gönlümdeki amansız tipi,bu geCe dindi. aşkımızın son perdesi, usulca indi. alkış yok,tekrar sesleri yok sadece boşluk,karanlık,ve derin sessizlik dışardaki tipi,aksine devam ediyor. içime kar ,düştü,üşüyor yüreğim,üşüyor. gönülde yanmayan yangınlar, ve tamiri tamirsiz pişmanlıklar gözlerim,iki yağmur bulutu, ha yağdı,ha yağacak, yağarsa içimde kıyametler kopacak nedense anlamadın sen,yada anlatamadım ben, oysa ne çok sevmiştim seni,ne çok,bir bilsen. içimdeki gülen çocuktun sen,büyümeyen ufkumda güneştin,ömrümde ışık umutsuzluğun içinde umuttun sancısız doğan yoksulluğun içinde varlıktın, yazda pınar,karanlık kışta,nurdun yaşamıma bir ömür daha katan,ömürdün. vede,en derine gömdüğüm sevdamdın sen, fidan,fidan diktiğim,sevdam ile büyüttüğüm aşkımdın sen.. yıllarca sandım ki,ben sendim,sen de ben. nekadar yanılmışım,olmayan şeyi, olur sanmışım, nekadar kolaymış sence,aklına estikçe, çekip gitmek, sen diye çarpan yüreği,itip terketmek, kırmak incitmek. nar gibi yanarken,içime kar düştü, üşüyor yüreğim üşüyor, üzerine kor gibi gözyaşlarım düşüyor...
ay,of,aman ya...herkesin kürsüsünün cemaati...alın,... kalem muhabbeti yapan kişiler,hepinize birer düzine kalem..:= olmayan kırtasiyemden..nasıl ama nekka cömertim di mi ama ?
ben sende güzde, baharı... ben sende,zemheride, yazı gördüm. ben senin gözlerinde, denizi... o deniz de,sevdaya kulaç atmayı gördüm... ben, sen de beni, ben de, seni gördüm. beni, seni, değil, sende,..bizi gördüm. sende,.. seven yüreği, o yürekte,sevdaya yelken açan, beni gördüm. ben,.. sende sevdim sevdayı, yüreğim hep,..sen diye çarptı. çorak yüreğimde, sen açtırdın,gülü,laleyi. gözümde sevda, sendin.. ve ben, hep seni düşleyip, seni sevdim... hazan rüzgarları esen, YÜREĞİMLE..
merhabalar herkesin kürsüsünün cemaati, GÜZEL GÜNLER
Akşam ezanı okununca herkes evine girerdi. Akşam çalışılacak işler, gezilecek yerler yoktu. Evde huzur vardı. Yemek menüsü pek değişmezdi. Ekmek yemeğin paşası, bulgur pilavı vezirdi. İhtiyaçlarımız azdı, çünkü azgın değildik. Gaz lambasının ışığında yapılan sohbetler çok uzun olmazdı. Hem idare lazımdı hem de gece 12’ye kadar izleyeceğimiz dizilerimiz yoktu. Erken yatardık. Bu yüzden sabah namazı kaçmazdı. Zaten hayat namazla başlardı. Sabah namazına kalkanların riya ile de işi olmazdı. Riya fışkıran sosyal medya da yoktu. Her şeyimizi, herkesle değil ev halkıyla ya da dostlarla paylaşırdık. Onlar bilirdi kıymetini çünkü. Sevincinde sarılır, üzüntünde sırtını okşardı. Dokunmak “like” (beğeni) atmaya benzemezdi. Radyoda “fake news”ler (sahte haberler) yoktu doğrulayacağımız ya da işimize gelince “kesin doğrudur” diyeceğimiz”... Siyaset mi? Yapanların işiydi. Bu kadar “uzman” yoktu. Dolar artınca değiştirmekten korktuğumuz ithal mobilyalarımız yoktu. Bir çift halı, kamıştan 12 duvar yastığı ve bir karyola ile evlenirdik. Torunlarımız da o yastıklara yaslanırdı. Ayrı eve çıkmazdık evlenince. Evlenen her “oğlan” için bir oda eklenirdi eve. Öderken ömrümüzü tüketen tüketici kredilerine gerek yoktu. Tüketmek istemiyorduk ki... Kanaati sadece bilmez, sonuna “kâr” ekler, olurduk. Olgunduk. Sen olmazsan olgunlaştırırdı hayat. İyinin kötüden çok olduğu günlerdi. Güzel günlerdi. Geri gelmeyecek...
yahu anlamadığım bişey var
,verilen selamı almanın ve edilen duaya amin demenin nesini eksiliyorsunuz Allahaşkına ?
amin ve teşekkürler bay Barut,
Üşüyor yüreğim
gönlümdeki amansız tipi,bu geCe dindi.
aşkımızın son perdesi, usulca indi.
alkış yok,tekrar sesleri yok
sadece boşluk,karanlık,ve derin sessizlik
dışardaki tipi,aksine devam ediyor.
