Universitede Gruplasma ve 'Patates' Hatun Benzetmesi
Bir gruba ait olma, birileriyle bir sey paylasma herkes icin sart olan bir durumdur. Cunku dedikleri gibi, insan sosyal bir mahluktur ve her ne kadar ruha inansa da ya da inanmasa da, ruhunu hareket ettirecek muharriklere ihtiyac duyar. Bunlari da bir gruba dahil olarak, pasif ya da aktif bir sekilde tedarik edebilir. Bu sistem universitelerde de ayni sekilde islemektedir. Hatta universiteleri bir kenara birakip daha oncesine gidersek, gruplasma ilkokul siralarindan baslamaktadir. Bazen ogretmenin zekiler ve zeki olmayanlar ya da caliskanlar ya da caliskan olmayanlar seklinde tasnifine muhatap olan ogrenciler, teneffuslerde-erkekler icin konusursak- maca alinanlar ve alinmayanlar seklinde tezahur ettigini gorebilirler. Ve insanlar, grubun genel hatlarina gore tepki gorurler etraflarindan. Misal bir ogretmen, tembel ogrencilerin hepsine, asagilayici ve her daim onlarin yuzlerine bunu vurmak suretiyle davranabilir. Caliskanlarina ise, onlar birer yildizdir ve yaptiklari cogu sey-hatali bile olsa- musamaha gosterilebilir. Gruplasmalar ortaokul siralarinda da devam eder, lisede de... Misal, biz kendini bir halt sanan birkac herif, lisede takim elbise altina spor ayakkabi giyen cocuklari asagilar, onlara gulerdik. Bize gore bu, sadece bir estetik ve zevk sorunuydu. Halbuki bizler, o cocugun onu giymesine sebep olan zorunlulugu veyahut sosyal gerceklik basligi altindaki hayati gormezden geliyorduk. Cunku bu sekilde dusunulmeye degmezdi. Universite de ise isler daha bir baska seyre giriyor. İnsanlar universite ortaminin onlara bahsettigi ozgurluk mefhumu dogrultusunca, dahil olduklari gruplarda istediklerini, istedikleri sekilde icra ediyorlar. Universiteye yeni gelen bir bireyin en cok istedigi seylerden biri; bir gruba dahil olmaktir. O da bilir ki, eger bir gruba dahil olursa, pek fazla sIkInti cekmez. Ornegin arkadas acisindan ya da bir odev ya da gezip, tozma ya da manita/erkek arkadas bulma olaylarinda oldukca sansli sayilabilir. İnsanlar bunun icin dans kuluplerine, dagcilik kuluplerine, dusunce kuluplerine, solcu kuluplere ve bilimum bir suru gruba ve kulube dahil olmaktadirlar. Tabii ki ben burda hepsini ayni kefeye koymuyorum; cunku gercekten o ise ilgi duyan insanlar da olabilir ve muhakkak ki vardir. Gruplasmanin en vahim sonuclarindan biri, disarida mutlaka ogrenci birakmasidir. Can egrisi gibi. Bir sinifta eger can uygulaniyorsa, mutlaka kalan ogrenci olmalidir:rekabet. Soyle bir gercek vardir ki; herkes bir gruba dahil olmak istemez ya da bir gruba dahil olacak kadar kendini ne cesur ne de yetenekli gorebilir. Bu onun karakterinden ve yetisme tarzindan kaynaklanmaktadir. iyi bir okulda okuyan ogrenci senelerini bu okula gelmek icin harcamis, bunun icin de cok calismistir ve sonunda semeresini iyi bir okulun iyi bir bolumune kapagi atarak almistir. Ama, o seneler boyunca cogu seyi dersleri ugruna feda etmis, bir bakima asosyal olmus ve bir de ailesi onu hirsli, her zaman iyisi, en iyisi olmaya zorladiysa, bu adam universiteye geldiginde nasil olur da bir gruba dahil olabilir? Onun tek emeli, gene en iyisi olmaktir ve bunun icin de, gene deliler gibi calisacaktir. Gruplarin diger bir ozelligi, gruba dahil olan insanlarin, grup disindakiler hakkinda bir kaniya sahip olmasi gercegidir. Nasil ki; biz bir grup liseli olarak, takim altina spor ayakkabi giyenler hakkinda ortak bir yargiya vardiysak; onlar