10 asker bir manga 20 asker bir tim 40 asker bi takım 100 asker bi bölük bin asker bi tabur gibi sayılar yani miktarlar o birliğin yapısını belirler . aynı kurallar kuantum boyutunda dada geçerlidir elementlerin atomdaki proton sayıları maddenin yapısını belirler . 26 demirin element sayısı 27 olsa artık o demir değildir kobalt tır. maddesel dünyada çevremizde bu çok mantıksız gibi gelebilir mesela bi kapta 26 kiraz olduğunu düşünürsek kaptan bi kiraz aldığımız için 25 tane kaldı diye kirazlar şeftaliye dönüşmiyecektir elbette . ama kuantum boyutunda işler biraz farklı düşünce ve hisler aleminde de kuantum kurallarının geçerli olduğunu düşünüyorum . bu yüzden de din velileri ve kuantumcuların durum tespitlerinde yaptıkları betimlemelerde benzerliklere hiç şaşırmıyorum ben . zaten aynı şeyleri farklı yollardan biliyorlar gibi geliyor bana ve hissettiklerimizi anlamak için farklı düşünmemiz gerekiyor. hissettiklerimiz siret bedenimizi suret olarak düşündüğümüzde taşlar yerli yerine oturur düşünürken .
MECAZ METEFOR YADA BENZETME NEDİR: Bir kavramı ne zaman başka bir şeye benzeterek anlatmaya kalkarsak metefor kullanıyoruz demektir.aslında iki şeyin birbirine benzerliği pek az ola bilir. birini çok iyi biliyor olmak ikincisini daha iyi anlama olanağı getirir. metaforlar semboldür ve sembollerin duygusal yoğunluğu normal kelimelerden fazladır. kelimelerin kaldıracı da diye biliriz. örneğin elektirikle ilgili bi şeyler anlatırken onu zaten bildiğiniz tanıdığınız bir şeye benzeterek anlatırsam örneğin hiç borunun içinden akan su gördünüz mü desem hemen evet dersiniz o zaman ben ya borunun içinden geçen suyu yavaşlatabilen ve hızını ayarlayabilen bi kapakçık olsaydı.işte o kapakçığa rezitans denir desem işte o zaman rezitansın ne işe yaradığını daha iyi anlarmıydınız. tabi anlardınız. bi anda bilirdiniz.çünkü o yeni kavramı bildiğiniz bi şeye benzeterek anlattım.(anthony robbins)
hz. hızır dendiğinde aklımıza sıkıştığımız anlarda yardıma koşan ak sakalı ihtiyar geliyor.birbirimize aksakalı yardıma gelen ihtiyar hikayeleri anlatıp duruyoruz. ilahi bilgileri belletebilmek kuşaklara aktarabilmek için velilerimizin kullandığı mecazların içinde boğulmuş önümüzü aydınlatacak benzetmeler mecazlar karanlığımız olmuş yolumuzu kaybetmişiz cehaletin karanlığına gömülmüşük .
MESNEVİ’DE Hz. HIZIR Hz. Mevlana, El-Kehf suresinin 60 ile82. ayetleri Hz. Musa ile Hz. Hızır arasında geçen kıssayı şöyle te’vil eder.“İki deniz can ve beden denizleridir. Bu iki denizin kavuştuğu yer insanın varlığıdır. Balık hayattır. Denize atlaması, bedenin hayat bulması, canın bedenle görünmesidir.İzlerine basıp geri dönmeleri, yaratılışta ki temizliğe, fıtrata dönüştür. Bulduğu kul, yani Hızır, kutsi akıl dır.Ona Tanrı tarafından belletilen bilgi, vasıtasız olarak ilham edilen ilahi bilgidir. Binilen gemi, beden gemisidir. Geminin delinmesi, rıyazatla, ibadetle bedenin ve bedenle alakalı işlerin noksanlaşmasıdır.