Gotta leave you all behind and face the truth. Mama, Anyway the wind blows..... I don't want to die.I sometimes wish I'd never been born at all I see a little silhouetto of a man
Sizleri arkamda bırakmalı ve gerçeklerle yüzleşmeliyim artık…Anneciğim..herşeye rağmen..rüzgar esmeye devam ediyor..(hayat devam ediyor..) Ölmek istemiyorum…Hatta bazen…Hiç doğmamış olmayı diliyorum.. Bir adamın küçük siluetini görüyorum.
Rüzgar esmeye devam ediyor… Ne yaparsak yapalım …Ağzımızla kuş da tutsak, her şey olacağına ve varacağı en güzel yere varıyor…. Hayat iniş ve çıkışlarla dolu…Hangimizin değil bir günü, bir anı bir anına uyuyor ki…Sorarım size…Hangimiz kendimizi rutin hayatın monotonluğuna terk edip, hayatın gaileleriyle yoğrulmuyoruz ki…
Önemli olan umut tohumlarını yüreğimize ekmek…Ve her geçen gün onları sevgiyle…mutlulukla…hoşgörüyle sulamak… Sonra yüreğinizdeki umuttan açan çiçekleri birer birer toplamak ve çevrenize dağıtmak…Çünkü kalbimiz çarpıyor ve nefes alıyorsak eğer…Ne olursa olsun yaşamaya değer..…
Çok insanın gözlerinde gördüm ölümü..Yanıbaşımda bekledi Azrail çoğu zaman.. Gelir bir bir toplardı ruhları sanki bazen….Sonbahardaki yaprak dökümü gibi dayanılmaz olurdu günler…İçine atmak acı verirdi..Paylaşamazdın da… Büyürdün…Yaşlanırdın.. Tecrübe kazanırdın belki ama paylaşamazdın…. Her gün eksilir azalırdın duyarsızlaşmanın güç olduğunu görünce.…Saklayamazdın bazen… Olsundu… Ağlamak da insana mahsustu….Hem yıkanırdı arınırdı belki ruhun o yağmur damlalarıyla....Ağlardın…Sabırla beklerdin yağmurdan sonra toprak kokusu duyma ihtimalini…..Olmayacak olsa da umardın…
Hep yarın ölecekmiş gibi yaşamaya çalıştım bu yüzden…Hayattan yarın ölecekmiş gibi zevk almaya…Hayat çok kısa….Zamansa bizlere bahsedilmiş bir nimet... Ve ne demiş Baki…^^Baki kalan bu kubbede, Hoş bir seda imiş^^…Ne güzel, ne hoş sedalar bırakmış bazıları bu kubbeye…Kimbilir belki bir gün, bizlerin arkasından da hoş sedalar edilirse… İnsanlar bize hayır dua okur, Allah taksiratını affetsin derlerse….İşte o zaman değer bir ömrü buna sevgiyle vakfetmeye…
Şekeri ilk kestiğimde bir yudumdan sonra kupayı bırakıyordum.. Geçen gün yanlışlıkla çayıma şeker atmışlar... Olamaz böyle bir tat..ben yıllarca çayı şerbet gibi içip kendimi paralamışım...
gak diyince ekmek..guk diyince su getirir gibi...aşeren anneye çilek diyince çilek..erik diyince erik...karpuz diyince turfanda karpuz yaratma zorunluluğu olan...ama bunu zevkle yapan... henüz doğmamış bebeğe övgüler dizip başını annenin göbeğinin üzerine dayayarak masallar anlatan....ona şarkılar söyleyen... dünyanın en büyük çocuğudur...
PS:....Öyle olmalıdır....yoksa hiçbir bayan anne olmak istemezdi...:=))
Gotta leave you all behind and face the truth.
Mama,
Anyway the wind blows.....
I don't want to die.I sometimes wish I'd never been born at all
I see a little silhouetto of a man
Sizleri arkamda bırakmalı ve gerçeklerle yüzleşmeliyim artık…Anneciğim..herşeye rağmen..rüzgar esmeye devam ediyor..(hayat devam ediyor..)
