"...... Kulak ver Karanlığın esintisini duyuyor musun?
Gecede, şu an bir şey geçiyor Ay kızıl ve karmaşık Ve her an düşme korkusu yaşanan bu damda Bulutlar yaslı kalabalıklar gibi Sanki yağmurun yağacağı anı bekliyor ......"
(FURUĞ FERRUHZAD' ın "Rüzgar Bizi Götürecek" şiirinden)
Depremlerde en riskli gruplar hamile kadınlar, kadınlar, çocuklar, sosyal yardım kurumlarında yaşayan çocuklar, fiziksel ve ruhsal hastalıkları olan kişiler, sevdiklerini yitirmiş bireyler, bağımlılık problemi olanlar ve bölgede yardım faaliyetlerinde bulunan personeldir.
Dünyanın çeşitli yerlerinde yaşanılan depremler sonrası depresyon ve intihar vakalarının arttıkları biliniyor.
Bu nedenlerle, depremzedelere yaklaşımda çok dikkatli olunmalıdır.
ŞUNLARA DİKKAT: "Deprem kaderde varmış" "Takdiri ilahi" "Zaman her şeyin ilacı" "Allah insana kaldırmayacağı yükü vermez" "Dua et sen hayattasın" "Senden beter durumda olanları düşün ....gibi açıklama ve konuşmalardan kaçının,
Mağdurlara saygılı davranın,
Eleştirel ve suçlayıcı şekilde konuşmayın,
Konuşmalarda teknik terim kullanmaktan kaçının,
Mağdurların nasıl hissettikleri ile ilgili söylemler kullanmayın,
Mağdurlara tutulamayacak sözler vermeyin,
Mağdur insanları konuşmaya zorlamayın
Özel yaşamlarının gizliliğine saygı gösterin,
Yardımları kaliteli ve hızlı şekilde yapın,
Mağdurların gelenek ve kültürel değerlerine saygı gösterin,
Mağdurlar defalarca aynı soruyu sorsalar bile yanıtlayın,
Mağdurlara gelişim ve eğitim düzeylerine uygun yanıtlar verin,
Mağdurların ailelerine, sevdiklerine ve onlara destek olabilecek sosyal çevrelerine ulaşabilmeleri için çaba gösterin.
"...... Duman durmuş mah'lenizin dağına Yol ıramış varamamış köyüne Haber verin hükümetin beyine Elin gayri elime aralı yarim Gurbanlar olurum yaralı yarim ......"
"HATAY BENİM ŞAHSİ DAVAMDIR!" (Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Hatay)
Kahramanmaraş merkezli 10 ili yıkan depremlerin ardından Hatay'da yıkılan evlerin duvarında görülen Mustafa Kemal Atatürk portresi duygulandırdı.
Bu portreler, Hatay'ın vatan topraklarına katılması konusu her zaman birinci önceliği olan Mustafa Kemal Atatürk'ün “40 asırlık Türk yurdu düşman elinde esir bırakılamaz. Hatay benim şahsi davamdir. Hatay'ı mutlaka alacağım” sözlerini akıllara getirdi.
Mustafa Kemal’in kafasında Hatay’ın vatan topraklarına katılması konusu her zaman birinci önceliğini koruyordu.
"HATAY BENİM ŞAHSİ DAVAMDIR!" Hatay Fransız işgali altındaydı ve konu Milletler Cemiyeti’ne aktarılmıştı. Atatürk Fransız büyükelçisine, “Hatay benim şahsi davamdır. Şakaya gelmeyeceğini bilmelisiniz” dedi.
Fransızlar, Atatürk’ün ciddi olduğunu ve Hatay için silah gücünün kullanılacağını anlamaya başladılar.
DÜNYAYA MESAJ Atatürk’ün son hastalığı 1937 yılı kış aylarında baş gösterdi ve 6 Mart 1938’de Çankaya Köşkü’nde yapılan muayenede karaciğerde büyüme saptandı. Hastalığına dair ilk resmi bildiri 30 Mart 1938’de yayınlandı.
O sıralarda Hatay sorunu ciddiyetini koruyordu. Atatürk, Cumhurbaşkanlığı görevlerini aksatmadan yürütmeye ve özellikle çok önem verdiği Hatay sorununu çözüme ulaştırabilmek için bütün gücünü toplayarak hasta görünmemeye çalışmıştı.