Öldürülen çocuk nefistir. Vardıkları köy bedene ait kuvvetlerdir. Hızır’ın düzelttiği duvar, tam inanç duvarıdır ki bu makam da can, “nefs-i Mutmainne” adını alır. Gemi sahibi olanlar, bedende ki hayvani kuvvetler ve zahiri duygulardır.Sağlam gemileri zapteden padişah “nefs-i emmare” dir.Öldürülen çocuğun temiz ve mü’min anası, babası can ve bedenin tabiatıdır. Duvarın altında ki define, marifet definesidir. Duvar bedendir. Define sahibi iki yetim, kutsi candan ayrılmış nazari ve ameli ve anlayış kaabiliyetidir.” Yine Mevlana “Sen baştan başa cansın, yahut zamanın Hızır’ı, yahut da Ab-ı Hayat. Onun içinde halktan gizlenmedesin.”der.Mevlana “Mesnevi”sinde devam eder “Hızır ve İlyas peygamberin hayatta bulunduğu, On ikinci İmam’la buluştuğu, Hz. Peygamberin Hakk’a yürümesinde, gelip Ehlibeyte başsağlığı dilediği, Hz. İmam Ali’nin de Hakka yürümesinde, evinin kapısına gelip ona selam vererek, Ehlibeyet’e taziyede bulunduğu, İlyas’la muayyen zaman da buluştuğu, acz içindekilere yardım ettiği, İmam Hüseyin’in şehadetin de onun, Medine de bir mersiye inşad ettiği, sesinin duyulduğu, imamlarla görüştüğü, Ehlibeyt imamlarından gelen rivayetlerdendir. Hızır ve İlyas nebi yüzü suyu hürmetine, Yüce Allah bize de imdat eyler facebook tan alıntıdır
testi içindekini sızdırır.içinde güzelik olan güzellikleri görür fesat ve karamsar olanlar olayların kötü tarafını düşünür kötü şeyler yaşayacağının beklentisi içinde olur sevgi hissi güçlü olanlar fedakar sevecen merhametli olur.anne sevgisiyse tüm annelerin süt rengi beyaz yapar. yani hissettiklerimiz belirliyor her şeyi yani aynı hisleri hissettiğimizde aynı şeyleri düşünüyor yapıyoruz .farklılıklarımızsa sadece isim ve sıfatlarımızdan kaynaklanıyor.ben dediğimiz şey özümüz deki enerjiyi şöyle düşünün ..... şöyle düşün karanlık bir gecede şehri aydınlatan sokak lambaları kimisi sarı kimisi kırmızı kimisi yeşil kimi mavi kimi turuncu.kimi çok parlak kimi zayıf işiklar. bu farklılıkları işikların sıfatları gibi düşün .bizimde farklılıklarımız isimlerimiz ve sıfatlarımız dır.ben dediğimiz de hepimizin tek oluşu birliğimizdir. sokak lambalarının bağlı oldu hatlardaki enerji gibi gibi düşünürüm özümüzde ben dediğimiz o enerjiyi .
amerikalı bilim insanı konferans için geldiği tırabzonun hamsi köyünde halk tarafından çok sevilir
dönüşte köylüler amerikalıya bir hediye vermek isterler fakat hediyenin ne olacağı konusunda anlaşamazlar
sonunda bir toplantı yapmaya karar verirler ilginç öneriler gelir
bir kasa hamsi verelum yerken bizi hatırlasın meşhur terayağımızdan bir paket yapalum .....
derken toplantıyı yapa dursun kalabalığa dönerek: arkadaşlar öyle bir iki günde yeyup bitecek bir hediye olmasun adama öyle bir hediye yapalum ki eline her alduğında bizi hatırlasun ... temel kalabalıktan seslenir: sünnet edelum o zaman.
Yiyecek sektöründeki bir çok markanın son harfi “S” harfidir. Bunun başlıca nedeni; “S” harfinin insanlar üzerinde psikolojik olarak açlık hissini tetiklemesidir. (Örnek: Cips markaları) Doritos, Lay’s, Ruffles, Pringles, Cheetos, Patos...
