İsmi enteresan olsa da tuzla ilgili ilginç bilgiler veren bir video. Bu videoyu izledikten sonra tuz kadar sevmek diye bir hikaye vardı o aklıma geldi ve bu masalı buldum. Gece masal dinlemek iyi gider. Aynı çocukluğumuzdaki gibi. :))
Burada da bu masalın farklı bir versiyonunu Judith Malika Liberman'ın anlatımıyla dinlemek mümkün. Çok güzel anlatıyor. Masalı hissediyor, yaşıyor, yaşatıyor. Kendisi Türkiye'de yaşayan Fransız bir masal anlatıcısı. Bu konuda eğitim almış. Kendisinin Masal Terapi isimli kitabının bir kısmını okumuştum. Bu kitabın tanıtımı için yazılan şu yazı da çok hoş:
"Bu kitap hayat yolculuğunda tılsımlı pusulan olacak… Sevgili yolcu Bu kitap senin için bir pusula olsun diye hayal edildi. Onu çantanda taşı. Kendini bir yol ayrımında bulduğunda, kararsızlık yaşadığında, ruhun yolunu kaybettiğinde kitabı çantandan çıkar. Rasgele bir sayfasını aç. Ve okumaya başla… Karşına çıkan masal sana yolunu bulmanda yardım edecek. Seni masallarla bir oyun oynamaya davet ediyorum. İçindeki yıldız gözlü oyunbaz çocukla yeniden bağ kurmanın vakti geldi. Bu bir iyileşme oyunudur. Bırak masallar sana rehberlik etsin, seni iyileştirsin ve dönüştürsün…"
Efendim, türk halkı olarak gereğinden fazla tuz tüketiyoruz… neticede de fazla tuz tüketiminin bir çok hastalık için risk faktörü olduğundan da bihaberiz…
Efendim, iyot eksikliği olan bir ülkede yaşadığımızdan dolayı özellikle otuzlu yaşlardan sonra iyot oranı yüksek ve sodyum oranı düşürülmüş tuzlar (diyet) kullanılması tavsiye edilir… sodyum oranı düşürülmüş tuzların su tutma özelliği azaltılmış demektir ve hipertansiyon hastalarının yanı sıra herkesin bu tür tuzları kullanmayı öğrenmesi gerekmektedir… zirâ, toplumca gereğinden fazla tuz tüketiyoruz… tuz, direk olarak suyu damar içinde tutarak tansiyon yükselmesine ve damar dışına sıvı kaçışına sebep olur ve ödem dediğimiz şişkinlikler oluşur…. Ayrıca, sodyuma karşı duyarlılık gösteren kişilerde fazla tuz tüketimi kan basıncını yükselterek hipertansiyonun yanı sıra böbrek, kalp ve ayrıca felç gibi hastalıklara zemin hazırlar… tuz tüketimi sınırlandırılsın der beste…
Efendim, gene bir hatırlatma yapalım… son zamanlarda, özellikle kilo vermek isteyenlerin veya hipertansiyondan kaçınmak isteyenlerin sodyum alımını azaltmak amaçlı piyasada tuz yerine geçen maddeleri kullanmayı tercih etmektedirler… herkes için sağlıklı ve uygun bir seçim değildir bu tür maddeler… özellikle böbrek hastaları için…. Çünkü, tuz yerine geçen bu tür maddelerin muhteviyatında sodyum yerine potasyum bulunmaktadır…
Efendim, tuz kimi durumlarda zehir, kimi durumlarda panzehirdir… bu nedenle yerinde ve gereğince tuz tüketimi gerekmektedir… velhâsılı, rahatsızlıklarınız göz önünde bulundurularak, hangi miktarda tuz tüketmeniz gerektiğini doktorunuza danışarak öğrenmenizi salık veririm…
Tuz ve şeker büyüme çağından sonra daha az tüketilmelidir. Tuz yemeğin ocaktan inmesine 5 dk kala ilave edilmelidir aksi taktirde hiç bir özellik arz etmemektedir. Aşırı tüketilen tuz başta göz ve böbrekler olmak üzere vücutta tahribata sebep olmaktadır.
