O ne yüce bir sevgidir ki, çıkarlara dayanmaz Hava, su ile topraktandır, o olmadan yaşanmaz Canın cananı, sevdasıdır, ondan ala yar olmaz Okyanus tabanı kadar derindir, VATAN sevgisi
Maksadın onu korumaksa sorgu sual sorulmaz Vatan kutsal cennetimizdir, yaşamaya doyulmaz Bütün yükümüz üstündedir, tepinsekte yorulmaz Everest tepesi gibi yüksektir, VATAN sevgisi
Vatan kutsalsa eğer, emanete ihanet olmaz Sakın ola ki fırsat verme, hainin gözü doymaz Düşmanlar haine el verir, bize nefes aldırmaz Hainlere fırsat tanımamaktır, VATAN sevgisi
Azimle çalışmadan, bu vatana petek örülmez Su uyusa düşman uyumaz sinsi olur görülmez Arılar gibi çalışırsak korkma vatan bölünmez Vatana petek örüp bal koymaktır, VATAN sevgisi
Konu eğer vatanımızsa teferruat sorulmaz Vatan namus, ana ve yardır, onsuz abad olunmaz Koruyamazsan vatanını, onun beli doğrulmaz Gerekirse beraberce ölmektir, VATAN sevgisi...
O ne yüce bir sevgidir ki, çıkarlara dayanmaz Hava, su ile topraktandır, o olmadan yaşanmaz Canın cananı, sevdasıdır, ondan ala yar olmaz Okyanus tabanı kadar derindir, VATAN sevgisi
Maksadın onu korumaksa sorgu sual sorulmaz Vatan kutsal cennetimizdir, yaşamaya doyulmaz Bütün yükümüz üstündedir, tepinsekte yorulmaz Everest tepesi gibi yüksektir, VATAN sevgisi
Vatan kutsalsa eğer, emanete ihanet olmaz Sakın ola ki fırsat verme, hainin gözü doymaz Düşmanlar haine el verir, bize nefes aldırmaz Hainlere fırsat tanımamaktır, VATAN sevgisi
Azimle çalışmadan, bu vatana petek örülmez Su uyusa düşman uyumaz sinsi olur görülmez Arılar gibi çalışırsak korkma vatan bölünmez Vatana petek örüp bal koymaktır, VATAN sevgisi
Konu eğer vatanımızsa teferruat sorulmaz Vatan namus, ana ve yardır, onsuz abad olunmaz Koruyamazsan vatanını, onun beli doğrulmaz Gerekirse beraberce ölmektir, VATAN sevgisi...
Biz büyüdükçe kirlendi dünya.Dünyanın sadece bizim çevremizde döndüğünü zannettiğimiz çocukluk yıllarımız.Ah o çocukluk günlerimiz,saf tertemiz pırıl pırıl günlerimiz
Bu kirliliğin sebebi galiba birazda teknoloji kaynaklı, bu gün sosyal medyada bir paylaşım gördüm ve doğrusu çok güldüm, bırakın benim çocukluk yıllarımı, yakın bir zamanda 1980 li yıllarda geçen bir açılış töreni yapılıyor, açılışı yapan Başbakan Turgut Özal,konu resmi bir kuruma iki tane kocaman kasalı ve ekranlı avrupada demode olup çöpe atılan ama bizim çok büyük paralar ödeyerek bazı iş adamlarını zenginleştirmemize sebep olan, devlet bütçesinden satın alıp daktilo gibi kullanmak için açılışlar yaptığımız iki adet bilgisayar. İki masa üzerine özenle yerleştirilmiş iki bilgisayarı kırmızı kurdelayla birbirine bağlayıp toplu halde açılış yapmak için toplanan insanlar, elinde makasla ya Allah bismillah diye açılış yapan bir başbakan görüntüsü.