sana affedilemeyecek kadar büyük hata yapan birine akıl sınırlarının bittiği yerden cezalar vermek istiyorsan bütün samimiyetinle affet. hissedilen her şeyi arşivleyen kader kendisiyle en iyi biçimde ilgilenicektir. şems-i tebrizi
yukarıdaki satırlardaki bilgiye göre duyguları mazlumun durumuna gelmesi lazım bu yüzdende aşağıdaki gibi dua okunmalı diye düşünüyorum
Ey benim yetim gönlüm; Bırak gamlı düşünmeyi... Sus ve sabret! Gözyaşının hesabını Rabbim sorsun; Sen hakkını helal et... - Şems-i Tebrizi
10 asker bir manga 20 asker bir tim 40 asker bi takım 100 asker bi bölük bin asker bi tabur gibi sayılar yani miktarlar o birliğin yapısını belirler . aynı kurallar kuantum boyutunda dada geçerlidir elementlerin atomdaki proton sayıları maddenin yapısını belirler . 26 demirin element sayısı 27 olsa artık o demir değildir kobalt tır. maddesel dünyada çevremizde bu çok mantıksız gibi gelebilir mesela bi kapta 26 kiraz olduğunu düşünürsek kaptan bi kiraz aldığımız için 25 tane kaldı diye kirazlar şeftaliye dönüşmiyecektir elbette . ama kuantum boyutunda işler biraz farklı düşünce ve hisler aleminde de kuantum kurallarının geçerli olduğunu düşünüyorum . bu yüzden de din velileri ve kuantumcuların durum tespitlerinde yaptıkları betimlemelerde benzerliklere hiç şaşırmıyorum ben . zaten aynı şeyleri farklı yollardan biliyorlar gibi geliyor bana ve hissettiklerimizi anlamak için farklı düşünmemiz gerekiyor. hissettiklerimiz siret bedenimizi suret olarak düşündüğümüzde taşlar yerli yerine oturur düşünürken .
MECAZ METEFOR YADA BENZETME NEDİR: Bir kavramı ne zaman başka bir şeye benzeterek anlatmaya kalkarsak metefor kullanıyoruz demektir.aslında iki şeyin birbirine benzerliği pek az ola bilir. birini çok iyi biliyor olmak ikincisini daha iyi anlama olanağı getirir. metaforlar semboldür ve sembollerin duygusal yoğunluğu normal kelimelerden fazladır. kelimelerin kaldıracı da diye biliriz. örneğin elektirikle ilgili bi şeyler anlatırken onu zaten bildiğiniz tanıdığınız bir şeye benzeterek anlatırsam örneğin hiç borunun içinden akan su gördünüz mü desem hemen evet dersiniz o zaman ben ya borunun içinden geçen suyu yavaşlatabilen ve hızını ayarlayabilen bi kapakçık olsaydı.işte o kapakçığa rezitans denir desem işte o zaman rezitansın ne işe yaradığını daha iyi anlarmıydınız. tabi anlardınız. bi anda bilirdiniz.çünkü o yeni kavramı bildiğiniz bi şeye benzeterek anlattım.(anthony robbins)
hz. hızır dendiğinde aklımıza sıkıştığımız anlarda yardıma koşan ak sakalı ihtiyar geliyor.birbirimize aksakalı yardıma gelen ihtiyar hikayeleri anlatıp duruyoruz. ilahi bilgileri belletebilmek kuşaklara aktarabilmek için velilerimizin kullandığı mecazların içinde boğulmuş önümüzü aydınlatacak benzetmeler mecazlar karanlığımız olmuş yolumuzu kaybetmişiz cehaletin karanlığına gömülmüşük .
MESNEVİ’DE Hz. HIZIR
Hz. Mevlana, El-Kehf suresinin 60 ile82. ayetleri Hz. Musa ile Hz. Hızır arasında geçen kıssayı şöyle te’vil eder.“İki deniz can ve beden denizleridir. Bu iki denizin kavuştuğu yer insanın varlığıdır. Balık hayattır. Denize atlaması, bedenin hayat bulması, canın bedenle görünmesidir.İzlerine basıp geri dönmeleri, yaratılışta ki temizliğe, fıtrata dönüştür. Bulduğu kul, yani Hızır, kutsi akıl dır.Ona Tanrı tarafından belletilen bilgi, vasıtasız olarak ilham edilen ilahi bilgidir. Binilen gemi, beden gemisidir. Geminin delinmesi, rıyazatla, ibadetle bedenin ve bedenle alakalı işlerin noksanlaşmasıdır.Öldürülen çocuk nefistir. Vardıkları köy bedene ait kuvvetlerdir. Hızır’ın düzelttiği duvar, tam inanç duvarıdır ki bu makam da can, “nefs-i Mutmainne” adını alır. Gemi sahibi olanlar, bedende ki hayvani kuvvetler ve zahiri duygulardır.Sağlam gemileri zapteden padişah “nefs-i emmare” dir.