evde pişen yemekten bir kap vermeden..ne lazım olsa koşuşturmadan duramadığın şirin ötesi yaratıklar.. bu cins eskiden benim de dahil oldugum gibi sürüyle gezerler...:=))
Guess mine is not the first heart broken, my eyes are not the first to cry, I'm not the first to know, there's just no gettin' over you Hello, I'm just a fool who's willing to sit around and wait for you But baby can't you see, there's nothin' else for me to do I'm hopelessly devoted to you But now there's nowhere to hide, since you pushed my love aside, I'm not in my head Hopelessly devoted to you My head is saying 'fool, forget him', my heart is saying 'don't let go' Hold on to the end, that's what I intend to do I'm hopelessly devoted to you
tahmin edersin ki benim kalbim ilk kırılan kalp değil... gözlerim ilk ağlayan gözler değil....ve ben sana ulaşmaya çalışan ilk kişi değilim. merhaba, ben sadece çevrende bulunan ve seni bekleyen bir aptalım belki.. ama bebeğim..görmüyor musun..yapabileceğim başka birşey yok.. çünkü sana ümitsizce vurgunum.. ama şimdi saklanacak yer yok.aşkımı ittiğin günden beri aklım başımda değil sana ümitsizce vurgunum aklım ^^aptalsın sen.unut onu^^ diyor...kalbimse ^^sakın gitmesine izin verme, ve sonuna kadar devam et^^ işte ben de bunu yapmaya karar verdim sevgili... çünkü sana ümitsizce vurgunum(aşığım) ....
Bir gün bir kral, ama halkı tarafindan sevilen bilge bir kral, huzuru en güzel resmedecek sanatcıya büyük bir ödül verecegini ilan eder. Yarışmaya çok sayıda sanatcı katılır. Günlerce çalısılarak birbirinden güzel resimler yaparlar ve sonunda eserleri saraya teslim ederler.
Tablolara bakan kral sadece ikisinden hoslanir. Ama birinciyi seçmesi için karar vermesi gereklidir. Resimlerden birisinde sakin bir göl vardir. Göl bir ayna gibi etrafinda yükselen daglarin görüntüsünü yansitmaktadır. Üst tarafta pamuk beyazi bulutlar gökyüzünü süslemektedir. Resme kim bakti ise onun mükemmel bir huzur resmi oldugunu düsünmektedir. Diger resimde de daglar vardir. Ama engebeli ve çıplak daglar. Üst tarafta öfkeli bir gökyüzünden yagmurlar bosaniyor ve simsek çakıyor, dagin eteklerinde ise köpüklü bir selale çagıldıyordur. Kısaca resim hiç de huzurlu gözükmemektedir. Fakat kral resme bakınca, selalenin ardında kayalıklardaki çatlaktan çıkan mini minnacık bir çalılık görür..Çaliligin üstünde ise anne bir kusun örttügü bir kus yuvasi görünmektedir. Sertçe akan suyun orta yerinde anne kus yuvasini kurmuştur... Harika bir huzur ve sükûn örnegidir.
Ödülü kim kazandi dersiniz? ? ? Tabii ki ikinci resim. Kralın açiklamasi söyledir:
^^Huzur, hiçbir gürültünün, sıkıntının ya da zorlugun bulunmadığı yer demek degildir. Huzur bütün bunlarin içinde bile yüregimizin sükûn bulabilmesidir.^^
-Doktor abla…baksana bi…. -Canım sen burada mıydın?
-Sen niye evine gitmedin doktor abla? -Bugün nöbetçiyim canım..
-Yani bu gece benimle yap boz oynayacak mısın? -Oynarız tabii güzelim…ama yemeğini güzel ye olur mu…(yemek saatidir)
-Tamam o zaman hepsini bitiririm… -Tamam o zaman biz de oynarız…ben önce diğer kardeşleri muayene edip geliyorum..
SAHNE V
Yapbozlar oynanır…hırsız polisler tekrarlanır….otobüslerle eve gidilir…iyileşmek için gene hastaneye gelinir….
Gece doktorun kapısı çalınır… Genç kadın kapıyı açar…karşısında hemşiresi vardır yan servisin…Enes bir saattir ağlıyor doktor hanım…sizinle olmak istiyor….
Genç kadın hemen yatağına koşar adımlarla ulaşır… -Neden ağladın sen bakalım bu kadar güzelim…? ..Yazık gözyaşlarına.. -Ben çok korktum Selin abla…bide seni çok özledim….