da kendilerine benzemeyenler hakkinda ortak bir yargiya varacaklar ve bu yuzden de onyargili olacaklardir o insanlara karsi. Bu, her gurubun aslinda tamamen acik bir yapiya degil, git gide icine kapanan bir yapiya sahip oldugunu gostermektedir. Yani bir gruba dahil olmak sosyallesmekten cok, bir kisi olarak asosyallesmenin, bir grup insanlar olarak asosyallesmesinden baska bir sey degildir. Dahasi grup olarak hareket eden insanlar her ne kadar kendi dusuncelerini seslendirseler de, sonucta grup kararina uyacaklardir. Misal, az once bizim arkadaslarin yanina bir cocuk geldi. Su gozluklu, surekli calisan, asla kopya cekmeyen ve sadece kendilerinin guldukleri esprilerden yapan bir cocuk. Orda sinavin birinde kopya vermedigi bir arkadas da vardi. Kimse cocukla konusmadi, o ise onlarla konusmaya calisti. Ben tanimiyordum cocugu, ama o ortamdaki genclerden biri:' bu da nerden cikti ' dedi sessizce. İste benim anlatmak istedigim de bu. Grupdisi kalmis bir insani, kendilerine benzemedigi icin iyice disliyorlar. Cunku onlar bircok insandan mutesekkil. Halbuki grupdisi birakilan o cocuk tek basina. Ve onlara dahil olmak icin, hepsinin sevgisini kazanmak zorunda, dahası hepsine yalakalik yapmak... Ama bunun da vahim bir sonucu var: O insanların bu cocugu, bu sekilde onlara katilmaya calismasindan oturu kullanmalari. O gruptaki insanlar birbirlerinden guc aldiklari icin, tek baslarina kalamanin ne demek oldugunu bilmedikleri icin, fakultenin en kallafi insanlarindan olduklarini sanirlar. Guc, birlikteliktedir dusturundan hareket ederler. Oysa onlari birlikte tutan, sadece birbirlerine ihtiyaclari oldugudur. İhtiyaclari cercevesi icinde, iyi bir dialoga girerler, belki arkadas olurlar ve arkadaslik kilifi altinda, ihtiyac olayini bilincli ya da degil gizlerler. Okul bittikten sonra ise, baska gruplara-ihtiyaclarina cevap veren- dahil olurlar ve ordaki insanlarla da cok iyi ahbap olurlar. Tek baslarina kalmazlar hic bir zaman, cunku onlar ancak baskalarinin yanindan gucludurler. Halbuki tek basina kalmak, bir nevi her seyi tek basina omuzlamak, hayatin gerceklerinden biridir. Cunku hicbir insan her zaman baska insanlarla olamaz. Dunku gazetede, sahte rakidan dolayi 96 yilinda gozlerini kaybetmis olan adam soyle diyordu:' o olay benden ailemi, isimi, arkadaslarimi aldi; artik hic kimse beni arayip sormuyor' Artik o yalniz ve belki de ilk defa hayatindaki zorluklari yalniz basina karsilamak zorunda. Bu insanlarin da basina gelebilecek olanlardan birinin bu olma ihtimali her zaman var. Kucuk zorluklar olmadan buyuk zorluklarla mucadele etmenin olanagi olduguna ben kanaat getirmiyorum. Patates olayi ise bambaska bir konu gibi gorunse de, bir gruba dahil olan insanlarin, hoslanmadiklari ve onlarin gozlerine hos gorunmeyen kizlar hakkinda soyledikleri bir kalip. Patates gibi hatun sozcugu. Bir kiz ya patatestir ya degildir; degilse hos bir kizdir ve dikkate alinabilir; eger patatezse gormezden gelinmelidir. Belki cok fazla sert oldu; ama asagi yukari boyle bir sey. Bir de su durum var: Bir kiz icin bu lafi eden bir ogrenci, gidip de o kizin notlarindan, yaptigi odevden faydalanabildigi gibi, yuzune de gulebilmektedir. Ve baska yerlerde bu kizdan patates olarak bahsedebilmektedir. Bu da onun ne kadar ikiyzulu ve cikarlari onu nereye gotururse o sekilde harekte ettigini ve cikarlari icin sevmedigi bir insanin bile yuzune gulebildigini gosterir. Adice; ama kim yapmiyor ki!
