Kültür Sanat Edebiyat Şiir

  • taksim cumhuriyet anıtı21.06.2004 - 10:17

    Anıt, renkli porfirden yapılmıştır. Alan düzenlemesi ve kaidesi Mimar Moniceri'nin eseri. Anıt ise, İtalyan Conanica'nın çalışması. 8 Ağustos 1928'de törenle açılmış.

  • taksim cumhuriyet anıtı21.06.2004 - 10:10

    Nebil Özgentürk'ün araştırmasına göre adı geçen Rus generallerin anıta konulması bizzat Mustafa Kemal'in isteği ile olmuş. Heykeltraş Canonica'nin Atatürk'e olan yakınlığı bu düşünceyi destekliyor. Burada iki soru sorulabilir. Sovyet generallerinin Cumhuriyet Anıtında yer almaları nasıl açıklanabilir? Ve 'Anıtta iki Rus generalinin de olduğu niye açıklanmıyor? ' Birinci sorunun cevabı olsa olsa kadirşinaslık ve o günkü konjonktürel durum olacaktır. Ancak ikinci soruya cevap bulmak güç. Taksim Anıtı, insanların yaşadıkları şehirlere karşı yabancılaşmalarına gösterilebilecek bir örnek sadece. Konuştuğumuz tarihçi ve araştırmacılar tarihi gerçeklerin 'önemsiz' kabul edilse bile bilinmesinin zararı olmayacağı konusunda hemfikir. Üstelik tarihi gerçeklerin bir gün ortaya çıkma gibi bir huyu var.

  • taksim cumhuriyet anıtı21.06.2004 - 10:10

    Yaptıkları yardımlara karşılık kadirşinaslık örneği olarak Furunze ve Voroşilov'un figürleri Cumhuriyet Anıtına konulmuştur ama bu iki 'yabancı' figür, gelişen siyasi ve konjonktürel yapıdan dolayı olsa gerek unutulmaya yüz tutar. Şöyle ki, 1921'de yapılan Moskova Antlaşması yirmi yıllık bir anlaşma olup zamanı dolduğunda tarafların anlaşmasıyla yenilenebilecektir. Çetin Altan'a göre 1941'de Türkiye ABD'ile sıcak ilişkiler içerisindedir. Dolayısıyle 2. Dünya Savaşı'nda SSCB'nin yanında yer almaz ve Sovyet Rusya da Moskova antlaşmasını yenilemek istemez. Yani Türk-Rus ilişkileri tam anlamıyla bozulur. İlber Ortaylı'ya göre Stalin'den kaynaklanan Moskova Anlaşmasının feshi, Türk-Rus ilişkilerinin 'kötü' bir şekilde kopmasına ve maalesef bir daha düzelememesine yol açmış. Dolayısıyle Türkiye ile Sovyet Rusya'sı arasında 'soğuk savaş' başlar ve Taksim Cumhuriyet Anıtındaki iki Rus generali de unutulur.

  • voroşilov21.06.2004 - 10:04

    Taksim Cumhuriyet Antı'nın İstiklal caddesine bakan yüzünde Atatürk'ün en önde olduğu toplulukta yüzü teşhis edilebilen yaklaşık 10 insan figürü yer almaktadır.Bunlarda biri de Rus generali Voroşilov'dur.

  • voroşilov21.06.2004 - 10:03

    Yefremoviç Voroşilov Kızılordu'nun önde gelen generallerindendir. Daha önceleri Türkiye'ye gelmekle beraber Cumhuriyet'in 10.yıl kutlamalarına katılıyor ve fotoğraflardan bu törenlerde Atatürk'ün yakınında yer aldığı görülüyor.

    Bu dönem Sovyet Rusya Türkiye'nin müttefikidir. 1921'de Moskova anlaşmasıyla yoğunlaşan ilişkiler giderek ilerler.Voroşilov'un maddi ve manevi destekleri her zaman devam eder. Somut bir örnek olarak 1927'de Sovyetlerden gelen pek çok tank, top gibi ağır silahların Tophane Limanı'ndan Türkiye'ye giriş yapmış olması verilebilir.

  • furunze21.06.2004 - 10:02

    Taksim Cumhuriyet Antı'nın İstiklal caddesine bakan yüzünde Atatürk'ün en önde olduğu toplulukta yüzü teşhis edilebilen yaklaşık 10 insan figürü yer almaktadır.Bunlarda biri de Rus generali Furunze'dir.