Hatay konusunda, her türlü girişimde bulunabileceğini göstermek için bütün dünyaya bir mesaj vermek istiyordu.
19 Mayıs 1938’de Ankara’daki törenden hemen sonra trenle Adana’ya hareket etti. Hastalığını umursamıyordu. Çukurova bölgesinde 5 gün süren bir yorucu gezide hasta olmasına rağmen askeri birlikleri denetledi.
Amacı, bütün dünyaya ayakta olduğunu ve Hatay davasından ödün vermeyeceğini göstermekti.
HATAY CUMHURİYETİ 13 Ağustos’ta seçimler yapıldı ve Hatay Cumhuriyeti kuruldu. 2 Eylül 1938’de Hatay cumhurbaşkanlığına Tayfur Sökmen seçildi.
Atatürk ölmeden önce bu gelişmeleri görmek ve duyumak mutluluğuna erişti.
Hatay Cumhuriyeti 9 ay sonra, 30 Haziran 1939 tarihinde Türkiye’ye katılma kararı aldı. Hatay Devleti sınırları Türkiye-Suriye sınırı olarak kabul edildi. 23 Temmuz 1939’da Hatay Türkiye Devleti’ne dahil oldu ve Hatay Vilayeti kuruldu.VAnayurdun bölünmez, vazgeçilmez bir parçası olan Hatay anayurtla bütünleşti.
Hataylılar yaşamlarının son günlerine kadar Hatay için çalışan Atatürk’ü hiçbir zaman unutmadı..
GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ve MÜCADELE ARKADAŞLARI'nı ANIYORUZ...
Bağımsızlık Savaşı Kahramanı ve Türkiye Cumhuriyeti Kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Mücadele Arkadaşları'nı Cuma dualarinda yok sayan ve molla rejimine programlanmış ne idüğü belirsiz karanlık ortaçağ kalıntılarının...
Emperyalizmin maşalığını gönüllü olarak üstlenip, yalan ve inkara dayalı girişimlerini her alanda sürdürerek Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Mücadele Arkadaşları'nı karalamak için kendi çamurlarında debelenen ayrılıkçı terörist ihanet çetesinin uzantısı oldukları, paylaşımlarıyla apaçık ortadayken utanmadan mağduru(!) oynayarak içlerindeki hastalıklı irini kusan sinsi etnik kafatasçı güruhun...
Her iki grubun veya bulanık üçüncü grupların borazanlığına soyunarak tarihi olayları çarpıtıp Cumhuriyetimizin Kuruluş Felsefesi ile Değerleri'nin yanısıra Aydınlanma Devrimi'ne ve dolayısıyla Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Mücadele Arkadaşları'na bulaşmak cüret ve hadsizliğini gösteren çapsızların, II. cumhuriyetcilerin, "yetmez ama evet"çilerin...
Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Mücadele Arkadaşları'nın adlarına bile tahammul edemediğini gizlemek için her yöne mavi boncuk dağıtıp şirin gözükmeye çalışan edepsiz ve düzeysiz şarlatanlar ile bu şarlatanlara "ha ha'lı hi hi'li" mimiklerle yaranmaya çalışan kişilik yoksunu sırnaşık zavallıların...
Tüm bu ulusal onurdan yoksun değersizliklere, seyretmek dışında tepki vermeyen duyarsızların...
... inadına,
GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ve MÜCADELE ARKADAŞLARI her Cuma bu başlıkta anılmaktadır.
Tam da dediğiniz saflaşmalar yaşanıyor Ülkemde, hem de bu çok büyük acı ortamında... "Ben" diyen utanmazlik, "biz" diyen vicdana saldırıyor inanılmaz bir çirkinlikle... Ancak, bir gün hesap sorulacağına inanmaktan başka bir şey gelmiyor elden ne yazık ki :((
KİMİN PARASI KİME HEMŞE'RİM?.. Deprem için tv ortak yayınıyla toplanan bağışa Merkez Bankası 30 Milyar TL, kamu bankaları ise değişik meblağlarla katkıda bulundu.
Ancak kafalarda şu soru kaldı: Halkın parası nasıl halka bağışlanıyor?
