Bunlar Mı Vatansever? Nerede bir katil, haraçcı, uyuşturucu taciri varsa 'vatansever' olarak pazarlanıyor. Yaşamlarında uyuşturucudan, fuhuştan, işkencecilerle işbirliğinden başka bir şey yoktur. Kaba, ilkel ve her türlü yozluğu beyinlerinde taşırlar. Ve öte yandan oligarşinin 'vatan haini' ilan edip, katline ferman verdiği devrimciler ve onların kişiliği... 'Bir canım var, vatanıma ve halkıma feda olsun' diyerek kurşunların üstüne, ateşin ortasına yürüyen gerçek vatanseverler... Yaşamlarında bu düzenin pisliklerine dair hiçbir şey bulunmayan, halk için, vatan için gözünü kırpmadan ölebilenler... Yalanın, demagojinin saltanatının son bulduğu günler de gelecek...
İşte, MİT'in, Susurluk Devleti'nin ünlü 'vatanseverleri' bunlardır. 'Vatanseverlik' adına mafyacılık, 'vatanseverlik' adına avantacılık! Bunların dünyasında başka bir şey yoktur.
Devrimcilere karşı kullandığı faşist katiller, mafyacılar, uyuşturucu tüccarları için yeşil, kırmızı sahte pasaportlar düzenliyor... Ve aynı devlet, sahte belgeler düzenleyip demokratik kurumları kapatıp, çalışanlarını tutukluyor. Bu devlet, pek çok konuda geri olabilir ama bir şey kesin; Sahtecilikte usta! Sahte belgelerle derneklerimizi kapatan, onlarca insanı tutuklayan devlet işte bu. Çakıcı'ya pasaportu veren kişinin sıfatına dikkatinizi çekiyoruz: 'Terör uzmanı' emekli MİT'çi... Susurlukçular için kullanılan sahte belgelerin altında da, devrimcilere karşı kullanılan sahte belgelerin altında da 'terörle mücadele' uzmanlarının imzası vardır. Sahtecilik, onların uzmanlık alanıdır. '1 Nisan Operasyonu' adlı hukuksuzluk teröründe, demokratik kurumlarda el koydukları gerçek paraları, sahte paralarla değiştirip, 'şu kadar sahte para yakalandı' açıklamasıyla gerçek paraları gasbeden de aynı 'terörle mücadele uzmanları'dır. Dediğimiz gibi, sahteciliğin her alanında faaliyet gösterirler. Bu bile 'Terörle mücadele' dediklerinin nasıl bir mücadele olduğunu göstermiyor mu? Susurluk olayı tüm boyutlarıyla açığa çıktığında, Susurluk'u 'devletin dışında' bir çete gibi göstermeye çalışmışlardı. Yanlıştı. Susurluk, devletin çeteleşmesiydi. Bu çeteleşme, en üst düzeyde yapılan bir organizasyonla mafyacıları, faşist katilleri, uyuşturucu tüccarlarını, itirafçıları devletin himayesinde kullanıyordu. Çakıcı'nın tahliyesi ve güvenlik içinde yurtdışına çıkarılışının açığa çıkan boyutları da bu mekanizmanın işlemeye devam ettiğini gösteriyor. (Çakıcı'nın yurtdışında yakalanması ise, iç çelişki ve çatışmalarının ürünüdür.) Bugün sahtecilikle bir çok amaçlarına ulaşıyorlar belki; ama herkes şunu bilmelidir ki: Kontrgerilla faaliyetlerini sahte belgeler düzenleyerek sürdüren, halkın mücadelesini bastırmak için yine sahte belgelerden medet uman bir devlet, çürümüştür.
Çatlı, 3 Ekim 1994'te İstanbul'da yabancı plakalı kaçak durumdaki araç ile yakalandı ve Mehmet Özbey kimliğiyle çıkarıldığı savcılık tarafından kayden işlem yapılarak serbest bırakıldı.
Abdullah Çatlı'nın Mehmet Özbay sahte kimliğiyle Baysa İnşaat, GSC Tekstil Ürünleri, Limon Lokantacılık, Japet Et Mamülleri, Sultan Tekstil ve Gülden Tekstil adlarında altı şirkette ortaklığı olduğu ortaya çıktı.
Çatlı; Mehmet Özbay, Mehmet Özbey, Abdullah Çatalı, Abdullah Çaltı, Mehmet Saral, Hasan Dağarslan, Hasan Kurtoğlu ve Şahin Ekli sahte isimlerini kullanıyordu.
Çatlı, 3 Kasım 1996'da Susurluk'ta meydana gelen bir trafik kazasında, DYP Milletvekili Sedat Bucak, polis şefi Hüseyin Kocadağ ve sevgilisi Gonca Us'un da içinde bulunduğu bir arabada öldü.