  • furunze21.06.2004 - 09:49

    Furunze, Kızılordu'nun teorisyenlerinden ve Bolşevik Rusya'nın önemli insanı. Kurtuluş Savaşı'nın sürdüğü sıralarda, 1921'lerde, Anadolu'nun neredeyse her yerini adım adım dolaşmış, Bolşevik Rusya'nın desteğini göstermiş ve bu arada Anadolu halkının Ekim devrimine karşı tutumunu gözlemlemiş. İlber Ortaylı'nın deyimiyle fevkalade bilgili ve antikite bilgisine sahip bir kişi Furunze. Türkiye ile ilgili izlenimlerini Ankara Yolculuğu Konusunda Rapor ve Ankara Yolculuğu kitabında toplamış. Doğan Kitap'tan çıkan Abdula Mardanoviç Samsutdinov'un 'Mondros'dan Lozan'a Türkiye Ulusal Kurtuluş Savaşı Tarihi: 1918-1923' adlı kitap bu yakınlaşmayı anlatması ve bu dönemki Türk-Rus ilişkilerini okumak bakımından ilginç anektodlar içeriyor. Kitapta, Atatürk'ün ya da Cumhuriyet'in önde gelenlerinin Sovyet Rusya ile sıcak ilişiler kurdukları görülüyor. Zaten Moskova Antlaşması da bu ilişkilerin yoğun olarak yaşandığı 1921'de yapılıyor.

  • tansu çiller18.06.2004 - 17:51

    gafları:
    belediye zabıtalarına: merhaba asker.

    'bu, mubarek ramazan bayrami...... degil, kurban bayramidir... ama yine de cok mubarek bir bayramdir.'

    susurluk olayinin patlasmasinin hemmen ardindan 'abdullah catli' icin 'bu vatan icin kursun atan da kursun yiyen de sereflidir' demisti.

    göktürk anıtlarına 'gökberk anıtları' diyebilmiştir.

    sivas katliamı sonrası;
    'oteli saran vatandaşlarımıza bir şey olmamıştır'

    beşiktaş nevzat demir tesisleri açılışı, tansu çiller konuşuyor:
    - ey beşiktaşlılar, namı diğer 'karakaltarlar'...
    ... 1913'te kurulan bu klüp 100 yaşına giriyor

  • tansu çiller18.06.2004 - 17:47

    Demokratik olmayan kanunlar sebebiyle Halk seçmeden Başbakan olabilmiş kişi.Özal'ın ölmesiyle Demirel Cumhurbaşkanlığına seçildi.Boş kalan iktidar partisi DYP nin genel başkanlığına Çiller seçildi ve otomatikman Başbakan oluverdi.

  • yurt partisi18.06.2004 - 17:39

    SON BASIN DUYURUSU:

    Devlet Güvenlik Mahkemeleri, AKP İktidarı tarafından kapatılmaktadır.

    Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin, Devlet Güvenlik Mahkemelerinin Bugünkü yapısı ve uyguladığı usul hükümlerinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine aykırı olduğuna dair hiçbir kararı yoktur.

    Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bir çok kararında; özellikle terör suçları ve organize suçları işleyenleri yargılamak, terör ve örgütlü suçlarla mücadele etmek için özel olarak görevlendirilmiş mahkemeler kurulabileceğini, kurulan bu mahkemelerin de kendi özel usul hükümlerini uygulayabileceğini açıklamıştır.

    Başta ABD, İngiltere ve diğer bazı Avrupa ülkelerinde, özellikle 11 Eylül saldırılarından sonra ve İspanya’daki terör saldırılarından sonra, başta terör suçları olmak üzere, diğer organize suçlarla ilgili yargılama yapmak üzere yeni mahkemeler kurmakta, yada mevcut mahkemelerin yapılandırılmasını, bu suçlarla etkin mücadele edecek şekilde yeniden düzenlemektedir.

    Devlet Güvenlik Mahkemeleri; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına aykırı değil ise, yada Avrupa’daki benzerlerinden farklı değil ise; bunların kaldırılması hangi amaca, kimlere hizmet etmektedir; ?

    Türkiye’de terör bitmiş midir? ;

    PKK, DHKP-C, İBDA-C, HİZBULLAH, TKP-ML-TİKKO, EL-KAİDE ve benzeri terör örgütleri faaliyetlerine son vermiş midir? Yoksa; çok daha etkin yapılanmış, sözde elit kadrosunu yetiştirerek, faaliyetlerini arttırarak sürdürmekte midir?

    Daha dün, 2 emniyet görevlimiz ve bir askerimiz hain saldırganlarca şehit edilmemiş midir?

    Türkiye’de hortumcular kalmamış, mafya örgütleri, çeteler bitmiş midir?

    Türkiye’de uyuşturucu ve silah kaçakçılığı sona mı ermiştir?

    AKP Hükümeti ve TBMM’ndeki yandaşları, Türkiye’nin en iyi çalışan mahkemelerini, DGM’leri kapatmaktadır.

    Yıllardır, DGM’lerin kapatılmasını isteyen, başta PKK ve diğer terör örgütleri ve çeteler ile işbirlikçileri amaçlarına ulaşmaktadırlar.

    Son zamanlarda; Devlet Güvenlik Mahkemelerine, buralarda cansiperane, şehitler vererek görev yapan, hakim ve savcılara hakaretler etmek, moda olmuştur.

    Leyla ZANA ve yandaşlarına övgüler düzülmekte , bol bol propagandaları yapılmakta, cezaevlerinde tutuklu ve hükümlü eli kanlı teröristlerin tahliyesi gerektiği söylenmektedir.

    Ne acıdır ki; masum binlerce insanı vahşice katleden, özgürlük savaşçısı yada fikir suçlusu gibi takdim edilmektedirler.,

    Eli kanlı terör örgütü PKK; çoluk çocuk, genç yaşlı, erkek, asker, polis, memur, olan ve olmayan binlerce masum insanımızı katletmedi mi?