Ellerini uzatır…hemen atlar kucağa..bacaklarını beline dolar ablasının…uzaklaşırlar…
-Canımcım bir daha ağlama olur mu…kıyamam sana bak…çok üzülürüm sonra… -Annem gelecek di mi Selin abla? -Gelecek tabii canım… Gözlerinden pıtır pıtır gözyaşı damlaları dökülmektedir…Minik çocuğa sıkıca sarılmış…başını omzuna yaslamış olan bebekten saklamaktadır gözyaşlarını….
Yan servisin hastalarındandı bu güzel erkek çocuğu….Ailesi ALL(Akut Lenfoblastik Lösemi) …kan kanseri halkın deyişiyle….olduğunun öğrendiği günden beri öncelikle bu minik yavruyu ihmal etmeye başlamış…ziyaretler beşken bir olmuş…sonra çocuk hastaneye terk edilmiş bir konumda aylardır anne ve babasını görmemişti….Servisin daimi yatağını kendi evinin yatağı gibi kullanmaya başlamış….hemşireler ve personel verirse yer…yatağa koyarsa uyur olmuştu…
Kemoterapiden saçları dökülmüştü Enes in…şirin ve tatlı ötesi tavırlarıyla tüm servisi kendine aşık etmiş…ziyaretçilerin bile etrafında fır dönmelerine neden olmuştu….
-Bana başka ne alacaksın Selin abla? -Ne almamı istersin güzelim? ...hadi kantine gidelim….
Elele tutuşup anneyle çocuğu gibi tıpış tıpış yürürler…kantine varılır…bilimum çikolata gofret ve sakız çeşitleriyle oyuncak bir köpek seçilir…el kol dolu olarak geriye dönülür…yolun yarısında Enes yorulur…
-Ayaklarım yürümüyor Selin abla…tökezlemiştir…minik bedeni yaşından çok büyük acılara göğüs germiştir her zaman… -Tamam canım gel kucağıma bakalım sen….kucağa alınır…Başını omzuna yaslar huzurla…servise yollanılır…
Gece beraber kahvaltılar yapılır…minik bir bebeği yedirir gibi anne şevkatiyle ve sevgiyle besler çocuğu genç kadın….sonra yataklar yapılır…doktor odasına gidilir…yan yana çekyatlar hazırlanır…genç kadın bir saat uyuyacak olsa da minik çocukla olsun istemektedir…
Sabah uyanınca miniğe turuncu terlikleri giydirilir ve kahvaltıya gönderilir..ve hasta bakmaya devam edilir….
İnsanlar rutin hayatlarında sağlığın kıymetini bilmeden umarsızca yaşamaktayken yazılmıştır bu satırlar…. Çünkü….Aşkın gerçek ve güzel yüzü…Budur….
evde pişen yemekten bir kap vermeden..ne lazım olsa koşuşturmadan duramadığın şirin ötesi yaratıklar..
bu cins eskiden benim de dahil oldugum gibi sürüyle gezerler...:=))
bio-degradable...
*kara murat benim..
-hayır benim...
*hayırrrrrrrrr.....kara murat benim.....! ! ! ? ? ?
Sn. Bilmemkim..
Kurye-net aracılığıyla saat 17de adresinize kargonuzu teslim edemedik..
Lütfen 0312-4554545no'lu telefonla irtibat kurup randevu alınız..
Sn. Bilmemkim...
23145656454521312 nolu HSBC bank gönderiniz için size ulaşamadık. Lütfen 0212-4440327 yi arayınız...
Aktif DGTM
Guess mine is not the first heart broken,
my eyes are not the first to cry, I'm not the first to know, there's just no gettin' over you
Hello, I'm just a fool who's willing to sit around and wait for you
But baby can't you see, there's nothin' else for me to do
I'm hopelessly devoted to you
But now there's nowhere to hide, since you pushed my love aside, I'm not in my head
Hopelessly devoted to you
My head is saying 'fool, forget him', my heart is saying 'don't let go'
Hold on to the end, that's what I intend to do
I'm hopelessly devoted to you
tahmin edersin ki benim kalbim ilk kırılan kalp değil...
gözlerim ilk ağlayan gözler değil....ve ben sana ulaşmaya çalışan ilk kişi değilim.
merhaba, ben sadece çevrende bulunan ve seni bekleyen bir aptalım belki..
ama bebeğim..görmüyor musun..yapabileceğim başka birşey yok..
