'Ulusal egemenlik ' herşeyden önce bir ülkenin iç işlerine kimseyi karıştırmama hakkı, bir halkın kendisine en uygun hükümet biçimini ve hayat tarzını seçme hakkıdır.
egemenliği tek bir ulusal kimliğe indirgeyen, etnik bağnazlık: TSKyı nato emrine, ekonomiyi İMF emrine veren temelde aynı partilerin başkanlık koltuğuna oturtmaktan öteye gitmeyen bir 'seçim' sistemiyle yürüyen bir demokrasi temaşası
23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI (örnek bir konuşma)
Bugün 23 Nisan Yurdun her köşesinde Al bayrağın gölgesinde Buluşun çocuklar...
Bugün, ulusal egemenliğimizin sembolü olan TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ'nin kuruluşunun 87. yıl dönümüdür. Bugün, kutsal topraklarımızı işgal eden düşmanları yurdumuzdan atmak için ant içtiğimiz bir gündür. Bugün, yok edilmeye çalışılan asil bir ulusun, tek yürek, tek bilek, tek vücut haline geldiği bir gündür. Bugün, Büyük önder Mustafa Kemal Paşa'nın çevresinde, çelik bir halka, tunç bir kale olduğumuz bir gündür. Bugün, kendini Türk hisseden herkesin göğüslerinin kıvançla dolduğu bir gündür. Bugün, köhne bir binada, yepyeni bir ruh ve imanla, yepyeni bir devletin temellerinin atıldığı bir gündür. Bugün, milli egemenliğimizin Türk çocuklarına BAYRAM olarak armağan edildiği bir gündür. Bugün 23 Nisan, dünya çocuklarına armağan edilen İLK ve TEK BAYRAM günüdür. ... Ve bu bayramın anlamına varabilmek, bu bayramı damarlarımızda hissedebilmek için 87 yıl öncesine; 23 nisan 1920 yıllarına gidelim.Yurdumuzu düşmanlar her yandan işgal ediyor, Türk Ulusunun özgürlüğü göz göre göre elden gidiyor,tehlike gittikçe büyüyor ve yakınlaşıyordu. Elde ne para, ne cephane, ne de asker vardı. Politik yollardan giderek, düşmandan merhamet dilenmekle, bu büyük ulus ve bu kutsal vatan kurtarılamazdı. ' Padişahım çok yaşa! ' diyerek padişahın da ömrü uzatılamazdı. Yıllarca Osmanlıdan yardım dileyen, Osmanlı'nın karşısında el pençe divan duran, hatta Osmanlı'ya kurtarıcı gözüyle bakan düşmanlarımız, bunları unutmuşlardı. Daha da ileri giderek, Osmanlı'ya 'Hasta Adam' damgasını vurmuşlardı. Türkleri öz vatanlarından yok edeceklerini sanıyorlardı. Yıllar önce kesin kararlarını vermişler, hazırlıklarını da ona göre yapmışlardı. Bu nedenle masa başında paylaştıkları kutsal Anadolumuzun büyük bir bölümünü işgal etmişlerdi. Türk Ulusu ve onun gerçek temsilcileri işte bu durum karşısında, 'var olma veya yok olma' mücadelesine atılmışlardır. Bu mücadelede bir meclis kurarak, ne yapılacağını konuşmak, yeni bir hükümet kurmak, dağınık bulunan milli kuvvetleri bir arada toplamak, bir yandan ayaklanmaları, diğer yandan da vatana yer yer saldırmış olan düşmanları durdurmak gerekiyordu. İşte bu düşüncelerle 19 mayıs 1919 da Samsun'a çıkan Mustafa Kemal Paşa, Anadolu'da gerekli çalışmaları yaptıktan sonra karargahı Ankara'da kurdu. İstanbul'un işgale uğraması üzerine İstanbul'dan Anadolu'ya kaçan vatan sever millet vekillerini de etrafında toplayarak, 23 Nisan 1920 de TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ'ni açtı. Görüldüğü gibi 23 nisan 1920 tarihi, milli iradenin en açık bir şekilde belirdiği, Türk Ulusu'nun kendini yönetme yetkisini eline aldığı, TÜRKİYE CUMHURİYETİ'nin temellerinin atıldığı bir gündür. Büyük Önder Atatürk, TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ'nin açıldığı bu günü 'Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olarak ÇOCUKLARA armağan etmiştir. Ne mutlu, bu günümüzü bize armağan edenlere... Ne mutlu, bu bayramı coşkuyla kutlayanlara... *** Bugün 23 Nisan Kumral, esmer, sarışın Birlikte yaşamaya Alışın çocuklar *** Bugün 23 Nisan El ele verin Mutlu bir dünya kurun Barışın çocuklar
23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI, Sinan Adıgüzel, Sanatçı ve Arş. Yazar FARKLI BİR BAKIŞ [email protected]
Bu gün yine bir 23 Nisan, Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'dır. Ülkemizde, Ulusal iradenin, işbaşı yapmış olma gayesinin, sembolik sevincidir. Ve yine bu bayram, çocuklarımıza armağan edilmiş, eşsiz bir sevinç ve övünç bayramıdır.
