Kültür Sanat Edebiyat Şiir

Turhan aGa'nın Mekanı (Atış serbest!) sizce ne demek, Turhan aGa'nın Mekanı (Atış serbest!) size neyi çağrıştırıyor?

Turhan aGa'nın Mekanı (Atış serbest!) terimi Turhan Sıradağlar tarafından tarihinde eklendi

  • Yasemin Elbek
    Yasemin Elbek

    İnanmayın pencerelere bayım, gece hepsi ayna oluyor... - Didem Madak

  • Yasemin Elbek
    Yasemin Elbek

    Gece, yalnızlığımıza çekilen gök perdeyse, şiir içerdeki aydınlığımızdır. - Şükrü Erbaş

  • Yasemin Elbek
    Yasemin Elbek

    Kaç yol, ağlamaklı olmuşum geceleri. Asıl, bizim aramızda güzeldir hasret ve asıl biz biliriz kederi. - Ahmed Arif

  • Yasemin Elbek
    Yasemin Elbek

    Küçücük omuzlarında kocaman yükü taşıyan küçük yüreklerinizin yorgunluğunun tek suçlusu küçük beyinli büyüklerdir..

    Albert Camus

  • Yasemin Elbek
    Yasemin Elbek

    İki şey seni milyonlarca insandan ayırır;
    1. Problemin değil, çözümün parçası olmak,
    2. Hayata ve her şeye özgün bir bakış açısıyla bakabilmek.

  • Yasemin Elbek
    Yasemin Elbek

    Mutlu olduğunuz zamanlarda bütün dünyanın çok daha güzel göründüğünü hiç hissettiniz mi? Oysa sizin bakış açınız dışında gerçekte hiçbir şey değişmemiştir. - Judi James

  • Yasemin Elbek
    Yasemin Elbek

    Yola çıkınca her sabah; bulutlara selam ver, taşlara, kuşlara, atlara, otlara... İnsanlara selam ver, ne görürsen selam ver. Sonra çıkarıp cebinden aynanı, bir selam da kendine ver. Hatırın kalmasın el gün yanında, bu dünyada sen de varsın! Üleştir dostluğunu varlığa, bir kısmı da seni sarsın... - Üstün Dökmen

  • Yasemin Elbek
    Yasemin Elbek

    İnsana imtihan olarak özlemek yeter. Bir şehri, bir sesi, bir nefesi... - Cahit Zarifoğlu

  • Yasemin Elbek
    Yasemin Elbek

    Sadece büyük bir lider,
    geleceği küçük kalplere emanet eder…
    23 Nisan Kutlu olsun

  • Yasemin Elbek
    Yasemin Elbek

    Güzel günler göreceğiz çocuklar.
    Motorları maviliklere süreceğiz.
    Çocuklar inanın inanın çocuklar.
    Güzel günler göreceğiz güneşli günler...
    Nazım Hikmet

  • Yasemin Elbek
    Yasemin Elbek

    Dünyayı verelim çocuklara hiç değilse bir günlüğüne
    allı pullu bir balon gibi verelim oynasınlar
    oynasınlar türküler söyleyerek yıldızların arasında
    dünyayı çocuklara verelim
    kocaman bir elma gibi verelim sıcacık bir ekmek somunu gibi
    hiç değilse bir günlüğüne doysunlar
    dünyayı çocuklara verelim
    bir günlük de olsa öğrensin dünya arkadaşlığı
    çocuklar dünyayı alacak elimizden
    ölümsüz ağaçlar dikecekler

    #Nazımhikmet

  • Turhan Sıradağlar
    Turhan Sıradağlar


    "Saray padişahın, toprak bizimdir."

  • Turhan Sıradağlar
    Turhan Sıradağlar

    "......
    Bir gemi yanaştı Samsuna sabaha karşı
    Selâm durdu kayığı, çaparı, takası,
    Selâm durdu tayfası

    Bir duman tüterdi
    bu geminin bacasından bir duman
    Duman değildi bu!
    Memleketin uçup giden kaygılarıydı.

    Samsun limanına bu gemiden atılan
    Demir değil!
    Sarılan anayurda
    Kemal Paşanın kollarıydı.

    Selâm vererek Anadolu çocuklarına
    Çıkarken yüce komutan
    Karadenizin hâlini görmeliydi.

    Kalkıp ayağa ardısıra baktı dalgalar
    Kalktı takalar,
    İzin verseydi Kemal Paşa
    Ardından gürleyip giderlerdi.
    Erzuruma kadar.