çünkü sana ümitsizce vurgunum..
ama şimdi saklanacak yer yok.aşkımı ittiğin günden beri aklım başımda değil
sana ümitsizce vurgunum
aklım ^^aptalsın sen.unut onu^^ diyor...kalbimse ^^sakın gitmesine izin verme, ve sonuna kadar devam et^^
işte ben de bunu yapmaya karar verdim sevgili...
çünkü sana ümitsizce vurgunum(aşığım) ....
Bir gün bir kral, ama halkı tarafindan sevilen bilge bir kral, huzuru en güzel resmedecek sanatcıya büyük bir ödül verecegini ilan eder. Yarışmaya çok sayıda sanatcı katılır. Günlerce çalısılarak birbirinden güzel resimler yaparlar ve sonunda eserleri saraya teslim ederler.
Tablolara bakan kral sadece ikisinden hoslanir. Ama birinciyi
seçmesi için karar vermesi gereklidir. Resimlerden birisinde sakin bir göl vardir. Göl bir ayna gibi etrafinda yükselen daglarin görüntüsünü yansitmaktadır. Üst tarafta pamuk beyazi bulutlar gökyüzünü süslemektedir. Resme kim bakti ise onun mükemmel bir huzur resmi oldugunu düsünmektedir.
Diger resimde de daglar vardir. Ama engebeli ve çıplak daglar. Üst tarafta öfkeli bir gökyüzünden yagmurlar bosaniyor ve simsek çakıyor, dagin eteklerinde ise köpüklü bir selale çagıldıyordur. Kısaca resim hiç de huzurlu gözükmemektedir. Fakat kral resme bakınca, selalenin ardında kayalıklardaki çatlaktan çıkan mini minnacık bir çalılık görür..Çaliligin üstünde ise anne bir kusun örttügü bir kus yuvasi görünmektedir. Sertçe akan suyun orta yerinde anne kus yuvasini kurmuştur... Harika bir huzur ve sükûn örnegidir.
Ödülü kim kazandi dersiniz? ? ?
Tabii ki ikinci resim.
Kralın açiklamasi söyledir:
^^Huzur, hiçbir gürültünün, sıkıntının ya da zorlugun bulunmadığı yer demek degildir. Huzur bütün bunlarin içinde bile yüregimizin sükûn bulabilmesidir.^^
hear the wind sing a sad, old song
it knows I'm leaving you today
please dont cry or my heart will break
when I go on my way
see the stars in the sky above
they'll shine wherever I may roam
I'll pray every lonely night
That soon they'll guide me home
goodbye my love goodbye
goodbye and au revoir
as long as you remember me
I'll never be too far
goodbye my love goodbye
I always will be true
so hold me in your dreams
till I come back to you
AŞK’IN GERÇEK VE GÜZEL YÜZÜ….
SAHNE I
-Baksana bi….
-Efendim canım?
-Şuradaki dolabın üzerinde duran otobüs senin mi?
-Değil tatlım…çocuklar oynasın diye koymuşlar oraya…
-Bana verir misin peki..ben oynayabilir miyim?
-Veriririm tabi..senin adın ne?
-Enes..
-Peki bu otobüsle nasıl oynayacaksın Enes…?
-Ben şöför olucam..sürüp evime gidicem..
-Peki canım..
Enes uzaklaşır…
SAHNE II
-Baksana bi…
-Efendim canım…
Gülerek elindeki tabancayı doğrultur.tabanca ilginç gürültüler çıkararak ateşlenir…
-Eller yukarı…
-Ama sen beni vurdun…
-Ama ben polisim ki…sen de hırsızsın..
-Ama ya ben hırsız değilsem…
-Şakacıktan vurdum..hadi hırsız polis oynayalım…
-Peki…
-Baksana bi…elindeki oyuncak telefonu göstererek..
-Bu benim telsizim biliyor musun?
-Kaç yaşındasın sen bakiyim?
-Parmaklarını göstererek……Üç….
-Enes ne seversin sen ablacım?
-Bey blade…bana alır mısın?
-Alırım tabii….başka ne istersin?
-Sakız bi de…
Hırsız polis oyunu göğe yükselen kahkahalarla son bulur…minik çocuk sonunda kendini gıdıklanmakta bulmuştur çünkü….
SAHNE III
Enes bir hemşirenin kucağındadır..gözlerinin feri kalmamış..titremektedir…
-Nooldu güzelim sana..?
