. ... . haftanın her günü, şehrin banliyösünden bulvarlarına inen bir işçinin yüreği gibi, kan revan içindedir garipliğim…, kalan ömründe gözü olmadan, varlığına gönülden muhiban bu ıssız insan, bir daha meşkimizin mümkünlü olmayacağının idrakiyle, ağır başlıca yasını tutar dururken, yine de sen hekimim iyi olmalısın, hiç olmadığın kadar diye, duacınım;
bilirsin, teslimiyetti evet her ambulans sireni duyulduğunda okunan ayet/el kürsînin; kifayetsiz nefesler ve mecalsiz dudaklara kaldığı bir biteviyelikte, yazgıya boyun eğmek, asıl teslimiyet burada…, ve bu okumanın yapılması telkininiz, o desturlu tespitlerdendi,
ve hülasa velev ki yoksam, taburculuk sonrasında günlerdir yanında yörende ve bugün de, üzülme e mi üzülme, zaten nicedir sadece çile çektirip, çağrına mütereddit halimle, vicdanını işgal altında tutuyordum…, kafesinden salıverilmiş bir güvercinin hürriyeti kadar ellerinde artık sana tahmil ettiklerimden azadlığın,
\ah, gidemedin bizden ve gidemedik senden bu sefer de, ki biz senin esirin sanırdık kendimizi, oysa asıl tutsak senmişsin bize, aşk…; uzun senelerin umuduyla vadeye bağlanmış ve bozulma sebebi ölüm dahi olmayan bir vaadle, sabâ makamında bir sabaha daha çıktık, çok şükür, ah;
bir uçuk turunç güle benzer o yüzün, yakışır mı o gece gözlere hiç hüzün, eğme öyle başını yetimce ve küskün, bir nilüfer gibi açsın durgunluğuma gülüşün, ki sen bildiğim tek elbistan türküsüsün…, . ... .
yalancı bir meyve..okuldayken yoldaki ağaçlarda kendine portakal süsü verirdi,biz de yaşasın ne güzel portakallar diye koparırdık.. sonra bi ısırık alınca(ıyyy!) foyası çıkardı ortaya..
özgürlük arayışı içerisinde olan kaplumbağamızı.....başında turuncu çizgiler yer aldığı için ona bbu isim verilmiş.belkide isminden utanıyordur kim bilir......
.
...
.
haftanın her günü, şehrin banliyösünden
bulvarlarına inen bir işçinin yüreği gibi,
kan revan içindedir garipliğim…,
kalan ömründe gözü olmadan,
varlığına gönülden muhiban bu ıssız insan,
bir daha meşkimizin mümkünlü
olmayacağının idrakiyle,
ağır başlıca yasını tutar dururken,
yine de sen hekimim iyi olmalısın,
hiç olmadığın kadar diye, duacınım;
bilirsin, teslimiyetti evet
her ambulans sireni duyulduğunda okunan
ayet/el kürsînin; kifayetsiz nefesler ve
mecalsiz dudaklara kaldığı bir biteviyelikte,
yazgıya boyun eğmek, asıl teslimiyet burada…,
ve bu okumanın yapılması telkininiz,
o desturlu tespitlerdendi,
ve hülasa velev ki yoksam,
taburculuk sonrasında günlerdir
yanında yörende ve bugün de,
üzülme e mi üzülme,
zaten nicedir sadece çile çektirip,
çağrına mütereddit halimle,
vicdanını işgal altında tutuyordum…,
kafesinden salıverilmiş bir güvercinin
hürriyeti kadar ellerinde artık
sana tahmil ettiklerimden azadlığın,
\ah, gidemedin bizden
ve gidemedik senden bu sefer de,
ki biz senin esirin sanırdık kendimizi,
oysa asıl tutsak senmişsin bize, aşk…;
uzun senelerin umuduyla vadeye bağlanmış
ve bozulma sebebi ölüm dahi olmayan bir vaadle,
sabâ makamında bir sabaha daha çıktık,
çok şükür,
ah;
bir uçuk turunç güle benzer o yüzün,
yakışır mı o gece gözlere hiç hüzün,
eğme öyle başını yetimce ve küskün,
bir nilüfer gibi açsın durgunluğuma gülüşün,
ki sen bildiğim tek elbistan türküsüsün…,
.
...
.
Reçeli çok güzel valla...Biraz zormuş yapımı ama yemesi kolay... :))
yalancı bir meyve..okuldayken yoldaki ağaçlarda kendine portakal süsü verirdi,biz de yaşasın ne güzel portakallar diye koparırdık..
sonra bi ısırık alınca(ıyyy!) foyası çıkardı ortaya..
özgürlük arayışı içerisinde olan kaplumbağamızı.....başında turuncu çizgiler yer aldığı için ona bbu isim verilmiş.belkide isminden utanıyordur kim bilir......