Eğer Anti-Emperyalist'seniz, Eğer ortadoğudaki mazlum halkların yanındaysanız, Eğer ABD-İsrail-CIA-MOSSAD uşağı olmaya karşıysanız, Tayyip Erdoğan'ı sevmeniz için hiç bir neden yok demektir.
Ama eğer seviyorsanız da, bu asla SALAK olduğunuz anlamına gelmez! Anadolu insanının %40 ına böyle çirkin bir şey söylemem.
Ama benim güzel Anadolu insanımın gözleri kör edilmiştir, gerçekleri görmesi engellenmektedir, bunu söyleyebilirim.
Benim Anadolu'ma 'Hızlandırılmış Tren' değil, GERÇEKLER lazım GERÇEKLER! ! !
Mossad ve Barzani: Ortadoğu’nun karanlık bir kuyu olduğu her gün biraz daha anlaşılıyor.Kanıtlanan son ilişki MOSSAD-Barzani ilişkisidir. MOSSAD, İsrail Devleti’nin gizli istihbarat örgütüdür. Bu örgütün, Kürt lideri Molla Mustafa Barzani ile ilişkileri olduğu söylense daha önce kim inanırdı?
Barzani’nin CIA ile ilişkisi artık belgelendi. Kimse bu ilişkiye, “Hayır olmadı” diyemiyor. CIA-Barzani ilişkileri biliniyordu da MOSSAD-Barzani ilişkileri bilinmiyordu. MOSSAD’ın Barzani ile ilişkileri Londra ve Sydney’de yayınlanan 'Israel’s Secret Wars-A History of Israel’s Intelligence Services' adlı kitapta sergileniyor. Kitap, İngiliz The Guardian gazetesinde 1984 yılından bu yana Tel-Aviv muhabirliğini yapan Ian Black ve Washington’daki Brooking Enstitüsü’nde çalışan öğretim üyesi Benny Morris tarafından yazılmış.
Kitapta MOSSAD-Barzani ilişkileri, İsrail Dışişleri Bakanlığı ve MOSSAD yazışmalarına dayanılarak açıklanıyor. Önsözde, kitabın yayından önce İsrail ordu yetkilileri tarafından da incelendiği yazılıyor.
Kitapta 1967 Arap-İsrail Savaşı’ndan sonra, MOSSAD’ın Kürtlerle ilişki kurduğu (sh.327) , Mısırlı ünlü gazeteci Hasan el-Heykel’in İsrailli subayların Kürtler aracılığıyla Irak’tan radyo bağlantıları kurduğunu 1971 yılında açıkladığı anlatılıyor. 1969 yılı Mart ayında Kerkük petrollerine yapılan saldırının da İsrail tarafından yapıldığı açıklanıyor.
1972 yılında imzalanan Sovyet-Irak Dostluk Antlaşması’ndan sonra İran Şah’ı ABD Başkanı Nixon ile gizli görüşme yapıyor; bu gizli görüşmeden sonra CIA tarafından “Kürdistan Demokratik Partisi”ne üç yıl içinde 24 milyon dolar gönderiliyor.
Barzani’nin Irak rejimine karşı ayaklandığı yıllarda, ABD-İRAN-İSRAİL üçlüsü bu ayaklanmayı destekliyor. Barzani-ABD ilişkileri, ABD Dışişleri eski bakanı Henry Kissinger eliyle yürütülüyor. MOSSAD-Barzani ilişkileri de İsrail’in Tahran’daki askeri ateşesi Yaakov Nimrodi (MOSSAD Ajanı) aracılığı ile gerçekleşiyor. Nimrodi’nin üstlendiği görev ilginç; Nimrodi Sovyet silahlarının Barzani’nin eline geçmesinde rol oynuyor. (sh. 328-329) Kitapta, MOSSAD’dan Kürtler’e 50 bin dolar para verildiği, ABD kaynaklarına dayanarak açıklanıyor. (sh.328)
70’li yıllardaki bu ilişkiler bugün sürüyor mu? Kitaba göre sürüyor. “Körfez Savaşı” sırasında Irak’ın attığı Scud füzelerinin Tel-Aviv’e düşmesi üzerine bu ilişkiler yeniden başladı. (sh.521) Baba Molla Mustafa ile kurulan ilişkiler, şimdi de oğul Mesud Barzani ile sürüyor. MOSSAD, Barzani’ye Avrupa kahvelerinde çekler vererek bu desteği sürdürüyor.