Sonuc: İnsan olmak zor, tek basina kalmak da zor; secimler yapilmali ve ona gore hareket edilmeli. İnsan kendi dogrularini, hakikati baz olarak sekillendirmeli. Ama hakikat nedir? İste, referans alinacak hakikat eger dogru secilmezse, her zaman yanlis yapacaktir insan.
Makina Fakultesi ' Bugun her zaman gecmis ve gelecektir' uuuuhhhh ozlu soze bak be :))) Hem sosyolojik tespitlerde bulun, hem de ozlu soz soyle.aman da aman :))))
üniversiteler ne kadar kendisi hakkında iyi şeyler düşünülse de,tam tersini düşündüren şeylerdir.. insanı kandırmaktan başka hiç bişeye yaramadığını düşünüyorum.. orayı bitirip tonlarca para ve kariyer sahibi oluyorsun..ee maden o kadar iyiydim neden ona vantuz gibi yapıştın..o olmadan olmaz mıydı? ..bir koltuık değneğinden başka hiç bi vasfı yok açıkcası...yada oraya gidip hebele hübele sokaklarda milletin eiline kağıt tutuşturan çoçuklardan başka pardon çocuklar dedim robot demeliydim) ..bişe yetiştirmiyor... yada gerdek öncesi ön deneyim yaşamak isteyen binlerce abaza için iyi bi fırsat oluyor...
4 yıldan sonra bitmeyen birde lisans üstü eğitim yapılır ve adamı öperler bu arada ekonomi ince iş teori ve pratik için bakınız ceteris paribus artık net adresinide siz bulun
Lisedeyken girebilmek için çok uğraştığım girdikten sonra da (her ne kadar tam olarak idealimdeki üniversite olmasa da) iyiki de uğraşmışım ve kazanmışım dediğim bilim kurumu.
Orada sıkıcı formaları giyme zorunluluğunuz yoktur.Kendini öğrenmeye adamış bir birey olarak kütüphaneye kolunuzda kitaplarınızla girmek ve masanızda cilt cilt kitaplarla ders çalışmak size kendinizi özel hissettirir.Derslerin hepsine istek ve merakla girersiniz.Çünkü zaten istediğiniz bölüme girmişsinizdir ve konu ilginizi çekmektedir.
İnternette bir konu hakkında bilgi taraması yapmak ve o konuyu ingilizce sitelerden anlamaya çalışmakla kendinizi bir hayli büyümüş hissedersiniz.
Dışarda veya çarşıda hocalarınızla karşılaştığınızda onlarla selamlaştığınızda kendinizi bir 'değişik' hissedersiniz.
Okulun kantininde oturmanın ve çene çalmanın bile ayrı bir zevki vardır.
Eğer ailenizden uzakta okuyorsanız tek başınıza yolculuk yapmanın zevki bile farklıdır.Yanınızdaki teyzenin sizi branşınız hakkında sorgulaması ve kendi dertlerini anlatması ve kızım sen kimlerdensin diyerek sorgusunu daha da ilerilere taşıması da sıradan çok rahat rastlanabilir olaylardandır.
Ve sene sonu gelip de memleketinize döndüğünüzde can dostlarınızla paylaşacak o kadar çok şeyiniz vardır ki,araya giren yüzlerce kilometrenin dahi eski saflığınızdan birşey eksiltmediğini görmek bir harikadır.
Arkadaşlarınızla şehrin sokaklarında dolaşmak,kimi zaman bir dondurmayı paylaşmak,bazen dolmuşta sesinizin tonunu çok kaçırdığınızı size dönüp gülümseyerk bakan amcalardan anlayarak arkadaşınızla aynı anda susmak,yapılan esprilere hep beraber gülebilmek...
ben senin atıldığına üzüldüm. her halde baş örtüsünden dolayı uzaklaştırma almışsın üzüldüm cünkü o senin inancın gereği taktığın bir elbise (diyeyim) . umarım tekrar dönersin okuluna............. ünv bana göre farklı bir dünya yaratma yeri ufkunu geliştitme yeri. bilimsel olarak kendini geliştirme yeri, insanlığa faydalı olmak icin atılan ilk adım.
simdi uzerinde durdugum, olmaktan da oldukca keyif aldıgım, hic kopmak istemedgim, her gun beni yeni seylerle karsılayan, bol yesil, bol insan, bol bol bol, sınırsız ve bilindik bir kara parcası... burda olmayı seviyorum :)))
Aslında sadece üniversiteler için değil geniş manada bütün eğitim sistemimiz için eğitimden ziyade istihtam merkezli bir yapıda olduğunu düşünüyorum...
