Kültür Sanat Edebiyat Şiir

  • kişisel gelişim kitapları03.01.2005 - 18:21

    Kşisel gelişim; adı üstünde kişisel, kendinle, benliğinle ilgili.Kendini geliştirirken (tabi ne yönde geliştiriyorsan) bunu bencilce yapmanı öğütleyen,toplum çıkarlarından daha üstün olanın kendi çıkarların olduğunu,kişiye hissetirmeden veren, daha çok batı kültürünün yozlaşmış hayat tarzını ve bu hayatta başarılı olabilmenin bencilce kurallarını içeren kitaplar.Gelişelim tabii gelişmesinede; nereye doğru?

  • Çatlak03.01.2005 - 14:47

    İçindekini dışarı sızdırmaya yarayan, gözle görülmeyen yarık,delik.Sızıntı yapabilecek herhangi bir boşluk :)

  • askerlik31.12.2004 - 12:16

    Askerlik; vatan borcu, hayata başlangıç yeri, ayrılık, hasret, yanlızlık,emirler, emirlere kafa tutmalar, büyüklenmeler, kibir, bir toplumun parçası olma hissi, sadakat; ama bunların hepsinin ötesinde bir kaynaşma, kendi irfanının rengarenkliği ile buluşma zamanı.Zorlu zamanlarında hiç tanımadığın ama tanıdıkça dost olduğun insanların yardımını isteme ve günü geldiğinde onlara yardım edebilme huzuruna erişebilinecek bir yer.Günlerce dolaşılan açık denizde konuşacağın insan sayısının sınırlı olması onları daha yakından tanımana iter seni.Ve tanıdıkça seversin, şakalarına gülersin, düşüncelerinde aslında doğruluk payı olduğunu anlamaya başlarsın.Değerlerine değer vermeye başlarsın.Tanımak, anlamak o kimsesiz ummanda dost olmaya yeterde artar bile. Düşman olduğunu sandıkların ve seni düşman sananlar orada öğrenirler aslında dost olduklarını.Zordur, belki anlamsızdır; boşa vakit kaybıdır ama ülke irfanını birleştirir...

  • film replikleri28.12.2004 - 17:36

    }'Biz düsman degiliz,|dost da degiliz.
    'Düsman olmamalyyyz.
    Bizi saran tüm|hyrslarymyza ragmen...
    }'sevkate olan baglylygymyzy|kaybetmemeliyiz.
    {Hafyzamyzyn gizemli yollary...
    {icimizdeki meleklerin|kullanmalaryyla...
    'emin olun...
    yukarylara yükselecek'