"...... Gerçi şimdi çağımız değilse de Elâgözlüm, Bu bir kötü tecelli ki, nasıl diyeyim. Bir gün bir kara gölge görürsen gözlerimde Akşamsa beni uyut.. ……. Bir nefis sabahsa eğer, ölümü Ellerin ellerimde bekliyeyim…"
(TURGUT UYAR'ın "Ölüme Dair Konuşmalar" şiirinden)
BÜYÜK DEPREM FELAKETİNİN BAŞ NEDENLERİNDEN OLAN "İMAR AFFI" İŞTE BÖYLE MÜJDELENMİŞTİ(!!!!!)
6 Şubat'ta Türkiye'yi sarsan ve 10 ilde büyük yıkıma neden olan depremle birlikte 2018'de çıkarılan imar affı tekrar gündeme geldi.
Söz konusu afla birlikte depremin vurduğu 10 ilde toplam 294 bin kaçak yapının affedildi, sorunlu konutlar korundu.
31 Aralık 2017 ve öncesinde yapılan tüm kaçak binalar, kişilerin beyanı esas alınarak affa uğradı. Böylece örneğin iki kat izni olan binasına 2 de kaçak kat çıkana, parası alınıp imar izni verildi.
İmar affıyla çıkılan kaçak katlarla çürük binalar çok büyük risk oluşturdu.
Paylaşılan verilere göre, 2018’de Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde çıkarılan imar affında Türkiye çapında 3 milyon 152 bin yapı kayıt belgesi verildi.
Kayıt belgesi sayıları ve iller: Adana'da 59 bin 247 Adıyaman’da 10 bin 629 Diyarbakır’da 14 bin 719 Gaziantep’te 40 bin 224 Hatay'da 56 bin 464 Kahramanmaraş’ta 39 bin 58 Kilis’te 4 bin 897 Malatya’da 22 bin 299 Osmaniye’de 21 bin 107 Şanlıurfa’da 25 bin 521 (Haberler)
aGa diyor ki: Sayın Savcılarımızın bilgisine arz...
Günaydın Canan hanım, 10:39 mesajınızın içeriğine tümüyle katılıyorum. Ahmet Aslan ise isabetli bir seçimdi. Evet, iyi.ki var türkülerimiz. Saygılar...
Osmanlı'nın çöküş devrinde dönemin eğitim bakanı Emrullah efendinin dediği gibi, "şu okullar olmasa, eğitimi bayaa güzel idare edecekler... " Ama ah şu okullar!
ÜNİVERSİTE EĞİTİMİNİN GELECEĞİ??? Deprem bahanesiyle, zaten kalitesiz olan üniversite eğitimi "online" hale getirilirse aşağıdaki kişilerle karşılaşmaya hazır olun: - En küçük bir depremde bile dümdüz olacak yapılar yükseltecek mühendisler,
- Hastasına teşhis koyup tedavi etmekten aciz doktorlar,
- Ekonomiyi bakkal defteri tutmak sanan ekonomistler...
Aksini iddia edecek olanlar, bire on koyuyorum, var mısınız?
Kahramanmaraş merkezli depremde yıkılan binalar ile ilgili Cumhuriyet Başsavcılıkları tarafından soruşturma vr tutuklamalar başlatılırken, yıkılan binaları yapan müteahhit ve sahiplerinin yakalanması için polis ve jandarma alarma geçti.
Yıkılan ve hasar gören binaları yapan ve kaçma kuşkusu bulunan müteahhit ve sahipleri hakkında çıkarılan yakalama kararının ardından tüm illerdeki güvenlik güçleri alarma geçti.
İhmali olanlar hakkında soruşturma başlatılırken, Hatay’da depremde yıkılan Rönesans Rezidans’ın müteahhidi Mehmet Yaşar Coşkun, çıkarıldığı hakimlikçe tutuklandı.
Gaziantep ve Adana’da çöken binalarla ilgili üç müteahhit gözaltında. Yine Gaziantep’te depremlerde yıkılan bir binada kolon kestikleri iddiasıyla gözaltına alınan 2 kişi tutuklandı.(Haberler)
Haberleri izliyoruz... ibretle tabii! Yaşını başını almış, kravatlı kocaman adamlar, anlı şanlı(!) bakanlar çıkıyor, neredeyse esas duruşta bir onbaşı tavrıyla “sayın cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla” diye her adımı adeta emir komuta zinciri içinde atıyorlarmış havası vermeye özen göstererek konuşuyorlar. Yani talimat(?) olmasa kımıldamayacaksınız, öyle mi?..
... Sıradan bir yurttaş olarak utandım yemin ederim.
..........