Çatlı'nın üzerinden dönemin İçişleri Bakanı Mehmet Ağar'ın imzasının bulunduğu silah taşıma belgesi ve yeşil pasaport çıktı. Çatlı'nın otopsi raporunda ölmeden önce kokain kullandığı belirlendi. MİT'in resmi belgelerinde, 22 Ekim 1983'te Paris'te MİT'le temasa geçtiği ve ASALA'ya karşı beş ayrı eylemde yer aldıktan sonra 24 Ekim 1984'te uyuşturucuyla yakalandığı gerekçesiyle ilişkisinin kesildiği yer aldı.
22 Ekim 1984'te Paris'te 450 gram eroinle yakalandığı için Fransa'da 4.5 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Bu dönemde Papa suikastını kendisinin planladığını, Oral Çelik'i bulabileceğini, bildiklerinden dolayı iki kez öldürülmek istendiğini, serbest kalmak garantisiyle herşeyi anlatabileceğini söyledi. Ancak mahkemede verdiği ifadede söylediklerini reddetti.
Uyuşturucu bulundurmak suçuyla yedi yıl ceza aldığı İsviçre'ye iade edildi. Bu dönemde Türkiye'nin iade talebi, idamla yargılandığı gerekçesiyle Fransa tarafından reddedildi. 21 Mart 1990'da İsviçre Bostadel Cezaevi'nden kaçtı.
tüm basın kuruluşlarında-insan hakları derneklerince-ve yörede bulunan halk tarafındanda-ve o bölgedeki gençlerinde -siyasi partilerindende onaylanmış,kanıtlanmış, katliamın perde arkası ? ? ? ? ? ? ? ?
işte polis-ve özel timin çaresizliği-ve günahsız,suçsuz,savunmasız olan baba ve oğulun katledilmesi ! ! ! ! !
daha bunlar gibi bu ülkede yüzlerce ve hatta binlerce yargısız,sorgusuz,savunmasız kişilere karşı işlenmiş infaz ! ! ! katliam -
fethullah gülenin atatürk-cumhuriyet düşmanlığı yaptıgı ve bu görüşleride bu dershanelerde ki gençleri örgütleyerek-kandırarak-yetiştirmeye çalıştıgı dershaneler birliğidir ! ! !
-halk ozanı-
--isa--
--mesih--
Bunlar Mı Vatansever?
Nerede bir katil, haraçcı, uyuşturucu taciri varsa 'vatansever' olarak pazarlanıyor. Yaşamlarında uyuşturucudan, fuhuştan, işkencecilerle işbirliğinden başka bir şey yoktur. Kaba, ilkel ve her türlü yozluğu beyinlerinde taşırlar.
Ve öte yandan oligarşinin 'vatan haini' ilan edip, katline ferman verdiği devrimciler ve onların kişiliği... 'Bir canım var, vatanıma ve halkıma feda olsun' diyerek kurşunların üstüne, ateşin ortasına yürüyen gerçek vatanseverler... Yaşamlarında bu düzenin pisliklerine dair hiçbir şey bulunmayan, halk için, vatan için gözünü kırpmadan ölebilenler... Yalanın, demagojinin saltanatının son bulduğu günler de gelecek...
İşte, MİT'in, Susurluk Devleti'nin ünlü 'vatanseverleri' bunlardır. 'Vatanseverlik' adına mafyacılık, 'vatanseverlik' adına avantacılık! Bunların dünyasında başka bir şey yoktur.
işte devlet-işte susurluk -işte çatlı-
Devrimcilere karşı kullandığı faşist katiller, mafyacılar, uyuşturucu tüccarları için yeşil, kırmızı sahte pasaportlar düzenliyor... Ve aynı devlet, sahte belgeler düzenleyip demokratik kurumları kapatıp, çalışanlarını tutukluyor.
Bu devlet, pek çok konuda geri olabilir ama bir şey kesin; Sahtecilikte usta!
Sahte belgelerle derneklerimizi kapatan, onlarca insanı tutuklayan devlet işte bu.
Çakıcı'ya pasaportu veren kişinin sıfatına dikkatinizi çekiyoruz: 'Terör uzmanı' emekli MİT'çi... Susurlukçular için kullanılan sahte belgelerin altında da, devrimcilere karşı kullanılan sahte belgelerin altında da 'terörle mücadele' uzmanlarının imzası vardır. Sahtecilik, onların uzmanlık alanıdır.
'1 Nisan Operasyonu' adlı hukuksuzluk teröründe, demokratik kurumlarda el koydukları gerçek paraları, sahte paralarla değiştirip, 'şu kadar sahte para yakalandı' açıklamasıyla gerçek paraları gasbeden de aynı 'terörle mücadele uzmanları'dır. Dediğimiz gibi, sahteciliğin her alanında faaliyet gösterirler.
Bu bile 'Terörle mücadele' dediklerinin nasıl bir mücadele olduğunu göstermiyor mu?
