Hz Muhammed, sağlında kendisinden sonra islam dünyasina önderlik edecek kişi olarak Hz. Ali’yi görüyordu. Hz. Ali, Hz. Muhammed’ den sonraki ilk müslümandi. Hz. Ali, peygamberin amcasının oğlu ve birlikte büyüdügü, kardeşi gibi sevdiği bir kişiydi. Hz. Muhammed vefatindan önce bazı hadislerinde ve çeşitli yerlerde yaptığı toplantılardaki konuşmalarında kendisinden sonra ümmetine yol gösterecek kişinin, rehberin, Hz. Ali olmasi gerektiğinin üstünde durarak vurguluyordu. Hz. Ali, Hz. Muhammed’ in canıgibi sevdiği ve değer verdiği sağ kolu idi. bu sevginin ve saygının en güzel örneğide Hz. Muhammed’ in çok sevdigi değerli varlığı sevgili kızı Hz. Fatma ile Hz. Ali’yi evlendirmesiydi. Hz. Muhammed vefatından sonra da kendi yerine Hz. Ali’yi düşünmesine ve bunu çeşitli vesilelerle açıklamasına karşın kendisinin dünya değiştirmesinden sonra olaylar düşündüğü gibi gelişmemiştir. Hz. Muhammed hasta yatarken durumunun ağır olduğunu fark edince çevresindekilere; ”bana yazmak icin bir şeyler getirin. size bir şey yazdırayım ki, benden sonra asla yol yitirmeyesiniz” der. Peygamberin bu isteğinin yerine getirilip getirilmemesi konusunda tartışma çıkar. Orada bulunan Hz. Ömer ve çevresi peygamberin kendinde olmadığını, yazacaklarının geçersiz olacağıve hatta peygamberin “ sara nöbeti “ geçirdiğini söyleyerek vasiyetin yazılmasına engel olurlar. Böyle olunca Hz. Muhammed vasiyetini yazmadan dünyasını değiştirir. Hz.Muhammed’in vefatı karşısında; başta Hz. Ali ve Hz. Fatma olmak üzere yakın çevresi şok olur. Peygamberin ölümü karşısında sevenleri şaşkına dönerler. Bu şaşkınlık atlatılmadan büyük bir üzüntü hali yaşanırken; Hz. Ali, Hz. Fatma, Selman-ı Faris ve aile yakınları acı içinde Hz. Muhammed’in cenaze işleri ile uğraşırken, Hz.Ömer etkisi altına aldığı bazı kimselerle Hz. Ebu Bekir’i halife ilan eder. Arkasından da önüne geleni kılıç korkusu ile Hz. Ebu Bekir’e biat’a zorlar. Bunlardan sonra yaşanılan olaylarda Hz.Ali nin halifeliği kabul edilmez. Çıkan isyanlar ve tarafların çatışması sonucu aleviler ile sunniler aynı şeyi savunmalarına karşın birbirlerinin birlikteliklerinden bir türlü haz almazlardır. Konu da asıl dikkat çekmek istediğim olay; Aleviler müslamanlığın bir mezhebidir. Geçmişten günümüze kadar yapılan baskı ve zulümler nedeni ile mezheplerini tanıtamamış ve diğer müslümanlar tarafından çeşitli iftiralara uğramışlardır. İsteyen arkadaşlarıma daha detaylı bilgi verebilirim.
Kısaca kişinin gerçeklikle alakasını koparan akıl hastalıklarının genel adıdır. Psikozlar en basitinden birkaçgün süren kısa psikozlar ve bazen bir ömür boyu devam edebilen şizofreni yelpazesinde çok fazla sayıda hastalık ihtiva eder. Hayatımızın en büyük nimetlerinden biri şüphesiz akıldır. Aklımız sayesinde gerçekleri çarpıtmadan kavrar ve ona uygun sonuçlar çıkarırız. Şizofreninin de içinde bulunduğu psikozlar dediğimiz hastalıklarda kişilerin gerçeği değerlendirmesi bozulur. Psikiyatrik hastalıklar içinde sıklığı olarak % 3-5 arasında değişen şizofreni yıllar boyunca insanların hem korktuğu hemde ilgi duyduğu bir hastalık olagelmiştir.. Bunun nedeni gizemli bir yaşam ve normal davranışların ötesine gitmekte yatar sanırım. Gerçeğin ötesinde kendi kafasında kurduğu şeyleri gerçeklermiş gibi değerlendirme. İkna için makul delillerle bile onları değiştirememe. Paranoid kıskançlık yada büyüklük hezeyanları gibi. Kulağına gaiblerden sesler gelmesi, gözüne kimsenin göremediği varlıkların görünmesi burnuna kötükokular gelmesi gibi. Kelime salatası yada anlamın birbirinde kopup konuşmanın içeriğinde bir bütünlük olmaması durumu vardır. Ortalık yere çişini yapma yada herkesin ortasında masturbasyon yapmayı makul görme gibi yada hiç hareket etmeden uzun süre kalma vs. Kişinin yüzünde donuk bir duygu ifadesi varlığı, konuşmamam yada kişinin herhangi bir olay karşısında duygu ifade edecek jest ve mimik göstermemesi. Sayılan belirtilerin hepsinin bir şizofrende olması gerekmez. İlk ikisi var ise kişiye psikoz grubu hastalıklardan birisi var deriz. Bunlar içerinde süre ve hastalığın şiddeti şizofreni demek için gerekir. 6 aydan daha uzun bir süre psikoz belirtileri gösteren hastalara şizofreni diyebiliriz.
