışarda gürül- gürül akan bir dünya...
    Bir ben uyumadım,
    Kaç leylim bahar,
    Hasretinden prangalar eskittim.
    Saçlarına kan gülleri takayım,
    Bir o yana
    Bir bu yana...

    Seni bağırabilsem seni,
    Dipsiz kuyulara,
    Akan yıldıza,
    Bir kibrit çöpüne varana,
    Okyanusun en ıssız dalgasına
    Düşmüş bir kibrit çöpüne.

    Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,
    Yitirmiş öpücükleri,
    Payı yok, apansız inen akşamlardan,
    Bir kadeh, bir cıgara, dalıp gidene,
    Seni anlatabilsem seni...
    Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır
    Üşüyorum, kapama gözlerini...

    ahmed arif

  • serbest kürsü23.05.2018 - 14:38

    dur canım ya bi sakin

  • serbest kürsü23.05.2018 - 14:30

    yine saldırı hali. yine bilindik maria klasigi

  • serbest kürsü23.05.2018 - 13:57

    asıl çelişki ne biliyor musun neden chp ye oy verirsiniz diye soran bir muhabire su projesi falan için diye cevap vermek yerine bilmem biz aradan dededen babadan chpliyiz başka yere vermem sitemlerdir git onlarla alay et.

  • serbest kürsü23.05.2018 - 13:52

    bir de bak onların tercihleriyle sınıflarını falan hiç karşılaştırma bu seni dogru yere goturmez. amca da bu ülkenin vatandaşı ve bir vatandaş olarak oy verme gerekçelerini gayet tutarlı açıklamış.

  • serbest kürsü23.05.2018 - 13:50

    bak canım milletle böyle dalga geçme. kürtaj ve röportaj yabancı dilden dilimize girmis kelimeler. yaşlı amcanın bunları telaffuz edememesi onun cahil olduğunu gostermez.

  • serbest kürsü23.05.2018 - 09:23

    Gözlerin alabildiğine uzakları görebilmeli baktığında.

    Şehrin her bir köşesini ve her köşesinde başka bir hayata dönüşen gölgeleri fark edebilmeli. Sahici olan ne varsa ve içinde yaşamak adına bir giz taşıyan ne varsa fark edebilmelisin. Böylece zaman senin kollarında uzamalı. Bazen akrebi sımsıkı avuçlarında tutmalısın. Kimi zaman da bir yelkovanın sırtında savaşmalısın ara sokakların içinde.

    Gözlerin alabildiğine uzakları görebilmeli her baktığında.

    Gizli akıtılan gözyaşlarının, yarım kalmış hesabı hırslandırmalı yüreğini. Soğuk bir oda da, eskimiş bir yatağa uzanmış ve kısık yanan bir lambaya saatler boyunca bakan bir adamın incinmişliğine dikkat kesilmelisin. Onurlu bir adamın incinmişliğiyle pusulanmış sokaklarda yürüyüp, ihanetin ayak izlerinde okumalısın hayatın kaypak yüzünü.
    Çekip giden bir kadının geride bıraktığı son hicaz hüzünleri özenle toplamalısın odanın içinde. Bir kristal bardağı tutuyormuşçasına özenle toplamalı ve mümkün olduğunca gözlerden uzakta tutmalısın.

    Hırçın bir kuzey rüzgârı gibi esmeli bakışların kentin sokaklarında.
    Bir kadının saçlarından ateşi çalmalı ve yoksul erkeklerin parmak aralarına salmalısın. Yoksul evlerin ocaklarından kaynayan yalancı tencereleri görmeli ve tahta altını yitirmiş çocuklarla yürümelisin savaş alanına. Vitrinlerden ganimet toplamalı çocuklar ve zengin korkulardan pay kapmalı gecekondu sokaklarına. Zengin düşlerden doldurmalılar kirli avuçlarına. Sen sokakların başını tutmalısın ve aynasızların sirenlerine kulak kabartmalısın.

    Gözlerin alabildiğine uzakları görmeli baktığında.

    Herkes el ayak çektiğinde sokaklardan yüksekçe bir yere çıkmalı ve Kudüs’ü izlemelisin gece yarılarında. Kayan her bir yıldıza selam durup, taş atan avuçlarını okşamalısın çocukların. Sonra Mekke’den gelen bir rüzgâra yüz sürmelisin. Eski zamanlardan kalma selamlar doluşmalı koynuna.
    Taşın altındaki siyah adamın iniltilerine kulak kesilmelisin ve hayat her sabah yeniden yaratıldığında, sen yeniden ayaklarının altında kanayan yaralarını sarmalayıp yürümelisin.

    Dik başlı yürüyüşlerin olmalı.
    Her aşkı feda edebilecekmiş gibi duran çelik bir kalp taşıyormuş gibi asi, umarsız ve ifadesiz bakışlarla yürümelisin. Fakat hiç kimse bir yaprağa gözyaşı dökebilecek olmanı anlamamalı. Güçlü ve direngen yürüyüşlerin olmalı.

    Gözlerin alabildiğine uzakları görmeli her baktığında.

    Bir gece kimselere fark ettirmeden kimsesizler mezarlığına gömülen bir genç kızın cesedini görmelisin. Gözleri bağlanmış bir adamın, çığlıklar gelen bir odaya adım atarken irkilmesini görmelisin. İki adımlık bir voltanın ürküten yalnızlığına dikkat kesilmeli bakışların. Tecrit edilmiş hayatların kimselerin duyamadığı iç çekişlerine çevirmelisin bakışlarını.

    Acıyı fark etmeli gözlerin.

    Bir okulun önünde utanca dönük genç kız adımlarını fark etmeli.
    Fabrika önünde üç kuruşluk boyun eğmeleri fark etmeli.
    Hayata yalın bir bakış fırlatmalısın.
    Ne varsa etrafında, şehri istila etmiş ne varsa.
    Bir yaşama şahitlik etmenin yorgunluğuna aldırmadan, yalın bir bakış fırlatmalısın uzak yerlere bile. Senin fark etmediğin hiçbir soğuk ev kalmamalı.
    Gözlerin alabildiğine uzakları görmeli.

    “Ve devrim; yeryüzüne yalın bir bakıştır…”

    Tarık Tufan
    Kayıt Tarihi : 24.4.2015 16:22:00

  • serbest kürsü22.05.2018 - 22:09

  • serbest kürsü22.05.2018 - 15:13

    niye şaşırdın ki maria alınterini bir tek çekiç orakla kendine devrimci diyenler mi savunur. işçiye emegiemeğinin karşılığını alnının yeri kurumadan veriniz diyen bir peygamberin ümmetinden alınterini saygıdan başka ne beklenir