Susurluk olayı tüm boyutlarıyla açığa çıktığında, Susurluk'u 'devletin dışında' bir çete gibi göstermeye çalışmışlardı. Yanlıştı. Susurluk, devletin çeteleşmesiydi. Bu çeteleşme, en üst düzeyde yapılan bir organizasyonla mafyacıları, faşist katilleri, uyuşturucu tüccarlarını, itirafçıları devletin himayesinde kullanıyordu. Çakıcı'nın tahliyesi ve güvenlik içinde yurtdışına çıkarılışının açığa çıkan boyutları da bu mekanizmanın işlemeye devam ettiğini gösteriyor. (Çakıcı'nın yurtdışında yakalanması ise, iç çelişki ve çatışmalarının ürünüdür.)
Bugün sahtecilikle bir çok amaçlarına ulaşıyorlar belki; ama herkes şunu bilmelidir ki: Kontrgerilla faaliyetlerini sahte belgeler düzenleyerek sürdüren, halkın mücadelesini bastırmak için yine sahte belgelerden medet uman bir devlet, çürümüştür.
uyuşturucu ve çatlı ! ! ! !
Çatlı, 3 Ekim 1994'te İstanbul'da yabancı plakalı kaçak durumdaki araç ile yakalandı ve Mehmet Özbey kimliğiyle çıkarıldığı savcılık tarafından kayden işlem yapılarak serbest bırakıldı.
Abdullah Çatlı'nın Mehmet Özbay sahte kimliğiyle Baysa İnşaat, GSC Tekstil Ürünleri, Limon Lokantacılık, Japet Et Mamülleri, Sultan Tekstil ve Gülden Tekstil adlarında altı şirkette ortaklığı olduğu ortaya çıktı.
Çatlı; Mehmet Özbay, Mehmet Özbey, Abdullah Çatalı, Abdullah Çaltı, Mehmet Saral, Hasan Dağarslan, Hasan Kurtoğlu ve Şahin Ekli sahte isimlerini kullanıyordu.
Çatlı, 3 Kasım 1996'da Susurluk'ta meydana gelen bir trafik kazasında, DYP Milletvekili Sedat Bucak, polis şefi Hüseyin Kocadağ ve sevgilisi Gonca Us'un da içinde bulunduğu bir arabada öldü.
Çatlı'nın üzerinden dönemin İçişleri Bakanı Mehmet Ağar'ın imzasının bulunduğu silah taşıma belgesi ve yeşil pasaport çıktı. Çatlı'nın otopsi raporunda ölmeden önce kokain kullandığı belirlendi.
MİT'in resmi belgelerinde, 22 Ekim 1983'te Paris'te MİT'le temasa geçtiği ve ASALA'ya karşı beş ayrı eylemde yer aldıktan sonra 24 Ekim 1984'te uyuşturucuyla yakalandığı gerekçesiyle ilişkisinin kesildiği yer aldı.
22 Ekim 1984'te Paris'te 450 gram eroinle yakalandığı için Fransa'da 4.5 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Bu dönemde Papa suikastını kendisinin planladığını, Oral Çelik'i bulabileceğini, bildiklerinden dolayı iki kez öldürülmek istendiğini, serbest kalmak garantisiyle herşeyi anlatabileceğini söyledi. Ancak mahkemede verdiği ifadede söylediklerini reddetti.
Uyuşturucu bulundurmak suçuyla yedi yıl ceza aldığı İsviçre'ye iade edildi. Bu dönemde Türkiye'nin iade talebi, idamla yargılandığı gerekçesiyle Fransa tarafından reddedildi. 21 Mart 1990'da İsviçre Bostadel Cezaevi'nden kaçtı.
yaşanması gereken bir duygu seli :-)))
tüm basın kuruluşlarında-insan hakları derneklerince-ve yörede bulunan halk tarafındanda-ve o bölgedeki gençlerinde -siyasi partilerindende onaylanmış,kanıtlanmış, katliamın perde arkası ? ? ? ? ? ? ? ?
işte polis-ve özel timin çaresizliği-ve günahsız,suçsuz,savunmasız olan baba ve oğulun katledilmesi ! ! ! ! !
daha bunlar gibi bu ülkede yüzlerce ve hatta binlerce yargısız,sorgusuz,savunmasız kişilere karşı işlenmiş infaz ! ! ! katliam -
fethullah gülenin atatürk-cumhuriyet düşmanlığı yaptıgı ve bu görüşleride bu dershanelerde ki gençleri örgütleyerek-kandırarak-yetiştirmeye çalıştıgı dershaneler birliğidir ! ! !
mardin kızıltepede bir günahsız baba ve gencecik çocuğun yargısız infazı-katliamı ! ! ! !
ve türkiyedeki yüzlerce hatta binlerce kişinin sorgusuz,yargısız infazını hatırlatıyor
______müthiş 1 lezzet______acılı olacak______yanındada bira_______