Hz Muhammed, sağlında kendisinden sonra islam dünyasina önderlik edecek kişi olarak Hz. Ali’yi görüyordu. Hz. Ali, Hz. Muhammed’ den sonraki ilk müslümandi. Hz. Ali, peygamberin amcasının oğlu ve birlikte büyüdügü, kardeşi gibi sevdiği bir kişiydi. Hz. Muhammed vefatindan önce bazı hadislerinde ve çeşitli yerlerde yaptığı toplantılardaki konuşmalarında kendisinden sonra ümmetine yol gösterecek kişinin, rehberin, Hz. Ali olmasi gerektiğinin üstünde durarak vurguluyordu. Hz. Ali, Hz. Muhammed’ in canıgibi sevdiği ve değer verdiği sağ kolu idi. bu sevginin ve saygının en güzel örneğide Hz. Muhammed’ in çok sevdigi değerli varlığı sevgili kızı Hz. Fatma ile Hz. Ali’yi evlendirmesiydi. Hz. Muhammed vefatından sonra da kendi yerine Hz. Ali’yi düşünmesine ve bunu çeşitli vesilelerle açıklamasına karşın kendisinin dünya değiştirmesinden sonra olaylar düşündüğü gibi gelişmemiştir. Hz. Muhammed hasta yatarken durumunun ağır olduğunu fark edince çevresindekilere; ”bana yazmak icin bir şeyler getirin. size bir şey yazdırayım ki, benden sonra asla yol yitirmeyesiniz” der. Peygamberin bu isteğinin yerine getirilip getirilmemesi konusunda tartışma çıkar. Orada bulunan Hz. Ömer ve çevresi peygamberin kendinde olmadığını, yazacaklarının geçersiz olacağıve hatta peygamberin “ sara nöbeti “ geçirdiğini söyleyerek vasiyetin yazılmasına engel olurlar. Böyle olunca Hz. Muhammed vasiyetini yazmadan dünyasını değiştirir. Hz.Muhammed’in vefatı karşısında; başta Hz. Ali ve Hz. Fatma olmak üzere yakın çevresi şok olur. Peygamberin ölümü karşısında sevenleri şaşkına dönerler. Bu şaşkınlık atlatılmadan büyük bir üzüntü hali yaşanırken; Hz. Ali, Hz. Fatma, Selman-ı Faris ve aile yakınları acı içinde Hz. Muhammed’in cenaze işleri ile uğraşırken, Hz.Ömer etkisi altına aldığı bazı kimselerle Hz. Ebu Bekir’i halife ilan eder. Arkasından da önüne geleni kılıç korkusu ile Hz. Ebu Bekir’e biat’a zorlar. Bunlardan sonra yaşanılan olaylarda Hz.Ali nin halifeliği kabul edilmez. Çıkan isyanlar ve tarafların çatışması sonucu aleviler ile sunniler aynı şeyi savunmalarına karşın birbirlerinin birlikteliklerinden bir türlü haz almazlardır. Konu da asıl dikkat çekmek istediğim olay; Aleviler müslamanlığın bir mezhebidir. Geçmişten günümüze kadar yapılan baskı ve zulümler nedeni ile mezheplerini tanıtamamış ve diğer müslümanlar tarafından çeşitli iftiralara uğramışlardır. İsteyen arkadaşlarıma daha detaylı bilgi verebilirim.
Kısaca kişinin gerçeklikle alakasını koparan akıl hastalıklarının genel adıdır.
Psikozlar en basitinden birkaçgün süren kısa psikozlar ve bazen bir ömür boyu devam edebilen şizofreni yelpazesinde çok fazla sayıda hastalık ihtiva eder.
Hayatımızın en büyük nimetlerinden biri şüphesiz akıldır.
Aklımız sayesinde gerçekleri çarpıtmadan kavrar ve ona uygun sonuçlar çıkarırız. Şizofreninin de içinde bulunduğu psikozlar dediğimiz hastalıklarda kişilerin gerçeği değerlendirmesi bozulur. Psikiyatrik hastalıklar içinde sıklığı olarak % 3-5 arasında değişen şizofreni yıllar boyunca insanların hem korktuğu hemde ilgi duyduğu bir hastalık olagelmiştir.. Bunun nedeni gizemli bir yaşam ve normal davranışların ötesine gitmekte yatar sanırım.
Gerçeğin ötesinde kendi kafasında kurduğu şeyleri gerçeklermiş gibi değerlendirme.
İkna için makul delillerle bile onları değiştirememe. Paranoid kıskançlık yada büyüklük hezeyanları gibi.
Kulağına gaiblerden sesler gelmesi, gözüne kimsenin göremediği varlıkların görünmesi burnuna kötükokular gelmesi gibi.
Kelime salatası yada anlamın birbirinde kopup konuşmanın içeriğinde bir bütünlük olmaması durumu vardır.
Ortalık yere çişini yapma yada herkesin ortasında masturbasyon yapmayı makul görme gibi yada hiç hareket etmeden uzun süre kalma vs.
Kişinin yüzünde donuk bir duygu ifadesi varlığı, konuşmamam yada kişinin herhangi bir olay karşısında duygu ifade edecek jest ve mimik göstermemesi.
Sayılan belirtilerin hepsinin bir şizofrende olması gerekmez. İlk ikisi var ise kişiye psikoz grubu hastalıklardan birisi var deriz. Bunlar içerinde süre ve hastalığın şiddeti şizofreni demek için gerekir. 6 aydan daha uzun bir süre psikoz belirtileri gösteren hastalara şizofreni diyebiliriz.