Sen ağlarken azığımız çoğaldı elledik halkın ağrılarını cesurca ağlamasan kök inatla kavramıyor toprağı boş umutlar içinde pervasız büyüyor kir ağlıyorsun ihanete karşı şavkıyor pıçak bir pıçakki sevgilim sürmene işidir
Ben halka bakinca gümüş tirnakli kisraklar sirça kirpikli gelinler huylanir. Ben halka bakinca terlenirim yaslanirim tarlalarin gölgesine, tozuna kirlenir gülkurusu mendilim. Benim rengimle kim yarişabilir sancimi kimler altedebilir ben halka bakinca? Ben ki kazdim, küredim, ellerimle boşalttim geceyi yildizlari, hüznü ordan firlatip attim, sonra ordan firtinali bir tüzeyle halka bakinca yeniden yaralandim dünya irmaklarindan.
Dünyanin irmaklari dedigim yer aydinlik, gülümserlik ve sevda Oysa halkin göz çukurlari çamurlanmiştir kani ilgit ilgit akar, kani kara yazlik sinemalarda, üniformalar altinda banknotlarin, kiravatlarin saltanatiyla çürütülmektedir halk. Gözlerim ne güzeldir halka bakinca gözlerimde bögürtlendir avuçlarimda nar, ayaklarini çiplatip sulardan geçen çocuklar sevinçle kipirdatir yapraklarimi. Halkim piçaklanmiş bir kadin gibidir kaygular içinde yapayalniz zehirli çiçeklerin ugultusu uzaklaşmaz kulaklardan.
Gözlerim neden güzeldir halka bakinca beni neden küflemez o çökertilmiş anlam herdaim karnimda tikili duran şafak dünyalar biriktirir halk adina? Çünkü bana göbek bagimdan işliyor toprak hançeri ellerinde neşter kilan arkadaşlarim var daglarda. Kara yerden kirmizi gelincikler biterken leylekler kirlenirken bin bereket ugruna şeffaf, bakire kizlar pencerelerden kaçirilmak için elederken delikanlilara o zaman benim gözlerim işte kavi bir mavzer olur halka. Kanima kizgin demirler sokulur ben halka bakinca Kömür kokusunda yüzlerim kabarir kalbim uyanir gires lekelerinden gök gürülder köleler kipirdanir uykumun rengi yayilir dünyaya uykum çünkü uçari, çünkü hovarda şafaklarin öncesidir. sazaklar içinde bir çocugu emzirir çaputlara sarilmiş çürüksüz çocugu ben halka bakinca.
Yaşamak güzeldir gözlerim daha güzel gözlerim daha güzel halka bakinca ve sürülmüş topragi yaratkan beyni işleyen elleri huylandiran bakişlarim yani insan türünün var kilan hiz yani hatta tarlalarda döl yataklarinda bile oyalanmayan savaşin, sevdanin rengi her güzellik bu rengin ardindadir yaşamak bir başina bu rengi geçebilmez 'ölümden korkup da sonunu sayan ölür gider yar koynuna giremez.'
son olarak: çiftlikte işe alındıkları zaman kendilerine teklif ücret çocukla bilikte yıllık 100 danimarka kronudur. 1 danimarka kronu bu günkü kur üzerinden 0.24686 YTL dir 100 kronda yaklaşık olarak 25 YTL etmektedir. bu yıllık kazanacakları ücrettir.
Türkçeye 'Fatih Pelle' olarak çevrilen bir iskandinav (isveç-danimarka ortak yapımı) filmi. 19.. YY nin sonlarında isveçte halk açlıktan kırılmaktadır. Bu yüzden iş bulma umuduyla teknelerle Danimarkaya göçenlerin arasında küçük pelle ve babasıda vardır. Ancak Danimarkadada hayat pek düşündükleri gibi değildir. Gerçi onlarında lüks içinde yaşamak gibi boş hayalleri olmasada 'ekmeğe sürebilecek biraz tereyağı' veya 'biraz içki' gibi hadlerini aşan istekleride elbet makul değildir.