Bu bayramın, bu yıl ki kutlamaları, maalesef derin devlet ideasıyla, on ikinci dalgası gerçekleşmekte olan, büyük bir yargılama(Ergenekon yargılaması) ile gölgelenmiştir. Yargılamanın sonucunu, herkes gibi merak ediyor olmamıza karşın, artık bunca zaman sonra bile, derin devlet amacının, bu boyutlarda, bir dava ile gündemimizi, meşgul ediyor olması, inanılmaz derecede utanç vericidir.
Bir taraftan biraz katı bir duruştan, derin devlete doğru kayan bir yapılanma, diğer taraftan Anayasa mahkemesince, uyarıya maruz kalmış iktidarımızın, kutuplaşmayı bir türlü ortadan kaldıramayan, tutumları arasında, sıkışmış kalmıştır, ülkemiz.
Ama her şeye rağmen, yine eski Cumhurbaşkanlarımızdan, Rahmetli Sayın İsmet İnönü’nün, söylediği güzel bir vecizi, hatırlatmadan da, olmaz. “ Bir ülkede namuslularda, en az namussuzlar kadar, cesaretli olmazsa, nice olur o ülkenin hali.”
Mustafa Kemal Atatürk gibi bir dâhinin izinde ki, ülkemiz ve insanımız, hemen, hemen birçok konuda, nasıl olurda böyle çözümsüzlüklerle dolu, çaresizlikleri solur, anlam verebilmek, gerçekten anlaşılması çok zor, bir durumdur.
Özellikle reformlarla ilgili geçmişimiz, pekte iç açıcı değildir. Zira bu güne kadar yapmış olduğumuz hemen, hemen tüm reformlar, ne acıdır ki, hep dış baskılar ve zorlamalar neticesinde, gerçekleşmiştir.
İşte önemli olan ne durumda olduğumuzun ve bu gidişle de, nereye doğru sürüklenmeye devam ettiğimizin, farkında olmamızdır. Beklide çözüm yolunda, rehber sihirli sözcük, Çanakkale ruhudur. Zira Çanakkale cephesindeki ruhu, bir bütünlükle ortaya koyup, kenetlenmenin tamda vaktidir. İnanın tüm bu şart ve koşullar neticesinde, ülkemiz de, çözüme ulaştırılamayacak, hiçbir meselemiz olamaz.
Yarınlarımızın gençliği ve büyükleri olacak olan, tüm çocuklarımızın, bayramını en içten dileklerimle kutlarım…
Yazarın Diğer Yazıları Yeni Anayasa çalışmaları ve Cumhurbaşkanlığının süresi Ermenistan'la ilişkilerimiz ve 1 Mayıs işçi bayramı 23 Nisan, Ulusal Eğemenlik ve Çocuk Bayramı Ergenekon davası ve Ermenistan’la ilişkilerimiz Engellilerin problemlerine, kulak tıkamayalım ABD Başkanı Barak Obama'nın, Türkiye ziyareti Ülkemiz gündeminde, öne çıkan gelişmeler İşte şimdi, ülkemizin gerçek gündemine, dönmenin vaktidir Yerel seçim sonuçlarının analizi İşte yine bir yerel seçim ve söz hakkı milletin Türkiye'nin, yeni dış politika, manevraları Nevruz Bayramı İki farklı Türkiye resmi Bilmem söylesem mi, söylemesem mi? Yabancı atasözlerinden bir demet İlerimi, gerimi yoksa bir ileri, iki gerimi? ABD - Türkiye, AB - Türkiye, Bölgesel ve Küresel'de Türkiye Acaba gerçekten, ne yapmak istediğimizin, farkındamıyız? İslam'dan bir kesit (10) Türkiye'de, sol ve sol'da birlik Aslında olması gerekenler Karamsar olmamak eldemi? Şu olup bitenlere hak verebilmek gerçekten çok zor Şu seçim sürecinde yaşananların, ne kadarı doğru, ne kadarı yanlış Görünen köyde, kılavuza ne hacet, efendi... Ülkemiz gündemine farklı bir bakış Nasrettin Hoca'nın hayatı ve düşündüren fıkraları Dünya ve Dünya gündemine dair izlenimler Eğitim sistemimiz ve eğitim sistemimizdeki aksaklıklar Hala en büyük problemimiz küresel kriz Yerel seçimlere doğru giderken... Tüm Dünya ile birlikte ülkemizinde kaybedecek zamanı yok Bir ülke deneme tahtasına çevrilmemelidir Siyaset her zaman için ince ayar gerektirir Şeyh Edebali'nin zamana yenilmeyen öğütleri Belkide insan olmak en üstün kimliktir İslam'dan bir Kesit (9) Küresel dünyanın gereği küresel bakıştır Sanat'ta sadece sanat değildir Ergenekon yargılaması durmak, durulmak bilmiyor Türkiye'nin dünyada ve