Soru: 1999 depreminden sonra toplanan deprem paralarının nerede olduğu sorusuna zamanın ekonomiden sorumlu bakanı, o paranın duble yollara, demiryollarına, hava limanı pistlerine, çiftçimize, eğitime gittiği cevabını vermişti. Iyi de o duPPle yollar, demir yolları, pistler vs nerede?
Cevap: Deprem aldiii götürdiiii...
..........
Avrupanın tamamında müteahhit sayısı 25 bin civarında; mesela Türkiye ile aynı nüfusa sahip Almanya'da bu sayı 3 bin civarında.
Türkiye'deki sayı ise 330 bin, yani bütün Avrupa'nın 13 katı... İnşaatçılığın merkezi İstanbul'da kayıtlı müteahhit sayısı 60 bini aşmış durumda.
Eh, çiğ köfteciler dahil, ipini koparanın inşaatçı olduğu bir ülkede yıkımdan/yıkıntıdan başka ne beklenir ki?!
..........
Ali Ağaoğlu geçmişteki bir röportajda, “1970'li yıllarda İstanbul'un Anadolu yakasında yapılan yapıların büyük bir kısmına inşaat malzemesini benim firmam sattı. Kumları Marmara Denizi'nden, demirleri hurdadan çektik. Sadece biz değil tüm firmalar aynı şeyi yapıyordu” demişti.
Aradan 50 yıl geçti ama değişen bir şey yok, bu depremde de daha geçen yıl yapılan apartmanlar yıkıldı. Nedeni tabii ki hırsızlık!
MUSTAFA KEMAL'in CHP'sinin, Cumhuriyetçilik Halkçılık Laiklik Milliyetçilik Devletçilik Devrimcilik ... ilkelerinin yanısıra "Tam bağımsızlıkçı" karakterini de bilinçli olarak sıradanlaştırarak, Cumhuriyeti kuran tarihi önemi büyük Parti'yi yozlaştıran adların başında gelen Deniz Baykal ölmüş.
MUSTAFA KEMAL'in CHP'sine gönül vermiş, O'nun Devrimlerini, Cumhuriyetimiz'in Kuruluş Felsefesi ve Değerleri'ni benimsemiş, özümsemiş, içselleştirmiş bir Türk olarak...
SÖZÜN BİTTİĞİ YER! İşi gücü Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Laik Cumhuriyet'e bulaşmak olan Diyanet’e 36 milyar bütçe ayrılırken, tek amacı doğal felaketlerde insan/canlı kurtarmak olan AFAD’a sadece 8 milyar ayrılmış.
"...... Bu ne beter çizgidir bu Bu ne çıldırtan denge Yaprak döker bir yanımız Bir yanımız bahar bahçe ......" (Hasan Hüseyin Korkmazgil'in "Öyle Bir Yerdeyim ki" şiirinden)
"......
Kulak ver
Karanlığın esintisini duyuyor musun?
Gecede, şu an bir şey geçiyor
Ay kızıl ve karmaşık
Ve her an düşme korkusu yaşanan bu damda
Bulutlar yaslı kalabalıklar gibi
Sanki yağmurun yağacağı anı bekliyor
......"
(FURUĞ FERRUHZAD' ın "Rüzgar Bizi Götürecek" şiirinden)
DEPREMZEDELERE NASIL YAKLAŞILMALI?
Depremlerde en riskli gruplar hamile kadınlar, kadınlar, çocuklar, sosyal yardım kurumlarında yaşayan çocuklar, fiziksel ve ruhsal hastalıkları olan kişiler, sevdiklerini yitirmiş bireyler, bağımlılık problemi olanlar ve bölgede yardım faaliyetlerinde bulunan personeldir.
Dünyanın çeşitli yerlerinde yaşanılan depremler sonrası depresyon ve intihar vakalarının arttıkları biliniyor.
Bu nedenlerle, depremzedelere yaklaşımda çok dikkatli olunmalıdır.
