Fıght Club ile gönlümüzdeki yeri çok farklı olan David Fincher üstadımızın ikinci filmi olan Se7en'in başrollerinde Brad Pitt ve Morgan Freeman var. Yardımcı rollerdeki önemli oyuncu ise Gwyneth Paltrow ve filmin asıl kahramanı olan gizemli seri katilin ise giriş jeneriğinde ismi görünmüyor. Böyle yapılması iyi olmuş; çünkü filmdeki gizem ve izleyicinin merakı canlı tutulmuş zaten film biter bitmez ters akan jenerikte ilk onun ismi geçiyor. Yılların dedektifi Somerset ve şehre yeni taşınan Mills'in beraber çıktıkları ilk cinayet bir oburun ölümü olur, devamında ise bir avukatın öldürülmesiyle bu cinayetlerin bir planın parçası olduklarını ve işlenecek beş cinayet daha olduğunu anlarlar; çünkü bir seri katil Hristiyanlıktaki yedi ölümcül günahı işleyenleri öldürmektedir. Hristiyanlıktaki yedi ölümcül günah filmin temelini oluşturuyor ve bu konuyu kapsayan bir sürü kitap bulunuyor ki bu kitaplar filmde çok önemli bir yer tutuyor Ayrıca finaldeki diyalogda günümüz toplumu da eleştiriliyor. Sürekli yağmur yağan ve kasvetli ortamlarda geçen filmde, cinayetlerin işleniş biçimleri de rahatsız edici olmuş. Film yarısından sonra hareketlenmeye başlıyor ve finale doğru filmden gözünüzü ayıramıyorsunuz ve olacakları sabırsızlıkla bekliyorsunuz.
Lincoln Six-Echo (McGregor) 21. yüzyılın ortalarında, görünüşe göre ütopik; ama dışa kapalı bir tesiste yaşamaktadır. Bu tesiste cinslerin birbirleriyle teması yasaktır. Kişiye göre yemek çıkmaktadır. Dikkatle kontrol edilen bu ortamın diğer sakinleri gibi, Lincoln da ‘Ada’ya gönderilmenin hayaliyle yanıp tutuşuyordur. Söylentilere göre, burası gezegendeki son kirletilmemiş bölgedir; fakat Lincoln tesise giren bir uçucu böceğin sayesinde anlar ki varoluşuyla ilgili her şey bir yalandan ibarettir. Kendisi ve tesisin diğer tüm sakinleri aslında birer klondurlar ve yaşamalarının tek nedeni kopyalandıkları insanlara “organ” temin etmektir. Dalak, ciğer, böbrek ne lazımsa;:)) Lincoln, kendisinden “hasat” yapılmasının an meselesi olduğunu fark edince, Jordan Two-Delta (Johansson). "Scarlett bu filmde bir baska güzel filmden bağımsızdır :))" cüretkâr bir kaçış gerçekleştirir. Bir zamanlar yuvaları olan kurumun sinsi güçleri tarafından amansızca takip edilen Lincoln ve Jordan, hayatta kalabilmek ve üreticileriyle tanışmak için çılgınca kaçmaya başlarlar.
El Cuerpo (Ceset) filmiyle takibime giren İspanyol Yönetmen Oriol Paulo'nun sonu bize çüş dedirtecek suç, gerilim, gizem üçgeninde gözükse de büyük bir dram ve intikam öyküsü anlatan filmi "Contratiempo". Adrian hergelesinin sevgilisiyle yaptığı son kaçamak dönüm noktası olur. Dönüş yolunda yaptıkları kaza yaşantılarını allak bullak eder. Kazada sevgilisi Laura ile birlikte kendilerine bir şey olmaz; fakat diğer araçtaki kişi tahtalı köyü boylar. Bu olayı örtbas etmek için ne gerekiyorsa yaparlar. Adrian'ın ifadeleriyle filmi onun gözünden izleriz; ama puzzle eksik kalır. Bu nokta da avukat Virginia Goodman'ın yönlendirmeleri puzzle tamamlamaya yardımcı olur. Laura'yı sıkıştırdığı sorularla bu sefer filmi Laura'nın gözünden izleriz. Gerçeklik böylece yer değiştirir bir hale gelir. Filmin en vurucu noktalarından biri ayrıntıya inmedigimiz için kaçırdığımız şeyler. Güzel bir senaryo son dakikaya kadar gizemini koruyup ters köşe yapıyor. Ben yönetmenin iki filmini de beğendim. Gizemli bir gün olsun diyorsanız degerlendirebilirsiniz.