bölgesinde ki, rolüne dair Ülkemizede adım adım değişmesi gerekenler Nihayet Başkan Bush, sahneyi, Barak Obama'ya bıraktı Global ekonomik kriz ne aşamadadır? Avrupa Birliği'ne üyelik en vazgeçilmez önceliğimiz midir? Bir ileri iki geri, bir yönetim anlayışımız olamaz Ergenekon çıkmazı ve kan rengi Ortadogu'ya devam İslam'dan bir kesit (8) Atasözleri'mizden düşündüren bir demet Ergenekon çıkmazı ve kan rengi Orta Doğu'da son durum Türkiye'de tarım ve hayvancılığın son durumu Ergenekon davası aldı başını gidiyor Ortadoğu, bu gidişle daha neler görecek Filistin, İsrail çekişmesinden düşündüren ayrıntılar 2009 yeni yılında, dünyanın genel nabzı İSRAİL VE FİLİSTİN'İN BİTMEK BİLMEYEN SAVAŞI Oldukça ilginç duran, bir Türkiye resmi Halk şiiri ve halk şiirinde başkaldırı Küresel iklim bozuklukları ve su sorunları İslamdan bir kesit (7) Dünya gündemine ilişkin özet değerlendirmeler 1915 Ermeni'lerine ilişkin hız kesmeyen tartışmalar Babaerenlerden düşündüren esintiler Türkiye kabuğunu kırma yoluna gitmelidir Dokuz günlük tatil ve sonrası gündem İslamdan bir kesit Barışsa her gün bayram, hak için canbaş kurban Dünya gündeminde öne çıkanlar… Evliyaların sertçesmesinden altın öğütler Ülkemize özgü duran gündem maddeleri Söz konusu olan seçimlerse gerisi teferuattır İslamdan bir kesit (5) Dünya ve ülkemiz gündeminde öne çıkanlar Bilgelerin dilinden vecizler Ortadoğu'dan, Irak'a ve Türkiye'den, Kuzey Irak'a Muhalefet'te süt'ten çıkmış ak kaşık değil 24 Kasım öğretmenler günü İslamdan bir kesit (4) Resmi oluşturan değişkenler 2-B Arazilerine ilişkin olarak Ne söyleyeceğini bilmiyor insan Hayvanlar ve hayvan hakları Dünyada ve ülkemizde son durum İslamdan bir kesit (3) Devlet'i yönetmek zor iştir zor Sokak çocuklarının son durumu Barak Obama ve etkileşimleri Uzlaşı ve hoşgörü Hem Mustafa, Hem Kemal, Hem de Atatürk AB RAPORU VE NELER DEĞİŞMELİ İslamdan bir kesit (2) Kriz yönetimi ABD,'den, AB.'ye ve Türkiye'den, Kıbrıs' a Çatırdayan sağlık sistemi Cumhuriyet Bayramı Krizler ve öngörü İslamdan bir kesit (1) Ergenekon ve Türban Nereye kadar Yine bir kış Makul olan Yuh yuh Küresel ve yöresel Büyüteçle Bakmalı (2) Büyüteçle Bakmalı (1) Kadın hakları Aslında herşey çok açık Mertlik Bozuldu Felaket Senaryoları Afalayan Gündem Tiyatro ve Yeşilçam Bektaşi fıkraları Ülkemiz Kanıyor Uluslararası arenadaki duruşumuz Toki ve inşaatları İşte Yine Bir Bayram Tespit
'Eski zamanların birinde bir otlakta öküz sürüsü yaşarmış.. Yaşarmış yaşamalarına ama civardaki aslanlar bir türlü rahat bırakmazlarmış onları... Hemen her gün saldırırlarmış bu sürüye... Öküz dediğin öyle yabana atılır bir hayvan değil ki, bir araya toplandılar mı kolayca defetmesini bilirlermiş o koca aslanları... Gün geçtikçe aslanları almış bir kaygı... ' Herhalde bize bu otlağı terk etmek düşüyor' demiş aslanlardan birisi... ' Evet' diye tasdik etmiş diğerleri... ' Nereye gideriz' diye düşünürlerken 'Bir dakika' diye bir ses duymuşlar gerilerden... Herkes dönüp bakmış sesin geldiği tarafa... Sürünün en çelimsiz, ama kurnaz mı kurnaz bir ferdi olan topal aslanmış söze atılan... 