ŞUNLARA DİKKAT:
"Deprem kaderde varmış"
"Takdiri ilahi"
"Zaman her şeyin ilacı"
"Allah insana kaldırmayacağı yükü vermez" "Dua et sen hayattasın"
"Senden beter durumda olanları düşün
....gibi açıklama ve konuşmalardan kaçının,
Mağdurlara saygılı davranın,
Eleştirel ve suçlayıcı şekilde konuşmayın,
Konuşmalarda teknik terim kullanmaktan kaçının,
Mağdurların nasıl hissettikleri ile ilgili söylemler kullanmayın,
Mağdurlara tutulamayacak sözler vermeyin,
Mağdur insanları konuşmaya zorlamayın
Özel yaşamlarının gizliliğine saygı gösterin,
Yardımları kaliteli ve hızlı şekilde yapın,
Mağdurların gelenek ve kültürel değerlerine saygı gösterin,
Mağdurlar defalarca aynı soruyu sorsalar bile yanıtlayın,
Mağdurlara gelişim ve eğitim düzeylerine uygun yanıtlar verin,
Mağdurların ailelerine, sevdiklerine ve onlara destek olabilecek sosyal çevrelerine ulaşabilmeleri için çaba gösterin.
KAYNAK: Cumhuriyet Gazetesi
Aynı güzel dilekler benden size gelsin Canan hanım :))
... Chopin sürprizi için teşekkürler.
"......
Duman durmuş mah'lenizin dağına
Yol ıramış varamamış köyüne
Haber verin hükümetin beyine
Elin gayri elime aralı yarim
Gurbanlar olurum yaralı yarim
......"
("Ağıtçı Kadın" GÜLSÜM KÖSE'den uyarlamadır.)
"HATAY BENİM ŞAHSİ DAVAMDIR!"
(Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Hatay)
Kahramanmaraş merkezli 10 ili yıkan depremlerin ardından Hatay'da yıkılan evlerin duvarında görülen Mustafa Kemal Atatürk portresi duygulandırdı.
Bu portreler, Hatay'ın vatan topraklarına katılması konusu her zaman birinci önceliği olan Mustafa Kemal Atatürk'ün “40 asırlık Türk yurdu düşman elinde esir bırakılamaz. Hatay benim şahsi davamdir. Hatay'ı mutlaka alacağım” sözlerini akıllara getirdi.
Mustafa Kemal’in kafasında Hatay’ın vatan topraklarına katılması konusu her zaman birinci önceliğini koruyordu.
"HATAY BENİM ŞAHSİ DAVAMDIR!"
Hatay Fransız işgali altındaydı ve konu Milletler Cemiyeti’ne aktarılmıştı. Atatürk Fransız büyükelçisine, “Hatay benim şahsi davamdır. Şakaya gelmeyeceğini bilmelisiniz” dedi.
Fransızlar, Atatürk’ün ciddi olduğunu ve Hatay için silah gücünün kullanılacağını anlamaya başladılar.
DÜNYAYA MESAJ
Atatürk’ün son hastalığı 1937 yılı kış aylarında baş gösterdi ve 6 Mart 1938’de Çankaya Köşkü’nde yapılan muayenede karaciğerde büyüme saptandı. Hastalığına dair ilk resmi bildiri 30 Mart 1938’de yayınlandı.
O sıralarda Hatay sorunu ciddiyetini koruyordu. Atatürk, Cumhurbaşkanlığı görevlerini aksatmadan yürütmeye ve özellikle çok önem verdiği Hatay sorununu çözüme ulaştırabilmek için bütün gücünü toplayarak hasta görünmemeye çalışmıştı.
Hatay konusunda, her türlü girişimde bulunabileceğini göstermek için bütün dünyaya bir mesaj vermek istiyordu.
19 Mayıs 1938’de Ankara’daki törenden hemen sonra trenle Adana’ya hareket etti. Hastalığını umursamıyordu. Çukurova bölgesinde 5 gün süren bir yorucu gezide hasta olmasına rağmen askeri birlikleri denetledi.
Amacı, bütün dünyaya ayakta olduğunu ve Hatay davasından ödün vermeyeceğini göstermekti.
HATAY CUMHURİYETİ
13 Ağustos’ta seçimler yapıldı ve Hatay Cumhuriyeti kuruldu. 2 Eylül 1938’de Hatay cumhurbaşkanlığına Tayfur Sökmen seçildi.
Atatürk ölmeden önce bu gelişmeleri görmek ve duyumak mutluluğuna erişti.
Hatay Cumhuriyeti 9 ay sonra, 30 Haziran 1939 tarihinde Türkiye’ye katılma kararı aldı. Hatay Devleti sınırları Türkiye-Suriye sınırı olarak kabul edildi. 23 Temmuz 1939’da Hatay Türkiye Devleti’ne dahil oldu ve Hatay Vilayeti kuruldu.VAnayurdun bölünmez, vazgeçilmez bir parçası olan Hatay anayurtla bütünleşti.
