Öncelikle şunu belirteyim, u ve s'den sonra nokta yok. USA, böyle bitişik yazılır. The States de denir ki, Amerikalının kültür alanında 'öteki'nin yokluğuna işarettir.
Irak savaşı başlamadan yürütülen 'Saddam karşıtı Anglosakson propaganda'nın asıl hedefi Baas rejimi değil, Amerika'nın gücünün 'karşı konulamaz' olduğunu tüm zihinlere işlemekti
25/03/2003 (545 defa okundu)
Yrd. Doç. Dr. SEDAT LAÇİNER
Amerika Birleşik Devletleri, Irak'a karşı savaşı başlatırken, asıl savaşın dünya kamuoyuna karşı verildiği ve uzun zamandır devam ettiği anlaşılıyor. Amerikan ve İngiliz kaynaklı haberler, dünya kamuoyunu Saddam Hüseyin'in kötülükleri ve ABD'nin ne kadar güçlü olduğu konusunda sürekli olarak 'bilgilendiriyor'. Buna göre Saddam Hüseyin-ABD karşılaşması 'yamyamlar' ile 'medeni dünya'nın karşılaşması anlamına geliyor.
Aslında dünya bu tür haberlere 1. Körfez Savaşı nedeniyle oldukça alışık. Hatırlanacağı üzere ilk savaşta da Batı medyası Irak ile ilgili kurmaca haberler ile dolmuştu. Savaştan sonra işkenceye uğradığı, tecavüz edildiği iddia edilen birçok kişinin aslında Irak'ta hiç bulunmadığı ortaya çıktı. Amerikan televizyon kanallarının defalarca gösterdiği petrole bulanmış kuşların, Basra Körfezi'nde değil Fransa açıklarında bu hale geldiği de ispatlandı. Tüm bunlar Saddam Hüseyin rejiminin ne kadar iyi bir rejim olduğunu kanıtlamıyor doğal olarak.
Hüseyin'in insan hakları ihlalleri ve kendi halkına neler yapabileceğini en iyi bilebilecek kişiler bölge insanları olarak bizleriz. Ancak 'Saddam karşıtı Anglosaxon' kampanyanın asıl hedefi ne Irak ne de Saddam Hüseyin. Bu tür yayınlar sayesinde Irak'ta korku yaratıldığı ve bu sayede savaş için psikolojik avantaj sağlandığı doğrudur.
Ancak asıl hedefin ABD'nin 'iyiliğin koruyucusu olduğu' ve hiçbir devlet tarafından karşı konulamaz bir güce sahip olduğu imajını yaratmak olduğu söylenebilir.
'Kudret' araçları
Bilinçli olarak yayılan haberlere göre ABD ve İngiltere ECHELON sayesinde tüm dünyayı dinlemektedir. Onlardan habersiz yeryüzünde bir e-mail atılması, ya da bir telefon görüşmesinin yapılabilmesi dahi mümkün değildir. Amerikan uzun menzilli füzeleri 1500 kilometre öteden belirlediği hedefleri vurabilir.
Örneğin Akdeniz'den kalkan bir füze rahatlıkla Bağdat'taki hedefleri yerle bir edebilir. Florida Uzay Üssü ve casus uydular Saddam Hüseyin'i nereye saklansa bulup yok edebilir. Patriotlar karşı füzeleri durdururken gece görüşlü, bilgisayar donanımlı Amerikan askerleri karşısında Iraklı askerlerin hiçbir şansı bulunmamaktadır.
E-Bomb, Moab vs.
Yine son günlerde ortaya atılan bir diğer ciddi düzeyde abartılı iddia var: ABD tarafından icat edilmiş olan 'elektronik bomba' (e-bomb) atıldığı ülkedeki tüm elektrikli araç-gereci işlemez hale getirebiliyor.
Benzeri bir şekilde en son geliştirilen Moab adlı 10 tonluk bomba medya tarafından 'bombaların anası' olarak sunuldu. Bu bomba öylesine etkili bir bomba ki toprağın metrelerce altına dahi işleyebiliyor. ABD'nin ne kadar güçlü olduğu konusundaki manipülasyon bu şekilde devam edip gitmektedir.