Yani:bu kadar genç nufusu olan ve bunların sokaklarda tehlike olmasını (haklı olarak) istemeyen sistem daha rahat kontrol altına alabilmek ve tehlikesiz! ! hale getirebilmek için birşeylerle meşgul etmesi gerekliliğini farketmiş durumda.
Yoksa herkes farkında ki şu andaki eğitim kalitemiz belki 40 yıl öncesinden bile daha düşük ama önemli olan istihdam olduğu için gençler bir arada ve pasif bir şekilde muhafaza edilmekte....
Eğer yeterli ortam bulunsa pratik eğitim ve mesleki gelişim için inanılmaz bir potansiyel var lakin bu kadar insana ne labaratuar ne atölye ne de kaliteli öğretmen bulmak mümkün değil...
Mesela İst. Edebiyat Fakültesinden beraber mezun olduğum bir arkadaşım öğretmenliğe başladıktan sonra şunu anlatmıştı:
Öğrencilerinden biri tenefüste gelip küçük ünlü uyumunu sorar tabi bizimki unutmuş (fakülteyi bir gün uzun uzun anlatmak isterim) ama hiç bozuntuya vermemiş... Böyle ciddi mevzular tenefüste konuşulmaz deyip daha sonra izah etmek üzere çocuğu göndermiş ardından oturup tekrar çalışmış ve çocuğa anlatmış....
Bir başkadır benim memleketim....bir başkadır benim öğretmenim.....
merhaba, öss ye hazırlanıyorum. ne için? hayallerimiz neler? bunların hiçbir önemi kalmıyor.. iş sıkıntısı tüm beklentilerimizi yiyip bitiriyor.. söyler misiniz? biz neden okuyoruz o halde? bu kısır döngü ne zaman sona erecek..
üniversite bence duygusuz bilimin ateist yansıması demek, ve artık bilimin yerini zavallı öğrencilerin asıl zavallı olan asistanların elinde bir kendi kendini tatmin etme aracı olarak kullanılması...
Üniversite sadece anfi derslik hoca değil.En başta herkes bir iş sahibi olmak amacıyla girer ama öğrenmek isteyen hayata dair çok şey öğrenir.Bazıları ise sirk sanıp soytarılık yaparlar, doğru.Yök gibi bir kurumun olması ise bu ülkenin utancıdır, öyle olmalı.Üniversitede polisin bulunması ne kadar yanllışsa, işi gücü kavga hır gür olan insanların, üniversiteye sadace bunu için gelmeleri de bir o kadar talihsizliktir.
girince, girmek için harcadığınız tüm çabalar için pişman olduğunuz, çıkınca işsiz kaldığınız, içinde bilimden çok politika yapılan, gençlerin en dinamik çağlarını sisteme zararlı olmayacakları şekilde geçirmelerini sağlamak amacıyla oluşturulmuş eğitim (!) kurumu...
herkesin hayali,okumak istedeği daha doğrusu zorunda olduğu 4 yılı bitirdikten sonra kendisini geliştirmesi gerektiği eğitim kurumu..