yanıklara iyi geldiğini test edip onaylıyorum..bilginize efendim :) yanık yere hafif nemlendirdikten sonra tuz serpin..sızı acı yok..yok böyle birşey.. :)
Bir gün uzak diyarların kralının kızı babasına 'babacığım beni ne kadar seviyorsun? ' diye sormuş. Babası çeşitli cevaplar veriyormuş ama kız birtürlü ikna olmuyormuş. En sonunda kral 'seni tuz kadar seviyorum kızım' yanıtını vermiş. Bunu üzerine kız krala kızmış ve gücenmiş çünkü tuz kadar sevilmenin anlamını çözememiş.. Bunu anlayan kral ahçıları huzuruna çağırtmış ve onlara ertesi gün yapacakları hiçbir yemeğe tuz koymamaları emrini vermiş. ertesi gün olmuş.. Kral ve kızı yemeğe oturmuşlar. Kral dikkatle kızını izliyormuş.Kız yemeklerden birer lokma alıp alıp bırakıyormuş.. Yüzünüde buruşturup durmuş Kral'hayrola kızım beğenmedin mi yemekleri yoksa? ' derdemez kızı 'bu ne biçim yemek baba hiç birşeyin tadı tuzu yok. Çok kötü. Hiç beğenmedim demiş..' Kral beklediği cevabı almanın hazzıyla gülümsemiş kızına ve şu cevabı vermiş; 'Görüyorsun değil mi biricik kızım. Tuzsuz hiç birşeyin tadı yok,hiç birşey çekilmiyor. İşte bende seni tuz kadar seviyorum, sensizde hiç birşeyin tadı yok! ! ! ' veeee sonsuza dek mutlu yaşamışlar... :))))
İsmi enteresan olsa da tuzla ilgili ilginç bilgiler veren bir video.
Bu videoyu izledikten sonra tuz kadar sevmek diye bir hikaye vardı
o aklıma geldi ve bu masalı buldum.
Gece masal dinlemek iyi gider. Aynı çocukluğumuzdaki gibi. :))
Burada da bu masalın farklı bir versiyonunu
Judith Malika Liberman'ın anlatımıyla dinlemek mümkün.
Çok güzel anlatıyor. Masalı hissediyor, yaşıyor, yaşatıyor.
Kendisi Türkiye'de yaşayan Fransız bir masal anlatıcısı.
Bu konuda eğitim almış. Kendisinin Masal Terapi isimli kitabının
bir kısmını okumuştum. Bu kitabın tanıtımı için yazılan şu yazı da çok hoş:
"Bu kitap hayat yolculuğunda tılsımlı pusulan olacak… Sevgili yolcu
Bu kitap senin için bir pusula olsun diye hayal edildi. Onu çantanda taşı.
Kendini bir yol ayrımında bulduğunda, kararsızlık yaşadığında,
ruhun yolunu kaybettiğinde kitabı çantandan çıkar. Rasgele bir sayfasını aç.
Ve okumaya başla… Karşına çıkan masal sana yolunu bulmanda yardım edecek.
Seni masallarla bir oyun oynamaya davet ediyorum.
İçindeki yıldız gözlü oyunbaz çocukla yeniden bağ kurmanın vakti geldi.
Bu bir iyileşme oyunudur. Bırak masallar sana rehberlik etsin,
seni iyileştirsin ve dönüştürsün…"
İyotlusu var, iyotsuzu var :)
'Billur tuz! .. akar... akar...akar..'