Kitapta, Mesud Barzani’nin İsrail’e gizlice giderek yardım istediği yazılıyor. Bu ilişkiler sürüyor ve anlaşılıyor ki daha da sürecek...Gizli yollarla sürecek, açık yollarla sürecek...İlgi belli...İlişki de belli...
Kürtler sömürgeciliğe karşı bağımsızlık savaşı yapıyorlarsa ne işi var CIA ve MOSSAD’ın Kürtler arasında? Yoksa CIA ve MOSSAD, antiemperyalist savaş veriyorlar da dünya bu savaşın farkında değil mi?
Hz. Muhammed'e dostlarına ve bazı peygamberlere ait eşyalardır. Yavuz Sultan Selim'in 1517'de Mısır'ı fethinden sonra istanbul'a getirilmiş, bir bölümü de islam ülkelerinden derlenmiştir. Topkapı Sarayı Hırka-i Saadet Dairesi'nde korunmakta ve sergilenmektedir.
-Hz. muhammed'in ayak izi. (nakş-ı kadem-i şerif) -Hz. muhammed'in deri üzerine yazılı islamiyet'e davet mektubu, 19 x 16 cm. (name-i saadet) -Hazreti Osman'a izafe edilen kur'an-ı kerim -Hazreti muhammed'in kılıçlarının kabzaları...
Yazar Yusuf Kaplan'ın Yeni Şafak adlı gazatedeki köşesinde bu yayınevi hakında gerçekten güzel bir tespiti var. bu tespit iletişim yayınlarının sedece kitap yayınlayan bir 'yer' değil aynı zamanda bir zihniyetin üretildiği temsil edildiği bir duruş yeri olduğunu da anlamaya çalışıyor.yazılanlar şöyle:
'İletişim yayınları', batı'da Fransa'da alhusseryen çizgiye, İngiltere'de Raymond Williams'ın new left review dolayımında gerçekleştirdiği atılıma, İtalya'da ise Gramsci'nin hem yeniden keşfi, hem de yeniden icadıyla birlikte dünyadaki 'yeni sol'un yaptığı entelektüel çıkışa az çok benzer bir entelektüel atılım gerçekleştirdi Türkiye'de. Burada 'iletişim yayınları'nı paranteze almamın nedeni, Türkiye'deki 'yeni sol'un sadece iletişim yayınları'ndan ibaret olmaması. aynı zamanda başta toplum ve bilim dergisi olmak üzere, 1980'lerin entelektüel gündemini büyük ölçüde belirleyen yeni gündem dergisi ve halen yayınını sürdüren birikim ile tarih ve toplum dergileriyle birlikte türkiye'de 'yeni sol' söylemi ekseninde dikkate değer bir entelektüel ve kültürel birikim oluşturması.
O yüzden iletişim yayınları, bir yayınevinden daha fazla anlam ve 'şey' ifade ediyor: hem dünyanın entelektüel ve kültürel gündemleriyle, hem de türkiye'nin tarihsel, kültürel, siyasi (en azından 'yakın dönem'i kapsayan) birikim ve deneyimi ile düzeyli, analitik ve eleştirel bir iletişim kurmak gibi bir kaygı ve çaba içinde olması, iletişim yayınları'nı düşünce ve kültür hayatımızda yayıncılık dünyasının çok daha ötesinde bir yere oturtmamızı gerektiriyor.
Türkiye'de 'yeni sol'un oluşturmaya çalıştığı düşünsel ve kültürel söylemin ve birikimin şekillenmesinde ve hayata geçirilmesinde birkaç figür kilit rol oynadı. burada üç ismin mutlaka anılması gerektiğini düşünüyorum: Murat Belge, Mete Tunçay ve Tanıl Bora. Bu üç figür de, öncü kişilikleriyle türkiye'nin entelektüel, kültürel ve tabii akademik hayatında önemli 'iş'lere imza atmayı sürdürüyorlar.