    {

  • niccolo machiavelli28.12.2004 - 17:30

    Hükümdar yazarına göre dürüstlük özel hayatta olur, po0litikanın tek kuralı iktidarın menfaatidir.Politika ahlak dışıdır, çünkü, namussuzlar arasında yüzde yüz namuslu kalmak isteyen er geç mahvolur; tarihi eylem içinde iyi kalplilik felakete götürür insanı; zulüm; yufka yüreklilikten daha az zalimdir.İç savaşları önlemek için üç beş kelle koparmak zulüm değil, vazife.İktidar bir hale ile çevrili,politikanın kaderi görünüşe cereyan etmek,görünüşe önem vermek.İnsanlar ellerinden çok gözleri ile hüküm verirler.Kimse ne olduğumuzu bilmez,nasıl göründüğümüzü bilir.İç yüzümüzü bilenlerde kalabalığın kanaatını yalanlamaya cesaret edemezler.Halk yalnız neticeleri görür; dava otoritesini kaybetmemek,vasıtalar ne olursa olsun,hoş görülür ve alkışlanır.siyasi münasebetler uzaktan uzağa ve umumiyet içerisinde kurulur.Birkaç jest, birkaç söz…Bir efsane kahramanı çıkar ortaya, insanların körü körüne taptıkları veya iğrendikleri bir kahraman.Hükümdarların yumuşak kalpliliğini zaaf sanan umumi hüküm beklide haklıdır.Sertleşmeyi bilmeyen bir iyilik, İYİLİK OLMAKTA ISRAR EDEN BİR İYİLİK NEYE YARAR.Bu başkasını yok farz etmek ve sonunda küçümsmek değil midir? Bazen katı yürekli bir politikacı insanları ve hürriyeti, hümanist olduğunu haykıranlardan daha çok sever.
    Tarih kargaşalıklarla, baskılarla, beklenmediklerle, dönüşlerle dolu.İnsanlığın belli bir sonuca yöneldiğini gösterir hiçbir alamet yok.İpler tesadüfün elinde.En güçlülerin en zekilerin iradesine yan çizen bir tesadüf. Hükümdar yazarı bu uğursuzluktan tecrübe üstü bir prensiple kurtarmaya kalkmaz bizi.Ümidi de ümitsizliği de bir yana iter. Bir aksilik var belki, ismi olmayan bir aksilik.Karşılaştığımız engeller bir parçada kendi eserimiz mutlaka.Gücümüzü hiçbir yanda sınırlayamayız.Tesadüf hareketlerimizin yarısından biraz fazlasını idare eder, gerisi bize ait. Mademki düşmanımızın planlarını bilmiyoruz o halde bizim için yok demektir.İnsanlar hiçbir zaman kendilerini yeise kaptırmamalı. Sonlarını bilmezler ki.Meçhül ve dolambaçlı yollardan gideriz sonumuza.Anlamaktan istemekten vazgeçtik mi, yanımızda buluruz onu. Aksilik bile insanlaşır bizim için.Talih kadındır ancak zora ve cesarete baş eğer.
    MACHİAVELLİİ ŞİİR İLE SEZİŞİ EYLEMİN DİŞINA İTMEZ.Ama hakikat olan bir şiir.Teoriye ve hesaba dayanan bir seziş. Onda hoşunuza gitmeyen tarihin bir kavga olduğu fikri.Politikanın prensiplerle değil insanlarla münasebet olduğu inancı. Haksız mı? Tarih, Machaivelli’den sonrada Machaivelli’den önce olduğu gibi; prensiplerin insanı hiçbir şeye bağlamadığını ispat etmemiş midir? Aynı prensipler iki düşmana da birden hizmet edebilir.Hangi cinayetin fetvacısı olmamıştır prensip? Herkes aynı değerler uğruna dövüşür; hürriyet, adalet… Yalnız bu adalet ve hürriyet kimin için istenmektedir? Birlikte yaşamak istediğimiz insanlar kimler? Köleler mi? Efendiler mi? Yani birtakım değerlere inanmamız yetmez. Onları tarihi kavgada bayraklaştıracak insanları seçmek mesele.
    Tarih bugunde kanlı bir kavga. Vasıtalar insafsız ve aşağılık. Çemberi kırmak lazım…


    Machaivelli’yi ümitsizliğe düşüren insanları değişmez sanması.

    Bugun herkes neden machaivelliyi inkar ediyor? Endişe verici bir inkar değimli bu? Geçek bir hümanizmanın vazifelerini bilmek istememek gibi bir şey. Sosyolog reymund aron macyavelciliği’’ içtimayi komedyanın iki yüzlülüğüne işik tutmak, insanları harekete geçirenleri şeyleri ortaya çıkartmak; tarihi oluşun dokusunu yapan gerçek çatışmaları kavramak; toplumun iç yüzünü her türlü vehimden uzak bir görüşle kucaklamak için harcanan bir çaba olarak ‘’ vasıflandırır.
    Büyük ölüyü düşünüyorum ‘’ Niccola Machiavelli…hiçbir övgü bu ad kadar yüce değildir.’’yozlaşmış bir çağın ahlaksızlıkları arasında büyük bir zekanın meziyetlerini seçebilenler, bu abide önünde saygı ile eğileceklerdir..
    CEMİL MERİÇ

  • pulp fiction / ucuz roman27.12.2004 - 18:15

    Kovulduğum bir guruba yazdığım film ile ilgili yazı yabana gitmesin; hemde anlam bütünlüğü pekişsin, yazımızı buraya alalım;

