Kültür Sanat Edebiyat Şiir

Kadir Yüksel
Kadir Yüksel

ALLAHDAN BAŞKA HİÇ BİR ŞEYİ OLMAYAN BEN ALLAHDAN BAŞKA HER ŞEYLERİ OLANLARA ACIRIM

  • firavun"un duası nedir21.12.2019 - 01:00

    Demekki neymiş allah çalışana veriyor

  • kabe21.12.2019 - 00:57

    Arzın merkezi

  • Yalnızlar Mektebi20.12.2019 - 22:25

    Koç olacak kuzu kom önünde belli olur

  • serbest kürsü20.12.2019 - 22:21

    Rüyada peygamberimizi gören rüya sahabisi olurmu

  • hz.ali20.11.2012 - 16:54

    Bir gün Hz. Ali halifelik döneminde namaza gider. Cami kapısına geldiğinde yanında bulunan atını, orada bulunan fakir bir adama teslim eder. Hz. Ali atını ona teslim ederken, şöyle iç geçirir. Camiden çıktığında şu fakir adama iki dirhem vermeyi niyet eder. Namaz kılıp camiden çıkarken adamın orada olmadığını ve atının yularlarının alınmış olduğunu görür. Bunun üzerine yanında bulunan bir dostuna biraz para verip pazardan bir yular alınmasını ister. Adam pazara gider iki dirheme bir yular alır ve gelip Hz. Aliye verir. Hz. Ali yuları görünce çok şaşırır. Çünkü yular kendi atının yularıdır. Alan adama sorar bunu nereden aldın. Adam pazara gittiğini, birinin elinde yular olduğunu ve satmaya çalıştığını söyler. Eşkâlini de söyleyince Hz. Ali atını teslim etiğini ve yularlarını çalan adam olduğunu anlar. Hz Ali “Sübhanallah” der. Ben o iki dirhemi helal yoldan ona verecektim. Çünkü o iki dirhem onun rızkıydı. Fakat niyeti kötü olduğu için haram yoldan ona ulaştı.

  • isra suresi meali20.11.2012 - 01:15

    isra suresi ilk 11. ayet rahman ve rahim olan allah,ın adıyla 1. Bir gece, kendisine bazı delillerimizi gösterelim diye kulu Muhammedi, Mescid-i Haramdan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksaya götüren O zatın şanı ne yücedir! Bütün eksikliklerden uzaktır O! Gerçekten, herşeyi işiten, her şeyi gören O’dur.

    2. Biz Mûsâ’ya kitap verdik ve onu, İsrailoğullarına “Benden başkasını Rab edinmeyin, benden başkasının himayesine girmeyin” diye, doğru yolu gösteren bir rehber kıldık.

    3. Ey Nûh ile birlikte gemide taşıdığımız kimselerin nesli! Yalnız Bana güvenip, dayanın, Bana şükredin! Şunu bilin ki Nûh çok şükreden bir kul idi.

    4. Biz İsrailoğullarına kitapta şu hükmü de bildirdik: “Siz ülkede iki kere bozgunculuk yapacak ve açık zorbalıklar edeceksiniz”

    5. Onlardan birincisinin vâdesi gelince, kuvvet ve şiddet sahibi olan kullarımızı sizin üzerinize musallat ettik de onlar sizi yakalayabilmek için evlerin aralarına bile girerek her tarafı didik didik edip araştırdılar. Bu, yerine getirilmesi gereken bir vaad idi.

    6. Sonra o istilacılara karşı size galibiyet ve zafer verdik, servet ve oğullarla kuvvetlendirdik, sayınızı daha da çoğalttık.

    7. İyilik ederseniz, kendinize iyilik etmiş olursunuz. Kötülük ederseniz, onu da kendi aleyhinize işlemiş olursunuz. Derken sonraki taşkınlığınızın vâdesi gelince, kederinizden suratlarınız asılsın, daha önce girdikleri gibi yine Mescide girsinler ve istila ettikleri yeri mahvedip dursunlar diye başınıza yine düşmanlarınızı musallat ederiz.

    8. Olur ki tövbe edersiniz de Rabbiniz size merhamet eder. Eğer tekrar bozgunculuğa dönerseniz, Biz de size ceza vermeye döneriz. Zaten cehennemi kâfirlere zindan kılmışız.

    9. Gerçekten bu Kur’ân insanları en doğru yola, en isabetli tutuma yöneltir. Güzel ve makbul işler yapan müminlere nail olacakları büyük mükâfatı müjdeler.

    10. Âhirete inanmayanlara ise gayet acı bir azap hazırladığımızı bildirir.

    11. İnsan, bazan şerri, tıpkı hayrı istercesine ister. Pek acelecidir bu insan!

  • Mışlah13.11.2012 - 14:26

    Suud elbiselerinin yanında özel günlerde ve bayramlarda giydikleri Mışlahlar

  • mışlahlar12.11.2012 - 22:23

    Suud elbiselerinin yanında özel günlerde ve bayramlarda giydikleri Mışlahlar

  • arif nihat asya naat12.11.2012 - 12:58

    Naat

    Seccaden kumlardı..
    ................................
    ................................
    Devirlerden, diyarlardan
    Gelip, göklerde buluşan
    Ezanların vardı! .

    Mescit mümin, minber mümin...
    Taşardı kubbelerden tekbir,
    Dolardı kubbelere “amin”..

    Ve mübarek geceler dualarımız;
    Geri gelmeyen dualardı...
    Geceler ki pırıl pırıl
    Kandillerin yanardı..
    Kapına gelenler ya muhammed,
    - uzaktan, yakından –
    Mümin döndüler kapından...