Mete Tunçay, tarihi, bir bilim olarak Türkiye'deki her bakımdan 'tutuk' ve 'tutsak' akademinin dar, sığ ve boğucu 'dünya'sından kurtardı; akademinin dışına taşıdı: Hem tarih'le teorik ve pratik düzlemlerde iletişim kurulmasının kapısını araladı; hem de tarih yayıncılığının nasıl yapılabileceği konusunda öncülük etti.
Tanıl Bora, 'Birikim' ve daha çok da 'Toplum ve bilim' le Türkiye'nin, ilk kez batılı entelektüel ve akademik söylemlerle 'Zaman kaybına uğramadan' tanışmasının kapısını araladı.
Ve son olarak (biraz önce sözünü ettiğim projenin yayın yönetmenliğini de yapan) Murat Belge, hem öncü ('kurucu') hem entelektüel ve biraz da 'bilgece' kişiliğiyle Türkiye'de 'yeni sol'un neler yapabileceğine dair önemsenmesi gereken entelektüel ve kültürel atılımlara imza attı; açılamayan 'kapılar'ın nasıl aralanabileceğini gösterdi.
Bu haftaki Leman dergisi'ndeki 'Aşağılama' başlıklı yazısı, tüm gençliğe/herkese ders niteliğinde okutulmalı.
Eğer Anti-Emperyalist'seniz,
Eğer ortadoğudaki mazlum halkların yanındaysanız,
Eğer ABD-İsrail-CIA-MOSSAD uşağı olmaya karşıysanız,
Tayyip Erdoğan'ı sevmeniz için hiç bir neden yok demektir.
Ama eğer seviyorsanız da, bu asla SALAK olduğunuz anlamına gelmez! Anadolu insanının %40 ına böyle çirkin bir şey söylemem.
Ama benim güzel Anadolu insanımın gözleri kör edilmiştir, gerçekleri görmesi engellenmektedir, bunu söyleyebilirim.
Benim Anadolu'ma 'Hızlandırılmış Tren' değil, GERÇEKLER lazım GERÇEKLER! ! !
Mossad ve Barzani:
Ortadoğu’nun karanlık bir kuyu olduğu her gün biraz daha anlaşılıyor.Kanıtlanan son ilişki MOSSAD-Barzani ilişkisidir. MOSSAD, İsrail Devleti’nin gizli istihbarat örgütüdür. Bu örgütün, Kürt lideri Molla Mustafa Barzani ile ilişkileri olduğu söylense daha önce kim inanırdı?
Barzani’nin CIA ile ilişkisi artık belgelendi. Kimse bu ilişkiye, “Hayır olmadı” diyemiyor. CIA-Barzani ilişkileri biliniyordu da MOSSAD-Barzani ilişkileri bilinmiyordu. MOSSAD’ın Barzani ile ilişkileri Londra ve Sydney’de yayınlanan 'Israel’s Secret Wars-A History of Israel’s Intelligence Services' adlı kitapta sergileniyor. Kitap, İngiliz The Guardian gazetesinde 1984 yılından bu yana Tel-Aviv muhabirliğini yapan Ian Black ve Washington’daki Brooking Enstitüsü’nde çalışan öğretim üyesi Benny Morris tarafından yazılmış.
Kitapta MOSSAD-Barzani ilişkileri, İsrail Dışişleri Bakanlığı ve MOSSAD yazışmalarına dayanılarak açıklanıyor. Önsözde, kitabın yayından önce İsrail ordu yetkilileri tarafından da incelendiği yazılıyor.
Kitapta 1967 Arap-İsrail Savaşı’ndan sonra, MOSSAD’ın Kürtlerle ilişki kurduğu (sh.327) , Mısırlı ünlü gazeteci Hasan el-Heykel’in İsrailli subayların Kürtler aracılığıyla Irak’tan radyo bağlantıları kurduğunu 1971 yılında açıkladığı anlatılıyor. 1969 yılı Mart ayında Kerkük petrollerine yapılan saldırının da İsrail tarafından yapıldığı açıklanıyor.
1972 yılında imzalanan Sovyet-Irak Dostluk Antlaşması’ndan sonra İran Şah’ı ABD Başkanı Nixon ile gizli görüşme yapıyor; bu gizli görüşmeden sonra CIA tarafından “Kürdistan Demokratik Partisi”ne üç yıl içinde 24 milyon dolar gönderiliyor.