    Anatomisini inceleyeceğimiz filmimizin adı ucuz roman(pulp fiction) ...:
    15 yaşındayken ucuz bir romanı çalarken tutuklanan Tarantino’nun Pulp Fiction’ının kaynağı da bu kitaptır. Film pulp’ın iki tanımıyla açılır.. biri organik yumuşak madde, diğeri ucuz, zevksiz yazılar.. Gündelik yaşamdan derlenen öyküler filmde dağınık ve mantıksız bir silsileyle gösterilerek labirent bir film yaratılmıştır. Varolanların kendi içlerindeki yoklukları, görünüyor olmalarına rağmen aslında var olmadıkları duygusu fiilm boyunca defalarca tekrarlanır, izleyende bir yabancılaşma duygusu yaratılmaya çalışılır. Bir tür dehşete sürükleyen somut bir aldanma, öykü aracılığıyla sunulur. Aslında Tarantino, sözün egemen olduğu filminin vuruculuğunu vurgularcasına bir taraftan suça ve suçluya sevgi dolu bir yaklaşım sergilerken, bir taraftan da abartının her türlüsünü filminde kullanır, aslında bilinçli olarak hepsi birer oyun hissini devamlı olarak izleyicisine yansıtır. Gerçeğin dağınık parçaları film içinde birbiri ardına sahne alır, anlam tüm pırıltısını filmin içinde yitirir. Çünkü Tarantino, içinde yaşadığı çağın gereklerini yerine getirerek, karmaşık bir dil ve anlatım biçimini bilinçli olarak kullanıp gangster dünyasını aldanmanın odağına oturtur, dünyanın aldatıcılığına karşılık olan öldürücü bir seçenek olarak.
    Filmin anlamı bakmak değil görmek üzerine kurulmuştur, emilip yutulan bir görüntüler dünyası... Uzun soluklu diyalogların (ayak masajı,, hamburgerler, tv dizileri..) , doğaçlama küfürlerin arka planında amerikan tarzını sonuna dek yansıtan, alabildiğine ironik ve abartılı bir dünya vardır. Gerçekte Tarantino karakterleri sokaktaki dili, alt sınıfın dilini, günlük dili kullandıklarından birer hayal mahsulü gibi görünmezler, seyirci tarafından içselleştirilebilir ve oyunları kabul edilebilir hale gelir.küfürler seyirci tarafından sanki hiçbirşey yokmuş gibi yalanıp yutulur, paranoyak, suça meyilli karakterler her ne kadar sokaktaki insan gibilerse de yine de kural gereği karanlık atmosferlerde karanlık yazgılarına mahkum olurlar. Bu nedenle Samuel Jackson incil’den dualar okuyarak dokuz milimetrelik silahıyla odalarda gezinir, büyük patron bir karanlık mahzende tecavüze uğrar, Boksör Bruce Willis umutsuzca baba yadigari “altın saat”inin peşinde koşar bir saat için sevgilisine ağza alınmayacak bir yığın laf eder, tetikçi John Travolta, cazibesine güç dayandığı patronun karısı Uma Thurman’a gangster bağlılığı nedeniyle el uzatamaz, dans etmekle yetinir,eve geri dönülünce tuvalette kendi kendine 'kibarca izin isteyip evine döneceksin sönrada 31'ni çekersin zaten yapacağın başka birşey yok 'diye söylenir.
    Filmin dünyası şüphesiz erkeklere dair bir dünyadır ve kadınlar tüm bu hesaplaşmaların dışında tutulur ya da asla bir özne olmazlar. Bu anlamda ucuz roman, erkek dünyasını, erkeklik paranoyasını derinden işleyen bir filmdir. Karakterlerin eylemlerini gerçekleştirirken kullandıkları yoğun küfürlü sözler,terbiyeli ve uslu bir çocuk olmanın erkeksi kahramanlıklarını söndürecek olması konusundaki paranoyayı da örtmek içindir.küfürler ve derin düşünen kahramanlar filmi klasik filmler arasına sokmuştur.. yerinde kullanılan her küfür daha gerçekçi ve vurucu bir film elde etme olanağı sağlar :))

  • descartes27.12.2004 - 16:18

    Okumanın sonu düşünceyi, karşısına çıkan bütün şeyler üzerine, sağlam ve doğru kararlar verecek şekilde kullanmak olmalıdır.
    DESCARTES

  • metin altıok27.12.2004 - 11:22

    'Ah kavaklar, ah kavaklar
    Beni hoyrat bir makasla
    eski bir fotoğraftan oydular
    Orda kaldı yanağımın yarısı
    kendini boşlukla tamamlar
    Omzumda bir kesik el,
    ki hala durmadan kanar
    Ah kavaklar, kavaklar! '

    Bugünlerde öğrendim ki Kavakları Onno Tunç besteleyip Sezen Aksu söylediğinde Altıok, Bingöl Lisesi'nde felsefe öğretmeniymiş. Bestenin telif geliriyle bir buzdolabı almış evine...
    Metin Altıok, Sivas'ta bir yobaz yangınında ateşe verildi.
    Yüreğimizde, hoyrat bir makasın eski bir fotoğraftan oyduğu, filozof bir şairin ağıtı var:
    Ah kavaklar, kavaklar!
    Acı düştü peşime
    ardımdan ıslık çalar...

  • kültür27.12.2004 - 11:02

    İnsanların bir konu hakkında fikir sahibi olduklarını,birşeyleri bildiğini onlara hissettirip popüler ve sahte bir mutluluk ortamı hazırlayan yalancı bir mefhum.

  • üç söz26.12.2004 - 21:09

    bir iki üç tıp.