Ancak aynı ABD'nin uzun süre Irak'a saldırı için Türkiye'den çıkacak bir tezkerenin yolunu gözlemesi, kendi ülkesinde kaçırılan birkaç uçağın ABD'nin en önemli sembollerini yerle bir etmesi, bu saldırılar esnasında tüm dünyayı gözleyen ABD Başkanı'nın saatlerce havada mahsur kalması akılları karıştırmaktadır. Elektronik çağın uzay gücü ABD'nin Irak gibi 'güçsüz' bir ülkeye askeri operasyonu başlatmak için neredeyse altı ay bölgeye yığınak yapması, yüz binlerce askeri bölgeye yığması da akılları karıştırmaktadır. Patates tarlalarını bile uzaydan tespit edebilen, tüm elektronik araç-gereci kapalı olsalar dahi kullanılamaz hale getirebilen ABD'nin, Saddam'ın birkaç kitle imha silahını bulamaması, Irak'ı yarım milyon asker yığmadan etkisiz hale getirememesi de akılları karıştırmaktadır. 10 yıl gibi uzun bir süre ambargo altında perişan olmuş, teknoloji geliştiremeyen böylesine güçsüz bir Irak karşısında panikleyen, aylarca yığınak yapan ABD'nin karşısında Türkiye ya da İran veya Rusya olsaydı sonuç ne olurdu acaba?
Bu sorularla ABD'nin gücünü hafife almak istemiyoruz elbette. Irak ile ABD arasında büyük bir güç farkı olduğu da muhakkak. Ancak hiçbir savaş kolay değil ve ABD takdim edildiği kadar güçlü de değil.
Savaşlar hâlâ insan gücüne dayanıyor ve makineler insanla çalışıyor. Buna rağmen ABD'nin Irak'ı tüm dünyayı korkutmak, belki de sindirmek için kullandığı da söylenebilir. ABD basın-yayın organları yoluyla kendisini dünyaya öylesine hâkim gösteriyor ki Irak üzerinden tüm dünya ülkelerine 'Sakın bana karşı gelmeyin. Gelirseniz de havadan, uzaydan, elektronik dalgalardan ve daha tahmin edemeyeceğiniz ve karşı koyamayacağınız yollardan sizleri cezalandırırım' mesajları vermeye çalışıyor. Diğer bir deyişle Amerika Birleşik Devletleri, aslında sahip olmadığı bir gücü kullanarak tüm dünyaya hâkim olmaya çalışıyor. Bunun yolu ise beyinlerin işgalinden geçiyor. Akıllarda hegemon güce yenilen dünya toplumu, Birleşik Devletler'e karşı gelmenin mümkün olmadığı kanaatine sahip olmaya başlıyor. Başka türlü söylersek, şu an seçilen kurban Irak'ın durumu diğerleri için bir anlamda 'ders oluyor'.
Somali, Kosova...
Benzeri örnekler 1. Körfez Savaşı'nda, Somali'de, Kosova'da ve Afganistan'da da görüldü. Televizyon ve gazeteler Amerikan uçaklarının hedeflerini nasıl tam isabet vurduğunu, 'düşman'ın yerini uydulardan nasıl tespit ettiğini defalarca gösterdi. Ancak aynı ABD'nin Afganistan'da hâlâ birkaç şehir dışında kontrol kuramaması, harika silahları ile Taliban militanlarından çok köyleri ve düğün alanlarını bombalaması, Somali'de 'modern çağın harikası helikopterinin' basit bir silahla düşürülmesi ve bilgisayar destekli Amerikan askerlerinin Somali sokaklarında yerlerde sürüklenmesi, Kosova operasyonu esnasında 'e-bombalı ABD'nin Sırp televizyonunu günlerce susturamaması ve esas hedeflerinin büyük bir çoğunluğunu vuramazken çok sayıda Kosovalı sivili bombalaması ABD'nin asıl gücünü ortaya seriyor.
Sam Amca tüm dünyaya 'oyuncakları'nı gösteriyor, bizleri akıllarımızda sindirmeye çalışıyor. Ancak saklamaya çalıştığı çok büyük bir sır var: Elindekiler sadece oyuncak... Savaşta ve barışta asıl güç ise o oyuncakları kullanacak olan insan.