Öldürülen çocuğun temiz ve mü’min anası, babası can ve bedenin tabiatıdır. Duvarın altında ki define, marifet definesidir. Duvar bedendir. Define sahibi iki yetim, kutsi candan ayrılmış nazari ve ameli ve anlayış kaabiliyetidir.” Yine Mevlana “Sen baştan başa cansın, yahut zamanın Hızır’ı, yahut da Ab-ı Hayat. Onun içinde halktan gizlenmedesin.”der.Mevlana “Mesnevi”sinde devam eder “Hızır ve İlyas peygamberin hayatta bulunduğu, On ikinci İmam’la buluştuğu, Hz. Peygamberin Hakk’a yürümesinde, gelip Ehlibeyte başsağlığı dilediği, Hz. İmam Ali’nin de Hakka yürümesinde, evinin kapısına gelip ona selam vererek, Ehlibeyet’e taziyede bulunduğu, İlyas’la muayyen zaman da buluştuğu, acz içindekilere yardım ettiği, İmam Hüseyin’in şehadetin de onun, Medine de bir mersiye inşad ettiği, sesinin duyulduğu, imamlarla görüştüğü, Ehlibeyt imamlarından gelen rivayetlerdendir. Hızır ve İlyas nebi yüzü suyu hürmetine, Yüce Allah bize de imdat eyler
facebook tan alıntıdır
mektubu yazan var ( hissettiren)
mektubun kendisi var (hissedilen)
mektubu okuyan var (hisseden)
bur da etkiyle tepkinin arasında olanı
aksiyonla reaksiyonun arasında olanı
yani hissedileni farkettirmeye çalışıyorum
testi içindekini sızdırır.içinde güzelik olan güzellikleri görür fesat ve karamsar olanlar olayların kötü tarafını düşünür kötü şeyler yaşayacağının beklentisi içinde olur sevgi hissi güçlü olanlar fedakar sevecen merhametli olur.anne sevgisiyse tüm annelerin süt rengi beyaz yapar. yani hissettiklerimiz belirliyor her şeyi yani aynı hisleri hissettiğimizde aynı şeyleri düşünüyor yapıyoruz .farklılıklarımızsa sadece isim ve sıfatlarımızdan kaynaklanıyor.ben dediğimiz şey özümüz deki enerjiyi şöyle düşünün .....
şöyle düşün karanlık bir gecede şehri aydınlatan sokak lambaları kimisi sarı kimisi kırmızı kimisi yeşil kimi mavi kimi turuncu.kimi çok parlak kimi zayıf işiklar. bu farklılıkları işikların sıfatları gibi düşün .bizimde farklılıklarımız isimlerimiz ve sıfatlarımız dır.ben dediğimiz de hepimizin tek oluşu birliğimizdir. sokak lambalarının bağlı oldu hatlardaki enerji gibi gibi düşünürüm özümüzde ben dediğimiz o enerjiyi .
amerikalı bilim insanı konferans için geldiği tırabzonun hamsi köyünde halk tarafından çok sevilir
dönüşte köylüler amerikalıya bir hediye vermek isterler fakat hediyenin ne olacağı konusunda anlaşamazlar
sonunda bir toplantı yapmaya karar verirler ilginç öneriler gelir
bir kasa hamsi verelum yerken bizi hatırlasın
meşhur terayağımızdan bir paket yapalum .....
derken toplantıyı yapa dursun kalabalığa dönerek:
arkadaşlar öyle bir iki günde yeyup bitecek bir hediye olmasun
adama öyle bir hediye yapalum ki eline her alduğında bizi hatırlasun ...
temel kalabalıktan seslenir:
sünnet edelum o zaman.
Yiyecek sektöründeki bir çok markanın son harfi “S” harfidir. Bunun başlıca nedeni; “S” harfinin insanlar üzerinde psikolojik olarak açlık hissini tetiklemesidir.
(Örnek: Cips markaları)
Doritos, Lay’s, Ruffles, Pringles, Cheetos, Patos...
zeynep yener
bilim kulübü
sana affedilemeyecek kadar büyük hata yapan birine akıl sınırlarının bittiği yerden cezalar vermek istiyorsan bütün samimiyetinle affet. hissedilen her şeyi arşivleyen kader kendisiyle en iyi biçimde ilgilenicektir.
şems-i tebrizi
yukarıdaki satırlardaki bilgiye göre duyguları mazlumun durumuna gelmesi lazım bu yüzdende aşağıdaki gibi dua okunmalı diye düşünüyorum
Ey benim yetim gönlüm; Bırak gamlı düşünmeyi... Sus ve sabret! Gözyaşının hesabını Rabbim sorsun; Sen hakkını helal et...
- Şems-i Tebrizi