    PKK kamplarına ve teröristleri komutan olarak denetleyen LEYLA ZANA değil midir; ?

    PKK ve sözde lideri Abdullah ÖCALAN adına yandaşlarıyla beraber, bir kısım aşiret liderlerine gelerek örgüt adına yardım isteyen, anlaşma teklif eden, bazılarıyla anlaşma sağlayan, Abdullah ÖCALAN’a “SAYIN ÖNDERİM” diyen LEYLA ZANA değil midir?

    Bölücü terör örgütü PKK ve sözde lideri Abdullah ÖCALAN eylem ve faaliyetlerini benimseyen; her zaman, her fırsatta, PKK ve yandaşlarıyla iş birliği yapan, Leyla ZANA ve arkadaşları değil midir?

    Leyla ZANA ve arkadaşlarıyla birlikte yargılanırken firar edip yurt dışına kaçan sanıklardan bazısı halen Irak’taki kamplarda terör örgütü yöneticisi olarak faaliyet göstermemekte midir?

    PKK’nın her türlü faaliyetini, binlerce insanımızın vahşice katledilmesini, malına zarar verilmesini, askerlerimizin, polislerimizin, öğretmenlerimizin ve diğer kamu görevlilerimizin şehit edilmesini, yaralanmasını “haklı gören, savunan, özgürlük mücadelesi sayan” Leyla ZANA ve arkadaşları değil midir?

    TBMM’nde PKK’nın renklerini taşıyan işaret ve takılarla, Abdullah ÖCALAN ve PKK örgütünün talimatı doğrultusunda, Kürtçe yemin eden, Leyla ZANA değil midir?

    Ne zamandan beri, katiller, caniler, terör örgütü mensupları düşünce suçlusu sayılıyor? Bu milletin şehitlerine, gazilerine, kurumlarına, kuruluşlarına her fırsatta saldıran; bu saldırılardan övgüyle bahseden; düşünce özgürlüğünü mü kullanmaktadır?

    Bu ülkeyi ve bu millete, kirli emelleri doğrultusunda, bölüp parçalamak isteyen; içerdeki ve dışarıdaki, Türkiye ve Türk milleti düşmanları ve işbirlikçileri ile her zaman birlikte hareket eden; Leyla ZANA ve yandaşları değil midir?

    Mustafa Kemal ATATÜRK’ün yıllar önce söylediği gibi, “yabancıların telkin ve tavsiyeleriyle kalkınan, bağımsızlığını koruyup sürdüren hangi millet vardır”.

    AKP iktidarı ve yandaşları Devlet Güvenlik Mahkemelerini kapatmaktadır. Çünkü; bir kısım “dost geçinen” yabancılar Devlet Güvenlik Mahkemelerinden rahatsızdır.

    Hortumcular Devlet Güvenlik Mahkemelerinden rahatsızdır.

    Teröristler Devlet Güvenlik Mahkemelerinden rahatsızdır.

    Mafya Devlet Güvenlik Mahkemelerinden rahatsızdır.

    Sahtekarlar, uyuşturucu tacirleri, Türk milletinin ve devletinin içerdeki ve dışarıda ki düşmanları Devlet Güvenlik Mahkemelerinden rahatsızdır.

    Ulusal Hukukumuz ve Uluslar arası Hukuk bakımından, kapanması için hiçbir gerekçesi olmayan. Kararları yüksek Yargıtayın yargısal denetiminde olan, Devlet Güvenlik Mahkemelerinin kapatılması, tamamen siyasi bir karardır. BU KARARIN SİYASİ VE TARİHİ SORUMLULUĞU AK PARTİ HÜKÜMETİ VE YANDAŞLARINA AİTTİR.

    Bir zamanlar hırsız ve katilleri af edenleri, hortumcuları, çetecileri Devlet Güvenlik Mahkemelerinden kurtulmasına sebebiyet verecek gibi kanun çıkaranları, yüce Türk milleti tarihe gömmüştür.

    Devlet Güvenlik Mahkemelerini kapatıp; teröristleri, katilleri, mafya mensuplarını, uyuşturucu tacirlerini sevindirenler milletimizi üzmüşlerdir. Milletimizde onları üzecektir.

    Aziz şehitlerimiz kahraman gazilerimiz, YÜCE TÜRK MİLLETİ!

    Gaflet; delalet ve hatta hiyanet içinde olanları asla unutmayacağız!

    İlk fırsatta, yasalar önünde, halkımızın vicdanında hesap soracağız.

    Ben; bu ülkeye, bu millete haksızlık edenleri, ülkemizi ve değerlerini yabancılara peşkeş çekenleri, milletimizin onurunun kırılmasına sebebiyet verenleri, milletimize ihanet edenleri AFFETMEYECEĞİM!
    MİLLETİMİZ DE AFFETMEYECEKTİR!
    TARİH DE AFFETMEYECEKTİR!

    Sadettin TANTAN
    Yurt Partisi Genel Başkanı