Zaaf noktaları
Şüphesiz ABD dünyanın en önemli silahlı gücü ve ona karşı koyabilmek oldukça zor. Ancak dünya kamuoyuna sunulduğu büyüklükte bir güç değil. Ayrıca ABD'nin bazı özellikleri onu diğer ülkeler ile kıyaslandığında daha zayıf bir hale de sokabiliyor.11 Eylül saldırıları bunu en açık şekliyle ortaya koydu. Amerikan bombaları Irak'ı yerle bir edebilir ve bu ülke de Saddam Hüseyin ya da benzeri bir isim, iktidarını yeniden sürdürme şansı bulabilir. Ancak ABD'ye yapılacak çok daha küçük çaplı saldırılar Amerikan ekonomisini ve yaşam düzenini tahmini güç boyutlarda tahrip edebilir.
Bu bağlamda ABD'nin yoğun propagandasının iki temel amacının bulunduğu söylenebilir: İlk olarak dünya kamuoyu Amerikan gücü karşısında sindirilmeye çalışılmaktadır. İkinci olarak ise Amerika'nın zayıf yönleri bu şekilde kapatılmaya çalışılmakta ve ulusal onur Irak kullanılarak tamir edilmeye ve zayıf noktalar gözlerden uzak tutulmaya çalışılmaktadır.
Yrd. Doç. Dr. Sedat Laçiner: Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (ASAM) Ortadoğu Masası Başkanı; Onsekiz Mart Üniversitesi öğretim üyesi
1.1898 yılına Meksika'yı işgal ettiğini ve aynı yıl Küba'ya girdiğini,
2.1921 yılında Nikaragua'ya saldırıp, anti-emperyalist direniş hareketinin lideri Sandino ile birlikte 300 devrimciyi öldürerek uzun yıllar sürecek 'terör dönemini' başlattığını,
3.1945 yılında Japonya'nın Hiroşima ve Nagazaki kentlerine ATOM BOMBASi atarak yüz binlerce masum insanı katlettiğini, yüz binlerce kişiyi de sakat bıraktığını,
4.1950-1953 yılları arasında Kore'de yüz binlerce yurtseverin canına kıydığını,
5.1954 yılında Guetamala'ya girerek binlerce Guetamala'lıyı öldürdüğünü,
6.1955 yılında Endonezya, Laos ve Kamboçya'da CIA'nın operasyonları sonucunda binlerce sivil insanın öldürüldüğünü,
7.1956 yılında Fidel Castro'nun önderlik ettiği, Küba Devrimi sırasında diktatör Batista'ya verdiği askeri destekle üç yıl içinde yaklaşık 60.000 Küba'lının ölümünde payı olduğunu,
8.1961 yılında Küba'ya karşı Domuzlar Körfezi saldırısını örgütlediği,
9.1965 yılında Endonezya'da diktatör Suharto'nun, komünistlere ve ilericilere karşı gerçekleştirdiği ve 1 MİLYON'a yakın cana mal olduğu vahşette parmağı olduğunu,
10. Aynı yıl (1965) Dominik Cumhuriyeti'ne paraşüt birlikleri indirdiğini ve 10.000'nin üzerinde Dominik'liyi öldürdüğünü,
11.1975 yılında Vietnam'dan kovulduğunda, arkasında 1 MİLYON'nun üzerinde ölü ve sakat bıraktığını, Vietnam'a attığı bombaların II.Dünya Savaşı sırasında Avrupa'ya düşen toplam bomba sayısının yarısından fazla olduğunu,
12. Kamboçya ve Laos'ta gerici rejimleri desteklediğini,1970-1975 yılları arasında süren savaşlarda yaşamını yitiren 1 MİLYON'dan fazla insanın ölümünden sorumlu olduğunu,
13.1973 yılında Şili'de General Pinochet tarafından Cumhurbaşkanı Salvador Allende'ye karşı girişilen ve Allende ile birlikte 30.000 yurtsever Şilili'nin öldürüldüğü faşist askeri darbenin planlayıcısı olduğunu,
