Saygı ile..Matematikçiyim. Felsefeye ve şiire yakın dururum.Ünlü gazete yazarlarımızdan biri, karşı tarafı -nedense- şöyle suçlamıştı: -Sizler daha şiirin ne olduğunu bile tanımlayamamışsınız. Bu söylemler, beni 'şiir' tanımını araştırmaya, gerekirse yeniden tanımlamaya sürükledi. Şu söylemleri hepimiz duymuşuzdur: -Şiir gibi konuşuyor. -Tanrı'nın yazdığı şiircesine. (Şarkı sözü.)
Birbiriyle hiç akrabalığı olmayan iki yazı, 'şiir' iddiasıyla sunulmakta. Bir çerçeve çizmemiz gerekmez mi? Ben, yayınlanacak kitabımın sunuşuna, şu çerçeveyi çizdim:
'Şiir bir duyguyu, düşünceyi, tasarımı, görüntüyü; zengin imge ve simgelerle, seslerin uyumlu kullanımıyla ortaya çıkan, coşkulu anlatım sanatıdır. *Nadir ŞENER HATUNOĞLU: matematikçi-bilim uzmanı*
Sunumda da belirtildiği gibi, BILDIR, 'geçen yıl' demektir. yurttaşlar aralarında şöyle konuşurlar: 'Ekinimiz bıldır daha çoktu.' Önemli deyimler de üretmiştir halkımız. Söz gelişi önceki yılın olumsuzluk uyarılarına kayıtsız kalanlar şimdi yakınınca, derler ki: 'Bıldır vurmuşlar yanına, 'Yeni kar etmiş canına.
Ayrıca, önceki zamanlarda olumsuzluk ekenler için de sonucu normal bulduklarını şöyle anlatırlar:
Kafkasya Türkçesi'nde, Erzurum ve Kars yöresinde şu anlamda kullanılır: 'Sırt, arka.' Sırtı kaşınan kimse, 'Dalım kaşınıyor.' der. Bu söylem, mecazi anlamda tehdit olarak da kullanılır Yaramazlık yapan çocuğa derler ki'Senin dalın kaşınıyor gabila! ' Ayrıca bir Azerbaycan türküsünde de geçmekte. Benzetme olarak türkü şöyle: 'Sen git; men de gelem dalından.' *Nadir ŞENER HATUNOĞLU: matematikçi-bilim uzmanı*
Kafkasya Türkçesi'nde, Erzurum ve Kars'ta şu anlama gelir: 'Bela, kötülük' Birisini severken şöyle söylenir: 'Kadanı alayım senin.' Birisinin olumsuz davranışını durdurmak için de 'yakarı' olarak söylenir: 'Ne olursun yapma kadanı alayım' *Nadir ŞENER HATUNOĞLU: matematikçi-bilim uızmanı*
Saygı ile.. Ekmeğin tandırda pişirildiği yıllar. Hamur, tahta teknede hazırlanırdı. Hamur tekneden topak tpak alınır; ekmek yapılır. Hamur ne kadar alınsa da teknede yine de hamur kalıntısı kalı. Bu kalıntı, ekmek yapmata uygun değildir. O nedenke kalıntı, bilekle dirsek arası kalınlık ve uzunlukta hazırlanır. Ekmek pişirme işi bitince, tandıra kalan kamur yapıştırılır. Fetirin bir adı da 'anık' olarak bilinir. *Nadir Şener Hatunoğlu: matematikç-bilim uzmanı*
Genellikle koşarak koşturarak iş yapanlar, soluk soluğa kalırlar. Böylesi soluk soluğa kalmanın kısacası, TELESMEK olarak tanımlanır.. Derler ki: 'Böyle teleserek gelmene gerek yoktu.' Kafkasya Türkçesi'nde çok kullanılır. Hatta Azerbaycan televizyonundaki reklemlarda bunu sık sık görmekteyi. İşte bir reklam metni: Bankamızın bugün başlayan kredi faialerinde, bir hafta süreyle %50 indirim vardır. Telesin! ' Yani acele edin.
Genellikle koşarak koşturarak iş yapanlar, soluk soluğa kalırlar. Böylesi soluk soluğa kalmanın kısacası, TELESMEK olarak tanımlanır.. Derler ki: 'Böyle teleserek gelmene gerek yoktu.' Kafkasya Türkçesi'nde çok kullanılır. Hatta Azerbaycan televizyonundaki reklemlarda bunu sık sık görmekteyi. İşte bir reklam metni: Bankamızın bugün başlayan kredi faialerinde, bir hafta süreyle %50 indirim vardır. Telesin! ' Yani acele edin.
DİDAR, yüz, çehre demektir. Hatta halk arasında bir de söylem vardır. Hasta olup da iştahı yerinde olanlar için şöyle şakalaşılır: 'Didarı hafta ama yudarı iyi.'
Saygı ile..Matematikçiyim. Felsefeye ve şiire yakın dururum.Ünlü gazete yazarlarımızdan biri, karşı tarafı -nedense- şöyle suçlamıştı:
-Sizler daha şiirin ne olduğunu bile tanımlayamamışsınız.