Hey gidi günler hey,şimdiki çocuklar daha şanssızlar. Onları bozmak için her şey mevcut, düzgün yetişmeleri içinhiç bir şey yok, Sosyal medya zehirliyor onları, ellerinde sürekli akıllı makinalarla meşguller, aradıkları zararlı zararsız her şey orada olunca okuma araştırma yönleri de körelip gidiyor. Galiba bozulmamızda teknolojinin payıda küçümsenemeyecek kadar çok ne dersiniz. Bülent ARKAN
BAKIŞ AÇISI Hayatımızı yönlendirmede en önemli rolü oynayan açı bakış açısıdır. Bakış açımız ne kadar geniş ise olayları ve davranış biçimlerini o kadar derinlemesine görür,değerlendirir ve en doğru sonuca ulaşabiliriz. Yer yüzünde görebildiğimiz objeler sınırlı olup bakıpta göremediğimiz bir sürü şey vardır. Her hangi bir şeyi yorumlarken bir tek etkene bağlayarak yorum yapmamız halinde yanılma payımız artacak birden fazla etkeni araştırıp bulmamız halinde ise yanılgılarımız ters orantılı olarak azalacaktır. Bazen öyle durumlarla karşılaşırız ki elde edilen sonucun binlerce sebebi olabildiği gibi sadece bir tek nedenede dayalı olabilmektedir. Önemli olan sonucun sebeplerini doğru teşhis etmek ve sebep sonuç ilişkisini doğru konumlandırabilmekle mümkün olabilecektir. Olaylara bakış açımızı genişletmemiz durumunda hayatımız boyunca zorluklara karşı iyi savunma biçimleri geliştirmekte başarılı olmamıza en büyük katkıyı sağlayacağı gibi sürekli hata yapmamızı engelleyecek cevresinde sözüne itibar edilen sağlam kişilik sahibi bir karekterle tanınmamızı sağlayacaktır. Doktorun bir baş ağrısının neden kaynaklandığını araştırmadan ağrı kesiciyle tedavi etmesi mümkün olabilirmi? Bir işletmede işlerin kötüye gitmesini bir tek nedene mesela ekonominin kötü gitmesine bağlayıp teslim olmak ne kadar doğru olbilir ki? işlerin kötüye gitmesinin onlarca yüzlerce sebebi olamazmı? (Çalışanların sorunlarına yeterince eğilmemiş olabiliriz,onları yeterince bilinçlendirmemiş, eğitmemiş olabiliriz, reklam bölümü iyi çalışmıyor olabilir, kalitesiz mal üretmiş olabiliriz, servis ağımız aksıyor olabilir, iletişim bölümü müşteri ilişkisi aksıyor olabilir, Yönetim muhasebe,arge, maliyet unsurları,fabrika ile ham madde temini yapılan bölgenin uzak olmasının maliyetleri yükseltmesi, çalışanlara az maaş ödenmesi, işçi işveren ilişkileri, piyasaya yeni sürülen diğer sektör ürünleriyle rekabet edememe, depolarda malların iyi muhafaza edilememesi, nakliye montaj bölümü çalışanlarının müşteri memnuniyetini sağlayamaması, üretimin rantabl olmaması, enerjinin verimli kullanılmaması, hırsızlık, vb gibi) işletmenin iflasa adım adım yaklaşmasının daha yüzlerce sebebe dayalı olabileceğini gözden kaçırmış olmazmıyız. Olaylara ve objelere taraflı gözle baktığımızda da aynı yanlışa düşüp işimize geldiği gibi yorumladığımızda sorun çözmek mümkün olabilirmi? Bilakis sadece sorunu çoğaltıp derinleştirerek içinden çıkılmaz hale getirmiş olmazmıyız? Bir ormana kesimci olarak bakarsanız yaşlı ağaçlarla, dikici olarak bakarsanız genç ağaçlarla ilgilenirsiniz. Hem kesici hem dikiciyseniz yaşlı ağaçların genç ağaçların büyümesine nasıl fırsat sunduğunu, genç ağaçların güneşi görebilmesi ve büyüyebilmeleri için yaşlı ağaçların alt dallarının kurumasına nasıl izin verdiğini görür ve budama yapmanın önemini kavrarsınız. Baktığınız orman; Avcı iseniz avlık, Keçi yetiştiricisi iseniz keçilere yemlik, oduncuysanız yakılacak odunluk,kağıt üreticiyseniz seliloz,marangoz iseniz kereste, bilim adamıysanız Akciğerlerimize oksijen,erozyon önleyici, Yağmur,su,vahşi yaşam, omanda yaşayan ve ormanın gerçek sahipleri diğer canlıların barınağı, hayat kaynağı ve daha nice unsurlar görebilirsiniz. Bu nedenle olaylara ve objelere bakarken doğru sonuçlara ulaşabilmek için sadece kendi gözümüzle bakarak “ görünen köye kılavuz gerekmez” dememek, tek bir