Kültür Sanat Edebiyat Şiir

tekayder (trabzon eğitim araştırma derneği) sizce ne demek, tekayder (trabzon eğitim araştırma derneği) size neyi çağrıştırıyor?

tekayder (trabzon eğitim araştırma derneği) terimi Nihat Malkoç tarafından tarihinde eklendi

  • Nihat Malkoç
    Nihat Malkoç

    TEKAYDER’DEN ALTERNATİF BİR ÖĞRETMENLER GÜNÜ

    M.NİHAT MALKOÇ

    Öğretmenler yılın bir gününe sığmayacak kadar büyük ve fedakâr şahsiyetlerdir. Onları her yıl 24 Kasımlarda anmak yetmez tabiî ki… Resmi anma törenlerinde onlara yapılan övgüler fazla bir şey ifade etmiyor gerçekte. “Öğretmenin hayat şartlarının iyileştirilmesi için neler yapılabilir? ” sorusunun cevabı aranmalıdır bu günlerde… Fakat bu konuya değinmek için öğretmenin derdiyle dertlenmek lâzım. Davulun sesi uzaktan hoş geliyor. Öğretmenler, öğretmen olmayanların insafına terk edilince hayırlı netice hâsıl olmuyor. Meseleleri gelecek yıllara aktarıp duruyorlar; çözümü bir başka bahara ertelenmek zorunda kalıyorlar. Öğretmenler artık alıştı bu laflara, beklentileri de kalmadı yetkililerden…

    Trabzon’da öğretmenlerle ilgili resmi kutlama programı 24 Kasım günü Trabzon Lisesi Konferans Salonu’nda yapılmıştı. Aradan bir hafta geçti. Bu kutlamalara ilave olarak Trabzon Eğitim, Kültür, Araştırma ve Yardımlaşma Derneği(TEKAYDER) 2 Aralık 2006 Cumartesi günü 19 Mayıs Kapalı Spor Salonu’nda geniş kapsamlı bir Öğretmenler Günü Kutlama Programı gerçekleştirdi. Adı geçen derneği daha önceki etkinliklerinden de yakinen tanıyoruz. Resmi programların sıkıcı havasından uzak, alternatif kutlama ve anma programları düzenliyorlar. Belirli gün ve haftalarda konferanslar ve belirli günlerin içeriğine uygun faaliyetler tertip ediyorlar. Bundan bir ay evvel 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’yla alakalı hoş bir anma programı gerçekleştirmişlerdi. Bu etkinlik bir hayli ilgi görmüştü.

    Trabzon halkı Tekayder’i anlamlı etkinlikleriyle tanıdı ve benimsedi. Artık her önemli günde onlardan alternatif etkinlikler bekliyorlar. Derneğin her faaliyeti yasalar çerçevesinde gerçekleştiriliyor. Milli Eğitim ve diğer devlet kurumlarından izin ve destek alıyorlar. Devlet kurumlarıyla uyum içinde çalışıyor Tekayder… Gençlere ve öğrencilere yönelik ders destekleme ve bilgisayar kursları da düzenliyorlar. Bunlar Halk Eğitim Merkezi ve Akşam Sanat Okulu ile işbirliği yaparak gerekleştiriyorlar. Çok geniş ve güzel bir hizmet binaları var. Her kesimden insanı, özellikle maddi durumu elvermeyen zeki çocukları kucaklıyorlar.

    Geçen hafta sonu Tekayder tarafından yapılan Öğretmenler Gecesi saygı duruşu ve İstiklal Marşı’yla başladı. Dernek Başkanı Fuat Öründü öğretmenlikle ilgili olarak kısa bir açış konuşması yaptı. Daha sonra öğretmenlerle ilgili olarak tiyatro şeklinde gerçek hayattan bir kesit sundular. Bitlis’in bir köyünde hain teröristler tarafından bayrak direğine asılarak öldürülen bir öğretmenin hayatını canlandırdılar. Öğretmen ve öğrencilerin rol aldığı kısa oyun güzeldi ve duygu yüklü mesajlarla doluydu.

    Bu güzel tiyatro gösterisinin ardından Gülbahar Hatun Koleji öğrenci korosu tarafından canlı müzik eşliğinde şarkı ve türküler söylendi, öğretmen temalı şiirler okundu. Daha sonra geçmişten günümüze nostaljik(özlemli) öğrenci kıyafetleri defilesi yapıldı. Programda öğretmenlik görevini sürdüren en genç ve en yaşlı öğretmenleri temsilen birer öğretmene söz verildi. Göreve henüz iki buçuk ay evvel başlayan bir bayan öğretmenle 32 yıldır öğretmenlik vazifesini büyük bir aşkla ve şevkle yerine getiren bir öğretmen, mesleğiyle ilgili anılarını ve duygularını anlattı. Söz konusu öğretmenlere plaket(onurluk) takdim edildi.