Bu söylemler, beni 'şiir' tanımını araştırmaya, gerekirse yeniden tanımlamaya sürükledi. Şu söylemleri hepimiz duymuşuzdur:
-Şiir gibi konuşuyor.
-Tanrı'nın yazdığı şiircesine. (Şarkı sözü.)
Birbiriyle hiç akrabalığı olmayan iki yazı, 'şiir' iddiasıyla sunulmakta. Bir çerçeve çizmemiz gerekmez mi?
Ben, yayınlanacak kitabımın sunuşuna, şu çerçeveyi çizdim:
'Şiir bir duyguyu, düşünceyi, tasarımı, görüntüyü; zengin imge ve simgelerle, seslerin uyumlu kullanımıyla ortaya çıkan, coşkulu anlatım sanatıdır.
*Nadir ŞENER HATUNOĞLU: matematikçi-bilim uzmanı*
Sunumda da belirtildiği gibi, BILDIR, 'geçen yıl' demektir. yurttaşlar aralarında şöyle konuşurlar: 'Ekinimiz bıldır daha çoktu.' Önemli deyimler de üretmiştir halkımız. Söz gelişi önceki yılın olumsuzluk uyarılarına kayıtsız kalanlar şimdi yakınınca, derler ki:
'Bıldır vurmuşlar yanına,
'Yeni kar etmiş canına.
Ayrıca, önceki zamanlarda olumsuzluk ekenler için de sonucu normal bulduklarını şöyle anlatırlar:
'Bıldır yediğin hurmalar,
'Bu yıl dübrünü tırmalar.
*Nadir Şener Hatunoğlu: matematikçi-bilim uzmanı*
KÜLEK, köy evlerinde kullanılan bir çeşit kova. Metal ya da tahta olabilir. *Nadir ŞENER HATUNOĞLU: matematikçi-bilim uzm.*
Kafkasya Türkçesi'nde, Erzurum ve Kars yöresinde şu anlamda kullanılır: 'Sırt, arka.' Sırtı kaşınan kimse, 'Dalım kaşınıyor.' der. Bu söylem, mecazi anlamda tehdit olarak da kullanılır Yaramazlık yapan çocuğa derler ki'Senin dalın kaşınıyor gabila! '
Ayrıca bir Azerbaycan türküsünde de geçmekte. Benzetme olarak türkü şöyle:
'Sen git; men de gelem dalından.'
*Nadir ŞENER HATUNOĞLU: matematikçi-bilim uzmanı*
Kafkasya Türkçesi'nde, Erzurum ve Kars'ta şu anlama gelir: 'Bela, kötülük' Birisini severken şöyle söylenir: 'Kadanı alayım senin.' Birisinin olumsuz davranışını durdurmak için de 'yakarı' olarak söylenir: 'Ne olursun yapma kadanı alayım'
*Nadir ŞENER HATUNOĞLU: matematikçi-bilim uızmanı*
Saygı ile.. Ekmeğin tandırda pişirildiği yıllar. Hamur, tahta teknede hazırlanırdı. Hamur tekneden topak tpak alınır; ekmek yapılır. Hamur ne kadar alınsa da teknede yine de hamur kalıntısı kalı. Bu kalıntı, ekmek yapmata uygun değildir. O nedenke kalıntı, bilekle dirsek arası kalınlık ve uzunlukta hazırlanır. Ekmek pişirme işi bitince, tandıra kalan kamur yapıştırılır. Fetirin bir adı da 'anık' olarak bilinir.
*Nadir Şener Hatunoğlu: matematikç-bilim uzmanı*
Genellikle koşarak koşturarak iş yapanlar, soluk soluğa kalırlar. Böylesi soluk soluğa kalmanın kısacası, TELESMEK olarak tanımlanır.. Derler ki: 'Böyle teleserek gelmene gerek yoktu.' Kafkasya Türkçesi'nde çok kullanılır. Hatta Azerbaycan televizyonundaki reklemlarda bunu sık sık görmekteyi. İşte bir reklam metni:
Bankamızın bugün başlayan kredi faialerinde, bir hafta süreyle %50 indirim vardır. Telesin! ' Yani acele edin.
*Nadir ŞENER HATUNOĞLU:matematikçi-bilim uzmanı'
Genellikle koşarak koşturarak iş yapanlar, soluk soluğa kalırlar. Böylesi soluk soluğa kalmanın kısacası, TELESMEK olarak tanımlanır.. Derler ki: 'Böyle teleserek gelmene gerek yoktu.' Kafkasya Türkçesi'nde çok kullanılır. Hatta Azerbaycan televizyonundaki reklemlarda bunu sık sık görmekteyi. İşte bir reklam metni:
Bankamızın bugün başlayan kredi faialerinde, bir hafta süreyle %50 indirim vardır. Telesin! ' Yani acele edin.
*Nadir ŞENER HATUNOĞLU:matematikçi-bilim uzmanı'
DİDAR, yüz, çehre demektir. Hatta halk arasında bir de söylem vardır. Hasta olup da iştahı yerinde olanlar için şöyle şakalaşılır: 'Didarı hafta ama yudarı iyi.'
'İzbe' tenha, kuytu (yer) anlamına gelir.