14.1975'li yıllarda Arjantin'deki faşist askeri darbelere destek verdiğini, 'Demokratik Direniş Hareket'leri sırasında 'Kaybolan' 30.000 Arjantin'li devrimcinin ölümünden en az darbeci generaller kadar sorumlu olduğunu,
15.1970-1980 yılları arasında Türkiye'deki, anti-emperyalist, yurtsever insanların üzerine faşistleri kışkırtarak 10.000'e yakın yurtseverin ölümünden sorumlu olduğunu,
16.1980'de Türkiye'deki darbeci generallere destek vererek askeri darbenin yapılması ve binlerce aydının tutuklanmasından ve ölümünden sorumlu olduğunu,
17.1983 yılında Lübnan'a 14.000 deniz piyadesi çıkardığını, düzenlediği operasyonlarda asker ve sivil binlerce Lübnan'lıyı katlettiğini, aynı yıl Lübnan'a ikinci kez saldırıp kentleri ve köyleri bombaladığını,
18. Aynı yıl (1983) Grenada'yı işgal ettiğini, yüzlerce yurtseveri öldürdüğünü,
19.1984 yılında İran-Irak savaşında Irak'a destek verip, silah satmak için savaşı kızıştırdığını, on binlerce sivilin ölümünden sorumlu olduğunu,
20.1986 yılında Libya'yı bombaladığını,
21.1989 yılında Panama'ya asker çıkardığını ve 5000 Panamalı'yı öldürdüğünü,
22.1991 yılında Körfez Savaşı sırasında uçaklarının 12.000 sorti yaptığını, attıkları bombalarla 100.000 sivil Irak'lıyı öldürdüğünü,1 MİLYON'a yakın çocuğun ambargo yüzünden ölümünden sorumlu olduğunu,
23.2001 yılında faşist İsrail liderine destek vererek binlerce Filistinli'nin ölümünden ve yaralanmasından sorumlu olduğunu,
24.2002 yılında, dünyanın 5. büyük petrol ihraç eden ülkesi Venezuella'nın sosyalist, anti-amerikan görüşlü devlet başkanı Chavez'i düşürmek için, halkı ayaklandırıp, ülkeyi karıştırdığını ve dışarıdan petrol alır duruma getirdiğini,
25.2003 YILINDA iSE, IRAK'IN PETROLÜNÜ ELE GEÇİRMEK İÇİN IRAK'A
SALDIRACAĞINI, YÜZBİNLERCE MASUM SİVİLİN ÖLECEĞİNİ, NÜKLEER SİLAH
KULLANACAĞINI B i L i Y O R M U Y D U N U Z? ? ?
Sahi Terörizm ne demekti?
Amerika Birleşik Devletleri'nin 1945-1975 (sadece 30 yıl içerisinde)
yılları arasında tam 215 kez askeri güce başvurduğunu biliyor muydunuz?
Portakal Gazını, atom bombasını ve akla gelmeyecek doom (kıyamet) silahlarını kullanan ülke USA.
Bir de bakın kendi halkından bir grup olan Bad Religion'nın 'No Subtance' albümünden 'the state of the end of the millennium address' sarkısını dinleyin: '... THE FIRST WORD IN USA IS US! ... ' - U.S.A. ilk harflerinden 'US', BİZ demektir - yani hep biz, hep bize demek.
Yine kendi ülkelerinden olan RATM grubu 'Uyanın Uyanın! ! ! diye bağrırken 'Know Your Enemy' şarkısında 'Evet, düşmanlarımı biliyorum, onlar sınıfta bana kendimle savaşmayı öğreten öğretmenler; Şüpheyi, (sorgusuz) uygunluğu, asimilasyonu, (körü körüne) boyun eğmeyi, cahilliği, iki yüzlülüğü, gaddarlığı, seçkinliği' diyor ve sonunda sekiz kere avaz avaz bağrıyor 'All of which are American dreams' - Bunların Hepsi (ama hepsi) Amerikan rüyası! ! !
Ya da bırakın şarkıları Meksika'nın en ünlü sözü nedir sizce: 'Tanrıya çok uzağız ama (malesef) Amerika'ya yakınız'
musluman kani icen bu kandan beslenen bir ulke
U... uydurma
S... salak
A... adam
U....uygar
S....spirit
A....angutları
Her gezegene lazım. Tavsiye ederim. hohoho yyy
A.B.D.