    Bu ne inançtı ki, Kemal Paşa
    Atının teri kurumadan
    Sürüp geldin yeni yeni savaşların peşinde
    ....."

    (CAHİT KÜLEBİ'nin "Atatürk Kurtuluş Savaşında" şiirinden)

  • Turhan Sıradağlar
    Turhan Sıradağlar



    23 Nisan
    Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı
    Kutlu Olsun !



    Ne Mutlu TÜRK'ÜM Diyene !

  • Yasemin Elbek
    Yasemin Elbek

    Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.” “Özgürlüğün de, eşitliğin de adaletin de dayanağı ulusal egemenliktir.” “Ulusal egemenlik, ulusun namusudur, onurudur, şerefidir.” “Ulusal egemenlik öyle bir ışıktır ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar batar yok olur

    23 Nisan, Türkiye milli tarihinin başlangıcı ve yeni bir dönüm noktasıdır. Bütün bir düşmanlık dünyasına karşı ayağa kalkan Türkiye halkının, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni meydana getirmek hususunda gösterdiği harikayı ifade eder.”

    Küçük hanımlar, küçük beyler... Sizler hepiniz, geleceğin bir gülü, yıldızı, bir bahtının aydınlığısınız. Memleketi asıl aydınlığa boğacak olan sizsiniz. Kendinizin ne kadar önemli, kıymetli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız."

    M. K. Atatürk

    23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımız Kutlu olsun



  • Yasemin Elbek
    Yasemin Elbek

    Ayakkabı

    Ayakkabıcı, yeni getirdiği malları vitrine yerleştirirken, sokaktaki bir çocuk onu izlemekteydi. Okullar kapanmak üzere olduğunda, spor ayakkabılarına rağbet fazlaydı. Gerçi mallar lüks sayılmazdı ama küçük bir dükkan için yeterliydi. Onların en güzelini ön tarafa koyunca, çocuk vitrine doğru biraz daha yaklaştı. Fakat bir koltuk değneği kullanmaktaydı. Hem de güçlükle.
    Adam ona bir kez daha göz attı. Üstündeki pantolonun sol kısmı, dizinin alt kısmından sonra boştu. Bu yüzden de sağa sola uçuşuyordu. Çocuğun baktığı ayakkabılar, sanki onu kendisinden geçirmişti. Bir müddet öyle durdu. Daldığı hülyadan çıkıp yola koyulduğunda, adam dükkandan dışarı fırlayıp:
    -"Küçük!" diye seslendi. "Ayakkabı almayı düşündün mü? Bu seneki modeller bir harika!"
    Çocuk ona dönerek:
    -"Gerçekten çok güzeller!" diye tebessüm etti. "Ama benim bir bacağım doğuştan eksik."
    -"Bence önemli değil." diye atıldı adam. "Bu dünyada tam insan yok ki! Kiminin eli eksik, kiminin de bacağı. Kiminin de aklı ya da vicdanı."
    Küçük çocuk bir şey söyleyemiyordu. Adam ise konuşmayı sürdürdü:
    -"Keşke vicdanımız eksik olacağına ayaklarımız eksik olsa idi."
    Çocuğun kafası iyice karışmıştı. Bu sefer adama yaklaşıp:
    -"Anlayamadım!" dedi. "Neden öyle olsun ki?"
    -"Çok basit!" dedi adam. "Eğer vicdan yoksa cennete giremeyiz. Ama ayaklar yoksa problem değil. Zaten orada tüm eksiklikler tamamlanacak! Hatta sakat insanlar, sağlamlara oranla daha fazla mükafat görecekler..."
    Küçük çocuk, bir kez daha tebessüm etti. O güne kadar çektiği acılar hafiflemiş gibiydi. Adam, vitrini işaret ederek:
    -"Baktığın ayakkabı, sana yakışır!" dedi. "Denemek ister misin?"
    Çocuk, başını bir o yana bir bu yana sallayıp:
    -"Üzerinde 30 lira yazıyor." dedi. "Almam mümkün değil ki!"
    -"İndirim sezonundayız. Senin için biraz indirim yaparım! Bu durumda 20 liraya düşer. Zaten sen bir tekini alacaksın, o da 10 lira eder!" dedi adam.
    Çocuk biraz düşünüp:
    -"Ayakkabının diğer teki işe yaramaz! Onu kim alacak ki?" dedi.
    -"Amma yaptın ha!" diye güldü adam. Onu da sağ ayağı eksik olan bir çocuğa satarım. Küçük çocuğun aklı bu sözlere yatmıştı. Adam, devam ederek:
    -"Üstelik de öğrencisin değil mi?" diye sordu.
    -"İkiye gidiyorum" diye atıldı çocuk. "Üçe geçtim sayılır."
    -"Tamam işte! dedi adam. 5 lira da öğrenci indirimi yapsak, geriye kalır 5 lira. O da zaten pazarlık payı olur. Bu durumda ayakkabı senindir, sattım gitti!"
    Ayakkabıcı, çocuğun şaşkın bakışları arasında dükkana girdi. İçerideki raflar, onun beğendiği modellerini aynılarıyla doluydu. Ama adam, vitrinde olanı çıkardı. Bir tabure alıp döndükten sonra çocuğu oturtup yeni ayakkabısını giydirdi. Çıkarttığı eskiyi göstererek:
    -"Benim satış işlemim bitti!" dedi. "Sen de bana bunu satsan memnun olurum."
    -"Şaka mı yapıyorsunuz?!" diye kekeledi çocuk. "Onun tabanı delinmek üzere. Eski bir ayakkabı para eder mi?"
    -"Sen çok cahil kalmışsın be arkadaş!" dedi adam. Antika eşyalardan haberin yok herhalde. Bir antika ne kadar eski ise o kadar para tutar. Bu yüzden ayakkabını, bence en az 30-40 lira eder.
    Küçük çocuk art arda yaşadığı şokları üstünden atabilmiş değildi. Mutlaka bir rüyada olmalıydı. Hem de hayatındaki en güzel rüya. Adamın, heyecandan terleyen avuçlarına sıkıştırdığı kağıt paralara göz gezdirdikten sonra, 10 lirayı geri vererek:
    -"Bana göre 20 lira yeterli" dedi. "İndirim mevsimini başlattınız ya!"
    Adam onu kırmayıp parayı geri aldı. Ve bu arada yanağına bir öpücük kondurdu. Her nedense içi içine sığmıyordu. Eğer bütün malları bir günde satsa, böyle bir mutluluğu bulamazdı.
    Çocuk yavaşça yerinden doğruldu. Sanki koltuk değneğine ihtiyaç duymuyordu. Sımsıcak bir tebessümle teşekkür edip:
    -"Babam haklıymış! "Sakat olduğun için üzülmene hiç gerek yok!" demişti!!