'Hayır' demiş, 'Hiçbir yere gitmiyoruz... Siz bana bırakın, ben hallederim bu işi.' İnanmamış kimse ona ama 'Haydi bir şans verelim ne çıkar' diye düşünmüşler... * Topal aslan elinde beyaz bayrak gitmiş öküzlerin yanına... Öküzlerin lideri olan boz öküz sormuş ne istediğini... Topal aslan 'Saygıdeğer öküz efendiler' diye başlamış lafa: 'Bugün buraya sizden özür dilemek için geldik... Evet size defalarca saldırdık, ama niye biliyor musunuz? Hep o sizin aranızdaki sarı öküz yüzünden. Onun rengi gözümüzü kamaştırıyor, aklımızı başımızdan alıyor. Onu gördük mü ne kadar barışsever olduğumuzu unutup size saldırıyoruz. Bunların hepsi sarı öküzün suçu. Verin onu bize, siz kurtulun biz de barış içinde yaşayalım! ..' Boz öküz, diğer önde gelenlerle görüşmek üzere geri çekilmiş... Hepsi de sıcak bakmışlar bu teklife... Bir tek yaşlı benekli öküz 'Olmaz' demiş ama kimseye dinletememiş sözünü... Zavallı sarı öküz teslim edilmiş aslanlara... Diğerleri üzülmüşler üzülmesine ama elden ne gelir ki! .. Bütün sürünün selameti için bir öküz... Gerekliymiş bu... Gerçekten de günlerce sürüye saldıran olmamış... Huzur içinde geçer olmuş günleri... Ama aslan milleti bu, ne kadar sabreder ki? Hele öküz etinin tadını aldıktan sonra... 'Acıktık' demişler Topal aslan boz öküzün yanına giderek 'Selam' diye girmiş söze: 'Gördünüz ya biz aslanlar ne denli uysal milletiz. Yalnız buraya bunu söylemek için gelmedim. Büyük bir problemimiz var! ..' 'Nedir? ' demiş boz öküz merakla. 'Şu sizin uzun kuyruklu öküz' demiş topal aslan ve devam etmiş: 'Öyle uzun bir kuyruğu var ki nereden baksak görünüyor. O kuyruğu salladıkça bizim de aklımız başımızdan gidiyor. Gözümüz dönüyor, sürüye saldırmamak için kendimizi zor tutuyoruz. Gelin verin onu bize bu mevzuyu burada kapatalım. Eskisi gibi barış ve huzur içinde iki taraf da hayatını sürdürsün...' Boz öküz yine istişare yapmış sürünün ulularıyla. Yine sadece benekli öküz olmuş karşı çıkan. Hepsi de 'Verelim gitsin' demişler. İstişare daha da kısa sürmüş bu defa. Dışlamışlar uzun kuyruğu sürüden. Saatler sürmüş zavallının çırpınışları ama sonunda o da yenik düşmüş aslanlara. Tekrar tekrar yinelenmiş bu olanlar. Her geçen gün daha da semirmiş aslanlar, alabildiğince güçlenmişler. Öküzlerse her geçen gün daha da zayıflamışlar, seyreldikçe seyrelmişler... Aslanlar küstahlaştıkça küstahlaşıyorlarmış. Artık bir sebep bile söyleme gereği duymuyorlarmış.. 'Verin bize şu öküzü sonra karışmayız' derlermiş sadece... Zavallı öküzlerin 'Hayır' diyebilecek güçleri kalmamış... Hepsi birer birer can veriyorlarmış aslanların pençesinde... Boz öküz de aralarında olmak üzere birkaçı kalmış en sona... 'Ne oldu bize, ne zaman kaybettik bu harbi aslanlara karşı, oysa ne kadar da güçlüydük? ' diye sormuş biri boz öküze... 'Biz' demiş boz öküz, gözleri nemli ve sesi pişmanlıkla titreyerek, 'Sarı Öküz'ü verdiğimiz gün kaybettik bu harbi! .'
Sağlın
Çokkkk teşekkürler ??
çok güzel olmuş
çok iyi bir kaynak
'Ulusal egemenlik ' herşeyden önce bir ülkenin iç işlerine kimseyi karıştırmama hakkı, bir halkın kendisine en uygun hükümet biçimini ve hayat tarzını seçme hakkıdır.
Ulusal Egemenlik; Bir Ülkeyi ülke yapan varolma sebebidir.
Şayet ulus narkozun etkisindeyse çok sakıncalı bir söz. Bunun yerine insani ve vicdani egemenlik sözünü kullanmayı yeğlerim.
Şu an yaşanmayan ama gerçekleştiği zaman milletime bitmek bilmez bir bayram yaşatacak durumdur, ulusal egemenlik.
uyutulmak istenen toplum için narkoz malzemesi olarak kullanılır.
egemenliği tek bir ulusal kimliğe indirgeyen,
etnik bağnazlık:
TSKyı nato emrine,
ekonomiyi İMF emrine veren
temelde aynı partilerin başkanlık koltuğuna oturtmaktan
öteye gitmeyen bir 'seçim' sistemiyle yürüyen
bir demokrasi temaşası
23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI (örnek bir konuşma)
Bugün 23 Nisan
Yurdun her köşesinde
Al bayrağın gölgesinde
Buluşun çocuklar...
Bugün, ulusal egemenliğimizin sembolü olan TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ'nin kuruluşunun 87. yıl dönümüdür.