Hataylılar yaşamlarının son günlerine kadar Hatay için çalışan Atatürk’ü hiçbir zaman unutmadı..
(DERLEMEDİR)
GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
ve
MÜCADELE ARKADAŞLARI'nı ANIYORUZ...
Bağımsızlık Savaşı Kahramanı ve Türkiye Cumhuriyeti Kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Mücadele Arkadaşları'nı Cuma dualarinda yok sayan ve molla rejimine programlanmış ne idüğü belirsiz karanlık ortaçağ kalıntılarının...
Emperyalizmin maşalığını gönüllü olarak üstlenip, yalan ve inkara dayalı girişimlerini her alanda sürdürerek Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Mücadele Arkadaşları'nı karalamak için kendi çamurlarında debelenen ayrılıkçı terörist ihanet çetesinin uzantısı oldukları, paylaşımlarıyla apaçık ortadayken utanmadan mağduru(!) oynayarak içlerindeki hastalıklı irini kusan sinsi etnik kafatasçı güruhun...
Her iki grubun veya bulanık üçüncü grupların borazanlığına soyunarak tarihi olayları çarpıtıp Cumhuriyetimizin Kuruluş Felsefesi ile Değerleri'nin yanısıra Aydınlanma Devrimi'ne ve dolayısıyla Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Mücadele Arkadaşları'na bulaşmak cüret ve hadsizliğini gösteren çapsızların, II. cumhuriyetcilerin, "yetmez ama evet"çilerin...
Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Mücadele Arkadaşları'nın adlarına bile tahammul edemediğini gizlemek için her yöne mavi boncuk dağıtıp şirin gözükmeye çalışan edepsiz ve düzeysiz şarlatanlar ile bu şarlatanlara "ha ha'lı hi hi'li" mimiklerle yaranmaya çalışan kişilik yoksunu sırnaşık zavallıların...
Tüm bu ulusal onurdan yoksun değersizliklere, seyretmek dışında tepki vermeyen duyarsızların...
... inadına,
GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
ve
MÜCADELE ARKADAŞLARI
her Cuma bu başlıkta anılmaktadır.
Herkes davetlidir.
Tam da dediğiniz saflaşmalar yaşanıyor Ülkemde, hem de bu çok büyük acı ortamında... "Ben" diyen utanmazlik, "biz" diyen vicdana saldırıyor inanılmaz bir çirkinlikle... Ancak, bir gün hesap sorulacağına inanmaktan başka bir şey gelmiyor elden ne yazık ki :((
KİMİN PARASI KİME HEMŞE'RİM?..
Deprem için tv ortak yayınıyla toplanan bağışa Merkez Bankası 30 Milyar TL, kamu bankaları ise değişik meblağlarla katkıda bulundu.
Ancak kafalarda şu soru kaldı:
Halkın parası nasıl halka bağışlanıyor?
"......
Gerçi şimdi çağımız değilse de Elâgözlüm,
Bu bir kötü tecelli ki, nasıl diyeyim.
Bir gün bir kara gölge görürsen gözlerimde
Akşamsa beni uyut..
…….
Bir nefis sabahsa eğer, ölümü
Ellerin ellerimde bekliyeyim…"
(TURGUT UYAR'ın "Ölüme Dair Konuşmalar" şiirinden)
BÜYÜK DEPREM FELAKETİNİN
BAŞ NEDENLERİNDEN OLAN
"İMAR AFFI" İŞTE BÖYLE
MÜJDELENMİŞTİ(!!!!!)
6 Şubat'ta Türkiye'yi sarsan ve 10 ilde büyük yıkıma neden olan depremle birlikte 2018'de çıkarılan imar affı tekrar gündeme geldi.
Söz konusu afla birlikte depremin vurduğu 10 ilde toplam 294 bin kaçak yapının affedildi, sorunlu konutlar korundu.
31 Aralık 2017 ve öncesinde yapılan tüm kaçak binalar, kişilerin beyanı esas alınarak affa uğradı. Böylece örneğin iki kat izni olan binasına 2 de kaçak kat çıkana, parası alınıp imar izni verildi.
İmar affıyla çıkılan kaçak katlarla çürük binalar çok büyük risk oluşturdu.
Paylaşılan verilere göre, 2018’de Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde çıkarılan imar affında Türkiye çapında 3 milyon 152 bin yapı kayıt belgesi verildi.
