Kültür Sanat Edebiyat Şiir

  • atom bombası22.09.2005 - 18:10

    6 ağustos 1945-hireoşima, 9 ağustos 1945- nagazaki!
    kapıları çalan benim
    Kapıları çalan benim
    kapıları birer birer.
    Gözünüze görünemem
    göze görünmez ölüler.

    Hiroşima'da öleli
    oluyor bir on yıl kadar.
    Yedi yaşında bir kızım,
    büyümez ölü çocuklar.

    Saçlarım tutuştu önce,
    gözlerim yandı kavruldu.
    Bir avuç kül oluverdim,
    külüm havaya savruldu.

    Benim sizden kendim için
    hiçbir şey istediğim yok.
    Şeker bile yiyemez ki
    kâat gibi yanan çocuk.

    Çalıyorum kapınızı,
    teyze, amca, bir imza ver.
    Çocuklar öldürülmesin,
    şeker de yiyebilsinler.

    NAZIM HİKMET

  • mahir çayan07.07.2005 - 13:00

    ölüm onları apansız yakalamadı
    ülkemizin uçsuz bucaksız sıradağlarında ve ovalarında
    kentlerin yoksul mahallelerinde
    ve uğuldayan meydanlarında
    kuşatmalar altında ve barikatlar arkasından
    sömürüye zulme boyun eğmemenin onuruyla
    ölümün üstüne yürüdü onlar
    tereddüt etmediler yok
    “biz buraya dönmeye değil, ölmeye geldik” diyerek
    türkülerle, marşlarla karşıladılar ölümü
    özgür ve eşit bir gelecek için
    canımızdan bir parça koparırcasına
    en iyilerimizi verdik toprağa
    onlar, yaratılan devrimci değerlerin
    onurun, erdemin, inancın simgeleri olarak
    yüreklerimizi dolduruyor
    bilincimizi aydınlatıyor
    bizi kopmaz bağlarla bağlıyor devrime...

  • deniz gezmiş07.07.2005 - 11:18

    deniz gezmiş yılmadan,terddüte etmeden,inancıyla yürüyen ve bu yolda can veren bir insandır,onu kahraman yapan ise yaşamına sığdırdıklarıdır,inançlarıdır! eğer bu gün hala burda deniz gezmişe saygıyla eğiliyorsak,hala onun doğrularına katılıp,onu ve arkadaşlarını yürekten seviyorsak,bu saygımız ve sevgimiz tokat gibi çarpmalıdır denizlerin davasının geçici olduğunu,bitmiş olduğunu ve idamlarının gerekli olduğunu düşünenlerin yüzüne! burada hakaret etmek çok kolay,küfür yazmak da öyle! dönüp de bir kendi hayatlarınıza baksanıza kaç kere onurlu bir iş yaptınız? GÜNEŞ BALÇIKLA SIVANMAZ! ! denizler,mahirler,ulaşlar..onlar ölemediler onları hala seviyoruz,inanıyoruz! ! bu da idam edenlerin,katledenlerin,öldürenlerin amacına ulaşamadıklarının ve ulaşamayacaklarının en büyük göstergesi!

  • 2 Temmuz 199307.07.2005 - 11:02

    tarih 2 temmuz 1993.yer:Sivas-Madımak Oteli! Pir Sultan Abdal'ı anma törenleri çerçevesinde Sivas'a gelen insanların,diri diri yakıldığı bir gün! .'Şeytan Aziz', 'Laiklere ölüm', 'Laiklik Sivas'ta kuruldu, Sivas'ta yıkılacak.' sloganları eşliğinde,ilk önce taşlarla sopalarla saldıran,sonraysa oteli ateşe verip zevkle izlemeye koyulan yobaz,insanlıktan çıkmış bir topluluğun katliam günü! belediye başkanınsa ' gazanız mübarek olsun' diyerek katliamcıları durdurmaya(!) çalıştığı bir gün! ölenler:otelde kalan 33 kişi,2 otel görevlisi,2gösterici! 37 can,37 kişi! yanarak can verdiler!
    Sıvas 1993'ün üzerinden on iki yıl geçti. O kara gün, on yaşında olan çocuklar bugün yirmisinde genç delikanlılar, kızlar. Üstelik Sıvas ilk değil. Belki, son da olmayacak. Bir yangın ki, bugün dumanı hâlâ tütüyor. İnsanlık tarihini anlatan dersler, kitaplar yakma, yıkma, yok etme gibi 'olgularla' dolu. Olaylar, olgular olarak ele alındığı sürece insana ilişkin duygular tarihten siliniyor, 'vahşet' ya da 'ölme/öldürme' gerçeği etkisini yitiriyor. Bir başlık olarak bizleri bekliyor; 'Sivas Katliamı', 'Sivas'ta Öldürülen Şairler' ya da 'Sivas'ta Büyük Aydın Kıyımı' vb. Oysa, tanıkların anlattıklarıyla olayın 'insan' yanına daha çok yaklaşıyor, yıllar geçmesine rağmen izlerin silinmeyeceğini görüyoruz.

  • 19 aralık 200005.07.2005 - 12:03

    anlam veremediğim,hayata dönüşü simgeleyen,oysa hayattan koparılışın ta kendisi olan bi gün..gazetelerin hepsi mahkumlar kendini yaktı derken,rastlantı sonucu bi dergide gerçekleri okuduğum birgün..