amaç için bakmamak, başkalarının gözüyle nasıl görüldüğünü irdelemek gerekir. Zira ormandaki tek bir ağaca bakarak ormanın büyüklüğünü görmek mümkün değildir. Orman sadece ağaçtan ibaret de değildir. Yaşlı ağacın genç ağaçların gelişmesine yardımcı olmak için alt dallarının kurumasına izin verdiği şu dünyada düşünme melekesi verilen biz insanların sadece kendi ihtiyaçlarımıza göre davranma, dar açıdan olayları değerlendirme, bencillik etme, Beynimize göre değilde hislerimize göre hareket etme lüksümüzden vazgeçerek ağaçlar kadar asil olabilelim lütfen. Biz insanlar cefayı başkasına sefayı kendisine layık görme gibi çok ilkel ve tehlikeli bir hastalığın pençesinde kıvranıp duruyoruz. Kendi menfaatlerimize uygun gördüğümüz bir çok şeyin aslında kendimizin ve gelecek nesillerimizin ne kadar aleyhine sonuçlar doğurabileceğinin farkında bile değiliz. En önemli sermayemiz olan beynimizi kullanmayı hiç aklımızdan bile geçirmeyip bizim adımıza birilerinin düşünmesini, okuma alışkanlığımız olmadığı içinde düşünenlerin yazmakla yetinmeyip ayağımıza kadar gelip bize anlatmalarını yeğleyecek kadar tembelleştik galiba (Anlatsalarda dinlemeye gitmediğimiz üşendiğimiz de acı bir gerçektir) İşte tam da bu yüzden duyduğumuz kadarıyla yetinerek ahkam kesmeye, başımıza bir olumsuzluk gelincede sorumlusunun duyduğumuz kişi olduğunu söyleyerek kendimizi rahatlatmaya ve geleceğimizin karartılmasına katkı sunmaya devam ediyoruz gibime geliyor. En başta ben olmak üzere gelin hep beraber şu bakış açılarımızı olduğundan biraz daha genişletme cihetine gidelim diyorum ne dersiniz? Ukalalık etmiyorumdur inşallah. Okuma zahmetine katlandığınız için teşekkür ederim. Haddim olmadığı halde kendime yapmam gereken özeleştiriyi genelleştirdiğim ve paylaştığım için özür dilerim.
Ayrılık nasıl bir şey acaba düşündünmü sen? Bitkinin meyvelerini ham koparmaktır ayrılık. Hani taze bir yaprak koparya koca gövdeden, Kopan yaprağın gerisindeki gözyaşıdır ayrılık.
Hani ilk baharda bir filizi kırarsınya düşünmeden, Gövde sezsiz çığlıkla nara atar ya hani derinden, Haniya sızım sızım sızarya yaralanan bedenden, Canlıların özsularıyla için için ağlamasıdır ayrılık.
Hani bazen ağlamaklı olur ama ağlayamazsınya, Hani bazen boğazın düğümlenir konuşamazsınya, Hani büyük fırtınalar öncesindeki sessizlik varya, İşte o derin sessizliğin,fırtınaya dönüşüdür ayrılık.
Hani seni senden alan yoğun duyguların vardırya, Hani zıplayıpta geçemediğin derin bentler vardırya, Hani elini uzatıp ulaşamadığın mesafeler vardırya, Gönülden ulaşmak isteyipte ulaşamadığındır ayrılık.
Hani kendi öztoprağında bile vatansızlık vardırya, Hani dört tarafını çepeçevre dikenli teller sararya, Hani kendi evindeyken siyonist bomba yağdırırya, İşte Batı şeriadan Gazze'ye el uzatamamaktır ayrılık.
Öz Gazze'li olsanız bile Gazze'li olamamaktır ayrılık...
VATAN SEVGİSİ
O ne yüce bir sevgidir ki, çıkarlara dayanmaz
Hava, su ile topraktandır, o olmadan yaşanmaz
Canın cananı, sevdasıdır, ondan ala yar olmaz
Okyanus tabanı kadar derindir, VATAN sevgisi
Maksadın onu korumaksa sorgu sual sorulmaz
Vatan kutsal cennetimizdir, yaşamaya doyulmaz
Bütün yükümüz üstündedir, tepinsekte yorulmaz
Everest tepesi gibi yüksektir, VATAN sevgisi
Vatan kutsalsa eğer, emanete ihanet olmaz
Sakın ola ki fırsat verme, hainin gözü doymaz
Düşmanlar haine el verir, bize nefes aldırmaz
Hainlere fırsat tanımamaktır, VATAN sevgisi
Azimle çalışmadan, bu vatana petek örülmez
Su uyusa düşman uyumaz sinsi olur görülmez
Arılar gibi çalışırsak korkma vatan bölünmez
Vatana petek örüp bal koymaktır, VATAN sevgisi
Konu eğer vatanımızsa teferruat sorulmaz
Vatan namus, ana ve yardır, onsuz abad olunmaz
Koruyamazsan vatanını, onun beli doğrulmaz
Gerekirse beraberce ölmektir, VATAN sevgisi...