Uzun zamandır romantizm kokan filmler paylaşıyordum. Biraz tarz değişikliği yapalım. Equilibrium harikulade bir bilim kurgu. Sinema sektöründe fazla bilim kurgu çekilemiyor ve çekilenler de beni çekmiyor; fakat bu filmde çok az görsel efekt kullanılmasına rağmen insanı içine çekmesini biliyor. Peki bu ne demek? Oyunculuk ve senaryonun filmi taşıdığı olabilir mesela :)) Filmde insanların barındırdığı pek çok duygunun, gezegeni yaşanmaz bir yer haline getirdiği için yok edilmesi konu edinmiş. Prozium adlı enjekte ilaçla hislerinin yok edilmesi sağlanıyor ve duyguları tetikleyecek resim,müzik,kitap ve sanatsal nesneler yasaklanıyor yasağa uymayanlar öldürülüyor ve eşyaları yakılıyor. Böylece hiç kavgasız; lakin ruhsuz bir insan topluluğu ortaya çıkıyor. Rahip Preston (Balelerin Christian) pedere en yakın birinci sınıf rahiplerdendir görevi de hissetme suçlularını bulup, teslim etmektir. İnsafı yoktur hissetti diye karısının ölümüne bile kayıtsız kalmıştır. Bir gün prozium ilacını yanlışlıkla kırar ve film burada kopmaya başlar. Daha sonra günlerce bu ilacı almaz ve duyguları su yüzüne çıkar. Ölüm mahkumu hisseden bir manitanın mavi gözlerinde yaşadığını hissediverir. Artık ok yaydan çıkmıştır. Bu düzen değişmelidir :))
Muzikhal filmlere karşı önyargınız varsa bu sefer önyargınızdan kurtaralım sizi. İki sanat tutkunu insan Sebastian ve Mia hayatlarına ite kalka devam etmektedir. Cosmos bir gün trafik sıkışıklığı gibi sudan bir sebeple iki insanın hayatını kesiştirir. Hayat şartları birbiri için atan iki kalbin ritmini bozacak mı? yoksa hayallerden vaz mı geçilecek?
Selam olsun; evin en küçüğü olduğu için ekmek almaya gönderilenlere, hepimizi eve tıkmayı başaracak soğuk hava dalgasına, cosmosun yaptığı aymazlıklara, her gün bir adım daha yaklaştığımız uçurumun kıyısına ve hiç gülmeyen tesadüflere gelsin. Belki bugün bir ihtimal :))
Fıght Club ile gönlümüzdeki yeri çok farklı olan David Fincher üstadımızın ikinci filmi olan Se7en'in başrollerinde Brad Pitt ve Morgan Freeman var. Yardımcı rollerdeki önemli oyuncu ise Gwyneth Paltrow ve filmin asıl kahramanı olan gizemli seri katilin ise giriş jeneriğinde ismi görünmüyor. Böyle yapılması iyi olmuş; çünkü filmdeki gizem ve izleyicinin merakı canlı tutulmuş zaten film biter bitmez ters akan jenerikte ilk onun ismi geçiyor. Yılların dedektifi Somerset ve şehre yeni taşınan Mills'in beraber çıktıkları ilk cinayet bir oburun ölümü olur, devamında ise bir avukatın öldürülmesiyle bu cinayetlerin bir planın parçası olduklarını ve işlenecek beş cinayet daha olduğunu anlarlar; çünkü bir seri katil Hristiyanlıktaki yedi ölümcül günahı işleyenleri öldürmektedir. Hristiyanlıktaki yedi ölümcül günah filmin temelini oluşturuyor ve bu konuyu kapsayan bir sürü kitap bulunuyor ki bu kitaplar filmde çok önemli bir yer tutuyor Ayrıca finaldeki diyalogda günümüz toplumu da eleştiriliyor. Sürekli yağmur yağan ve kasvetli ortamlarda geçen filmde, cinayetlerin işleniş biçimleri de rahatsız edici olmuş. Film yarısından sonra hareketlenmeye başlıyor ve finale doğru filmden gözünüzü ayıramıyorsunuz ve olacakları sabırsızlıkla bekliyorsunuz.
Lincoln Six-Echo (McGregor) 21. yüzyılın ortalarında, görünüşe göre ütopik; ama dışa kapalı bir tesiste yaşamaktadır. Bu tesiste cinslerin birbirleriyle teması yasaktır. Kişiye göre yemek çıkmaktadır.