Herkesin hayalleri vardır 'pazar kahvesini yatağında içmek' gibi.. ama pekçoğu çok basit istekler olmasına rağmen gerçekleşmez. gerçekleşemez. Ben hollywodun aptal aksiyon filmlerini izlemeyecek kadar derin bir sinemasevirm diyenlerin kesinlikle kaçırmaması gereken bir film. max von sydow için denilebilecek tek şey adam oynamıyor rolu bizzat yaşıyor. ayrıca pelle hvenegaard'ında performansı olağan üstü.. oyuncu tercihleri gerçekten mükemmel..
filmden bi kaç replik: 'gideceğimiz yeri bi daha anlatsana baba' 'anlattıklarına göre bu yeni memleket bambaşkaymış.' 'ekmeğin üzerine sürecek tereyağı bile bulabiliyormuşsun.' 'içki desen sudan ucuz iç içebildiğin kadar' 'peki ya çocuklar. çocuklar serbestmiş değilmi.' 'çalışmadan bütün gün oynayabilirlermiş'
(tabiki durum zanettiklerinden çok farklıdır)
filmin bir sahnesinde danimarkada çalıştıkları çiftlikte kâhya yardımcısı tarafından çocuğa insanlık dışı iğrenç bir şey yapılır (tecavüz değil :) bubub üzerinde baba çocuğuna onu öldüreceğini söyler. diyalog şöyle: 'peki ou öldürürsen ineklerin yerini kim okuyacak' 'evet doğru bize ineklerin yerini okuyacak biri lazım, belkide sadece kırbaçlamalıyım' 'evet kırbaçla onu baba' 'adi herif yediği kırbacın tadını asla unutmayacak' (o sırada kâhya yardımcısı yatmakta oldukları ahıra girer ve babayı çağırır) 'şimdi öldür onu baba' ... ' oğluma yapılan hareketi protesto ediyorum, bunu yapmaya hakkınız yok' 'kes sesini adi herif yoksa seni rapor ederim (polise) ' ':('
(not bir işçi polise rapor edilirse muhtemelen hapse atılır ve yıl sonunda alacağı parayı alamaz)
avrupa yakasının pabucunu dama atacağa benzeyen mükemmel ötesi bir show tv dizisi..
Sen ağlarken azığımız çoğaldı
elledik halkın ağrılarını cesurca
ağlamasan kök inatla kavramıyor toprağı
boş umutlar içinde pervasız büyüyor kir
ağlıyorsun ihanete karşı şavkıyor pıçak
bir pıçakki sevgilim sürmene işidir
Ben halka bakinca gümüş tirnakli kisraklar
sirça kirpikli gelinler huylanir.
Ben halka bakinca terlenirim
yaslanirim tarlalarin gölgesine, tozuna
kirlenir gülkurusu mendilim.
Benim rengimle kim yarişabilir
sancimi kimler altedebilir ben halka bakinca?
Ben ki kazdim, küredim, ellerimle boşalttim geceyi
yildizlari, hüznü ordan firlatip attim,
sonra ordan firtinali bir tüzeyle halka bakinca
yeniden yaralandim dünya irmaklarindan.
Dünyanin irmaklari dedigim yer
aydinlik, gülümserlik ve sevda
Oysa halkin göz çukurlari çamurlanmiştir
kani ilgit ilgit akar, kani kara
yazlik sinemalarda, üniformalar altinda
banknotlarin, kiravatlarin saltanatiyla
çürütülmektedir halk.
Gözlerim
ne güzeldir halka bakinca
gözlerimde bögürtlendir
avuçlarimda nar,
ayaklarini çiplatip sulardan geçen çocuklar
sevinçle kipirdatir yapraklarimi.
Halkim
piçaklanmiş bir kadin gibidir
kaygular içinde yapayalniz
zehirli çiçeklerin ugultusu
uzaklaşmaz kulaklardan.
Gözlerim
neden güzeldir halka bakinca
beni neden küflemez o çökertilmiş anlam
herdaim karnimda tikili duran şafak
dünyalar biriktirir halk adina?
Çünkü bana göbek bagimdan işliyor toprak
hançeri ellerinde neşter kilan
arkadaşlarim var daglarda.
Kara yerden kirmizi gelincikler biterken
leylekler kirlenirken bin bereket ugruna
şeffaf, bakire kizlar pencerelerden
kaçirilmak için elederken delikanlilara
o zaman benim gözlerim işte
kavi bir mavzer olur halka.