Barzani’nin Irak rejimine karşı ayaklandığı yıllarda, ABD-İRAN-İSRAİL üçlüsü bu ayaklanmayı destekliyor. Barzani-ABD ilişkileri, ABD Dışişleri eski bakanı Henry Kissinger eliyle yürütülüyor. MOSSAD-Barzani ilişkileri de İsrail’in Tahran’daki askeri ateşesi Yaakov Nimrodi (MOSSAD Ajanı) aracılığı ile gerçekleşiyor. Nimrodi’nin üstlendiği görev ilginç; Nimrodi Sovyet silahlarının Barzani’nin eline geçmesinde rol oynuyor. (sh. 328-329) Kitapta, MOSSAD’dan Kürtler’e 50 bin dolar para verildiği, ABD kaynaklarına dayanarak açıklanıyor. (sh.328)
70’li yıllardaki bu ilişkiler bugün sürüyor mu? Kitaba göre sürüyor. “Körfez Savaşı” sırasında Irak’ın attığı Scud füzelerinin Tel-Aviv’e düşmesi üzerine bu ilişkiler yeniden başladı. (sh.521) Baba Molla Mustafa ile kurulan ilişkiler, şimdi de oğul Mesud Barzani ile sürüyor. MOSSAD, Barzani’ye Avrupa kahvelerinde çekler vererek bu desteği sürdürüyor.
Kitapta, Mesud Barzani’nin İsrail’e gizlice giderek yardım istediği yazılıyor. Bu ilişkiler sürüyor ve anlaşılıyor ki daha da sürecek...Gizli yollarla sürecek, açık yollarla sürecek...İlgi belli...İlişki de belli...
Kürtler sömürgeciliğe karşı bağımsızlık savaşı yapıyorlarsa ne işi var CIA ve MOSSAD’ın Kürtler arasında? Yoksa CIA ve MOSSAD, antiemperyalist savaş veriyorlar da dünya bu savaşın farkında değil mi?
UĞUR MUMCU -Cumhuriyet (7 Ocak 1993)
Hz. Muhammed'e dostlarına ve bazı peygamberlere ait eşyalardır.
Yavuz Sultan Selim'in 1517'de Mısır'ı fethinden sonra istanbul'a getirilmiş, bir bölümü de islam ülkelerinden derlenmiştir.
Topkapı Sarayı Hırka-i Saadet Dairesi'nde korunmakta ve sergilenmektedir.
-Hz. muhammed'in ayak izi. (nakş-ı kadem-i şerif)
-Hz. muhammed'in deri üzerine yazılı islamiyet'e davet mektubu,
19 x 16 cm. (name-i saadet)
-Hazreti Osman'a izafe edilen kur'an-ı kerim
-Hazreti muhammed'in kılıçlarının kabzaları...
'There is no god, but only Allah'
Sarı ve Kırmızı = Turuncu
'Birikim' ve 'Tarih ve Toplum' dergileri de bu yayınevi tarafından çıkarılmaktadır.
Yazar Yusuf Kaplan'ın Yeni Şafak adlı gazatedeki köşesinde bu yayınevi hakında gerçekten güzel bir tespiti var. bu tespit iletişim yayınlarının sedece kitap yayınlayan bir 'yer' değil aynı zamanda bir zihniyetin üretildiği temsil edildiği bir duruş yeri olduğunu da anlamaya çalışıyor.yazılanlar şöyle:
'İletişim yayınları', batı'da Fransa'da alhusseryen çizgiye, İngiltere'de Raymond Williams'ın new left review dolayımında gerçekleştirdiği atılıma, İtalya'da ise Gramsci'nin hem yeniden keşfi, hem de yeniden icadıyla birlikte dünyadaki 'yeni sol'un yaptığı entelektüel çıkışa az çok benzer bir entelektüel atılım gerçekleştirdi Türkiye'de. Burada 'iletişim yayınları'nı paranteze almamın nedeni, Türkiye'deki 'yeni sol'un sadece iletişim yayınları'ndan ibaret olmaması. aynı zamanda başta toplum ve bilim dergisi olmak üzere, 1980'lerin entelektüel gündemini büyük ölçüde belirleyen yeni gündem dergisi ve halen yayınını sürdüren birikim ile tarih ve toplum dergileriyle birlikte türkiye'de 'yeni sol' söylemi ekseninde dikkate değer bir entelektüel ve kültürel birikim oluşturması.
