Çağlardan günümüze kadar uzanan süreçte insan, daima çevresinde olup bitenleri öğrenmek ve kendi yaşadıklarını başkalarına iletmek ihtiyacını duymuştur. İnsanın kafasından geçenleri diğer insanlarla paylaşma isteği günümüz haberciliğinin temelini
İlk Çağlardan günümüze kadar uzanan süreçte insan, daima çevresinde olup bitenleri öğrenmek ve kendi yaşadıklarını başkalarına iletmek ihtiyacını duymuştur. İnsanın kafasından geçenleri diğer insanlarla paylaşma isteği günümüz haberciliğinin temelini oluşturmuştur. İnsanların birbirleri ile kurdukları iletişimde kullanılan araçlar arasında ilk sırayı işaretler almaktadır. Karşısındaki kişilerle vücudunu ya da doğal simgeleri kullanarak iletişim kuran insan, sonraları kendi sesini kullanarak haberleşmeyi keşfetmiştir. İlk insanların, kendini ifade etmek için kullandıkları bir başka yol ise resim çizmektir. Mağara duvarlarına, taş zeminler üzerine resim yapan insanın temel düşüncesi, kendisinden sonra gelenlere bir tür mesaj bırakmaktır. İnsanların ilk çağlardan itibaren beliren en önemli ihtiyaçlarından başta geleni haberleşmedir. Bunun için de ateş yakma, duman, ses işaretlerinden, davul, boru, düdük gibi bütün imkânlardan faydalanılmaya çalışılmıştır. Bunlar için kararlaştırılmış şekiller uygulana gelmiş ve iletişim sağlanmıştır. Bunun için hayvanlar ve özellikle de güvercinler kullanılmıştır.
Bir çok ses ve işaretler ile anlaşma ve iletişim kurma yöntemlerini geliştirmesinden sonra da bunun kayda alınması ve daha sonraki nesillere aktarılması ve ispatının olması için de yazı icat edilmiştir. Yazı da çevredeki imkânlara göre taşa, çamurdan parçalara, ağaca, madeni levhalar üzerine, kâğıda yazılmıştır. Konuşmaların yazı ile ifade edilmeye başlaması ilk kez Sümer' de ve Eski Mısır' da gerçekleşti. Finikeliler ve Romalılar bugünkü alfabeyi oluşturdular. Sümerliler çivi yazısını, Mısırlılar hiyeroglif yazıyı, Romalılar Latin yazısını kullandılar. Yazının icadına kadar çeşitli şekillerde sürdürülen doğrudan haberleşme eylemi, yazının icadı ile farklı bir görünüm kazanmıştır. 1440 yılında Gutenberg tarafından matbaanın bulunuşu ve yazılı eserlerin çoğaltılmasında kullanılması insanlık tarihinin gelişimine büyük katkı sağlamıştır. Kalıcılığın ve sonsuzluğun ya da bir başka ifade ile ölümsüzlüğün sırrı olan yazılı kültürün gelişmesi ve bugünkü anlamda bir yerden bir yere iletilebilmesi oldukça önem kazanmaya başlayınca iletişimin belki de en önemli adımı olan posta taşımacılığının temelleri atılmaya başlamıştır.
Haberleşmenin nerelerde, ne şekilde, nasıl, ne ile, kimler arasında yapıldığının öğrenilmesinin yolu da magazinsel tarih yazarı veya popüler tarihçiler olarak kabul edilebilecek olan Eski Yunan haberleşmesi Halikarnasus' lu (Bodrum' lu) Heredot' un, Asya' daki haberleşme Venedikli tüccar olan Marko Polo' nun, Anadolu haberleşmesi ise Seyyah Evliya Çelebi' nin eserlerinden geçmektedir
ne bileyim ben nuriye sorun
Çağlardan günümüze kadar uzanan süreçte insan, daima çevresinde olup bitenleri öğrenmek ve kendi yaşadıklarını başkalarına iletmek ihtiyacını duymuştur.
İnsanın kafasından geçenleri diğer insanlarla paylaşma isteği günümüz haberciliğinin temelini
İlk Çağlardan günümüze kadar uzanan süreçte insan, daima çevresinde olup bitenleri öğrenmek ve kendi yaşadıklarını başkalarına iletmek ihtiyacını duymuştur.
İnsanın kafasından geçenleri diğer insanlarla paylaşma isteği günümüz haberciliğinin temelini oluşturmuştur.
İnsanların birbirleri ile kurdukları iletişimde kullanılan araçlar arasında ilk sırayı işaretler almaktadır. Karşısındaki kişilerle vücudunu ya da doğal simgeleri kullanarak iletişim kuran insan, sonraları kendi sesini kullanarak haberleşmeyi keşfetmiştir. İlk insanların, kendini ifade etmek için kullandıkları bir başka yol ise resim çizmektir. Mağara duvarlarına, taş zeminler üzerine resim yapan insanın temel düşüncesi, kendisinden sonra gelenlere bir tür mesaj bırakmaktır.
İnsanların ilk çağlardan itibaren beliren en önemli ihtiyaçlarından başta geleni haberleşmedir. Bunun için de ateş yakma, duman, ses işaretlerinden, davul, boru, düdük gibi bütün imkânlardan faydalanılmaya çalışılmıştır. Bunlar için kararlaştırılmış şekiller uygulana gelmiş ve iletişim sağlanmıştır. Bunun için hayvanlar ve özellikle de güvercinler kullanılmıştır.
Bir çok ses ve işaretler ile anlaşma ve iletişim kurma yöntemlerini geliştirmesinden sonra da bunun kayda alınması ve daha sonraki nesillere aktarılması ve ispatının olması için de yazı icat edilmiştir. Yazı da çevredeki imkânlara göre taşa, çamurdan parçalara, ağaca, madeni levhalar üzerine, kâğıda yazılmıştır.
Konuşmaların yazı ile ifade edilmeye başlaması ilk kez Sümer' de ve Eski Mısır' da gerçekleşti. Finikeliler ve Romalılar bugünkü alfabeyi oluşturdular. Sümerliler çivi yazısını, Mısırlılar hiyeroglif yazıyı, Romalılar Latin yazısını kullandılar.
Yazının icadına kadar çeşitli şekillerde sürdürülen doğrudan haberleşme eylemi, yazının icadı ile farklı bir görünüm kazanmıştır. 1440 yılında Gutenberg tarafından matbaanın bulunuşu ve yazılı eserlerin çoğaltılmasında kullanılması insanlık tarihinin gelişimine büyük katkı sağlamıştır.
Kalıcılığın ve sonsuzluğun ya da bir başka ifade ile ölümsüzlüğün sırrı olan yazılı kültürün gelişmesi ve bugünkü anlamda bir yerden bir yere iletilebilmesi oldukça önem kazanmaya başlayınca iletişimin belki de en önemli adımı olan posta taşımacılığının temelleri atılmaya başlamıştır.
Haberleşmenin nerelerde, ne şekilde, nasıl, ne ile, kimler arasında yapıldığının öğrenilmesinin yolu da magazinsel tarih yazarı veya popüler tarihçiler olarak kabul edilebilecek olan Eski Yunan haberleşmesi Halikarnasus' lu (Bodrum' lu) Heredot' un, Asya' daki haberleşme Venedikli tüccar olan Marko Polo' nun, Anadolu haberleşmesi ise Seyyah Evliya Çelebi' nin eserlerinden geçmektedir