Efendim, türk halkı olarak gereğinden fazla tuz tüketiyoruz… neticede de fazla tuz tüketiminin bir çok hastalık için risk faktörü olduğundan da bihaberiz…
Efendim, iyot eksikliği olan bir ülkede yaşadığımızdan dolayı özellikle otuzlu yaşlardan sonra iyot oranı yüksek ve sodyum oranı düşürülmüş tuzlar (diyet) kullanılması tavsiye edilir… sodyum oranı düşürülmüş tuzların su tutma özelliği azaltılmış demektir ve hipertansiyon hastalarının yanı sıra herkesin bu tür tuzları kullanmayı öğrenmesi gerekmektedir… zirâ, toplumca gereğinden fazla tuz tüketiyoruz… tuz, direk olarak suyu damar içinde tutarak tansiyon yükselmesine ve damar dışına sıvı kaçışına sebep olur ve ödem dediğimiz şişkinlikler oluşur…. Ayrıca, sodyuma karşı duyarlılık gösteren kişilerde fazla tuz tüketimi kan basıncını yükselterek hipertansiyonun yanı sıra böbrek, kalp ve ayrıca felç gibi hastalıklara zemin hazırlar… tuz tüketimi sınırlandırılsın der beste…
Efendim, gene bir hatırlatma yapalım… son zamanlarda, özellikle kilo vermek isteyenlerin veya hipertansiyondan kaçınmak isteyenlerin sodyum alımını azaltmak amaçlı piyasada tuz yerine geçen maddeleri kullanmayı tercih etmektedirler… herkes için sağlıklı ve uygun bir seçim değildir bu tür maddeler… özellikle böbrek hastaları için…. Çünkü, tuz yerine geçen bu tür maddelerin muhteviyatında sodyum yerine potasyum bulunmaktadır…
Efendim, tuz kimi durumlarda zehir, kimi durumlarda panzehirdir… bu nedenle yerinde ve gereğince tuz tüketimi gerekmektedir… velhâsılı, rahatsızlıklarınız göz önünde bulundurularak, hangi miktarda tuz tüketmeniz gerektiğini doktorunuza danışarak öğrenmenizi salık veririm…
Tuz ve şeker büyüme çağından sonra daha az tüketilmelidir.
Tuz yemeğin ocaktan inmesine 5 dk kala ilave edilmelidir aksi taktirde hiç bir özellik arz etmemektedir.
Aşırı tüketilen tuz başta göz ve böbrekler olmak üzere vücutta tahribata sebep olmaktadır.
gözyaşımızın yegane tadıdır
Tuz kadar sevmek hikayesini bilenler anlar birini onun (tuz) gibi sevmek içine işlemek
İçime tuz akıtan bir deniz parçası oldun..
NaCl
yanıklara iyi geldiğini test edip onaylıyorum..bilginize efendim :)
yanık yere hafif nemlendirdikten sonra tuz serpin..sızı acı yok..yok böyle birşey.. :)
Bir gün uzak diyarların kralının kızı babasına 'babacığım beni ne kadar seviyorsun? ' diye sormuş. Babası çeşitli cevaplar veriyormuş ama kız birtürlü ikna olmuyormuş. En sonunda kral 'seni tuz kadar seviyorum kızım' yanıtını vermiş. Bunu üzerine kız krala kızmış ve gücenmiş çünkü tuz kadar sevilmenin anlamını çözememiş.. Bunu anlayan kral ahçıları huzuruna çağırtmış ve onlara ertesi gün yapacakları hiçbir yemeğe tuz koymamaları emrini vermiş.
ertesi gün olmuş.. Kral ve kızı yemeğe oturmuşlar. Kral dikkatle kızını izliyormuş.Kız yemeklerden birer lokma alıp alıp bırakıyormuş.. Yüzünüde buruşturup durmuş
Kral'hayrola kızım beğenmedin mi yemekleri yoksa? ' derdemez kızı 'bu ne biçim yemek baba hiç birşeyin tadı tuzu yok. Çok kötü. Hiç beğenmedim demiş..'
Kral beklediği cevabı almanın hazzıyla gülümsemiş kızına ve şu cevabı vermiş;
'Görüyorsun değil mi biricik kızım. Tuzsuz hiç birşeyin tadı yok,hiç birşey çekilmiyor. İşte bende seni tuz kadar seviyorum, sensizde hiç birşeyin tadı yok! ! ! '
veeee sonsuza dek mutlu yaşamışlar... :))))