O yüzden iletişim yayınları, bir yayınevinden daha fazla anlam ve 'şey' ifade ediyor: hem dünyanın entelektüel ve kültürel gündemleriyle, hem de türkiye'nin tarihsel, kültürel, siyasi (en azından 'yakın dönem'i kapsayan) birikim ve deneyimi ile düzeyli, analitik ve eleştirel bir iletişim kurmak gibi bir kaygı ve çaba içinde olması, iletişim yayınları'nı düşünce ve kültür hayatımızda yayıncılık dünyasının çok daha ötesinde bir yere oturtmamızı gerektiriyor.
Türkiye'de 'yeni sol'un oluşturmaya çalıştığı düşünsel ve kültürel söylemin ve birikimin şekillenmesinde ve hayata geçirilmesinde birkaç figür kilit rol oynadı. burada üç ismin mutlaka anılması gerektiğini düşünüyorum: Murat Belge, Mete Tunçay ve Tanıl Bora. Bu üç figür de, öncü kişilikleriyle türkiye'nin entelektüel, kültürel ve tabii akademik hayatında önemli 'iş'lere imza atmayı sürdürüyorlar.
Mete Tunçay, tarihi, bir bilim olarak Türkiye'deki her bakımdan 'tutuk' ve 'tutsak' akademinin dar, sığ ve boğucu 'dünya'sından kurtardı; akademinin dışına taşıdı: Hem tarih'le teorik ve pratik düzlemlerde iletişim kurulmasının kapısını araladı; hem de tarih yayıncılığının nasıl yapılabileceği konusunda öncülük etti.
Tanıl Bora, 'Birikim' ve daha çok da 'Toplum ve bilim' le Türkiye'nin, ilk kez batılı entelektüel ve akademik söylemlerle 'Zaman kaybına uğramadan' tanışmasının kapısını araladı.
Ve son olarak (biraz önce sözünü ettiğim projenin yayın yönetmenliğini de yapan) Murat Belge, hem öncü ('kurucu') hem entelektüel ve biraz da 'bilgece' kişiliğiyle Türkiye'de 'yeni sol'un neler yapabileceğine dair önemsenmesi gereken entelektüel ve kültürel atılımlara imza attı; açılamayan 'kapılar'ın nasıl aralanabileceğini gösterdi.
İletişim yayınları, Türkiye'nin en önde gelen yayınevlerinden biridir.
Adalet Ağaoğlu, Asaf Savaş Akat, Berna Moran, Can Kozanoğlu, Cem Özdemir, Cemil Meriç, Cezmi Ersöz, Cüneyt Özdemir, Elif Şafak, Enis Berberoğlu, Faruk Bildirici, Gün Zileli, Halit Kıvanç, Hasan Ali Yücel,İhsan Oktay Anar, İlber Ortaylı,Mehmet Ali Aybar, Murat Belge, Musahipzade Celal, Müge İplikçi, Nazlı Eray, Neşe Düzel, Nihat Genç, Nilüfer Göle, Nuray Mert, Oğuz Atay, Orhan Kemal, Orhan Pamuk, Ruşen Çakır,Sevgi Soysal, Şerif Mardin, Tanıl Bora, Tarık Zafer Tunaya,Umur Talu, Ümit Kıvanç,Vedat Özdemiroğlu, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Yıldız Sertel, Zekeriya Sertel, Dostoyevski, Tolstoy, Stanislav Lem gibi isimlerin kitaplarını yaymlamaktadır.
www.iletisim.com.tr
12 eylül 80 darbesiyle apolitikleştirilen gençliğin 90 lı yılların ikinci yarısından sonra beyinlerini mahveden şey...
Bu kültür(!) paparazzileri, hülya-gülben kavgalarını, 'ben evliyorum'un bir türlü evlenmeyen şebeklerini de kapsar.