    Besmele, ekmeğimizin bereketiydi,
    İki dünyada aziz ümmet;
    Muhammed ümmetiydi.

    Konsun –yine- pervazlara güvercinler,
    “Hû hû”lara karışsın âminler...
    Mübarek akşamdır;
    Gelin ey Fâtihalar, Yâsinler!

    Şimdi seni ananlar,
    Anıyor ağlar gibi...
    Ey yetimler yetimi,
    Ey garipler garibi;
    Düşkünlerin kanadıydın,
    Yoksulların sahibi...
    Nerde kaldın ey Resûl,
    Nerde kaldın ey Nebi?

    Günler, ne günlerdi, yâ Muhammed,
    Çağlar ne çağlardı:
    Daha dünyaya gelmeden
    Mü’minlerin vardı...
    Ve bir gün, ki gaflet
    Çöller kadardı,
    Halîme’nin kucağında
    Abdullah’ın yetimi
    Âmine’nin emaneti ağlardı.
    Hatice’nin goncası,
    Aişe’nin gülüydün.
    Ümmetinin gözbebeği
    Göklerin resûlüydün...

    Elçi geldin, elçiler gönderdin...
    Ruhunu Allah’a,
    Elini ümmetine verdin.
    Beşiğin, yurdun, yuvan
    Mekke’de bunalırsan
    Medine’ye göçerdin.
    Biz bu dünyadan nereye
    Göçelim, yâ Muhammed?

    Yeryüzünde riyâ, inkâr, hıyanet
    Altın devrini yaşıyor...
    Diller, sayfalar, satırlar
    “Ebu Leheb öldü” diyorlar.
    Ebû Leheb ölmedi, yâ Muhammed
    Ebû Cehil kıt’alar dolaşıyor!

    Neler duydu şu dünyada
    Mevlidine hayran kulaklarımız;
    Ne adlar ezberledi, ey Nebî,
    Adına alışkın dudaklarımız!
    Artık, yolunu bilmiyor;
    Artık, yolunu unuttu
    Ayaklarımız!
    Kâbe’ne siyahlar
    Yakışmamıştır, yâ Muhammed
    Bugünkü kadar!

    Hased gururla savaşta;
    Gurur, Kafdağı’nda derebeyi...
    Onu da yaralarlar kanadından,
    Gelse bir şefkat meleği...
    İyiliğin türbesine
    Türbedâr oldu iyi.

    Vicdanlar sakat
    Çıkmadan yarına,
    İyilikler getir, güzellikler getir
    Âdem oğullarına!

    Şu gördüğün duvarlar ki
    Kimi Tâif’tir, kimi Hayber’dir...
    Fethedemedik, yâ Muhammed,
    Senelerdir.

    Ne doğruluk, ne doğru;
    Ne iyilik, ne iyi...
    Bahçende en güzel dal,
    Unuttu yemiş vermeyi...
    Günahın kursağında
    Haramların peteği!

    Bayram yaptı yapanlar;
    Semâve’yi boşaltıp
    Sâve’yi dolduranlar...
    Atını hendeklerden -bir atlayışta-
    Aşırdı aşıranlar...
    Ağlasın Yesrib,
    Ağlasın Selman’lar!

    Gözleri perdeleyen toprak,
    Yüzlere serptiğin topraktı...
    Yere dökülmeyecekti, ey Nebî,
    Yabanların gözünde kalacaktı!

    Konsun -yine- pervazlara güvercinler,
    “Hû hû”lara karışsın âminler...
    Mübarek akşamdır;
    Gelin ey Fâtihalar, Yâsinler!


    Yüreklerden taşsın
    Yine, imanlar!
    Itrî, bestelesin Tekbîr’ini;
    Evliyâ, okusun Kur’ân’lar!
    Ve Kur’ân-ı göz nûruyla çoğaltsın
    Kayışzâde Osman’lar
    Na’tını Galip yazsın,
    Mevlid’ini Süleyman’lar!
    Sütunları, kemerleri, kubbeleriyle
    Geri gelsin Sinan’lar!
    Çarpılsın, hakikat niyetine
    Cenaze namazı kıldıranlar!

    Gel, ey Muhammed, bahardır...
    Dudaklar ardında saklı
    Âminlerimiz vardır...
    Hacdan döner gibi gel;
    Mi’râc’dan iner gibi gel;
    Bekliyoruz yıllardır!

    Bulutlar kanat, rüzgâr kanat;
    Hızır kanad, Cibril kanad;
    Nisan kanad, bahar kanad;
    Âyetlerini ezber bilen
    Yapraklar kanad...
    Açılsın göklerin kapıları,
    Açılsın perdeler, kat kat!
    Çöllere dökülsün yıldızlar;
    Dizilsin yollarına
    Yetimler, günahsızlar!
    Çöl gecelerinden, yanık
    Türküler yapan kızlar
    Sancağını saçlarıyla dokusun;
    Bilâl-i Habeşî sustuysa
    Ezânlarını Dâvûd okusun!

    Konsun –yine- pervazlara güvercinler,
    “Hû hû”lara karışsın âminler...
    Mübarek akşamdır;
    Gelin ey Fâtihalar, Yâsinler!

    Arif Nihat Asya

  • görsel halüsinasyon lar12.11.2012 - 12:54

    yaklaşık yedi sene önce manevi alemde ben deccal,i gördüm gözlemledim müşahede ettim deccal,in sağ gözü siliktir sağ gözü sağ alt yanağındadır burnu çok uzundur kum kırmızısı teni vardır kızıl renklidir