  • Yasemin Elbek
    Yasemin Elbek

    Merhaba Turhan bey

    Elimizden geldiğince güzellikleri ve düşünceleri paylaşmak adına devam edeceğiz hep birlikte

    Güzel akşamlar dilerim


    Saygı ile

  • Yasemin Elbek
    Yasemin Elbek

    Bir bayram hikayesi

    Çizilen Boş Bir El!



    Bayram yakındı. Birinci sınıf öğretmeni sınıfına eğlenceli bir bayram ödevi verdi – minnettar oldukları bir şeyin resmini çizmelerini istedi.

    Sınıfın çoğu ekonomik açıdan dezavantajlı olarak kabul edilebilirdi, ancak yine de çoğunun evlerinde bayram, el öpme, küçük de olsa bir bayram harçlığı alma, bazılarının evinde tavuk veya hindi de içeren mütevazi özel yemelerin hazırlanması ve bayram şekerlemeleri gibi diğer geleneksel güzellikler ile kutlanırdı. Öğretmen, bu özelliklerin ve yakın olan bayramın öğrencileri için iyi bir konu olacağını düşündü.

    Ahmet Sayfanın Ortasına Bir El Çizmişti!
    Ancak Ahmet diğerlerinden farklı bir resim yaptı. O farklı bir çocuktu. Öğretmenin garip, sefalet, zayıf ve mutsuz olarak gördüğü öğrencisiydi. Teneffüslerde diğer çocuklar oyun oynarken o hep öğretmenin yakınlarında dururdu. Öğretmeni onun üzücü gözlerinin arkasında hissettiği acıyı tahmin edebiliyordu.

    Evet, resmi farklıydı. Müteşekkir olduğu bir şeyin resmini çizmesi istendiğinde bir el çizmişti. Kâğıtta başka hiçbir şey yoktu. Sadece boş bir el vardı.

    Onun kağıda çizmiş olduğu soyut görüntü yorumlarda diğer öğrencilerin hayal gücünü yakaladı. Öğretmen çocukların soyut düşüncelerini geliştirmek için her bir resim için yaptığı gibi Ahmet’in resmi için de “Bu kimin eli olabilir?” diye sordu.