25.01.2014
Bülent Arkan
VATAN SEVGİSİ
O ne yüce bir sevgidir ki, çıkarlara dayanmaz
Hava, su ile topraktandır, o olmadan yaşanmaz
Canın cananı, sevdasıdır, ondan ala yar olmaz
Okyanus tabanı kadar derindir, VATAN sevgisi
Maksadın onu korumaksa sorgu sual sorulmaz
Vatan kutsal cennetimizdir, yaşamaya doyulmaz
Bütün yükümüz üstündedir, tepinsekte yorulmaz
Everest tepesi gibi yüksektir, VATAN sevgisi
Vatan kutsalsa eğer, emanete ihanet olmaz
Sakın ola ki fırsat verme, hainin gözü doymaz
Düşmanlar haine el verir, bize nefes aldırmaz
Hainlere fırsat tanımamaktır, VATAN sevgisi
Azimle çalışmadan, bu vatana petek örülmez
Su uyusa düşman uyumaz sinsi olur görülmez
Arılar gibi çalışırsak korkma vatan bölünmez
Vatana petek örüp bal koymaktır, VATAN sevgisi
Konu eğer vatanımızsa teferruat sorulmaz
Vatan namus, ana ve yardır, onsuz abad olunmaz
Koruyamazsan vatanını, onun beli doğrulmaz
Gerekirse beraberce ölmektir, VATAN sevgisi...
25.01.2014..Bülent Arkan
HEY GİDİ GÜNLER HEY
Biz büyüdükçe kirlendi dünya.Dünyanın sadece bizim çevremizde döndüğünü zannettiğimiz çocukluk yıllarımız.Ah o çocukluk günlerimiz,saf tertemiz pırıl pırıl günlerimiz
Bu kirliliğin sebebi galiba birazda teknoloji kaynaklı, bu gün sosyal medyada bir paylaşım gördüm ve doğrusu çok güldüm, bırakın benim çocukluk yıllarımı, yakın bir zamanda 1980 li yıllarda geçen bir açılış töreni yapılıyor, açılışı yapan Başbakan Turgut Özal,konu resmi bir kuruma iki tane kocaman kasalı ve ekranlı avrupada demode olup çöpe atılan ama bizim çok büyük paralar ödeyerek bazı iş adamlarını zenginleştirmemize sebep olan, devlet bütçesinden satın alıp daktilo gibi kullanmak için açılışlar yaptığımız iki adet bilgisayar. İki masa üzerine özenle yerleştirilmiş iki bilgisayarı kırmızı kurdelayla birbirine bağlayıp toplu halde açılış yapmak için toplanan insanlar, elinde makasla ya Allah bismillah diye açılış yapan bir başbakan görüntüsü.
Hey gidi günler hey,şimdiki çocuklar daha şanssızlar. Onları bozmak için her şey mevcut, düzgün yetişmeleri içinhiç bir şey yok, Sosyal medya zehirliyor onları, ellerinde sürekli akıllı makinalarla meşguller, aradıkları zararlı zararsız her şey orada olunca okuma araştırma yönleri de körelip gidiyor. Galiba bozulmamızda teknolojinin payıda küçümsenemeyecek kadar çok ne dersiniz. Bülent ARKAN
BAKIŞ AÇISI
Hayatımızı yönlendirmede en önemli rolü oynayan açı bakış açısıdır. Bakış açımız ne kadar geniş ise olayları ve davranış biçimlerini o kadar derinlemesine görür,değerlendirir ve en doğru sonuca ulaşabiliriz. Yer yüzünde görebildiğimiz objeler sınırlı olup bakıpta göremediğimiz bir sürü şey vardır. Her hangi bir şeyi yorumlarken bir tek etkene bağlayarak yorum yapmamız halinde yanılma payımız artacak birden fazla etkeni araştırıp bulmamız halinde ise yanılgılarımız ters orantılı olarak azalacaktır. Bazen öyle durumlarla karşılaşırız ki elde edilen sonucun binlerce sebebi olabildiği gibi sadece bir tek nedenede dayalı olabilmektedir. Önemli olan sonucun sebeplerini doğru teşhis etmek ve sebep sonuç ilişkisini doğru konumlandırabilmekle mümkün olabilecektir. Olaylara bakış açımızı genişletmemiz durumunda hayatımız boyunca zorluklara karşı iyi savunma biçimleri geliştirmekte