Bugün, kutsal topraklarımızı işgal eden düşmanları yurdumuzdan atmak için ant içtiğimiz bir gündür.
Bugün, yok edilmeye çalışılan asil bir ulusun, tek yürek, tek bilek, tek vücut haline geldiği bir gündür.
Bugün, Büyük önder Mustafa Kemal Paşa'nın çevresinde, çelik bir halka, tunç bir kale olduğumuz bir gündür.
Bugün, kendini Türk hisseden herkesin göğüslerinin kıvançla dolduğu bir gündür.
Bugün, köhne bir binada, yepyeni bir ruh ve imanla, yepyeni bir devletin temellerinin atıldığı bir gündür.
Bugün, milli egemenliğimizin Türk çocuklarına BAYRAM olarak armağan edildiği bir gündür.
Bugün 23 Nisan, dünya çocuklarına armağan edilen İLK ve TEK BAYRAM günüdür.
... Ve bu bayramın anlamına varabilmek, bu bayramı damarlarımızda hissedebilmek için 87 yıl öncesine; 23 nisan 1920 yıllarına gidelim.Yurdumuzu düşmanlar her yandan işgal ediyor, Türk Ulusunun özgürlüğü göz göre göre elden gidiyor,tehlike gittikçe büyüyor ve yakınlaşıyordu. Elde ne para, ne cephane, ne de asker vardı. Politik yollardan giderek, düşmandan merhamet dilenmekle, bu büyük ulus ve bu kutsal vatan kurtarılamazdı. ' Padişahım çok yaşa! ' diyerek padişahın da ömrü uzatılamazdı.
Yıllarca Osmanlıdan yardım dileyen, Osmanlı'nın karşısında el pençe divan duran, hatta Osmanlı'ya kurtarıcı gözüyle bakan düşmanlarımız, bunları unutmuşlardı. Daha da ileri giderek, Osmanlı'ya 'Hasta Adam' damgasını
vurmuşlardı. Türkleri öz vatanlarından yok edeceklerini sanıyorlardı. Yıllar önce kesin kararlarını vermişler, hazırlıklarını da ona göre yapmışlardı. Bu nedenle masa başında paylaştıkları kutsal Anadolumuzun büyük bir bölümünü işgal etmişlerdi.
Türk Ulusu ve onun gerçek temsilcileri işte bu durum karşısında, 'var olma veya yok olma' mücadelesine atılmışlardır. Bu mücadelede bir meclis kurarak, ne yapılacağını konuşmak, yeni bir hükümet kurmak, dağınık bulunan milli kuvvetleri bir arada toplamak, bir yandan ayaklanmaları, diğer yandan da vatana yer yer saldırmış olan düşmanları durdurmak gerekiyordu. İşte bu düşüncelerle 19 mayıs 1919 da Samsun'a çıkan Mustafa Kemal Paşa, Anadolu'da gerekli çalışmaları yaptıktan sonra karargahı Ankara'da kurdu. İstanbul'un işgale uğraması üzerine İstanbul'dan Anadolu'ya kaçan vatan sever millet vekillerini de etrafında toplayarak, 23 Nisan 1920 de TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ'ni açtı.
Görüldüğü gibi 23 nisan 1920 tarihi, milli iradenin en açık bir şekilde belirdiği, Türk Ulusu'nun kendini yönetme yetkisini eline aldığı, TÜRKİYE CUMHURİYETİ'nin temellerinin atıldığı bir gündür.
Büyük Önder Atatürk, TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ'nin açıldığı bu günü 'Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olarak ÇOCUKLARA armağan etmiştir.
Ne mutlu, bu günümüzü bize armağan edenlere...
Ne mutlu, bu bayramı coşkuyla kutlayanlara...
***
Bugün 23 Nisan
Kumral, esmer, sarışın
Birlikte yaşamaya
Alışın çocuklar
***
Bugün 23 Nisan
El ele verin
Mutlu bir dünya kurun
Barışın çocuklar
Sevgi ve saygılarımla...
Ömürlü AKSOY - Kayseri
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk bayramı. Amcalar yalan söylüyor çocuklar sakın inanmayın.(Çöp toplayan tüm çocuklar adına:Halil.)
'Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.' sözünün kısaltılmışı.. :))
keşke millete ait olsa
Kayıtsız şartsız milletin denen değer.
Egemenlik, ne kadar milletin, millete sormak gerek.
tAM BAĞIMSIZLIK
Önemini yeterince kavrayamadığımız kavram..
23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI,
Sinan Adıgüzel, Sanatçı ve Arş. Yazar
FARKLI BİR BAKIŞ
[email protected]
Bu gün yine bir 23 Nisan, Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'dır. Ülkemizde, Ulusal iradenin, işbaşı yapmış olma gayesinin, sembolik sevincidir. Ve yine bu bayram, çocuklarımıza armağan edilmiş, eşsiz bir sevinç ve övünç bayramıdır.