    Bir çocuk bunun bir çiftçinin eli olduğunu tahmin etti, çünkü çiftçiler bayram ziyafetleri için hindi ve tavuk yetiştiriyordu.
    Bir diğeri bunun bir polis memurunun eli olabileceğini söyledi, çünkü polis insanları koruyor ve önemsiyordu.
    Bazıları bunun Allah’ın yardım elini temsil ettiğini tahmin etti, çünkü Allah bizi seviyor ve bize yardım ediyordu.
    Ve tartışma böylece devam etti – öyle ki öğretmen nerdeyse bu eli çizen genç sanatçıyı unutmuştu.
    Tartışma bitip de, çocuklar diğer ödevlerini yapmaya devam ettiklerinde öğretmen Ahmet’in masasında durakladı, eğildi ve ona çizdiği elin kimin elini sorduğunu sordu.

    Küçük çocuk uzağa baktı ve mırıldandı, “O senin elin öğretmenim” dedi..

    Öğretmen bir an diğer öğrencilerine de yaptığı gibi onun elini tuttuğu ve onun teneffüslerde zaman zaman başını okşadığı anları hatırladı. Ya da kalemini nasıl tutacağınızı göstermek için “bunu birlikte yapalım“ diyerek onun elini tuttuğu zamanları anımsadı. Ve Ahmet öğretmeninin eli için çok minnettardı.

    Öğretmen nemlenen gözlerini silerek o an ağlamamak için oradan hemen uzaklaştı ve çalışmalarına devam etti.


    Melik DUYAR

  • Turhan Sıradağlar
    Turhan Sıradağlar

    Merhaba Tuba hanım,
    Merhaba Yasemin hanım,
    Bayram yerine çevirmişsiniz Mekan'ı :))
    Daha doğrusu, "düşün şenliği" olmuş keyifle okunan, izlenen.

    Yüreklerinize emeklerinize saygı.

  • Yasemin Elbek
    Yasemin Elbek

    Çantanın dibinde unutulmuş son buruşuk on'luğu bulmaktır kimi zaman bayram…
    Kimi zaman bir haberdir…
    Bir selam
    Susamış dudağa su…
    Yoksulun sofrasında ekmek…
    Bir çift yeni ayakkabıdır…
    Bir küçük mendil…
    Bebeğe mama…
    Hastaya güneşin doğuşudur bayram.
    Varlıklıların ve muktedirlerin bayramları kıt olur…
    Ya da sevgisize bayramı anlatmak zordur…
    Ama…
    Bir bakıştır…
    Bir dokunuştur…
    Bir sarılıştır…
    Bir tek gülüştür bayram.
    Bayram için bayramı beklemek gerekmez…
    Mutluluk, takvime bağlanacak kadar bol mudur?..
    Ya da hak etmiş yüreğin varsa, sevinç dört güne nasıl sığar?..
    Söylenmemiş sevgiler?..
    Anlatılmamış özlemler…
    Ne zamandır beklenmiş sözcükler…
    Ne zaman gelirse gelsin, o gündür işte,
    o gün bayram günüdür.
    Onurunla yastığa baş koymaktır bayram…
    Gururundur, yüzüne vurur…
    Şereftir…
    Açık alın…
    Eğilmeyen baş…
    Temiz elindir…
    Bu günlerde hele, utanmadan insanların yüzüne bakabilmektir bayram.
    Kimi zaman sadece iki damladır…
    Yanaklarından yuvarlanır…
    Sevgi pınarından geliyorsa…
    Silme…
    O'dur işte…
    O bayramdır....
    Bekir COŞKUN

  • Yasemin Elbek
    Yasemin Elbek

    Ne çıkar yanımda olmasan.
    Kalbim senden ibaret değil mi ?
    Uzaktan sevmek zor demişsin
    Etme sevdam .
    Görmeden sevmek,
    İbadet değil mi..?
    Cemal Süreya

  • Yasemin Elbek
    Yasemin Elbek

    Benim bayramım sensin.
    Yanağın, yüreğimdeki vatana bayrak,
    Dudağın, sensizlik orucuma şekerdir.
    Ben bi boynundaki kokuyu bilirim, bi de dudağındaki tadı...
    Ne secde bilirim gözlerinden öte, ne kıble tanırım ellerinden başka.
    Ben bunları bilir, bunları kutlarım.
    Tez gel...
    Gelirken gözlerini de getir, e mi?
    Koma beni onlarsız, sensiz, bayramsız.
    Benim bayramım sensin..
    Mehmet Salih Elçi