11.05.2005 13:42
Mai Salon
Universitede Gruplasma ve 'Patates' Hatun Benzetmesi
Bir gruba ait olma, birileriyle bir sey paylasma herkes icin sart olan bir durumdur. Cunku dedikleri gibi, insan sosyal bir mahluktur ve her ne kadar ruha inansa da ya da inanmasa da, ruhunu hareket ettirecek muharriklere ihtiyac duyar. Bunlari da bir gruba dahil olarak, pasif ya da aktif bir sekilde tedarik edebilir. Bu sistem universitelerde de ayni sekilde islemektedir. Hatta universiteleri bir kenara birakip daha oncesine gidersek, gruplasma ilkokul siralarindan baslamaktadir. Bazen ogretmenin zekiler ve zeki olmayanlar ya da caliskanlar ya da caliskan olmayanlar seklinde tasnifine muhatap olan ogrenciler, teneffuslerde-erkekler icin konusursak- maca alinanlar ve alinmayanlar seklinde tezahur ettigini gorebilirler. Ve insanlar, grubun genel hatlarina gore tepki gorurler etraflarindan. Misal bir ogretmen, tembel ogrencilerin hepsine, asagilayici ve her daim onlarin yuzlerine bunu vurmak suretiyle davranabilir. Caliskanlarina ise, onlar birer yildizdir ve yaptiklari cogu sey-hatali bile olsa- musamaha gosterilebilir. Gruplasmalar ortaokul siralarinda da devam eder, lisede de... Misal, biz kendini bir halt sanan birkac herif, lisede takim elbise altina spor ayakkabi giyen cocuklari asagilar, onlara gulerdik. Bize gore bu, sadece bir estetik ve zevk sorunuydu. Halbuki bizler, o cocugun onu giymesine sebep olan zorunlulugu veyahut sosyal gerceklik basligi altindaki hayati gormezden geliyorduk. Cunku bu sekilde dusunulmeye degmezdi.
Universite de ise isler daha bir baska seyre giriyor. İnsanlar universite ortaminin onlara bahsettigi ozgurluk mefhumu dogrultusunca, dahil olduklari gruplarda istediklerini, istedikleri sekilde icra ediyorlar. Universiteye yeni gelen bir bireyin en cok istedigi seylerden biri; bir gruba dahil olmaktir. O da bilir ki, eger bir gruba dahil olursa, pek fazla sIkInti cekmez. Ornegin arkadas acisindan ya da bir odev ya da gezip, tozma ya da manita/erkek arkadas bulma olaylarinda oldukca sansli sayilabilir. İnsanlar bunun icin dans kuluplerine, dagcilik kuluplerine, dusunce kuluplerine, solcu kuluplere ve bilimum bir suru gruba ve kulube dahil olmaktadirlar. Tabii ki ben burda hepsini ayni kefeye koymuyorum; cunku gercekten o ise ilgi duyan insanlar da olabilir ve muhakkak ki vardir.
Gruplasmanin en vahim sonuclarindan biri, disarida mutlaka ogrenci birakmasidir. Can egrisi gibi. Bir sinifta eger can uygulaniyorsa, mutlaka kalan ogrenci olmalidir:rekabet. Soyle bir gercek vardir ki; herkes bir gruba dahil olmak istemez ya da bir gruba dahil olacak kadar kendini ne cesur ne de yetenekli gorebilir. Bu onun karakterinden ve yetisme tarzindan kaynaklanmaktadir. iyi bir okulda okuyan ogrenci senelerini bu okula gelmek icin harcamis, bunun icin de cok calismistir ve sonunda semeresini iyi bir okulun iyi bir bolumune kapagi atarak almistir. Ama, o seneler boyunca cogu seyi dersleri ugruna feda etmis, bir bakima asosyal olmus ve bir de ailesi onu hirsli, her zaman iyisi, en iyisi olmaya zorladiysa, bu adam universiteye geldiginde nasil olur da bir gruba dahil olabilir? Onun tek emeli, gene en iyisi olmaktir ve bunun icin de, gene deliler gibi calisacaktir.
Gruplarin diger bir ozelligi, gruba dahil olan insanlarin, grup disindakiler hakkinda bir kaniya sahip olmasi gercegidir. Nasil ki; biz bir grup liseli olarak, takim altina spor ayakkabi giyenler hakkinda ortak bir yargiya vardiysak; onlar da kendilerine benzemeyenler hakkinda ortak bir yargiya varacaklar ve bu yuzden de onyargili olacaklardir o insanlara karsi. Bu, her gurubun aslinda tamamen acik bir yapiya degil, git gide icine kapanan bir yapiya sahip oldugunu gostermektedir. Yani bir gruba dahil olmak sosyallesmekten cok, bir kisi olarak asosyallesmenin, bir grup insanlar olarak asosyallesmesinden baska bir sey degildir. Dahasi grup olarak hareket eden insanlar her ne kadar kendi dusuncelerini seslendirseler de, sonucta grup kararina uyacaklardir.