Bu bayramın, bu yıl ki kutlamaları, maalesef derin devlet ideasıyla, on ikinci dalgası gerçekleşmekte olan, büyük bir yargılama(Ergenekon yargılaması) ile gölgelenmiştir. Yargılamanın sonucunu, herkes gibi merak ediyor olmamıza karşın, artık bunca zaman sonra bile, derin devlet amacının, bu boyutlarda, bir dava ile gündemimizi, meşgul ediyor olması, inanılmaz derecede utanç vericidir.
Bir taraftan biraz katı bir duruştan, derin devlete doğru kayan bir yapılanma, diğer taraftan Anayasa mahkemesince, uyarıya maruz kalmış iktidarımızın, kutuplaşmayı bir türlü ortadan kaldıramayan, tutumları arasında, sıkışmış kalmıştır, ülkemiz.
Ama her şeye rağmen, yine eski Cumhurbaşkanlarımızdan, Rahmetli Sayın İsmet İnönü’nün, söylediği güzel bir vecizi, hatırlatmadan da, olmaz. “ Bir ülkede namuslularda, en az namussuzlar kadar, cesaretli olmazsa, nice olur o ülkenin hali.”
Mustafa Kemal Atatürk gibi bir dâhinin izinde ki, ülkemiz ve insanımız, hemen, hemen birçok konuda, nasıl olurda böyle çözümsüzlüklerle dolu, çaresizlikleri solur, anlam verebilmek, gerçekten anlaşılması çok zor, bir durumdur.
Özellikle reformlarla ilgili geçmişimiz, pekte iç açıcı değildir. Zira bu güne kadar yapmış olduğumuz hemen, hemen tüm reformlar, ne acıdır ki, hep dış baskılar ve zorlamalar neticesinde, gerçekleşmiştir.
İşte önemli olan ne durumda olduğumuzun ve bu gidişle de, nereye doğru sürüklenmeye devam ettiğimizin, farkında olmamızdır. Beklide çözüm yolunda, rehber sihirli sözcük, Çanakkale ruhudur. Zira Çanakkale cephesindeki ruhu, bir bütünlükle ortaya koyup, kenetlenmenin tamda vaktidir. İnanın tüm bu şart ve koşullar neticesinde, ülkemiz de, çözüme ulaştırılamayacak, hiçbir meselemiz olamaz.
Yarınlarımızın gençliği ve büyükleri olacak olan, tüm çocuklarımızın, bayramını en içten dileklerimle kutlarım…
Yazarın Diğer Yazıları
Yeni Anayasa çalışmaları ve Cumhurbaşkanlığının süresi
Ermenistan'la ilişkilerimiz ve 1 Mayıs işçi bayramı
23 Nisan, Ulusal Eğemenlik ve Çocuk Bayramı
Ergenekon davası ve Ermenistan’la ilişkilerimiz
Engellilerin problemlerine, kulak tıkamayalım
ABD Başkanı Barak Obama'nın, Türkiye ziyareti
Ülkemiz gündeminde, öne çıkan gelişmeler
İşte şimdi, ülkemizin gerçek gündemine, dönmenin vaktidir
Yerel seçim sonuçlarının analizi
İşte yine bir yerel seçim ve söz hakkı milletin
Türkiye'nin, yeni dış politika, manevraları
Nevruz Bayramı
İki farklı Türkiye resmi
Bilmem söylesem mi, söylemesem mi?
Yabancı atasözlerinden bir demet
İlerimi, gerimi yoksa bir ileri, iki gerimi?
ABD - Türkiye, AB - Türkiye, Bölgesel ve Küresel'de Türkiye
Acaba gerçekten, ne yapmak istediğimizin, farkındamıyız?
İslam'dan bir kesit (10)
Türkiye'de, sol ve sol'da birlik
Aslında olması gerekenler
Karamsar olmamak eldemi?
Şu olup bitenlere hak verebilmek gerçekten çok zor
Şu seçim sürecinde yaşananların, ne kadarı doğru, ne kadarı yanlış
Görünen köyde, kılavuza ne hacet, efendi...
Ülkemiz gündemine farklı bir bakış
Nasrettin Hoca'nın hayatı ve düşündüren fıkraları
Dünya ve Dünya gündemine dair izlenimler
Eğitim sistemimiz ve eğitim sistemimizdeki aksaklıklar
Hala en büyük problemimiz küresel kriz
Yerel seçimlere doğru giderken...
Tüm Dünya ile birlikte ülkemizinde kaybedecek zamanı yok
Bir ülke deneme tahtasına çevrilmemelidir
Siyaset her zaman için ince ayar gerektirir
Şeyh Edebali'nin zamana yenilmeyen öğütleri
Belkide insan olmak en üstün kimliktir
İslam'dan bir Kesit (9)
Küresel dünyanın gereği küresel bakıştır
Sanat'ta sadece sanat değildir
Ergenekon yargılaması durmak, durulmak bilmiyor
Türkiye'nin dünyada ve bölgesinde ki, rolüne dair
Ülkemizede adım adım değişmesi gerekenler
Nihayet Başkan Bush, sahneyi, Barak Obama'ya bıraktı
Global ekonomik kriz ne aşamadadır?