Öncelikle şunu belirteyim, u ve s'den sonra nokta yok. USA, böyle bitişik yazılır. The States de denir ki, Amerikalının kültür alanında 'öteki'nin yokluğuna işarettir.
United States of America kelime topluluğunun başharfleri...
Amerika ne kadar güçlü?
Irak savaşı başlamadan yürütülen 'Saddam karşıtı Anglosakson propaganda'nın asıl hedefi Baas rejimi değil, Amerika'nın gücünün 'karşı konulamaz' olduğunu tüm zihinlere işlemekti
25/03/2003 (545 defa okundu)
Yrd. Doç. Dr. SEDAT LAÇİNER
Amerika Birleşik Devletleri, Irak'a karşı savaşı başlatırken, asıl savaşın dünya kamuoyuna karşı verildiği ve uzun zamandır devam ettiği anlaşılıyor. Amerikan ve İngiliz kaynaklı haberler, dünya kamuoyunu Saddam Hüseyin'in kötülükleri ve ABD'nin ne kadar güçlü olduğu konusunda sürekli olarak 'bilgilendiriyor'. Buna göre Saddam Hüseyin-ABD karşılaşması 'yamyamlar' ile 'medeni dünya'nın karşılaşması anlamına geliyor.
Aslında dünya bu tür haberlere 1. Körfez Savaşı nedeniyle oldukça alışık. Hatırlanacağı üzere ilk savaşta da Batı medyası Irak ile ilgili kurmaca haberler ile dolmuştu. Savaştan sonra işkenceye uğradığı, tecavüz edildiği iddia edilen birçok kişinin aslında Irak'ta hiç bulunmadığı ortaya çıktı. Amerikan televizyon kanallarının defalarca gösterdiği petrole bulanmış kuşların, Basra Körfezi'nde değil Fransa açıklarında bu hale geldiği de ispatlandı. Tüm bunlar Saddam Hüseyin rejiminin ne kadar iyi bir rejim olduğunu kanıtlamıyor doğal olarak.
Hüseyin'in insan hakları ihlalleri ve kendi halkına neler yapabileceğini en iyi bilebilecek kişiler bölge insanları olarak bizleriz. Ancak 'Saddam karşıtı Anglosaxon' kampanyanın asıl hedefi ne Irak ne de Saddam Hüseyin. Bu tür yayınlar sayesinde Irak'ta korku yaratıldığı ve bu sayede savaş için psikolojik avantaj sağlandığı doğrudur.
Ancak asıl hedefin ABD'nin 'iyiliğin koruyucusu olduğu' ve hiçbir devlet tarafından karşı konulamaz bir güce sahip olduğu imajını yaratmak olduğu söylenebilir.
'Kudret' araçları
Bilinçli olarak yayılan haberlere göre ABD ve İngiltere ECHELON sayesinde tüm dünyayı dinlemektedir. Onlardan habersiz yeryüzünde bir e-mail atılması, ya da bir telefon görüşmesinin yapılabilmesi dahi mümkün değildir. Amerikan uzun menzilli füzeleri 1500 kilometre öteden belirlediği hedefleri vurabilir.
Örneğin Akdeniz'den kalkan bir füze rahatlıkla Bağdat'taki hedefleri yerle bir edebilir. Florida Uzay Üssü ve casus uydular Saddam Hüseyin'i nereye saklansa bulup yok edebilir. Patriotlar karşı füzeleri durdururken gece görüşlü, bilgisayar donanımlı Amerikan askerleri karşısında Iraklı askerlerin hiçbir şansı bulunmamaktadır.
E-Bomb, Moab vs.
Yine son günlerde ortaya atılan bir diğer ciddi düzeyde abartılı iddia var: ABD tarafından icat edilmiş olan 'elektronik bomba' (e-bomb) atıldığı ülkedeki tüm elektrikli araç-gereci işlemez hale getirebiliyor.
Benzeri bir şekilde en son geliştirilen Moab adlı 10 tonluk bomba medya tarafından 'bombaların anası' olarak sunuldu. Bu bomba öylesine etkili bir bomba ki toprağın metrelerce altına dahi işleyebiliyor. ABD'nin ne kadar güçlü olduğu konusundaki manipülasyon bu şekilde devam edip gitmektedir.