Misal, az once bizim arkadaslarin yanina bir cocuk geldi. Su gozluklu, surekli calisan, asla kopya cekmeyen ve sadece kendilerinin guldukleri esprilerden yapan bir cocuk. Orda sinavin birinde kopya vermedigi bir arkadas da vardi. Kimse cocukla konusmadi, o ise onlarla konusmaya calisti. Ben tanimiyordum cocugu, ama o ortamdaki genclerden biri:' bu da nerden cikti ' dedi sessizce. İste benim anlatmak istedigim de bu. Grupdisi kalmis bir insani, kendilerine benzemedigi icin iyice disliyorlar. Cunku onlar bircok insandan mutesekkil. Halbuki grupdisi birakilan o cocuk tek basina. Ve onlara dahil olmak icin, hepsinin sevgisini kazanmak zorunda, dahası hepsine yalakalik yapmak... Ama bunun da vahim bir sonucu var: O insanların bu cocugu, bu sekilde onlara katilmaya calismasindan oturu kullanmalari.
O gruptaki insanlar birbirlerinden guc aldiklari icin, tek baslarina kalamanin ne demek oldugunu bilmedikleri icin, fakultenin en kallafi insanlarindan olduklarini sanirlar. Guc, birlikteliktedir dusturundan hareket ederler. Oysa onlari birlikte tutan, sadece birbirlerine ihtiyaclari oldugudur. İhtiyaclari cercevesi icinde, iyi bir dialoga girerler, belki arkadas olurlar ve arkadaslik kilifi altinda, ihtiyac olayini bilincli ya da degil gizlerler. Okul bittikten sonra ise, baska gruplara-ihtiyaclarina cevap veren- dahil olurlar ve ordaki insanlarla da cok iyi ahbap olurlar. Tek baslarina kalmazlar hic bir zaman, cunku onlar ancak baskalarinin yanindan gucludurler. Halbuki tek basina kalmak, bir nevi her seyi tek basina omuzlamak, hayatin gerceklerinden biridir. Cunku hicbir insan her zaman baska insanlarla olamaz. Dunku gazetede, sahte rakidan dolayi 96 yilinda gozlerini kaybetmis olan adam soyle diyordu:' o olay benden ailemi, isimi, arkadaslarimi aldi; artik hic kimse beni arayip sormuyor' Artik o yalniz ve belki de ilk defa hayatindaki zorluklari yalniz basina karsilamak zorunda. Bu insanlarin da basina gelebilecek olanlardan birinin bu olma ihtimali her zaman var. Kucuk zorluklar olmadan buyuk zorluklarla mucadele etmenin olanagi olduguna ben kanaat getirmiyorum.
Patates olayi ise bambaska bir konu gibi gorunse de, bir gruba dahil olan insanlarin, hoslanmadiklari ve onlarin gozlerine hos gorunmeyen kizlar hakkinda soyledikleri bir kalip. Patates gibi hatun sozcugu.
Bir kiz ya patatestir ya degildir; degilse hos bir kizdir ve dikkate alinabilir; eger patatezse gormezden gelinmelidir. Belki cok fazla sert oldu; ama asagi yukari boyle bir sey. Bir de su durum var: Bir kiz icin bu lafi eden bir ogrenci, gidip de o kizin notlarindan, yaptigi odevden faydalanabildigi gibi, yuzune de gulebilmektedir. Ve baska yerlerde bu kizdan patates olarak bahsedebilmektedir. Bu da onun ne kadar ikiyzulu ve cikarlari onu nereye gotururse o sekilde harekte ettigini ve cikarlari icin sevmedigi bir insanin bile yuzune gulebildigini gosterir. Adice; ama kim yapmiyor ki!
Sonuc: İnsan olmak zor, tek basina kalmak da zor; secimler yapilmali ve ona gore hareket edilmeli. İnsan kendi dogrularini, hakikati baz olarak sekillendirmeli. Ama hakikat nedir? İste, referans alinacak hakikat eger dogru secilmezse, her zaman yanlis yapacaktir insan.
Makina Fakultesi ' Bugun her zaman gecmis ve gelecektir' uuuuhhhh ozlu soze bak be :))) Hem sosyolojik tespitlerde bulun, hem de ozlu soz soyle.aman da aman :))))
beyazit..cinaralti :)
ÖNEMLİ OLAN İNSANIN KENDİNİ YETİŞTİREBILMIŞMİŞ OLMASI. BU DEMEK DEGILKI UNIVERSITE YE KASMA..ONCE KZAN BITIR SONRA KENDINI GELISTIR...
