Sevmeden geçirdiğin bir günün varsa; O gün boşa geçmiştir, günden sayılmaz der şair..
Bu gün, bir kediyi sevdim, bir de çayı.. bir şirin bebeğe dilimi çıkardım bir de arkadaşımın attığı komik mesajı sevdim.. Haa bir de özlediğimi sevdim uzaktaan.. Acaba günden sayılır mı :)
Çılgın zamanlarda yaşamak bize düştü Ölümün acımasızlığı her zamankinden beter Gidenler, gelenler, düşenler Ah zamanın sonsuzluğunu anlamayanlar Düştük yola, güzel şeyler bulmak umuduyla Işıklarıyla büyük şehirler yol oldu bize İz sürdük yalnızlığa
ben olmadığımda sen, yalnızlığın pençesinde, hiç çalınmayan bir senfoni, ışıksız bir saray, uçamayan bir kartal, hiç doğmayan bir güneş… ne ekilirse o biçilir yaa.. pişman mıyım hayır :)
bu karanlık ve soğuk geceyi kendi kendisiyle bırakıp, gözlerimi uykunun dinginliğine teslim etmeliyim… yarın uyandığımda , umarım hem gün aydınlanmış olacak, hem de ruhum… zira bu günkü ben , ben değilim. '' ben'' i bulmak için, bende bir ‘’ ben ‘’ olmalıyım…
incindikçe kaçmak istedim senden. lakin kaçtıkça kendime değil tekrar sana dönüyorum.. yook azâd eyleme beni esaretimden... '' her atışında '' yine sana dönmek istiyorum.
heeyy merakla sorduğum sorulara cevap yazmaya üşenip felan feşman tarzında geçiştiren zati muhterem… insanın böyle dostları olduktan sonra nasıl inzivaya çekilmesin, nasıl münzevi olmasın :))
Sevmeden geçirdiğin bir günün varsa;
O gün boşa geçmiştir, günden sayılmaz
der şair..
Bu gün, bir kediyi sevdim, bir de çayı..
bir şirin bebeğe dilimi çıkardım bir de arkadaşımın attığı komik mesajı sevdim..
Haa bir de özlediğimi sevdim uzaktaan..
Acaba günden sayılır mı :)
Çılgın zamanlarda yaşamak bize düştü
Ölümün acımasızlığı her zamankinden beter
Gidenler, gelenler, düşenler
Ah zamanın sonsuzluğunu anlamayanlar
Düştük yola, güzel şeyler bulmak umuduyla
Işıklarıyla büyük şehirler yol oldu bize
İz sürdük yalnızlığa
Düşünce şüpheyle başlar. Düşünce, tezatlarıyla bütündür.
Zıt fikirlere kulaklarımızı tıkamak,
bir açıdan kendimizi hataya mahkum etmek değil midir ?
ben olmadığımda sen, yalnızlığın pençesinde,
hiç çalınmayan bir senfoni, ışıksız bir saray, uçamayan bir kartal, hiç doğmayan bir güneş…
ne ekilirse o biçilir yaa.. pişman mıyım hayır :)
yaşama başkalarınca ve önceden verilmiş anlamları üstlenmek ve uygulamak zor değildir.
aslolan, yaşama kendince ve yeniden anlamlar verebilmektir…
bu karanlık ve soğuk geceyi kendi kendisiyle bırakıp,
gözlerimi uykunun dinginliğine teslim etmeliyim…
yarın uyandığımda , umarım hem gün aydınlanmış olacak, hem de ruhum…
zira bu günkü ben , ben değilim.
'' ben'' i bulmak için, bende bir ‘’ ben ‘’ olmalıyım…
incindikçe kaçmak istedim senden.
lakin kaçtıkça kendime değil tekrar sana dönüyorum..
yook azâd eyleme beni esaretimden...
'' her atışında '' yine sana dönmek istiyorum.
Ne çıkar siz bizi anlamasanız da
Evet, siz bizi anlamasanız da ne çıkar
Eh, yani ne çıkar siz bizi anlamasanız da.
E. Cansever
heeyy merakla sorduğum sorulara cevap yazmaya üşenip
felan feşman tarzında geçiştiren zati muhterem…
insanın böyle dostları olduktan sonra nasıl inzivaya çekilmesin, nasıl münzevi olmasın :))
Ve gördük ki mekan değildir, zamandır önemli olan…
Ve lakin o da değildir, eylemdir önemli olan…
Ve o dahi değildir kalb olmadıkça…
C.Z.
Zarif insanlar, zarif sözler söylerler….