Ancak aynı ABD'nin uzun süre Irak'a saldırı için Türkiye'den çıkacak bir tezkerenin yolunu gözlemesi, kendi ülkesinde kaçırılan birkaç uçağın ABD'nin en önemli sembollerini yerle bir etmesi, bu saldırılar esnasında tüm dünyayı gözleyen ABD Başkanı'nın saatlerce havada mahsur kalması akılları karıştırmaktadır. Elektronik çağın uzay gücü ABD'nin Irak gibi
'güçsüz' bir ülkeye askeri operasyonu başlatmak için neredeyse altı ay bölgeye yığınak yapması, yüz binlerce askeri bölgeye yığması da akılları karıştırmaktadır. Patates tarlalarını bile uzaydan tespit edebilen, tüm elektronik araç-gereci kapalı olsalar dahi kullanılamaz hale getirebilen ABD'nin, Saddam'ın birkaç kitle imha silahını bulamaması, Irak'ı yarım milyon asker yığmadan etkisiz hale getirememesi de akılları karıştırmaktadır.
10 yıl gibi uzun bir süre ambargo altında perişan olmuş, teknoloji geliştiremeyen böylesine güçsüz bir Irak karşısında panikleyen, aylarca yığınak yapan ABD'nin karşısında Türkiye ya da İran veya Rusya olsaydı sonuç ne olurdu acaba?
Bu sorularla ABD'nin gücünü hafife almak istemiyoruz elbette. Irak ile ABD arasında büyük bir güç farkı olduğu da muhakkak. Ancak hiçbir savaş kolay değil ve ABD takdim edildiği kadar güçlü de değil.
Savaşlar hâlâ insan gücüne dayanıyor ve makineler insanla çalışıyor. Buna rağmen ABD'nin Irak'ı tüm dünyayı korkutmak, belki de sindirmek için kullandığı da söylenebilir. ABD basın-yayın organları yoluyla kendisini dünyaya öylesine hâkim gösteriyor ki Irak üzerinden tüm dünya ülkelerine 'Sakın bana karşı gelmeyin. Gelirseniz de havadan, uzaydan, elektronik dalgalardan ve daha tahmin edemeyeceğiniz ve karşı koyamayacağınız yollardan sizleri cezalandırırım' mesajları vermeye çalışıyor. Diğer bir deyişle Amerika Birleşik Devletleri, aslında sahip olmadığı bir gücü kullanarak tüm dünyaya hâkim olmaya çalışıyor. Bunun yolu ise beyinlerin işgalinden geçiyor. Akıllarda hegemon güce yenilen dünya toplumu, Birleşik Devletler'e karşı gelmenin mümkün olmadığı kanaatine sahip olmaya başlıyor. Başka türlü söylersek, şu an seçilen kurban Irak'ın durumu diğerleri için bir anlamda 'ders oluyor'.
Somali, Kosova...
Benzeri örnekler 1. Körfez Savaşı'nda, Somali'de, Kosova'da ve Afganistan'da da görüldü. Televizyon ve gazeteler Amerikan uçaklarının hedeflerini nasıl tam isabet vurduğunu, 'düşman'ın yerini uydulardan nasıl tespit ettiğini defalarca gösterdi. Ancak aynı ABD'nin Afganistan'da hâlâ birkaç şehir dışında kontrol kuramaması, harika silahları ile Taliban militanlarından çok köyleri ve düğün alanlarını bombalaması, Somali'de 'modern çağın harikası helikopterinin' basit bir silahla düşürülmesi ve bilgisayar destekli Amerikan askerlerinin Somali sokaklarında yerlerde sürüklenmesi, Kosova operasyonu esnasında 'e-bombalı ABD'nin Sırp televizyonunu günlerce susturamaması ve esas hedeflerinin büyük bir çoğunluğunu vuramazken çok sayıda Kosovalı sivili bombalaması ABD'nin asıl gücünü ortaya seriyor.
Sam Amca tüm dünyaya 'oyuncakları'nı gösteriyor, bizleri akıllarımızda sindirmeye çalışıyor. Ancak saklamaya çalıştığı çok büyük bir sır var: Elindekiler sadece oyuncak... Savaşta ve barışta asıl güç ise o oyuncakları kullanacak olan insan.