başarılı olmamıza en büyük katkıyı sağlayacağı gibi sürekli hata yapmamızı engelleyecek cevresinde sözüne itibar edilen sağlam kişilik sahibi bir karekterle tanınmamızı sağlayacaktır. Doktorun bir baş ağrısının neden kaynaklandığını araştırmadan ağrı kesiciyle tedavi etmesi mümkün olabilirmi? Bir işletmede işlerin kötüye gitmesini bir tek nedene mesela ekonominin kötü gitmesine bağlayıp teslim olmak ne kadar doğru olbilir ki? işlerin kötüye gitmesinin onlarca yüzlerce sebebi olamazmı? (Çalışanların sorunlarına yeterince eğilmemiş olabiliriz,onları yeterince bilinçlendirmemiş, eğitmemiş olabiliriz, reklam bölümü iyi çalışmıyor olabilir, kalitesiz mal üretmiş olabiliriz, servis ağımız aksıyor olabilir, iletişim bölümü müşteri ilişkisi aksıyor olabilir, Yönetim muhasebe,arge, maliyet unsurları,fabrika ile ham madde temini yapılan bölgenin uzak olmasının maliyetleri yükseltmesi, çalışanlara az maaş ödenmesi, işçi işveren ilişkileri, piyasaya yeni sürülen diğer sektör ürünleriyle rekabet edememe, depolarda malların iyi muhafaza edilememesi, nakliye montaj bölümü çalışanlarının müşteri memnuniyetini sağlayamaması, üretimin rantabl olmaması, enerjinin verimli kullanılmaması, hırsızlık, vb gibi) işletmenin iflasa adım adım yaklaşmasının daha yüzlerce sebebe dayalı olabileceğini gözden kaçırmış olmazmıyız. Olaylara ve objelere taraflı gözle baktığımızda da aynı yanlışa düşüp işimize geldiği gibi yorumladığımızda sorun çözmek mümkün olabilirmi? Bilakis sadece sorunu çoğaltıp derinleştirerek içinden çıkılmaz hale getirmiş olmazmıyız? Bir ormana kesimci olarak bakarsanız yaşlı ağaçlarla, dikici olarak bakarsanız genç ağaçlarla ilgilenirsiniz. Hem kesici hem dikiciyseniz yaşlı ağaçların genç ağaçların büyümesine nasıl fırsat sunduğunu, genç ağaçların güneşi görebilmesi ve büyüyebilmeleri için yaşlı ağaçların alt dallarının kurumasına nasıl izin verdiğini görür ve budama yapmanın önemini kavrarsınız. Baktığınız orman; Avcı iseniz avlık, Keçi yetiştiricisi iseniz keçilere yemlik, oduncuysanız yakılacak odunluk,kağıt üreticiyseniz seliloz,marangoz iseniz kereste, bilim adamıysanız Akciğerlerimize oksijen,erozyon önleyici, Yağmur,su,vahşi yaşam, omanda yaşayan ve ormanın gerçek sahipleri diğer canlıların barınağı, hayat kaynağı ve daha nice unsurlar görebilirsiniz. Bu nedenle olaylara ve objelere bakarken doğru sonuçlara ulaşabilmek için sadece kendi gözümüzle bakarak “ görünen köye kılavuz gerekmez” dememek, tek bir amaç için bakmamak, başkalarının gözüyle nasıl görüldüğünü irdelemek gerekir. Zira ormandaki tek bir ağaca bakarak ormanın büyüklüğünü görmek mümkün değildir. Orman sadece ağaçtan ibaret de değildir. Yaşlı ağacın genç ağaçların gelişmesine yardımcı olmak için alt dallarının kurumasına izin verdiği şu dünyada düşünme melekesi verilen biz insanların sadece kendi ihtiyaçlarımıza göre davranma, dar açıdan olayları değerlendirme, bencillik etme, Beynimize göre değilde hislerimize göre hareket etme lüksümüzden vazgeçerek ağaçlar kadar asil olabilelim lütfen. Biz insanlar cefayı başkasına sefayı kendisine layık görme gibi çok ilkel ve tehlikeli bir hastalığın pençesinde kıvranıp duruyoruz. Kendi menfaatlerimize uygun gördüğümüz bir çok şeyin