Hangi çiçek, diğerini “sarı açtı” diye ayıplar? Hangi kuş, “farklı ötünce” diğerine yasak koyar? Derisinden, dilinden ötürü öldürülüyor insanlar. Ah insanlar! Her şeyi bulup kendini bulamayanlar…
"Şeb-i yeldayı müneccimle muvakkit ne bilir, Mübtelâ-yı gama sor kim geceler kaç saat" ... En uzun geceyi müneccim ve muvakkit ne bilir, gecelerin kaç saat olduğunu keder bağımlılarına (aşıklara) sor.
yağmurlardan sonra büyürmüş başak meyvalar sabırla olgunlaşırmış birgün gözlerimin ta içine bak anlarsın ölüler niçin yaşarmış yağmurlardan sonra büyürmüş başak
her sabah hayatın alışkanlıklarına karşı durarak en yakın ve en uzak mesafeleri birlikte tarayarak başlarız aşk ve ölüm iki yanımızda durur birlikte ve içiçe yürürler hayatın yokuşlarında biri sonsuza kadar alıngan diğeri cesur sen meydanlarda büyümüş çocuk caddelerde ve sokaklarda her söze açık bir yapraktın belki esen rüzgarlarca kımıldayan hava kararır ve gökyüzü bütün yükünü boşaltırken üstümüze unutulmuş bir zamandan sesler ve sözler hatırlatan ellerinle dikkatli ve tedirgin basıyorsun hayatın tuşlsrına sen hangi aşkları içinde taşıdın da şimdi ölümün yorgun tayını gözlüyorsun kalabalıklardaydın sen dudaklarınla başkaları için sana ait olmayan tebessüm provaları yaparken ben seni meydanlardan kitaplara çağırdım antenler telefonlar zincirler biterken toplu sesler çıkardım içimden dağlar yankılandı meydanlar uğuldadı da sen duymadın sanki biz göçebeydik o insan bu insan hepsinin içinden geçtik duymadılar şimdi bize sunulan yırtık resimler ve parçalanmış binlerce hayat çok alıngan oluyor gökyüzü dokunsan ağlayacak kadınların bir mendilde kalıyor göz yaşları sokaklar bizden daha özgür ve telaşlı bense herşeye rağmen ve herkese aykırı ellerimde bir demet karanfil yine sana geliyorum..
seninle bir yağmur başlıyor iplik iplik, bir güzellik doğuyor yüreğime şiirden. martılar konuyor omuzlarıma, gözlerin istanbul oluyor birden. akşamlardan, gecelerden, senden uzağım şiirlerim rüzgardır uzak dağlardan esen durgun sular gibi azalacağım bir gün, birdenbire çıkıp gelmesen. şarkılarla geleceksin, duygulu, ince yalnız gözlerime bak diyeceksin. ellerim usulca ellerine değince kaybolup gideceksin bir elim seni çizecek bütün pencerelere bir elim seni silecek. kalbim: ebemkuşağı; günde bin kere senin için yeni baştan can kesilecek. ne güzel seni bulmak bütün yüzlerde sonra seni kaybetmek hemen her yerde ne güzel bineceğim vapurları kaçırmak yapayalnız kalmak iskelelerde. seninle bir yağmur başlıyor iplik iplik, bir güzellik doğuyor yüreğime şiirden. martılar konuyor omuzlarıma, gözlerin istanbul oluyor birden.
"Bilirsin ki her şey zamanında gerek, geç yağan yağmurların faydası dokunmaz kurumuş çiçeklere" diyenlere inat;
"Umut varsa hayat vardır!" deriz...
Kimi söz ile,
Kimi hal ile,
Kimi yazı ile,
Kimi insanı dinden soğuturlar
Kimi insanlar...
Hangi çiçek, diğerini “sarı açtı” diye ayıplar?
Hangi kuş, “farklı ötünce” diğerine yasak koyar?
Derisinden, dilinden ötürü öldürülüyor insanlar.
Ah insanlar! Her şeyi bulup kendini bulamayanlar…
Charles Bukowski
"Şeb-i yeldayı müneccimle muvakkit ne bilir,
Mübtelâ-yı gama sor kim geceler kaç saat"
...
En uzun geceyi müneccim ve muvakkit ne bilir, gecelerin kaç saat olduğunu keder bağımlılarına (aşıklara) sor.