-Ateşim çıktı doktor abla…
-Canımsın…ateş düşürücü verildi mi bu çocuğa?
-Verdik doktor hanım…ama nötropenide gene…kemoterapi sonrasıydı…ateş düşürücü yanıt vermiyor…
-Canım bir şeye ihtiyacın var mı?
-O ışıklı toplardan al bana doktor abla…hani yere atınca ışığı yananlardan…
-Tamam canım….
Halsiz boynu bükük Enes…hemşirenin kucağında uzaklaşır…
SAHNE IV
-Doktor abla…baksana bi….
-Canım sen burada mıydın?
-Sen niye evine gitmedin doktor abla?
-Bugün nöbetçiyim canım..
-Yani bu gece benimle yap boz oynayacak mısın?
-Oynarız tabii güzelim…ama yemeğini güzel ye olur mu…(yemek saatidir)
-Tamam o zaman hepsini bitiririm…
-Tamam o zaman biz de oynarız…ben önce diğer kardeşleri muayene edip geliyorum..
SAHNE V
Yapbozlar oynanır…hırsız polisler tekrarlanır….otobüslerle eve gidilir…iyileşmek için gene hastaneye gelinir….
Gece doktorun kapısı çalınır…
Genç kadın kapıyı açar…karşısında hemşiresi vardır yan servisin…Enes bir saattir ağlıyor doktor hanım…sizinle olmak istiyor….
Genç kadın hemen yatağına koşar adımlarla ulaşır…
-Neden ağladın sen bakalım bu kadar güzelim…? ..Yazık gözyaşlarına..
-Ben çok korktum Selin abla…bide seni çok özledim….
Ellerini uzatır…hemen atlar kucağa..bacaklarını beline dolar ablasının…uzaklaşırlar…
-Canımcım bir daha ağlama olur mu…kıyamam sana bak…çok üzülürüm sonra…
-Annem gelecek di mi Selin abla?
-Gelecek tabii canım…
Gözlerinden pıtır pıtır gözyaşı damlaları dökülmektedir…Minik çocuğa sıkıca sarılmış…başını omzuna yaslamış olan bebekten saklamaktadır gözyaşlarını….
Yan servisin hastalarındandı bu güzel erkek çocuğu….Ailesi ALL(Akut Lenfoblastik Lösemi) …kan kanseri halkın deyişiyle….olduğunun öğrendiği günden beri öncelikle bu minik yavruyu ihmal etmeye başlamış…ziyaretler beşken bir olmuş…sonra çocuk hastaneye terk edilmiş bir konumda aylardır anne ve babasını görmemişti….Servisin daimi yatağını kendi evinin yatağı gibi kullanmaya başlamış….hemşireler ve personel verirse yer…yatağa koyarsa uyur olmuştu…
Kemoterapiden saçları dökülmüştü Enes in…şirin ve tatlı ötesi tavırlarıyla tüm servisi kendine aşık etmiş…ziyaretçilerin bile etrafında fır dönmelerine neden olmuştu….
-Bana başka ne alacaksın Selin abla?
-Ne almamı istersin güzelim? ...hadi kantine gidelim….
Elele tutuşup anneyle çocuğu gibi tıpış tıpış yürürler…kantine varılır…bilimum çikolata gofret ve sakız çeşitleriyle oyuncak bir köpek seçilir…el kol dolu olarak geriye dönülür…yolun yarısında Enes yorulur…
-Ayaklarım yürümüyor Selin abla…tökezlemiştir…minik bedeni yaşından çok büyük acılara göğüs germiştir her zaman…
-Tamam canım gel kucağıma bakalım sen….kucağa alınır…Başını omzuna yaslar huzurla…servise yollanılır…
Gece beraber kahvaltılar yapılır…minik bir bebeği yedirir gibi anne şevkatiyle ve sevgiyle besler çocuğu genç kadın….sonra yataklar yapılır…doktor odasına gidilir…yan yana çekyatlar hazırlanır…genç kadın bir saat uyuyacak olsa da minik çocukla olsun istemektedir…
Sabah uyanınca miniğe turuncu terlikleri giydirilir ve kahvaltıya gönderilir..ve hasta bakmaya devam edilir….
İnsanlar rutin hayatlarında sağlığın kıymetini bilmeden umarsızca yaşamaktayken yazılmıştır bu satırlar….
Çünkü….Aşkın gerçek ve güzel yüzü…Budur….
Derin bir iç çekişle birlikte…
Eternalflame
zor olabilir..
ama imkansız değil...