Avrupa Birliği'ne üyelik en vazgeçilmez önceliğimiz midir?
Bir ileri iki geri, bir yönetim anlayışımız olamaz
Ergenekon çıkmazı ve kan rengi Ortadogu'ya devam
İslam'dan bir kesit (8)
Atasözleri'mizden düşündüren bir demet
Ergenekon çıkmazı ve kan rengi Orta Doğu'da son durum
Türkiye'de tarım ve hayvancılığın son durumu
Ergenekon davası aldı başını gidiyor
Ortadoğu, bu gidişle daha neler görecek
Filistin, İsrail çekişmesinden düşündüren ayrıntılar
2009 yeni yılında, dünyanın genel nabzı
İSRAİL VE FİLİSTİN'İN BİTMEK BİLMEYEN SAVAŞI
Oldukça ilginç duran, bir Türkiye resmi
Halk şiiri ve halk şiirinde başkaldırı
Küresel iklim bozuklukları ve su sorunları
İslamdan bir kesit (7)
Dünya gündemine ilişkin özet değerlendirmeler
1915 Ermeni'lerine ilişkin hız kesmeyen tartışmalar
Babaerenlerden düşündüren esintiler
Türkiye kabuğunu kırma yoluna gitmelidir
Dokuz günlük tatil ve sonrası gündem
İslamdan bir kesit
Barışsa her gün bayram, hak için canbaş kurban
Dünya gündeminde öne çıkanlar…
Evliyaların sertçesmesinden altın öğütler
Ülkemize özgü duran gündem maddeleri
Söz konusu olan seçimlerse gerisi teferuattır
İslamdan bir kesit (5)
Dünya ve ülkemiz gündeminde öne çıkanlar
Bilgelerin dilinden vecizler
Ortadoğu'dan, Irak'a ve Türkiye'den, Kuzey Irak'a
Muhalefet'te süt'ten çıkmış ak kaşık değil
24 Kasım öğretmenler günü
İslamdan bir kesit (4)
Resmi oluşturan değişkenler
2-B Arazilerine ilişkin olarak
Ne söyleyeceğini bilmiyor insan
Hayvanlar ve hayvan hakları
Dünyada ve ülkemizde son durum
İslamdan bir kesit (3)
Devlet'i yönetmek zor iştir zor
Sokak çocuklarının son durumu
Barak Obama ve etkileşimleri
Uzlaşı ve hoşgörü
Hem Mustafa, Hem Kemal, Hem de Atatürk
AB RAPORU VE NELER DEĞİŞMELİ
İslamdan bir kesit (2)
Kriz yönetimi
ABD,'den, AB.'ye ve Türkiye'den, Kıbrıs' a
Çatırdayan sağlık sistemi
Cumhuriyet Bayramı
Krizler ve öngörü
İslamdan bir kesit (1)
Ergenekon ve Türban
Nereye kadar
Yine bir kış
Makul olan
Yuh yuh
Küresel ve yöresel
Büyüteçle Bakmalı (2)
Büyüteçle Bakmalı (1)
Kadın hakları
Aslında herşey çok açık
Mertlik Bozuldu
Felaket Senaryoları
Afalayan Gündem
Tiyatro ve Yeşilçam
Bektaşi fıkraları
Ülkemiz Kanıyor
Uluslararası arenadaki duruşumuz
Toki ve inşaatları
İşte Yine Bir Bayram
Tespit
egemenlik kayıtısız şartsız milletindir (!)
bence ulusal egemenlik kişinin hiçbir kişi baskısı altında kalmadan kendi kendini yönetmesi kendi kendinin efendisi olmasıdır.
Ulusal Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir!
Bayramimiz kutlu olsun...
Bizlere 'Sari Okuz'u vermememizin anlam ve onemini bir kez daha gosteren terimdir.
Hikayeyi ekleyen arkadasimiza sevgiler...
Malum cevreler tarafindan ozenle icinin bosaltilmasina calisilan kavramdir...
lütfen sonuna kadar okuyun...
SARI ÖKÜZ
'Eski zamanların birinde bir otlakta öküz sürüsü yaşarmış..
Yaşarmış yaşamalarına ama civardaki aslanlar bir türlü rahat bırakmazlarmış onları...
Hemen her gün saldırırlarmış bu sürüye...
Öküz dediğin öyle yabana atılır bir hayvan değil ki, bir araya toplandılar mı kolayca defetmesini bilirlermiş o koca aslanları...
Gün geçtikçe aslanları almış bir kaygı... '
Herhalde bize bu otlağı terk etmek düşüyor' demiş aslanlardan birisi... '
Evet' diye tasdik etmiş diğerleri... '
Nereye gideriz' diye düşünürlerken 'Bir dakika' diye bir ses duymuşlar gerilerden... Herkes dönüp bakmış sesin geldiği tarafa...