Ölmek istemiyorum…Hatta bazen…Hiç doğmamış olmayı diliyorum..
Bir adamın küçük siluetini görüyorum.
Bohemian Rhapsody/Queen
Rüzgar esmeye devam ediyor…
Ne yaparsak yapalım …Ağzımızla kuş da tutsak, her şey olacağına ve varacağı en güzel yere varıyor….
Hayat iniş ve çıkışlarla dolu…Hangimizin değil bir günü, bir anı bir anına uyuyor ki…Sorarım size…Hangimiz kendimizi rutin hayatın monotonluğuna terk edip, hayatın gaileleriyle yoğrulmuyoruz ki…
Önemli olan umut tohumlarını yüreğimize ekmek…Ve her geçen gün onları sevgiyle…mutlulukla…hoşgörüyle sulamak… Sonra yüreğinizdeki umuttan açan çiçekleri birer birer toplamak ve çevrenize dağıtmak…Çünkü kalbimiz çarpıyor ve nefes alıyorsak eğer…Ne olursa olsun yaşamaya değer..…
Eternal..
Çok insanın gözlerinde gördüm ölümü..Yanıbaşımda bekledi Azrail çoğu zaman.. Gelir bir bir toplardı ruhları sanki bazen….Sonbahardaki yaprak dökümü gibi dayanılmaz olurdu günler…İçine atmak acı verirdi..Paylaşamazdın da… Büyürdün…Yaşlanırdın.. Tecrübe kazanırdın belki ama paylaşamazdın….
Her gün eksilir azalırdın duyarsızlaşmanın güç olduğunu görünce.…Saklayamazdın bazen… Olsundu… Ağlamak da insana mahsustu….Hem yıkanırdı arınırdı belki ruhun o yağmur damlalarıyla....Ağlardın…Sabırla beklerdin yağmurdan sonra toprak kokusu duyma ihtimalini…..Olmayacak olsa da umardın…
Hep yarın ölecekmiş gibi yaşamaya çalıştım bu yüzden…Hayattan yarın ölecekmiş gibi zevk almaya…Hayat çok kısa….Zamansa bizlere bahsedilmiş bir nimet...
Ve ne demiş Baki…^^Baki kalan bu kubbede, Hoş bir seda imiş^^…Ne güzel, ne hoş sedalar bırakmış bazıları bu kubbeye…Kimbilir belki bir gün, bizlerin arkasından da hoş sedalar edilirse… İnsanlar bize hayır dua okur, Allah taksiratını affetsin derlerse….İşte o zaman değer bir ömrü buna sevgiyle vakfetmeye…
Şekeri ilk kestiğimde bir yudumdan sonra kupayı bırakıyordum..
Geçen gün yanlışlıkla çayıma şeker atmışlar...
Olamaz böyle bir tat..ben yıllarca çayı şerbet gibi içip kendimi paralamışım...
Çayın tadı..şekersizken ortaya çıkıyor.....
Doğa Rutkay'ın başrollerini oynadığı...21 Nisanda Ankara Anatolia Showland'da gösterilmiş olan tiyartro eseri...
gak diyince ekmek..guk diyince su getirir gibi...aşeren anneye çilek diyince çilek..erik diyince erik...karpuz diyince turfanda karpuz yaratma zorunluluğu olan...ama bunu zevkle yapan...
henüz doğmamış bebeğe övgüler dizip başını annenin göbeğinin üzerine dayayarak masallar anlatan....ona şarkılar söyleyen...
dünyanın en büyük çocuğudur...
PS:....Öyle olmalıdır....yoksa hiçbir bayan anne olmak istemezdi...:=))
beyaz kanatlı meleğim sözlerini duyunca içine ılık ılık birşeylerin akması...
karga burnu...ve rengarek boncuklar....
kafa dinlendirici..
ruh teskini bir reçete gibi...
yaşlı bir balıkçının yıllar sonra hasret olduğu denize kavuştuğunda denizi seyrederken yüzünde beliren gülümseme gibi bir şey...
Her filme..ve her role yakışan biri....
Mütevazi ve tatlı...