Türkçülük nedir? Neredeyse Türkiye'de 100 kişinin doğru bildiği, diğer geri kalanların yanlış bildiği bir kavram. Türkçülüğün esaslarını yazan profesöre de açıklamıştım. Dil bilimcisi 83 yaşındaki bir bilim adamına da açıklamıştım. İkisi de açıklamamdan sonra, kendileri dahi bu kavramı yanlış kullandığını fark etti.
Cı, ci, cu, cü, çı, çi, çu, çü gibi ekler Türkçe'de genellikle iki ana yapıyı ifade eder. Birincisi her hangi bir malzemenin isminin sonuna bu uygun olan eklerden biri kullanılarak, o malzemenin üreticisi ve - veya satıcısı, yapıcısı, anlamını kazandırır. Süt - sütçü, ayakkabı - ayakkabıcı, gözlük - gözlükçü... Bu ekler bir de fikirlerin, ülkelerin, kurumların ve veya insanların yandaşı, kabul edeni, anlamını oluşturan, ekler olarak kullanılır.
Atatürk - Atatürkçü, Amerika - Amerikancı, Rus - Rusçu, hükümet - hükümetçi, cumhuriyet - cumhuriyetçi, padişah - padişahçı...
Bu kadar örnekten sonra esas mesle aslında anlaşılmaya başlanmıştır. Türk - Türkçü. Türk kelimesi, Türk'ün yanında olan, yandaşı olan anlamını kazanır, 'çü' eki ile. Bu da şunu ifade eder. Türk'ün yandaşı, yanında olmak için önce Türk olmamak gerekiyor. Başka bir etnik tanımlamayla kendisini ifade eden biri, ancak Türkçü olabilir. Türk'ün kendisi Türkçü olamaz. Bir Alman, Türkçü olabilir. Bir Kürt Türkçü olabilir.
Osmanlı'nın parçalanma döneminde, Ziya Gökalp gibi aslında Kürt olan, ancak Osmanlı hakimiyetinin, başka milletlerde değil, İngilizler, Fransızlar, Yunanlılar, Ruslar'da değil, Türkler de olmasını, isteyen bir düşünür, yazardır, şairdir. O dönemde ki Türk yanlılarının oluşturduğu bir Türkçülük akımı söz konusudur. Osmanlı'nın son zamanlarında, parçalanma dönemlerinde, bir çok Arnavut, Bulgar, Arap, Kürt vd. Türkçülük akımının içinde olmuş ve hakimiyetin Türkler de kalması için büyük mücadele vermişlerdir.
Bu kavramı maalesef bir çok siyasetçi, bilim adamı dahi yanlış kullanmaktadır. Hatta kendisini Türk olarak tanımlayan insanlar dahi ' Ben Türkçüyüm' der. Türk, Türkçü olamaz.
Bu ifadenin yanlış kullanımı ise, algıyı değiştirecek kadar siyasi - sosyal sorunları doğurur. Bu yanlış ifade, Irkçı suçlaması, Faşist bir yaklaşım şeklinde algıyı değiştirir. Kendisini Türk olarak tanımlayan birinin, 'Ben Türkçüyüm' ifadesiyle, hem yanlış bir tanımlama hem de 'ırkçı - faşist' algısıyla karşı karşıya kalır. Bu da Türk Halkı'nın, kendisine Türk demekten kaçınmasına, derse de faşist olduğunu düşündürecek, yanlış bir algıya sahip olmasına neden olur.
Ruslar, İngilizler, Fransızlar vd. terminolojilerinde böyle yanlış algı üretecek bir kavram yoktur. Ruslar ' Biz Rusçuyuz' demezler. İngilizler 'Biz İngilizciyiz' demezler. Bu kavramı doğru kullanarak, bir halkın faşistlikle suçlanma zeminlerinden birini ortadan kaldırabiliriz. Ben Türk'üm. Evet hepsi bu kadar. Ve bir Türk olduğum için, büyük ailemi düşünür ve severim. Elbette tüm insanları da severim. Ama nasıl önce kendi çocuğun, anne baban ise, önce büyük ailemi sevebilirim. Bu da faşist ve ırkçı bir yaklaşım değildir.
Basit diye önemsemediğimiz kavramlar, yaşamımız içersinde büyük etkilere sahiptir. Bir kelimedir ama vucuda giren bir kurşun gibidir. Bu konuyu Türkiye'de ilk kez gündeme getiren bendim. Sanırım 5 yıl önceydi. Ama hala yanlış kullanılıyor diye tekrar açıklamak durumunda kaldım. Lütfen herkese anlatın.