içime kar ,düştü,üşüyor yüreğim,üşüyor.
gönülde yanmayan yangınlar,
ve tamiri tamirsiz pişmanlıklar
gözlerim,iki yağmur bulutu,
ha yağdı,ha yağacak,
yağarsa içimde kıyametler kopacak
nedense anlamadın sen,yada anlatamadım ben,
oysa ne çok sevmiştim seni,ne çok,bir bilsen.
içimdeki gülen çocuktun sen,büyümeyen
ufkumda güneştin,ömrümde ışık
umutsuzluğun içinde umuttun sancısız doğan
yoksulluğun içinde varlıktın,
yazda pınar,karanlık kışta,nurdun
yaşamıma bir ömür daha katan,ömürdün.
vede,en derine gömdüğüm sevdamdın sen,
fidan,fidan diktiğim,sevdam ile büyüttüğüm
aşkımdın sen..
yıllarca sandım ki,ben sendim,sen de ben.
nekadar yanılmışım,olmayan şeyi,
olur sanmışım,
nekadar kolaymış sence,aklına estikçe,
çekip gitmek,
sen diye çarpan yüreği,itip terketmek,
kırmak incitmek.
nar gibi yanarken,içime kar düştü,
üşüyor yüreğim üşüyor,
üzerine kor gibi gözyaşlarım düşüyor...
GÜLEN
en güzel günler bizlerin olması dileğiyle,
herkesin kürsüsünün cemaati...
haklısınız gizli özne biraz değil baya ,baya genelleme olmuş...
peki ya erkekler efendim,ya erkekler...?
ay,of,aman ya...herkesin kürsüsünün cemaati...alın,... kalem muhabbeti yapan kişiler,hepinize birer düzine kalem..:=
olmayan kırtasiyemden..nasıl ama nekka cömertim di mi ama ?
Ben sende
ben sende güzde,
baharı...
ben sende,zemheride,
yazı gördüm.
ben senin gözlerinde,
denizi...
o deniz de,sevdaya kulaç atmayı
gördüm...
ben, sen de beni,
ben de, seni gördüm.
beni, seni, değil,
sende,..bizi gördüm.
sende,.. seven yüreği,
o yürekte,sevdaya yelken açan,
beni gördüm.
ben,.. sende sevdim sevdayı,
yüreğim hep,..sen diye çarptı.
çorak yüreğimde,
sen açtırdın,gülü,laleyi.
gözümde sevda, sendin..
ve ben, hep seni düşleyip,
seni sevdim...
hazan rüzgarları esen,
YÜREĞİMLE..
GÜLEN...
en güzel geceler hepimizin olsun,
herkesin kürsüsünün cemaati...
merhabalar herkesin kürsüsünün cemaati,
GÜZEL GÜNLER
Akşam ezanı okununca herkes evine girerdi. Akşam çalışılacak işler, gezilecek yerler yoktu. Evde huzur vardı.
Yemek menüsü pek değişmezdi. Ekmek yemeğin paşası, bulgur pilavı vezirdi. İhtiyaçlarımız azdı, çünkü azgın değildik.
Gaz lambasının ışığında yapılan sohbetler çok uzun olmazdı. Hem idare lazımdı hem de gece 12’ye kadar izleyeceğimiz dizilerimiz yoktu.
Erken yatardık. Bu yüzden sabah namazı kaçmazdı. Zaten hayat namazla başlardı. Sabah namazına kalkanların riya ile de işi olmazdı.
Riya fışkıran sosyal medya da yoktu. Her şeyimizi, herkesle değil ev halkıyla ya da dostlarla paylaşırdık. Onlar bilirdi kıymetini çünkü. Sevincinde sarılır, üzüntünde sırtını okşardı. Dokunmak “like” (beğeni) atmaya benzemezdi.
Radyoda “fake news”ler (sahte haberler) yoktu doğrulayacağımız ya da işimize gelince “kesin doğrudur” diyeceğimiz”...
Siyaset mi? Yapanların işiydi. Bu kadar “uzman” yoktu.
Dolar artınca değiştirmekten korktuğumuz ithal mobilyalarımız yoktu. Bir çift halı, kamıştan 12 duvar yastığı ve bir karyola ile evlenirdik. Torunlarımız da o yastıklara yaslanırdı.
Ayrı eve çıkmazdık evlenince. Evlenen her “oğlan” için bir oda eklenirdi eve. Öderken ömrümüzü tüketen tüketici kredilerine gerek yoktu. Tüketmek istemiyorduk ki... Kanaati sadece bilmez, sonuna “kâr” ekler, olurduk. Olgunduk. Sen olmazsan olgunlaştırırdı hayat.
İyinin kötüden çok olduğu günlerdi. Güzel günlerdi. Geri gelmeyecek...
(alıntı)
merhaba Çölün Şulesi ben artıya bastım ha...
hoş gelmişsiniz sizi karabataklar sizi
Haymatlos ve Sanal