I gidersin; yağmurlarda kırık kalır mızrabım gidersin; ardından dilsiz bir ihanet gider
gidersin; her şey gider gidersin; kalbimde bir tabur ayaklanır ilgilenmez ordular, hükümetler
gidersin; ne rezil bir an’dır bu yazdıkça silinen sözcükler gibidir hayat gidersin; bir hazin dramdır bu
/kanmadım aynalara sana kandığım kadar içimde bir boşluk sana yandığım kadar…/
II bugün hasretin kırlarında dolaştım senin adınla aşkın adıyla savrulup aktım o ırmaklardan; ırmakları çöllerle çölleri denizlerle denizleri düşlerle buluşturdum sustum kaldım sonra böyle günleri savuşturdum...
/ne ses ne nefes ne de bu rüzgâr bağışlar seni simsiyah gecelerde budanırken ah ömrüm dönüp sırtını giderken kimler karşılar seni? /
III sen olmayınca sesin de yoktu, gözlerin de bu yüzden odama resmini yaptım söküp kalbimi yanına astım sensiz kalan yılları da ben buruşturdum kalbim hasretinde asılı kaldı yetim kalmış anıları ben tokuşturdum…
IV daha bu solgun günlerde aşk, yaşanır sözde!
kalp, yitik bedende; yağmur değil, sanki efkâr yağıyor kente yağıyor ömrüme senin yerine…
/kanmadım aynalara sana kandığım kadar içimde bir boşluk sana yandığım kadar…/
Firavun ellerimden su içer bir kuş gibi Göğe çıkar aklımın erdiği tüm sanrılar. Gözlerim güne tutsak, dimdik bir yokuş gibi Dikilirken karşıma uydurulmuş tanrılar; Ben hep aşka acıkır, ben hep şiir susarım.
Sevdim seni ben
Kanımda dolaşan serseri bir mayınla
Ruhumudaki tüm fırtınalara
Esir düşe düşe sevdim..
Haydi kalk gidelim bu şehirden
Gün doğarken ya da güneş batarken
Belki kuşlar geçer üstümüzden
Kanatları senin ellerinden
Ellerinden..
I
gidersin; yağmurlarda kırık kalır mızrabım
gidersin; ardından dilsiz bir ihanet gider
gidersin; her şey gider
gidersin; kalbimde bir tabur ayaklanır
ilgilenmez ordular, hükümetler
gidersin; ne rezil bir an’dır bu
yazdıkça silinen sözcükler gibidir hayat
gidersin; bir hazin dramdır bu
/kanmadım aynalara sana kandığım kadar
içimde bir boşluk sana yandığım kadar…/
II
bugün hasretin kırlarında dolaştım
senin adınla
aşkın adıyla
savrulup aktım o ırmaklardan;
ırmakları çöllerle
çölleri denizlerle
denizleri düşlerle buluşturdum
sustum kaldım sonra böyle günleri savuşturdum...
/ne ses ne nefes ne de bu rüzgâr bağışlar seni
simsiyah gecelerde budanırken ah ömrüm
dönüp sırtını giderken kimler karşılar seni? /
III
sen olmayınca sesin de yoktu, gözlerin de
bu yüzden odama resmini yaptım
söküp kalbimi yanına astım
sensiz kalan yılları da ben buruşturdum
kalbim hasretinde asılı kaldı
yetim kalmış anıları ben tokuşturdum…
IV
daha bu solgun günlerde aşk,
yaşanır
sözde!
kalp,
yitik bedende;
yağmur değil, sanki efkâr yağıyor kente
yağıyor ömrüme
senin yerine…
/kanmadım aynalara sana kandığım kadar
içimde bir boşluk sana yandığım kadar…/
Y.Odabaşı
Firavun ellerimden su içer bir kuş gibi
Göğe çıkar aklımın erdiği tüm sanrılar.
Gözlerim güne tutsak, dimdik bir yokuş gibi
Dikilirken karşıma uydurulmuş tanrılar;
Ben hep aşka acıkır, ben hep şiir susarım.
Y.D.
“Hayatınızda hiç kimseyi suçsuz olduğunuz halde özür dileyecek kadar çok sevmeyin.”
August Rush
Yalnız
Bir ordudur
Kendi çölünde..
Sonsuz savaşlarında
Hep yener
Kendi ordusunu.