Zaaf noktaları
Şüphesiz ABD dünyanın en önemli silahlı gücü ve ona karşı koyabilmek oldukça zor. Ancak dünya kamuoyuna sunulduğu büyüklükte bir güç değil. Ayrıca ABD'nin bazı özellikleri onu diğer ülkeler ile kıyaslandığında daha zayıf bir hale de sokabiliyor.11 Eylül saldırıları bunu en açık şekliyle ortaya koydu. Amerikan bombaları Irak'ı yerle bir edebilir ve bu ülke de Saddam Hüseyin ya da benzeri bir isim, iktidarını yeniden sürdürme şansı bulabilir. Ancak ABD'ye yapılacak çok daha küçük çaplı saldırılar Amerikan ekonomisini ve yaşam düzenini tahmini güç boyutlarda tahrip edebilir.
Bu bağlamda ABD'nin yoğun propagandasının iki temel amacının bulunduğu söylenebilir: İlk olarak dünya kamuoyu Amerikan gücü karşısında sindirilmeye çalışılmaktadır. İkinci olarak ise Amerika'nın zayıf yönleri bu şekilde kapatılmaya çalışılmakta ve ulusal onur Irak kullanılarak tamir edilmeye ve zayıf noktalar gözlerden uzak tutulmaya çalışılmaktadır.
Yrd. Doç. Dr. Sedat Laçiner: Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (ASAM) Ortadoğu Masası Başkanı; Onsekiz Mart Üniversitesi öğretim üyesi
Amerika Birleşik Devletleri'nin;
1.1898 yılına Meksika'yı işgal ettiğini ve aynı yıl
Küba'ya
girdiğini,
2.1921 yılında Nikaragua'ya saldırıp,
anti-emperyalist direniş
hareketinin
lideri Sandino ile birlikte 300 devrimciyi öldürerek
uzun yıllar
sürecek
'terör dönemini' başlattığını,
3.1945 yılında Japonya'nın Hiroşima ve Nagazaki
kentlerine ATOM
BOMBASi
atarak yüz binlerce masum insanı katlettiğini, yüz
binlerce kişiyi de
sakat
bıraktığını,
4.1950-1953 yılları arasında Kore'de yüz binlerce
yurtseverin canına
kıydığını,
5.1954 yılında Guetamala'ya girerek binlerce
Guetamala'lıyı
öldürdüğünü,
6.1955 yılında Endonezya, Laos ve Kamboçya'da CIA'nın
operasyonları
sonucunda binlerce sivil insanın öldürüldüğünü,
7.1956 yılında Fidel Castro'nun önderlik ettiği, Küba
Devrimi
sırasında
diktatör Batista'ya verdiği askeri destekle üç yıl
içinde yaklaşık
60.000
Küba'lının ölümünde payı olduğunu,
8.1961 yılında Küba'ya karşı Domuzlar Körfezi
saldırısını
örgütlediği,
9.1965 yılında Endonezya'da diktatör Suharto'nun,
komünistlere ve
ilericilere karşı gerçekleştirdiği ve 1 MİLYON'a yakın
cana mal olduğu
vahşette parmağı olduğunu,
10. Aynı yıl (1965) Dominik Cumhuriyeti'ne paraşüt
birlikleri
indirdiğini
ve 10.000'nin üzerinde Dominik'liyi öldürdüğünü,
11.1975 yılında Vietnam'dan kovulduğunda, arkasında 1
MİLYON'nun
üzerinde
ölü ve sakat bıraktığını, Vietnam'a attığı bombaların
II.Dünya Savaşı
sırasında Avrupa'ya düşen toplam bomba sayısının
yarısından fazla
olduğunu,
12. Kamboçya ve Laos'ta gerici rejimleri
desteklediğini,1970-1975
yılları
arasında süren savaşlarda yaşamını yitiren 1
MİLYON'dan fazla insanın
ölümünden sorumlu olduğunu,
13.1973 yılında Şili'de General Pinochet tarafından
Cumhurbaşkanı
Salvador
Allende'ye karşı girişilen ve Allende ile birlikte
30.000 yurtsever
Şilili'nin öldürüldüğü faşist askeri darbenin
planlayıcısı olduğunu,