Sürünün en çelimsiz, ama kurnaz mı kurnaz bir ferdi olan topal aslanmış söze atılan...
'Hayır' demiş, 'Hiçbir yere gitmiyoruz...
Siz bana bırakın, ben hallederim bu işi.'
İnanmamış kimse ona ama 'Haydi bir şans verelim ne çıkar' diye düşünmüşler... * Topal aslan elinde beyaz bayrak gitmiş öküzlerin yanına...
Öküzlerin lideri olan boz öküz sormuş ne istediğini...
Topal aslan 'Saygıdeğer öküz efendiler' diye başlamış lafa: 'Bugün buraya sizden özür dilemek için geldik...
Evet size defalarca saldırdık, ama niye biliyor musunuz? Hep o sizin aranızdaki sarı öküz yüzünden. Onun rengi gözümüzü kamaştırıyor, aklımızı başımızdan alıyor. Onu gördük mü ne kadar barışsever olduğumuzu unutup size saldırıyoruz. Bunların hepsi sarı öküzün suçu. Verin onu bize, siz kurtulun biz de barış içinde yaşayalım! ..'
Boz öküz, diğer önde gelenlerle görüşmek üzere geri çekilmiş...
Hepsi de sıcak bakmışlar bu teklife...
Bir tek yaşlı benekli öküz 'Olmaz' demiş ama kimseye dinletememiş sözünü...
Zavallı sarı öküz teslim edilmiş aslanlara...
Diğerleri üzülmüşler üzülmesine ama elden ne gelir ki! ..
Bütün sürünün selameti için bir öküz...
Gerekliymiş bu...
Gerçekten de günlerce sürüye saldıran olmamış...
Huzur içinde geçer olmuş günleri...
Ama aslan milleti bu, ne kadar sabreder ki? Hele öküz etinin tadını aldıktan sonra...
'Acıktık' demişler Topal aslan boz öküzün yanına giderek 'Selam' diye girmiş söze: 'Gördünüz ya biz aslanlar ne denli uysal milletiz. Yalnız buraya bunu söylemek için gelmedim. Büyük bir problemimiz var! ..'
'Nedir? ' demiş boz öküz merakla.
'Şu sizin uzun kuyruklu öküz' demiş topal aslan ve devam etmiş: 'Öyle uzun bir kuyruğu var ki nereden baksak görünüyor. O kuyruğu salladıkça bizim de aklımız başımızdan gidiyor. Gözümüz dönüyor, sürüye saldırmamak için kendimizi zor tutuyoruz. Gelin verin onu bize bu mevzuyu burada kapatalım. Eskisi gibi barış ve huzur içinde iki taraf da hayatını sürdürsün...'
Boz öküz yine istişare yapmış sürünün ulularıyla.
Yine sadece benekli öküz olmuş karşı çıkan.
Hepsi de 'Verelim gitsin' demişler.
İstişare daha da kısa sürmüş bu defa.
Dışlamışlar uzun kuyruğu sürüden.
Saatler sürmüş zavallının çırpınışları ama sonunda o da yenik düşmüş aslanlara.
Tekrar tekrar yinelenmiş bu olanlar. Her geçen gün daha da semirmiş aslanlar, alabildiğince güçlenmişler. Öküzlerse her geçen gün daha da zayıflamışlar, seyreldikçe seyrelmişler...
Aslanlar küstahlaştıkça küstahlaşıyorlarmış.
Artık bir sebep bile söyleme gereği duymuyorlarmış..
'Verin bize şu öküzü sonra karışmayız' derlermiş sadece...
Zavallı öküzlerin 'Hayır' diyebilecek güçleri kalmamış...
Hepsi birer birer can veriyorlarmış aslanların pençesinde...
Boz öküz de aralarında olmak üzere birkaçı kalmış en sona...
'Ne oldu bize, ne zaman kaybettik bu harbi aslanlara karşı, oysa ne kadar da güçlüydük? ' diye sormuş biri boz öküze...
'Biz' demiş boz öküz, gözleri nemli ve sesi pişmanlıkla titreyerek,
'Sarı Öküz'ü verdiğimiz gün kaybettik bu harbi! .'
Alıntıdır...
Ulusal egemenlik kayıtsız şartsız millete aitse,
miiletin tercihlerine karşı dayatma yapmak ne kadar demokratik.
Ulusal egemenlik kayıtsız şartsız millete aitse,
miiletin tercihlerine karşı dayatma yapmak ne kadar demokratik.
Milli eğemelik milletindir!
Ulus olmak; din dil ırk gözekmeksizin beraber yaşamak, paylaşmak ve beraber olmak.
Ulusal Egemenlik, (Ulu) (Ulus) 'un (al(mak) : sahip olmak) 'un sahip olabileceği beraberlik.....