Dikkatle kontrol edilen bu ortamın diğer sakinleri gibi, Lincoln da ‘Ada’ya gönderilmenin hayaliyle yanıp tutuşuyordur. Söylentilere göre, burası gezegendeki son kirletilmemiş bölgedir; fakat Lincoln tesise giren bir uçucu böceğin sayesinde anlar ki varoluşuyla ilgili her şey bir yalandan ibarettir. Kendisi ve tesisin diğer tüm sakinleri aslında birer klondurlar ve yaşamalarının tek nedeni kopyalandıkları insanlara “organ” temin etmektir. Dalak, ciğer, böbrek ne lazımsa;:)) Lincoln, kendisinden “hasat” yapılmasının an meselesi olduğunu fark edince, Jordan Two-Delta (Johansson). "Scarlett bu filmde bir baska güzel filmden bağımsızdır :))" cüretkâr bir kaçış gerçekleştirir. Bir zamanlar yuvaları olan kurumun sinsi güçleri tarafından amansızca takip edilen Lincoln ve Jordan, hayatta kalabilmek ve üreticileriyle tanışmak için çılgınca kaçmaya başlarlar.
El Cuerpo (Ceset) filmiyle takibime giren İspanyol Yönetmen Oriol Paulo'nun sonu bize çüş dedirtecek suç, gerilim, gizem üçgeninde gözükse de büyük bir dram ve intikam öyküsü anlatan filmi "Contratiempo". Adrian hergelesinin sevgilisiyle yaptığı son kaçamak dönüm noktası olur. Dönüş yolunda yaptıkları kaza yaşantılarını allak bullak eder. Kazada sevgilisi Laura ile birlikte kendilerine bir şey olmaz; fakat diğer araçtaki kişi tahtalı köyü boylar. Bu olayı örtbas etmek için ne gerekiyorsa yaparlar. Adrian'ın ifadeleriyle filmi onun gözünden izleriz; ama puzzle eksik kalır. Bu nokta da avukat Virginia Goodman'ın yönlendirmeleri puzzle tamamlamaya yardımcı olur. Laura'yı sıkıştırdığı sorularla bu sefer filmi Laura'nın gözünden izleriz. Gerçeklik böylece yer değiştirir bir hale gelir. Filmin en vurucu noktalarından biri ayrıntıya inmedigimiz için kaçırdığımız şeyler. Güzel bir senaryo son dakikaya kadar gizemini koruyup ters köşe yapıyor. Ben yönetmenin iki filmini de beğendim. Gizemli bir gün olsun diyorsanız degerlendirebilirsiniz.
Uzun zamandır romantizm kokan filmler paylaşıyordum. Biraz tarz değişikliği yapalım. Equilibrium harikulade bir bilim kurgu. Sinema sektöründe fazla bilim kurgu çekilemiyor ve çekilenler de beni çekmiyor; fakat bu filmde çok az görsel efekt kullanılmasına rağmen insanı içine çekmesini biliyor. Peki bu ne demek? Oyunculuk ve senaryonun filmi taşıdığı olabilir mesela :))
Filmde insanların barındırdığı pek çok duygunun, gezegeni yaşanmaz bir yer haline getirdiği için yok edilmesi konu edinmiş. Prozium adlı enjekte ilaçla hislerinin yok edilmesi sağlanıyor ve duyguları tetikleyecek resim,müzik,kitap ve sanatsal nesneler yasaklanıyor yasağa uymayanlar öldürülüyor ve eşyaları yakılıyor. Böylece hiç kavgasız; lakin ruhsuz bir insan topluluğu ortaya çıkıyor. Rahip Preston (Balelerin Christian) pedere en yakın birinci sınıf rahiplerdendir görevi de hissetme suçlularını bulup, teslim etmektir. İnsafı yoktur hissetti diye karısının ölümüne bile kayıtsız kalmıştır. Bir gün prozium ilacını yanlışlıkla kırar ve film burada kopmaya başlar. Daha sonra günlerce bu ilacı almaz ve duyguları su yüzüne çıkar. Ölüm mahkumu hisseden bir manitanın mavi gözlerinde yaşadığını hissediverir. Artık ok yaydan çıkmıştır. Bu düzen değişmelidir :))
Her zaman olduğu gibi yine ilk kez mektepte, Gaye hanımefendileri söylüyor isyan manifestosu
Muzikhal filmlere karşı önyargınız varsa bu sefer önyargınızdan kurtaralım sizi. İki sanat tutkunu insan Sebastian ve Mia hayatlarına ite kalka devam etmektedir. Cosmos bir gün trafik sıkışıklığı gibi sudan bir sebeple iki insanın hayatını kesiştirir. Hayat şartları birbiri için atan iki kalbin ritmini bozacak mı? yoksa hayallerden vaz mı geçilecek?
Selam olsun; evin en küçüğü olduğu için ekmek almaya gönderilenlere, hepimizi eve tıkmayı başaracak soğuk hava dalgasına, cosmosun yaptığı aymazlıklara, her gün bir adım daha yaklaştığımız uçurumun kıyısına ve hiç gülmeyen tesadüflere gelsin. Belki bugün bir ihtimal :))