aslında kendimizin ve gelecek nesillerimizin ne kadar aleyhine sonuçlar doğurabileceğinin farkında bile değiliz. En önemli sermayemiz olan beynimizi kullanmayı hiç aklımızdan bile geçirmeyip bizim adımıza birilerinin düşünmesini, okuma alışkanlığımız olmadığı içinde düşünenlerin yazmakla yetinmeyip ayağımıza kadar gelip bize anlatmalarını yeğleyecek kadar tembelleştik galiba (Anlatsalarda dinlemeye gitmediğimiz üşendiğimiz de acı bir gerçektir) İşte tam da bu yüzden duyduğumuz kadarıyla yetinerek ahkam kesmeye, başımıza bir olumsuzluk gelincede sorumlusunun duyduğumuz kişi olduğunu söyleyerek kendimizi rahatlatmaya ve geleceğimizin karartılmasına katkı sunmaya devam ediyoruz gibime geliyor. En başta ben olmak üzere gelin hep beraber şu bakış açılarımızı olduğundan biraz daha genişletme cihetine gidelim diyorum ne dersiniz? Ukalalık etmiyorumdur inşallah. Okuma zahmetine katlandığınız için teşekkür ederim. Haddim olmadığı halde kendime yapmam gereken özeleştiriyi genelleştirdiğim ve paylaştığım için özür dilerim.
PARAN KADAR KONUŞ DERLER
Ceptir dillere hükmeden,dil değil cep konuşur
Yiğidin cebi boş olunca,şakıyan dil sarhoş olur
Güç bedenden gelir ise, şişkin cebe gebe olur
Bilgin olsan neye yarar, bilgin cebe meze olur
Tok anlamaz aç halinden,ilik emer kemiğinden
Biraz da fazla konuşursan,sıkıverir ümüğünden
Parayla günah at başıdır,cep günahın torbasıdır
Fasık'ların çaldığı dağam, yoksulların çorbasıdır
Boş cep ile konuşana, paran kadar konuş derler
Şişkin cepli tıksırınca, ağam sen çok yaşa derler
Hak bilmeden zenginleşmek,ahirette baş ağrıtır
Kul hakkını gözetmeyen, cehenneme odun taşır
Devletten kuruş çalmak,milyonlarca kul hakkıdır
Kul hakkına mağfiret yok,büyük günahlardandır
Azıcık aşla kaygısız baş azda olsa karnım toktur
Hakça zengin olanlara en ufak bir sözüm yoktur
Emanetçiliktir zenginlik, sınavın en büyüğüdür
Zenginliğimizi paylaşmaksa,dinimizin gereğidir
Para hırslılara en güzel ses, gıcır paranın sesidir
Sadede gel Bülent dersen, hasis cebinin esiridir...
18.11.2013
Fasık= günah işlediği bilinen,açık açık günah işleyen kişi
Hasis= Cimri
Bülent ARKAN 18. 11.2013
AYRILIK
Ayrılık nasıl bir şey acaba düşündünmü sen?
Bitkinin meyvelerini ham koparmaktır ayrılık.
Hani taze bir yaprak koparya koca gövdeden,
Kopan yaprağın gerisindeki gözyaşıdır ayrılık.
Hani ilk baharda bir filizi kırarsınya düşünmeden,
Gövde sezsiz çığlıkla nara atar ya hani derinden,
Haniya sızım sızım sızarya yaralanan bedenden,
Canlıların özsularıyla için için ağlamasıdır ayrılık.
Hani bazen ağlamaklı olur ama ağlayamazsınya,
Hani bazen boğazın düğümlenir konuşamazsınya,
Hani büyük fırtınalar öncesindeki sessizlik varya,
İşte o derin sessizliğin,fırtınaya dönüşüdür ayrılık.
Hani seni senden alan yoğun duyguların vardırya,
Hani zıplayıpta geçemediğin derin bentler vardırya,
Hani elini uzatıp ulaşamadığın mesafeler vardırya,
Gönülden ulaşmak isteyipte ulaşamadığındır ayrılık.
Hani kendi öztoprağında bile vatansızlık vardırya,
Hani dört tarafını çepeçevre dikenli teller sararya,
Hani kendi evindeyken siyonist bomba yağdırırya,
İşte Batı şeriadan Gazze'ye el uzatamamaktır ayrılık.
Öz Gazze'li olsanız bile Gazze'li olamamaktır ayrılık...
19.07.2014 Bülent ARKAN