Türkçülük nedir? Neredeyse Türkiye'de 100 kişinin doğru bildiği, diğer geri kalanların yanlış bildiği bir kavram. Türkçülüğün esaslarını yazan profesöre de açıklamıştım. Dil bilimcisi 83 yaşındaki bir bilim adamına da açıklamıştım. İkisi de açıklamamdan sonra, kendileri dahi bu kavramı yanlış kullandığını fark etti.
Cı, ci, cu, cü, çı, çi, çu, çü gibi ekler Türkçe'de genellikle iki ana yapıyı ifade eder. Birincisi her hangi bir malzemenin isminin sonuna bu uygun olan eklerden biri kullanılarak, o malzemenin üreticisi ve - veya satıcısı, yapıcısı, anlamını kazandırır. Süt - sütçü, ayakkabı - ayakkabıcı, gözlük - gözlükçü... Bu ekler bir de fikirlerin, ülkelerin, kurumların ve veya insanların yandaşı, kabul edeni, anlamını oluşturan, ekler olarak kullanılır.
Atatürk - Atatürkçü, Amerika - Amerikancı, Rus - Rusçu, hükümet - hükümetçi, cumhuriyet - cumhuriyetçi, padişah - padişahçı...
Bu kadar örnekten sonra esas mesle aslında anlaşılmaya başlanmıştır. Türk - Türkçü. Türk kelimesi, Türk'ün yanında olan, yandaşı olan anlamını kazanır, 'çü' eki ile. Bu da şunu ifade eder. Türk'ün yandaşı, yanında olmak için önce Türk olmamak gerekiyor. Başka bir etnik tanımlamayla kendisini ifade eden biri, ancak Türkçü olabilir. Türk'ün kendisi Türkçü olamaz. Bir Alman, Türkçü olabilir. Bir Kürt Türkçü olabilir.
Osmanlı'nın parçalanma döneminde, Ziya Gökalp gibi aslında Kürt olan, ancak Osmanlı hakimiyetinin, başka milletlerde değil, İngilizler, Fransızlar, Yunanlılar, Ruslar'da değil, Türkler de olmasını, isteyen bir düşünür, yazardır, şairdir. O dönemde ki Türk yanlılarının oluşturduğu bir Türkçülük akımı söz konusudur. Osmanlı'nın son zamanlarında, parçalanma dönemlerinde, bir çok Arnavut, Bulgar, Arap, Kürt vd. Türkçülük akımının içinde olmuş ve hakimiyetin Türkler de kalması için büyük mücadele vermişlerdir.
Bu kavramı maalesef bir çok siyasetçi, bilim adamı dahi yanlış kullanmaktadır. Hatta kendisini Türk olarak tanımlayan insanlar dahi ' Ben Türkçüyüm' der. Türk, Türkçü olamaz.
Bu ifadenin yanlış kullanımı ise, algıyı değiştirecek kadar siyasi - sosyal sorunları doğurur. Bu yanlış ifade, Irkçı suçlaması, Faşist bir yaklaşım şeklinde algıyı değiştirir. Kendisini Türk olarak tanımlayan birinin, 'Ben Türkçüyüm' ifadesiyle, hem yanlış bir tanımlama hem de 'ırkçı - faşist' algısıyla karşı karşıya kalır. Bu da Türk Halkı'nın, kendisine Türk demekten kaçınmasına, derse de faşist olduğunu düşündürecek, yanlış bir algıya sahip olmasına neden olur.
Ruslar, İngilizler, Fransızlar vd. terminolojilerinde böyle yanlış algı üretecek bir kavram yoktur. Ruslar ' Biz Rusçuyuz' demezler. İngilizler 'Biz İngilizciyiz' demezler. Bu kavramı doğru kullanarak, bir halkın faşistlikle suçlanma zeminlerinden birini ortadan kaldırabiliriz. Ben Türk'üm. Evet hepsi bu kadar. Ve bir Türk olduğum için, büyük ailemi düşünür ve severim. Elbette tüm insanları da severim. Ama nasıl önce kendi çocuğun, anne baban ise, önce büyük ailemi sevebilirim. Bu da faşist ve ırkçı bir yaklaşım değildir.
Basit diye önemsemediğimiz kavramlar, yaşamımız içersinde büyük etkilere sahiptir. Bir kelimedir ama vucuda giren bir kurşun gibidir. Bu konuyu Türkiye'de ilk kez gündeme getiren bendim. Sanırım 5 yıl önceydi. Ama hala yanlış kullanılıyor diye tekrar açıklamak durumunda kaldım. Lütfen herkese anlatın.
Cengizhan Demirkaya
30.12.2010
Manavgat