üniversiteler ne kadar kendisi hakkında iyi şeyler düşünülse de,tam tersini düşündüren şeylerdir..
insanı kandırmaktan başka hiç bişeye yaramadığını düşünüyorum..
orayı bitirip tonlarca para ve kariyer sahibi oluyorsun..ee maden o kadar iyiydim neden ona vantuz gibi yapıştın..o olmadan olmaz mıydı? ..bir koltuık değneğinden başka hiç bi vasfı yok açıkcası...yada oraya gidip hebele hübele sokaklarda milletin eiline kağıt tutuşturan çoçuklardan başka pardon çocuklar dedim robot demeliydim) ..bişe yetiştirmiyor...
yada gerdek öncesi ön deneyim yaşamak isteyen binlerce abaza için iyi bi fırsat oluyor...
4 yıldan sonra bitmeyen birde lisans üstü eğitim yapılır ve adamı öperler bu arada ekonomi ince iş teori ve pratik için bakınız ceteris paribus artık net adresinide siz bulun
dört yılın sonunda elinde kağıt parçasıyla dolaşıpda kapılar yüzüne kapanırken hay eşşek kafam nereden gittim dirsek çürüttüm dediğin yer
Herşey
Hiçbir şeeey
her takımdan var işte
Lisedeyken girebilmek için çok uğraştığım girdikten sonra da (her ne kadar tam olarak idealimdeki üniversite olmasa da) iyiki de uğraşmışım ve kazanmışım dediğim bilim kurumu.
Orada sıkıcı formaları giyme zorunluluğunuz yoktur.Kendini öğrenmeye adamış bir birey olarak kütüphaneye kolunuzda kitaplarınızla girmek ve masanızda cilt cilt kitaplarla ders çalışmak size kendinizi özel hissettirir.Derslerin hepsine istek ve merakla girersiniz.Çünkü zaten istediğiniz bölüme girmişsinizdir ve konu ilginizi çekmektedir.
İnternette bir konu hakkında bilgi taraması yapmak ve o konuyu ingilizce sitelerden anlamaya çalışmakla kendinizi bir hayli büyümüş hissedersiniz.
Dışarda veya çarşıda hocalarınızla karşılaştığınızda onlarla selamlaştığınızda kendinizi bir 'değişik' hissedersiniz.
Okulun kantininde oturmanın ve çene çalmanın bile ayrı bir zevki vardır.
Eğer ailenizden uzakta okuyorsanız tek başınıza yolculuk yapmanın zevki bile farklıdır.Yanınızdaki teyzenin sizi branşınız hakkında sorgulaması ve kendi dertlerini anlatması ve kızım sen kimlerdensin diyerek sorgusunu daha da ilerilere taşıması da sıradan çok rahat rastlanabilir olaylardandır.
Ve sene sonu gelip de memleketinize döndüğünüzde can dostlarınızla paylaşacak o kadar çok şeyiniz vardır ki,araya giren yüzlerce kilometrenin dahi eski saflığınızdan birşey eksiltmediğini görmek bir harikadır.
Arkadaşlarınızla şehrin sokaklarında dolaşmak,kimi zaman bir dondurmayı paylaşmak,bazen dolmuşta sesinizin tonunu çok kaçırdığınızı size dönüp gülümseyerk bakan amcalardan anlayarak arkadaşınızla aynı anda susmak,yapılan esprilere hep beraber gülebilmek...
(Ben de çok fazla sevindirik olmuşum yahu :)))))
İçi boşaltılan...
ilim öğreniniz.
üniversite bence gelecek ama türkiye gibi bir yerde bunun olması için yapabildiğin en üst kademeye gelmen ve tecrübe sahibi olman gerekir
özgür değil, kaliteli değil. nedir?
ben senin atıldığına üzüldüm. her halde baş örtüsünden dolayı uzaklaştırma almışsın üzüldüm cünkü o senin inancın gereği taktığın bir elbise (diyeyim) . umarım tekrar dönersin okuluna............. ünv bana göre farklı bir dünya yaratma yeri ufkunu geliştitme yeri. bilimsel olarak kendini geliştirme yeri, insanlığa faydalı olmak icin atılan ilk adım.
simdi uzerinde durdugum, olmaktan da oldukca keyif aldıgım, hic kopmak istemedgim, her gun beni yeni seylerle karsılayan, bol yesil, bol insan, bol bol bol, sınırsız ve bilindik bir kara parcası...
burda olmayı seviyorum :)))
..ilişiğim kesildi..halk dilinde'şutlandım', benim dilimde'kendim bıraktım'...fln flan.
