Yine aklımdasın baba... Biliyorsun seni hiç unutmayacağımı, seninle hep konuşacağımı, sana hep yazacağımı, senin de isteyeceğin gibi gözyaşımı içime akıtacağımı, birgün benim de senin yanına geleceğimi, orda konuşacağımızı bol bol, sana yine sarılacağımı, seninle yine şakalaşacağımızı, koluna girerek dolaşacağımızı biliyorsun değil mi BABA
BABA gelmeme ne kadar var... Sen de beni özledin mi baba?
Birinin sağlık haberini alıyorum iyimiş, Diğerinin bebeği oldu, şirin mi şirin... Öteki bebek bekliyor, tekrar teyze oluyorum yani.. Öbürü ingiltereye gitme hazılıkları içinde
Pazar sabahları alırım ya her kötü haberi. Barış Manço'nun ölümü, bir dostumun vefat haberi (hala sana söz verdiğim gibi, o yıldıza göz kırpıyorum görüyor musun?) ... Ve sen Kazım Koyuncu... Böyle apansız, böyle birdenbire, böyle sana doyamamışken... Umay umay demişti ki, birgün bir şarkı duydum içim acıdı... Benim şimdi sesinin güzelliğinden değil, gidişinden içim acıyor... Erken oldu gidişin, çok erken... Gitmeyecektin daha... Sen hep alışlananlardan olacaksın... Devrim bayrağın hep taşınacak, türkülerin hep söylenecek...
bir çiçeğin açmasını, bir yosunun ağaıma dolanmasını, uçurumun kenarında huzur bulmayı, seni, seni, seni, ve gelirken beni, beni, beni, gelmeyeceksen sadece gitme, Gitmemen gelmek değil, sadece gitme...
Yine aklımdasın baba...
Biliyorsun seni hiç unutmayacağımı,
seninle hep konuşacağımı,
sana hep yazacağımı,
senin de isteyeceğin gibi gözyaşımı içime akıtacağımı,
birgün benim de senin yanına geleceğimi,
orda konuşacağımızı bol bol,
sana yine sarılacağımı,
seninle yine şakalaşacağımızı,
koluna girerek dolaşacağımızı
biliyorsun değil mi BABA
BABA gelmeme ne kadar var...
Sen de beni özledin mi baba?
çok yakınımdaki birçok kişinin benimsediği bir felsefe...
Çiçek çocuklar, ah ahhhhhh....
içim gıcıklandı birden...
eskiyi özlediğimi duyumsadım.
Boyun ağrılarımı unutmuştum, hatırlasak mı acaba yeniden. Hatırlamasakta herşey tekrar ve yeniden...
baykuşlar en iyi avcılardanmış...
kertenkele ve örümcek en sevdiklerim...
ha haaaa
Birinin sağlık haberini alıyorum iyimiş,
Diğerinin bebeği oldu, şirin mi şirin...
Öteki bebek bekliyor, tekrar teyze oluyorum yani..
Öbürü ingiltereye gitme hazılıkları içinde
Ben mi?
Ben....
Hani 'hastalık insanın özgürlüğünü sınırlıyor demiştin' yaaa...
Artık hasta değilsin, birgün yanına geldiğimizde yine konuşuruz....
Pazar sabahları alırım ya her kötü haberi. Barış Manço'nun ölümü, bir dostumun vefat haberi (hala sana söz verdiğim gibi, o yıldıza göz kırpıyorum görüyor musun?) ...
Ve sen Kazım Koyuncu... Böyle apansız, böyle birdenbire, böyle sana doyamamışken...
Umay umay demişti ki, birgün bir şarkı duydum içim acıdı...
Benim şimdi sesinin güzelliğinden değil, gidişinden içim acıyor...
Erken oldu gidişin, çok erken...
Gitmeyecektin daha...
Sen hep alışlananlardan olacaksın...
Devrim bayrağın hep taşınacak, türkülerin hep söylenecek...
bir çiçeğin açmasını,
bir yosunun ağaıma dolanmasını,
uçurumun kenarında huzur bulmayı,
seni,
seni,
seni,
ve gelirken beni,
beni,
beni,
gelmeyeceksen sadece gitme,
Gitmemen gelmek değil,
sadece gitme...
sanki ring 2 gibi :)))
sonsuz düş gibi...
özlem gibi...