14.1975'li yıllarda Arjantin'deki faşist askeri
darbelere destek
verdiğini, 'Demokratik Direniş Hareket'leri sırasında
'Kaybolan' 30.000
Arjantin'li devrimcinin ölümünden en az darbeci
generaller kadar
sorumlu
olduğunu,
15.1970-1980 yılları arasında Türkiye'deki,
anti-emperyalist,
yurtsever
insanların üzerine faşistleri kışkırtarak 10.000'e
yakın yurtseverin
ölümünden sorumlu olduğunu,
16.1980'de Türkiye'deki darbeci generallere destek
vererek askeri
darbenin
yapılması ve binlerce aydının tutuklanmasından ve
ölümünden sorumlu
olduğunu,
17.1983 yılında Lübnan'a 14.000 deniz piyadesi
çıkardığını,
düzenlediği
operasyonlarda asker ve sivil binlerce Lübnan'lıyı
katlettiğini, aynı
yıl
Lübnan'a ikinci kez saldırıp kentleri ve köyleri
bombaladığını,
18. Aynı yıl (1983) Grenada'yı işgal ettiğini,
yüzlerce yurtseveri
öldürdüğünü,
19.1984 yılında İran-Irak savaşında Irak'a destek
verip, silah satmak
için
savaşı kızıştırdığını, on binlerce sivilin ölümünden
sorumlu olduğunu,
20.1986 yılında Libya'yı bombaladığını,
21.1989 yılında Panama'ya asker çıkardığını ve 5000
Panamalı'yı
öldürdüğünü,
22.1991 yılında Körfez Savaşı sırasında uçaklarının
12.000 sorti
yaptığını, attıkları bombalarla 100.000 sivil Irak'lıyı
öldürdüğünü,1
MİLYON'a yakın çocuğun ambargo yüzünden ölümünden
sorumlu olduğunu,
23.2001 yılında faşist İsrail liderine destek vererek
binlerce
Filistinli'nin ölümünden ve yaralanmasından sorumlu
olduğunu,
24.2002 yılında, dünyanın 5. büyük petrol ihraç eden
ülkesi
Venezuella'nın
sosyalist, anti-amerikan görüşlü devlet başkanı
Chavez'i düşürmek için,
halkı ayaklandırıp, ülkeyi karıştırdığını ve dışarıdan
petrol alır
duruma
getirdiğini,
25.2003 YILINDA iSE, IRAK'IN PETROLÜNÜ ELE GEÇİRMEK
İÇİN IRAK'A
SALDIRACAĞINI, YÜZBİNLERCE MASUM SİVİLİN ÖLECEĞİNİ,
NÜKLEER SİLAH
KULLANACAĞINI B i L i Y O R M U Y D U N U Z? ? ?
Sahi Terörizm ne demekti?
Amerika Birleşik Devletleri'nin 1945-1975 (sadece 30
yıl içerisinde)
yılları arasında tam 215 kez askeri güce başvurduğunu
biliyor muydunuz?
KAYNAK: CUMHURİYET GAZETESİ
Portakal Gazını, atom bombasını ve akla gelmeyecek doom (kıyamet) silahlarını kullanan ülke USA.
Bir de bakın kendi halkından bir grup olan Bad Religion'nın 'No Subtance' albümünden 'the state of the end of the millennium address' sarkısını dinleyin: '... THE FIRST WORD IN USA IS US! ... ' - U.S.A. ilk harflerinden 'US', BİZ demektir - yani hep biz, hep bize demek.
Yine kendi ülkelerinden olan RATM grubu 'Uyanın Uyanın! ! ! diye bağrırken 'Know Your Enemy' şarkısında 'Evet, düşmanlarımı biliyorum, onlar sınıfta bana kendimle savaşmayı öğreten öğretmenler; Şüpheyi, (sorgusuz) uygunluğu, asimilasyonu, (körü körüne) boyun eğmeyi, cahilliği, iki yüzlülüğü, gaddarlığı, seçkinliği' diyor ve sonunda sekiz kere avaz avaz bağrıyor 'All of which are American dreams' - Bunların Hepsi (ama hepsi) Amerikan rüyası! ! !
Ya da bırakın şarkıları Meksika'nın en ünlü sözü nedir sizce:
'Tanrıya çok uzağız ama (malesef) Amerika'ya yakınız'