Aslında sadece üniversiteler için değil geniş manada bütün eğitim sistemimiz için eğitimden ziyade istihtam merkezli bir yapıda olduğunu düşünüyorum...
Yani:bu kadar genç nufusu olan ve bunların sokaklarda tehlike olmasını (haklı olarak) istemeyen sistem daha rahat kontrol altına alabilmek ve tehlikesiz! ! hale getirebilmek için birşeylerle meşgul etmesi gerekliliğini farketmiş durumda.
Yoksa herkes farkında ki şu andaki eğitim kalitemiz belki 40 yıl öncesinden bile daha düşük ama önemli olan istihdam olduğu için gençler bir arada ve pasif bir şekilde muhafaza edilmekte....
Eğer yeterli ortam bulunsa pratik eğitim ve mesleki gelişim için inanılmaz bir potansiyel var lakin bu kadar insana ne labaratuar ne atölye ne de kaliteli öğretmen bulmak mümkün değil...
Mesela İst. Edebiyat Fakültesinden beraber mezun olduğum bir arkadaşım öğretmenliğe başladıktan sonra şunu anlatmıştı:
Öğrencilerinden biri tenefüste gelip küçük ünlü uyumunu sorar tabi bizimki unutmuş (fakülteyi bir gün uzun uzun anlatmak isterim) ama hiç bozuntuya vermemiş... Böyle ciddi mevzular tenefüste konuşulmaz deyip daha sonra izah etmek üzere çocuğu göndermiş ardından oturup tekrar çalışmış ve çocuğa anlatmış....
Bir başkadır benim memleketim....bir başkadır benim öğretmenim.....
Muhabbetle
merhaba,
öss ye hazırlanıyorum. ne için? hayallerimiz neler? bunların hiçbir önemi kalmıyor.. iş sıkıntısı tüm beklentilerimizi yiyip bitiriyor..
söyler misiniz? biz neden okuyoruz o halde? bu kısır döngü ne zaman sona erecek..
sevgi ve saygılar..
Toplumun putlarından biri...
Öğrenmeyi öğreten, kişisel aydınlanmaya en çok katkıda bulunan kurum.
Tahsil cahilliği alır...ÖKÜZLÜK baki kalır.Bizim okulun tum sınıflarına yazdım...
üniversite bence duygusuz bilimin ateist yansıması demek, ve artık bilimin yerini zavallı öğrencilerin asıl zavallı olan asistanların elinde bir kendi kendini tatmin etme aracı olarak kullanılması...
Üniversite sadece anfi derslik hoca değil.En başta herkes bir iş sahibi olmak amacıyla girer ama öğrenmek isteyen hayata dair çok şey öğrenir.Bazıları ise sirk sanıp soytarılık yaparlar, doğru.Yök gibi bir kurumun olması ise bu ülkenin utancıdır, öyle olmalı.Üniversitede polisin bulunması ne kadar yanllışsa, işi gücü kavga hır gür olan insanların, üniversiteye sadace bunu için gelmeleri de bir o kadar talihsizliktir.
Hademe olamayacak, panayır cambazlarının, maaşlı soytarı kontenjanından(hoca diye) atandıkları ile Libidosunun peşinde koşmaktan fırsat bulduğunda yanlızca ders kitaplarını karıştıran şaşkınlar ordusunun birlikte sahnelediği SİRK GÖSTERİSİ.
önce YÖK ü sonra polisi atmalı...
insan mutlaka 4 yıllık bir fakülte okumalı sonunda bir iş sahibi olacagını biliyorsa üniversite hayatı daha keyif verici oluyor
girince, girmek için harcadığınız tüm çabalar için pişman olduğunuz, çıkınca işsiz kaldığınız, içinde bilimden çok politika yapılan, gençlerin en dinamik çağlarını sisteme zararlı olmayacakları şekilde geçirmelerini sağlamak amacıyla oluşturulmuş eğitim (!) kurumu...
Bu sene...
özgür üniversite özgür düşünce