Güzeller bezenmiş toya giderler...
Ne güzel bir türküdür...
Beni dinle ey kadı
Bozuldu işin tadı
Zulümse eğer adı
Kenan yapsa da aynı
Yunan yapsa da aynı.
Söylenecek söz varsa
Söyle sende yüz varsa
Hâkk’a tecavüz varsa
Nokta yapsa da aynı
Yekta yapsa da aynı.
İpe sermeyin unu
Herkes biliyor bunu
Hâzineden soygunu
Turgut yapsa da aynı
Nemrut yapsa da aynı.
Zirvedeki uç beyi
Çeker gözden sürmeyi
Rüşvet alıp vermeyi
Fazıl yapsa da aynı
Rezil yapsa da aynı.
Halka tepeden bakan
Göğsüne benlik takan
Yalanla yatıp kalkan
Moiz olsa da aynı
Vaiz olsa da aynı.
Doğruluktan kaçan zat
Menfaati seçen zat
Haram yiyip içen zat
Murdar olsa da aynı
Serdar olsa da aynı.
Bu gemi böyle gitmez
Giderse zulüm bitmez
Kim örnektir fark etmez
Hasmım olsa da aynı
Nefsim olsa da aynı.
ABDURRAHİM KARAKOÇ
Herkes kimliğini cebinde, kişiliğini yüreğinde taşır...
yağmurlardan sonra büyürmüş başak
meyvalar sabırla olgunlaşırmış
birgün gözlerimin ta içine bak
anlarsın ölüler niçin yaşarmış
yağmurlardan sonra büyürmüş başak
her sabah
hayatın alışkanlıklarına karşı durarak
en yakın ve en uzak mesafeleri
birlikte tarayarak
başlarız
aşk ve ölüm iki yanımızda durur
birlikte ve içiçe yürürler hayatın yokuşlarında
biri sonsuza kadar alıngan
diğeri cesur
sen meydanlarda büyümüş çocuk
caddelerde ve sokaklarda
her söze açık
bir yapraktın belki
esen rüzgarlarca kımıldayan
hava kararır ve gökyüzü
bütün yükünü boşaltırken üstümüze
unutulmuş bir zamandan
sesler ve sözler hatırlatan ellerinle
dikkatli ve tedirgin basıyorsun hayatın tuşlsrına
sen hangi aşkları içinde taşıdın da
şimdi ölümün
yorgun tayını gözlüyorsun
kalabalıklardaydın sen
dudaklarınla başkaları için
sana ait olmayan
tebessüm provaları yaparken
ben seni meydanlardan kitaplara çağırdım
antenler telefonlar zincirler biterken
toplu sesler çıkardım içimden
dağlar yankılandı
meydanlar uğuldadı da
sen duymadın
sanki biz göçebeydik
o insan bu insan
hepsinin içinden geçtik
duymadılar
şimdi bize sunulan yırtık resimler
ve parçalanmış binlerce hayat
çok alıngan oluyor gökyüzü
dokunsan ağlayacak
kadınların bir mendilde kalıyor göz yaşları
sokaklar
bizden daha özgür ve telaşlı
bense
herşeye
rağmen
ve herkese aykırı
ellerimde bir demet karanfil
yine sana geliyorum..
seninle bir yağmur başlıyor iplik iplik,
bir güzellik doğuyor yüreğime şiirden.
martılar konuyor omuzlarıma,
gözlerin istanbul oluyor birden.
akşamlardan, gecelerden, senden uzağım
şiirlerim rüzgardır uzak dağlardan esen
durgun sular gibi azalacağım
bir gün, birdenbire çıkıp gelmesen.
şarkılarla geleceksin, duygulu, ince
yalnız gözlerime bak diyeceksin.
ellerim usulca ellerine değince
kaybolup gideceksin
bir elim seni çizecek bütün pencerelere
bir elim seni silecek.
kalbim: ebemkuşağı; günde bin kere
senin için yeni baştan can kesilecek.
ne güzel seni bulmak bütün yüzlerde
sonra seni kaybetmek hemen her yerde
ne güzel bineceğim vapurları kaçırmak
yapayalnız kalmak iskelelerde.
seninle bir yağmur başlıyor iplik iplik,
bir güzellik doğuyor yüreğime şiirden.
martılar konuyor omuzlarıma,
gözlerin istanbul oluyor birden.