Sabah fahri diye de okumak mümkün.. Halep doğumlu olan sanatçı, Türkiye de Arabesk adı altında okunan bir çok eserin asli sahibi veya okuyucusudur.. Ada sahillerinde bekliyorum, İbonun okuduğu yalel... veya daha birçokları.. Muhteşem ve yumuşak bir ses.
Merhum Abdussamed, bilhassa mevcûd musikî makamlarına fazla bağlanmadan , sesinin kendi mecrasında okuyarak farklı bir tarz çizmiştir.. Meselâ son asrın şübhesiz en büyük Qarî si tarif edilen Mustafa İsmâil üstâd ise, Musikînin bütün makamlarını tam bir ustalıkla icrâ etmiştir..
Zeynuddin, Cezayir’den Fransa’ya göç etmiş bir fakir müslüman ailenin çocuğu..
Babası, (1954-61 arasındaki Cezayir İstiklal mücadelesinde, Fransa safında savaşan kişilere verilen isimle) ‘harki’ diye suçlanmış.. Ama, Zeynuddin, babasının asla ‘harki olmadığını ve onunla, ailesiyle ve kendi kökleriyle iftihar ettiğini’ söylüyor.
Fransız takımının 11 oyuncusundan 6’sı, Afrika kökenli veya göçmen.. Fransız olanlardan Riberie’nin de ‘müslüman’ olduğu son anda ortaya çıktı..
Maç başlarken söylenen ulusal marşı, Zidan başta olmak üzere, Afrika kökenlilerle Riberie’nin de söylemediği, dudaklarını hiç hareket ettirmedikleri belirlenmiş.. İlginç.. Evet, futbol, dışarıya karşı bir güç veya ideolojik silah olarak da kullanıldığı gibi, iç çelişkilerin ortaya konulmasında da bir fırsat olarak değerlendirilebiliyor.
Dünya şimdi, Zeynuddin gibi bir ‘futbol yıldızı’nın o hassas anda, o ‘çirkin ve kaba’ hareketi niçin yaptığını tartışıyor.. Sessizliğiyle bilinen ve gücünü ve disiplinli bir aile reisi oluşunu, bir alman tv. kanalında ‘müslüman oluşundan aldığını’ dile getiren böylesine bir efendi kişinin, o hareketten sonra bile konuşmaması ve amma, italyan oyuncunun, dün; ona, ‘maçlarda alışılmış küfürlerle hakaret ettiğini’ itiraf etmesi, Batı’lıları yine de tatmin edebilmiş değil.. Anlaşılıyor ki, annesine ve kızkardeşine sürekli küfürler eden o kişiye karşı, Zeynuddin ‘şer’an kızılması gereken yerde kızmayan kişi, iman lezzetinden tadmamıştır..’ diyen İmam Şâfi’nin sözünü amelî olarak doğrulamak istercesine, öyle bir tepki vermek zorunda kalmış.. Ama, Batı’nın ‘değerler sistemi’nde bu gibi hassasiyetleri haklı gösterecek bir anlayış yok..
Bazılarının korkulu rûyası...
Bilhassa Osmanlının mirâsı üzerine çöreklenip, bu milletin kanını emenlere çok güzel tokatlar atıyor...
Ruhsuz, donuk, içinden çıktığı milletin herşeyine muhalefet eden, tipik bir rejim bürokratı.....
Rivayettir ama, adam olacak çocuğun evvela doğması gerekiyormuş..
Gayseri de, adam olacak çocuk ilkokul üçden mezun olurmuş...! ! !
Sabah fahri diye de okumak mümkün..
Halep doğumlu olan sanatçı, Türkiye de Arabesk adı altında okunan bir çok eserin asli sahibi veya okuyucusudur..
Ada sahillerinde bekliyorum,
İbonun okuduğu yalel... veya daha birçokları..
Muhteşem ve yumuşak bir ses.
Merhum Abdussamed, bilhassa mevcûd musikî makamlarına fazla bağlanmadan , sesinin kendi mecrasında okuyarak farklı bir tarz çizmiştir..
Meselâ son asrın şübhesiz en büyük Qarî si tarif edilen Mustafa İsmâil üstâd ise, Musikînin bütün makamlarını tam bir ustalıkla icrâ etmiştir..
İştirakler de sadece Kâr maksadı var ve gerçek bu.. Faaliyetlerde vade ve faiz var mı.. evet var....Diğer bankalardan farkı var mı, yok......
Modern bir isim altında; faizin, bilhassa mü'minlere vechen yapılmış ayak oyununa benziyor....
Zeynuddin, Cezayir’den Fransa’ya göç etmiş bir fakir müslüman ailenin çocuğu..
Babası, (1954-61 arasındaki Cezayir İstiklal mücadelesinde, Fransa safında savaşan kişilere verilen isimle) ‘harki’ diye suçlanmış.. Ama, Zeynuddin, babasının asla ‘harki olmadığını ve onunla, ailesiyle ve kendi kökleriyle iftihar ettiğini’ söylüyor.
Fransız takımının 11 oyuncusundan 6’sı, Afrika kökenli veya göçmen.. Fransız olanlardan Riberie’nin de ‘müslüman’ olduğu son anda ortaya çıktı..
Maç başlarken söylenen ulusal marşı, Zidan başta olmak üzere, Afrika kökenlilerle Riberie’nin de söylemediği, dudaklarını hiç hareket ettirmedikleri belirlenmiş.. İlginç.. Evet, futbol, dışarıya karşı bir güç veya ideolojik silah olarak da kullanıldığı gibi, iç çelişkilerin ortaya konulmasında da bir fırsat olarak değerlendirilebiliyor.
Dünya şimdi, Zeynuddin gibi bir ‘futbol yıldızı’nın o hassas anda, o ‘çirkin ve kaba’ hareketi niçin yaptığını tartışıyor.. Sessizliğiyle bilinen ve gücünü ve disiplinli bir aile reisi oluşunu, bir alman tv. kanalında ‘müslüman oluşundan aldığını’ dile getiren böylesine bir efendi kişinin, o hareketten sonra bile konuşmaması ve amma, italyan oyuncunun, dün; ona, ‘maçlarda alışılmış küfürlerle hakaret ettiğini’ itiraf etmesi, Batı’lıları yine de tatmin edebilmiş değil.. Anlaşılıyor ki, annesine ve kızkardeşine sürekli küfürler eden o kişiye karşı, Zeynuddin ‘şer’an kızılması gereken yerde kızmayan kişi, iman lezzetinden tadmamıştır..’ diyen İmam Şâfi’nin sözünü amelî olarak doğrulamak istercesine, öyle bir tepki vermek zorunda kalmış.. Ama, Batı’nın ‘değerler sistemi’nde bu gibi hassasiyetleri haklı gösterecek bir anlayış yok..
Doğanşar, ipsile'yi hatırlatıyor....