Kültür Sanat Edebiyat Şiir

transandantal sizce ne demek, transandantal size neyi çağrıştırıyor?

transandantal terimi Renan Re tarafından tarihinde eklendi

  • Gökhan Oflazoğlu
    Gökhan Oflazoğlu

    Aşkınlık duyusallaştığında, bu aşkınlığın kendi işlevidir, ve bu duyusallığın içeriği, aşkınlıkça kabul edilen değildir, - Michel HENRİ, Fransız Filozof, 2002

    Yani aşkınlık içerden değil, dışardandır, ama, içinde de yer alır, sanıldığı gibi arayış konusu değil, hazır etme konusudur, yani gözüne girme, tavizsizlik, vazgeçmeme, ısrarın zararlarını önemsememe, yavaştan hazırlıyor, yoksa falanca disiplini öğrendim, değil, onu yaptım, sonucuna katlandım, ödül durduk yerde değil, bir bilgi yanlışıyla savrulduysan, daha işte ip orda sıkı tutunursan, kuyuya düşmezsin, ondan anlayarak okunacak bir yaşam rehberidir diyorum, arapça dua okudun diye sana bir yararı olmaz, ama, o ayetleri yaşam tarzın yaparsan, konu tamamdır. Yani ayet yaşanır, o zaman yaşatır da.

  • Gökhan Oflazoğlu
    Gökhan Oflazoğlu

    Bu aşkınlık konusu kuşkusuz psişik bir olgu, bir canlı olmasa, neden olsun, kör bir olay değil ki, gören bir yerleşme şekli, yani ifade dayatmasıyla beynin fikri yapısında bir alışverişle kaynaşma halinda alana çıkıyor, geri çekilme de olsa, uzaklaşan bir kaynaklaşma da, ortak noktası, akan bir şeyin noktasal toplanmayla dilde billurlaşması olarak öne çıkıyor, yoksa marifet mi, yoksa, bilincin bir marifetleşmesi mi, işte o kararsız bir kesinlik, kısaca daha açıklanamasına kimbilir ne zamanlar gerekir, bu sadece bir ip ucu bile denemez, kıyısından bir şeyler.

  • Gökhan Oflazoğlu
    Gökhan Oflazoğlu

    Mistik Trans Platoncu aşk diyalektiği ile yakından bağlantılıdır. Bu trans hali aşk duygusunun tüm saflığıyla hissedildiği anlık ve nadir bir durumdur. Bundan önce ruhun bir hazırlığı ve - içsel düzenlemesi - gelir. Bu hazırlık - mevcut şeylerden yüz çevirmek - ve ruhu tüm biçimlerinden arıtmaktır. Ruh bu haldeyken ne iyi ne de kötü hiçbir şey bilmez haldedir. O zaman, tesadüfen, ani ve beklenmedik bir şekilde, tamamen öngürülemeyen ve iradeden bağımsız, günümüzde - bir varlık hissi - olarak adlandırdıkları şey meydana gelebilir. Plotinus başka bir yerde, bu varlık hissinden önce gelen ve bunu haber veren bir şoktan söz eder. Bu sözcük, bilincin önceki boşluk durumuyla şiddetli bir şekilde karşıtlık oluşturan bir durum tarafından istila edildiğini gösterir. İyi, bizzat aşk ile özdeş kabul edilir, mistik sevilen nesneye karışmak isteyen, dünyevi aşığın aradığı ideale ulaşmakla kalmaz, aynı zaman da İyi nin kendisi, sevgidir. O aynı anda sevilen nesne, sevgi ve öz sevgisiyle beraberdir. Kendini sever, saf aydınlığını sever, bizzat kendisi sevdiği şeydir. Bu mevcudiyette tamamen saf haliyle sevgi duygusunun kendisinden başka bir yoktur. Plotinos un tanımladığı duygusal ve akıl üstü mistik deneyim budur.


    Emile BREHİER, Fransız Filozof, 1952


    Yani Tanrı diyalektiği, dünyevi olanla kurucusu arasında trans da görünen aşk ın yansıdığı hal, ondan cinselliğin taç giymesi denir, tek başına bir deri, kemik kalırsın, can verme, ruhsallıkla bütünlüğünü kurar, zamanla çürüyecek olandan kurtulmanın deneyimini yaşar mistik, ve anlama yetisi olanlara duyurur, yeni de değildir, binlerce yıl öncesinden çıkar gelir, her yeni kuşak da hatırlatmasını yapar, aklı yatan da kendine ebediyette yer açar, başka tutumların yanısıra, şişkin benliklerin vay bana ha kültüründen, yani modern bakıştan üremez, asudeliğin, bir kipi olarak vardır, yani yeninin kurbanı olmak istemeyen, kendinde gerçekleştirdiği kadar ön alır sınavda. Bu kurucunun tekrar bozduğunu kurmasıdır, algısı açık, beyni işlek olanların, yapısal ortağıdır, gerisi de her zaman ki gibi onlara sözümüz hiç olmadı zaten, kendileri yapışıyor, çünkü, anlamış olan gereğini yerine getirendir, didişen değil, başka işimiz mi yok. Keyfinize bakın demiştik, nasıl anlıyorsanız. Kolay gelsin.

  • Fatih Yılmaz
    Fatih Yılmaz

    Etudes Transcendante...Lazar Berman...George Cziffra...Claudio Arrau...

  • Fatih Yılmaz
    Fatih Yılmaz

    Transcendental (Fr.,İng.) Doğaüstü,üstün anlamına gelen sözcük...Bir orkestra tınısını çalgının sınırlarını zorlayarak piyanoya uygulayan ve önceki piyanistleri tekniğiyle aşan Franz Liszt ve onun ekolünün stilini tanımlamakta kullanılmıştır...