Kayıt belgesi sayıları ve iller:
Adana'da 59 bin 247
Adıyaman’da 10 bin 629
Diyarbakır’da 14 bin 719
Gaziantep’te 40 bin 224
Hatay'da 56 bin 464
Kahramanmaraş’ta 39 bin 58
Kilis’te 4 bin 897
Malatya’da 22 bin 299
Osmaniye’de 21 bin 107
Şanlıurfa’da 25 bin 521
(Haberler)
aGa diyor ki:
Sayın Savcılarımızın bilgisine arz...
Günaydın Canan hanım,
10:39 mesajınızın içeriğine tümüyle katılıyorum.
Ahmet Aslan ise isabetli bir seçimdi. Evet, iyi.ki var türkülerimiz. Saygılar...
"Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar"
... mı gerçekten?
"......
Sen ağlamadın gittiğinde
Dönüp de bakmadın
Geldiğin gibi apansızdı gidişin
Bir şey soramadım
Ben ağladım
Yollar ağladı
Nedenler nasıllar niçinler
Suskun kaldı ardında
Sevdama prangalar vuruldu
Çarmıhlara gerildim
Hasret düşerken kalbime
Ben ağladım
Toprak ağladı
Ağladık sen gittin diye
Şiir şarkı ben hepimiz
Bir şey gelmedi işte elimizden
Sular ağladı
Kuşlar ağladı
Taşlar ağladı
Ben ağladım."
(MEHMET FARUK HABİBOĞLU'nun "Ağıt Senfonisi" şiirinden)
Canan hanım günaydın...
Tşk ederim güzel sözleriniz için...
Sizin gibi bir şairden böyle sözler duymak onur veriyor. Saygılar...
YEDİ YEDİLİK AĞIT
Yedi virgül yedi pusuya yattı
Tan ağarmamış iken kapıma çattı
Evimi barkımı önüne kattı
Söyle katip söyle ben nire gidem
Kıvrıldım ikiye üşüyor gibi
Dünyayı om'zumda taşıyor gibi
Her yıkım yaramı deşiyor gibi
Söyle katip söyle ben nasıl idem
Turhani der ki, bir kara yazı
Tipiye çevirdi baharı yazı
Dert oldu gayri türküsü sazı
Söyle katip söyle ecel kaç kadem
SIRADAĞLI aGa TURHAN
(13 Şubat, 2023)
Osmanlı'nın çöküş devrinde dönemin eğitim bakanı Emrullah efendinin dediği gibi, "şu okullar olmasa, eğitimi bayaa güzel idare edecekler... " Ama ah şu okullar!
ÜNİVERSİTE EĞİTİMİNİN GELECEĞİ???
Deprem bahanesiyle, zaten kalitesiz olan üniversite eğitimi "online" hale getirilirse aşağıdaki kişilerle karşılaşmaya hazır olun:
- En küçük bir depremde bile dümdüz olacak yapılar yükseltecek mühendisler,
- Hastasına teşhis koyup tedavi etmekten aciz doktorlar,
- Ekonomiyi bakkal defteri tutmak sanan ekonomistler...
Aksini iddia edecek olanlar, bire on koyuyorum, var mısınız?
YIKILAN BİNALARIN
SORUMLULARI TAKİPTE !
Kahramanmaraş merkezli depremde yıkılan binalar ile ilgili Cumhuriyet Başsavcılıkları tarafından soruşturma vr tutuklamalar başlatılırken, yıkılan binaları yapan müteahhit ve sahiplerinin yakalanması için polis ve jandarma alarma geçti.
Yıkılan ve hasar gören binaları yapan ve
kaçma kuşkusu bulunan müteahhit ve sahipleri hakkında çıkarılan yakalama kararının ardından tüm illerdeki güvenlik güçleri alarma geçti.
İhmali olanlar hakkında soruşturma başlatılırken, Hatay’da depremde yıkılan Rönesans Rezidans’ın müteahhidi Mehmet Yaşar Coşkun, çıkarıldığı hakimlikçe tutuklandı.
Gaziantep ve Adana’da çöken binalarla ilgili üç müteahhit gözaltında. Yine Gaziantep’te depremlerde yıkılan bir binada kolon kestikleri iddiasıyla gözaltına alınan 2 kişi tutuklandı.(Haberler)
aGa diyor ki:
KAÇMAYIN LAAAANNN !!!