Kanima kizgin demirler sokulur
ben halka bakinca
Kömür kokusunda yüzlerim kabarir
kalbim uyanir gires lekelerinden
gök gürülder köleler kipirdanir
uykumun rengi yayilir dünyaya
uykum çünkü uçari, çünkü hovarda
şafaklarin öncesidir.
sazaklar içinde bir çocugu emzirir
çaputlara sarilmiş çürüksüz çocugu
ben halka bakinca.
Yaşamak güzeldir
gözlerim daha güzel
gözlerim daha güzel halka bakinca
ve sürülmüş topragi
yaratkan beyni
işleyen elleri huylandiran bakişlarim
yani insan türünün var kilan hiz
yani hatta tarlalarda
döl yataklarinda bile oyalanmayan
savaşin, sevdanin rengi
her güzellik bu rengin ardindadir
yaşamak bir başina bu rengi geçebilmez
'ölümden korkup da sonunu sayan
ölür gider yar koynuna giremez.'
(İ.Ö.)
TSM seviyormuydu o kız :))
pes etmenin bir çeşidide; bile bile isyan
'yarışmak; eşitliği red etmektir' der ismet özel..
eroin sananlarda varmış bunu, gördük :)
habille kabili bi yere bırakmaya gerek yok ablası.. onlar zaten çok iyi anlaşıyormuş :)
son olarak:
çiftlikte işe alındıkları zaman kendilerine teklif ücret çocukla bilikte yıllık 100 danimarka kronudur.
1 danimarka kronu bu günkü kur üzerinden 0.24686 YTL dir
100 kronda yaklaşık olarak 25 YTL etmektedir. bu yıllık kazanacakları ücrettir.
Türkçeye 'Fatih Pelle' olarak çevrilen bir iskandinav (isveç-danimarka ortak yapımı) filmi.
19.. YY nin sonlarında isveçte halk açlıktan kırılmaktadır. Bu yüzden iş bulma umuduyla teknelerle Danimarkaya göçenlerin arasında küçük pelle ve babasıda vardır. Ancak Danimarkadada hayat pek düşündükleri gibi değildir. Gerçi onlarında lüks içinde yaşamak gibi boş hayalleri olmasada 'ekmeğe sürebilecek biraz tereyağı' veya 'biraz içki' gibi hadlerini aşan istekleride elbet makul değildir.
Herkesin hayalleri vardır 'pazar kahvesini yatağında içmek' gibi.. ama pekçoğu çok basit istekler olmasına rağmen gerçekleşmez. gerçekleşemez.
Ben hollywodun aptal aksiyon filmlerini izlemeyecek kadar derin bir sinemasevirm diyenlerin kesinlikle kaçırmaması gereken bir film.
max von sydow için denilebilecek tek şey adam oynamıyor rolu bizzat yaşıyor. ayrıca pelle hvenegaard'ında performansı olağan üstü.. oyuncu tercihleri gerçekten mükemmel..
filmden bi kaç replik:
'gideceğimiz yeri bi daha anlatsana baba'
'anlattıklarına göre bu yeni memleket bambaşkaymış.'
'ekmeğin üzerine sürecek tereyağı bile bulabiliyormuşsun.'
'içki desen sudan ucuz iç içebildiğin kadar'
'peki ya çocuklar. çocuklar serbestmiş değilmi.'
'çalışmadan bütün gün oynayabilirlermiş'
(tabiki durum zanettiklerinden çok farklıdır)
filmin bir sahnesinde danimarkada çalıştıkları çiftlikte kâhya yardımcısı tarafından çocuğa insanlık dışı iğrenç bir şey yapılır (tecavüz değil :)
bubub üzerinde baba çocuğuna onu öldüreceğini söyler.
diyalog şöyle:
'peki ou öldürürsen ineklerin yerini kim okuyacak'
'evet doğru bize ineklerin yerini okuyacak biri lazım, belkide sadece kırbaçlamalıyım'
'evet kırbaçla onu baba'
'adi herif yediği kırbacın tadını asla unutmayacak'
(o sırada kâhya yardımcısı yatmakta oldukları ahıra girer ve babayı çağırır)
'şimdi öldür onu baba'
...
' oğluma yapılan hareketi protesto ediyorum, bunu yapmaya hakkınız yok'
'kes sesini adi herif yoksa seni rapor ederim (polise) '
':('
(not bir işçi polise rapor edilirse muhtemelen hapse atılır ve yıl sonunda alacağı parayı alamaz)