  • Yasemin Elbek
    Yasemin Elbek

    Çok teşekkür ederim Tuba Can

    Sen de iyi ki varsın hayatımızda :)

    Çok sevgimle güzel yüreğine

  • Ahde Vefa
    Ahde Vefa

    Benim ömrümde ırmaklar vardır sularında hayallerimi yüzdürdüğüm, benim ömrümde sevdiklerim vardır bayramlar ayrı geçince üzüldüğüm.
    Günaydın sevgili Yasemin ve Turhan bey.
    İyi ki varsınız.

  • Turhan Sıradağlar
    Turhan Sıradağlar

    UYUYAN GÜZEL(!) NOTLARI 2
    Bir gün bu memleketin yanağına öpücük,
    baş ucuna da şu notu bırakıp gideceğim: "Öyle güzel uyuyordun ki uyandırmaya kıyamadım." (AZİZ NESİN)

  • Turhan Sıradağlar
    Turhan Sıradağlar

    DENİZ GEZMİŞ BOYUNU AŞAR SENİN!
    Oy oranı sıfır düzeylerinde dolaşan dsp diye ah'ı gitmiş vah'ı kalmış bir parti ve bu partinin solcu(?) eskisi bir başkanı(!) var.

    Nicedir "ne bahane üretsem de saraya doğru dönsem" sıkıntısıyla kivranan bu zat, sonunda cumhur ittifakı’na "yanaşma" olarak servis kapısından sığınma ve milletvekilliği kapma becerisini gösterdi.

    Ve geçen gün katıldığı bir tv programında, suratı zerre kadar kızarmadan dedi ki:
    "Deniz Gezmiş'ler yaşıyor olsalardı, bugün Recep Tayyip Erdoğan’a oy verirlerdi, çünkü onlar da Amerikan karşıtıydı, bugün Erdoğan da Amerikan karşıtıdır."

    Deniz’in ağabeyi Bora Gezmiş ise şu açıklamayı yaptı:
    "Deniz ve yiğit arkadaşları 1968'deki anti-emperyalist gösterilerde Amerikan 6.filo askerlerini denize dökerlerken, dsp başkanı ile bugün sığındığı ittifak ve birlikte yürüdüğü kişilerin 'amcaları' aynı filoyu kıble yapmış, namaz kılıyorlardı."

    aGa diyor ki:
    Ağzının payını aldığınagöre e
    çıkabilirsin bay başkan(!)
    Çıkış kapısı tam arkanda !

  • Turhan Sıradağlar
    Turhan Sıradağlar

    UYUYAN GÜZEL(!) NOTLARI 1
    Belli ki, memleketin yarısı düşünmekten uyuyamazken, diğer yarısı da uyumaktan düşünemiyor. (MESUT PARLAK"tan alıntı)

  • Turhan Sıradağlar
    Turhan Sıradağlar

    MÜZİĞİN GÜCÜ
    İkinci Dünya Savaşı boyunca Rus radyolarının sürekli olarak senfoni yayını yapması, hem askerler hem de savaşın yıkımıyla mücadele etmeye çalışan halk için müthiş bir moral olur.

    Stalingrad Savaşı’nda Almanların şehri kuşattığı ve şiddetli çatışmaların devam ettiği bir anda, Ruslar askerlere moral vermek için cepheye bir senfoni orkestrası gönderir.

    Konser başlar.
    Bir süre sonra Almanların ateş etmeyi kestikleri fark edilir.

    Orkestra çalmayı bitirdiğinde ise, Alman siperlerinden Ruslara şöyle seslenilir: "Biraz da Bach çalar mısınız?"

    (ZÜLAL KALKANDELEN'den alıntı)

  • Turhan Sıradağlar
    Turhan Sıradağlar

    BAYRAM YEMEĞİ
    Korkarım felekte bir gün
    Bir bayram yemeğinde.
    Anam, babam gibi kardeşlerim de,
    En güzel dalgınlığında ömrün.
    Beni gurbette sanıp
    "Keşke gelseydi bu bayram"
    Diyecekler.

    Ve birdenbire yürekler,
    Aynı acıyla yanıp
    Hepsinin gözleri yaşaracak
    Öldüğümü hatırlayarak.

    CAHİT SITKI TARANCI

  • Turhan Sıradağlar
    Turhan Sıradağlar 22.04.2023 - 06:53