DEPREME dair UTANMAZ video ve notlar!
Haberleri izliyoruz... ibretle tabii!
Yaşını başını almış, kravatlı kocaman adamlar, anlı şanlı(!) bakanlar çıkıyor, neredeyse esas duruşta bir onbaşı tavrıyla “sayın cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla” diye her adımı adeta emir komuta zinciri içinde atıyorlarmış havası vermeye özen göstererek konuşuyorlar. Yani talimat(?) olmasa kımıldamayacaksınız, öyle mi?..
... Sıradan bir yurttaş olarak utandım yemin ederim.
..........
Soru:
1999 depreminden sonra toplanan deprem paralarının nerede olduğu sorusuna zamanın ekonomiden sorumlu bakanı, o paranın duble yollara, demiryollarına, hava limanı pistlerine, çiftçimize, eğitime gittiği cevabını vermişti. Iyi de o duPPle yollar, demir yolları, pistler vs nerede?
Cevap:
Deprem aldiii götürdiiii...
..........
Avrupanın tamamında müteahhit sayısı 25 bin civarında; mesela Türkiye ile aynı nüfusa sahip Almanya'da bu sayı 3 bin civarında.
Türkiye'deki sayı ise 330 bin, yani bütün Avrupa'nın 13 katı... İnşaatçılığın merkezi İstanbul'da kayıtlı müteahhit sayısı 60 bini aşmış durumda.
Eh, çiğ köfteciler dahil, ipini koparanın inşaatçı olduğu bir ülkede yıkımdan/yıkıntıdan başka ne beklenir ki?!
..........
Ali Ağaoğlu geçmişteki bir röportajda,
“1970'li yıllarda İstanbul'un Anadolu yakasında yapılan yapıların büyük bir kısmına inşaat malzemesini benim firmam sattı. Kumları Marmara Denizi'nden, demirleri hurdadan çektik. Sadece biz değil tüm firmalar aynı şeyi yapıyordu” demişti.
Aradan 50 yıl geçti ama değişen bir şey yok, bu depremde de daha geçen yıl yapılan apartmanlar yıkıldı. Nedeni tabii ki hırsızlık!
(Notlar Murat Muratoğlu'dan derlendi.)
AĞLAMAK
Ağlamak
Bazı acılarda yetmez
Bazı ölümlere
Örtüsüdür bazı acıların
Örter, örtülmez
Savunur bir süre
Ağlayanlar sevinmeli
Sevin ağlayabiliyorsan
Acılar ardarda dinmeli
Durur bir nöbetçi gibi
Durur bir bekçi gibi
Zamana gülmeli-gülmeli
Sevin ağlayabiliyorsan
Unutmanın kardeşidir ağlamak
Uyur uyanır yatağında duyguların
Düşüncenin kucağında hep çocuktur
Ağlamak.
ÖZDEMİR ASAF
Ders aldığımız veya alacağımız konusunda pek umutlu değilim Canan hanım.
Bir Ölümün Düşündürdükleri
MUSTAFA KEMAL'in CHP'sinin,
Cumhuriyetçilik
Halkçılık
Laiklik
Milliyetçilik
Devletçilik
Devrimcilik
... ilkelerinin yanısıra
"Tam bağımsızlıkçı"
karakterini de bilinçli olarak sıradanlaştırarak, Cumhuriyeti kuran tarihi önemi büyük Parti'yi yozlaştıran adların başında gelen Deniz Baykal ölmüş.
MUSTAFA KEMAL'in CHP'sine gönül vermiş, O'nun Devrimlerini, Cumhuriyetimiz'in Kuruluş Felsefesi ve Değerleri'ni benimsemiş, özümsemiş, içselleştirmiş bir Türk olarak...
... HAKKIMI HELAL ETMİYORUM.
SÖZÜN BİTTİĞİ YER!
İşi gücü Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Laik Cumhuriyet'e bulaşmak olan Diyanet’e 36 milyar bütçe ayrılırken, tek amacı doğal felaketlerde insan/canlı kurtarmak olan AFAD’a sadece 8 milyar ayrılmış.
Daha neyi konuşuyoruz ki?!
"......
Bu ne beter çizgidir bu
Bu ne çıldırtan denge
Yaprak döker bir yanımız
Bir yanımız bahar bahçe
......"
(Hasan Hüseyin Korkmazgil'in "Öyle Bir Yerdeyim ki" şiirinden)