1871 yılında doğan Tatanga Mani, 87 yaşında Londra'da yaptığı konuşmada, kızılderililerin Yüce Ruh'la ve onun yarattığı doğa ile olan ilişkisini şu şekilde dile getirir:
'Biliyorsunuz, dağlar taş binalardan daha güzeldir. Şehirde yaşamak yapay bir varoluştur. Orada yaşayan birçok insan, ayaklarının altında gerçek toprağı hiç hissedemiyor, saksılar dışındaki bitkilerin büyüyüşünü göremiyor yada caddelerin ışıklarından, geceleyin yıldızlarla süslenen gökyüzünü görebilecek kadar uzaklaşamıyorlar. Biz herşeyin yaratıcısı ve yöneticisi olan Yüce ruhla iyi geçiniyorduk. Siz beyazlar bizim vahşi olduğumuzu sandınız. Bizim dostlarımızı anlamadınız, anlamaya çalışmadınız. Biz güneşe, aya yada rüzgara övgüler düzerken, siz bizim putlara taptığımızı söylediniz. Hiç anlamadan, sadece tapınma şeklimiz sizinkinden farklı diye, bizi kayıp ruhlar olarak nitelediniz. Biz Yüce Ruh'un eserlerini herşeyde gördük. Güneşte, ayda, ağaçlarda, rüzgarda ve dağlarda. Bazen bunlar aracılığı ile ona yaklaşırdık. Bu çok mu kötüydü? Bence biz yüce varlığa, bize putperest diyen çoğu beyazlardan daha güçlü bir imanla, gerçek bir inançla bağlıyız. Doğaya ve doğanın yöneticisine yakın yaşayan Kızılderililer karanlıkta değildir. Ağaçların konuştuğunu bilir miydiniz? Evet konuşurlar. Birbirleriyle konuşurlar, kulak verirseniz sizinle de konuşacaklardır. Asıl sorun beyazların dinlememesidir. Kızılderilileri dinlemeyi hiçbir zaman öğrenemediler, o yüzden doğadaki başka sesleri de dinleyeceklerini hiç sanmıyorum. Oysa ben ağaçlardan çok şey öğrendim. Bazen hava, bazen hayvanlar, bazen de Yüce Ruh hakkında.
çocukluğuma giderim. O dev çadırın içinde sadece palyaçoyu arardım... hüzünlensemde onları gördüğümde severim palyaçoları...
ürpertir..........
sevgili arkadaşım
beni anlayan
şakacı
sert
güzel insan
ÖZLEDİM seni gelsene...
en sevgili torun
annemle babamın büyük kızı
yeğenlerimin annesi
derin özlem...
boyut değiştirmek... özlem... hepsi bu...
bulunanı kaybettiren, kaybedileni ellerine bırakan... önünde saygıyla eğiliyorum...
DÜŞ=VAROLUŞ
1871 yılında doğan Tatanga Mani, 87 yaşında Londra'da yaptığı konuşmada, kızılderililerin Yüce Ruh'la ve onun yarattığı doğa ile olan ilişkisini şu şekilde dile getirir:
'Biliyorsunuz, dağlar taş binalardan daha güzeldir. Şehirde yaşamak yapay bir varoluştur. Orada yaşayan birçok insan, ayaklarının altında gerçek toprağı hiç hissedemiyor, saksılar dışındaki bitkilerin büyüyüşünü göremiyor yada caddelerin ışıklarından, geceleyin yıldızlarla süslenen gökyüzünü görebilecek kadar uzaklaşamıyorlar.
Biz herşeyin yaratıcısı ve yöneticisi olan Yüce ruhla iyi geçiniyorduk. Siz beyazlar bizim vahşi olduğumuzu sandınız. Bizim dostlarımızı anlamadınız, anlamaya çalışmadınız. Biz güneşe, aya yada rüzgara övgüler düzerken, siz bizim putlara taptığımızı söylediniz. Hiç anlamadan, sadece tapınma şeklimiz sizinkinden farklı diye, bizi kayıp ruhlar olarak nitelediniz.
Biz Yüce Ruh'un eserlerini herşeyde gördük. Güneşte, ayda, ağaçlarda, rüzgarda ve dağlarda. Bazen bunlar aracılığı ile ona yaklaşırdık. Bu çok mu kötüydü? Bence biz yüce varlığa, bize putperest diyen çoğu beyazlardan daha güçlü bir imanla, gerçek bir inançla bağlıyız. Doğaya ve doğanın yöneticisine yakın yaşayan Kızılderililer karanlıkta değildir.
Ağaçların konuştuğunu bilir miydiniz? Evet konuşurlar. Birbirleriyle konuşurlar, kulak verirseniz sizinle de konuşacaklardır. Asıl sorun beyazların dinlememesidir.
Kızılderilileri dinlemeyi hiçbir zaman öğrenemediler, o yüzden doğadaki başka sesleri de dinleyeceklerini hiç sanmıyorum. Oysa ben ağaçlardan çok şey öğrendim. Bazen hava, bazen hayvanlar, bazen de Yüce Ruh hakkında.
sade, nazik, boynu bükük, yalnız, asi, güçlü... felsefesi olan bir çiçek...
sesi alıp götürür ya, işte öyle...Cry Baby... Ölümsüz Janis