    Tekayder’in düzenlediği öğretmenler gecesinin sonunda sahneye kıymetli bir sanatçı çıkarak izleyenleri coşturdu. TRT İzmir Radyosu Türk Halk Müziği Sanatçısı Reşit Muhtar salondaki öğretmenlere şahane bir konser verdi. Konser büyük beğeniyle izlendi. Reşit Muhtar’ı ilk kez canlı bir programda dinledim. Bir insan ancak bu kadar dolu ve geniş vizyonlu olabilir. Reşit Muhtar söylediği birbirinden güzel türkülerle ve türküler arasında yaptığı anlamlı konuşmalarla dinleyenleri mest etti. Türk-İslam kültürüyle bezenmiş ve iman nuruyla süslenmiş bu gönül adamını dinlemek büyük bir zevkti. Türkülerin hakkını fazlasıyla verdi, geceye apayrı bir renk kattı. Netice olarak şunu söylemek istiyorum: Tekayder’in programlarına alıştık, hatta müptelası olduk. Bundan sonra da onlardan yeni etkinlikler bekliyoruz. Bu anlamlı geceden dolayı kendilerine öğretmenler adına teşekkür ediyoruz.

  • Nihat Malkoç
    Nihat Malkoç

    83.YILINDA CUMHURİYETİMİZ VE TEKAYDER’İN ETKİNLİKLERİ

    M.NİHAT MALKOÇ

    Bu yıl da, Atatürk’ün fazilet olarak nitelendirdiği Cumhuriyetimizin 83. yıldönümünü büyük bir coşkuyla kutladık. Her kurum üzerine düşen vazifeyi hakkıyla yerine getirdi. Halkımız her zaman olduğu gibi Cumhuriyetine sahip çıktı. Törenlere halkımızın çoğunluğu gönüllü olarak iştirak etti. Bu bağlamda Trabzon’da faaliyet gösteren TEKAYDER(Trabzon Eğitim, Kültür, Araştırma, Yardım Derneği) 31 Ekim 2006 Salı akşamı Trabzon’da Zorlu Grand Otel Konferans Salonunda Cumhuriyetle ilgili konferans tertip etti. ‘83. Yılında Cumhuriyetimiz’ konulu konferansı KTÜ Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyelerinden Doç. Dr. Hikmet Öksüz kalabalık bir dinleyici topluluğuna verdi.

    Konferanstan evvel TEKAYDER Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Öründü kısa bir açış konuşması yaptı. Ardından TEKAYDER’le ilgili bir tanıtım cd’si izlendi. Derneğin bugüne kadar yaptığı faaliyetler tanıtıldı. Konferanstan evvel konuşmacı Hikmet Öksüz’ün biyografisi okundu. Seçkin bir dinleyici kitlesine konuşan hatip Doç. Dr. Hikmet Öksüz, bir saati aşkın sohbet tadındaki konuşmasında şu görüşlere yer verdi:

    “Türkiye Cumhuriyeti imparatorluktan milli devlete geçişin meyvesidir. Osmanlı Devleti üç kıtaya hâkimdi ve 23 bin kilometre karelik bir toprak parçasını içine alıyordu. Dünyadaki her beş insandan biri Osmanlı uyruğuna mensuptu. Bugünkü topraklarımız 814 bin kilometrekareye düşmüştür. Cumhuriyet kurulduğunda 13 milyon nüfusumuz vardı.

    Türkiye Cumhuriyeti ‘nin kuruluş sürecinde ve Birinci Dünya Savaşı’nda üç milyon insanımızı kaybettik. O zamanlar Ermeniler devletlerine isyan ettiler. Rumlar fırsatı kaza etmediler. Onlar da ayaklandılar. Bu zor şartlar altında 1923’te Türkiye adında millî bir devlet oluşturduk. Bu pek çok değişimi de beraberinde getirdi. Osmanlı’da halkın yüzde 87’si müslümandı. Milli devlete geçiş sürecinin sonunda bu oran 1927’te yüzde 99’lara yükseldi. O zamanlar halkın yüzde 86’sının dili Türkçeydi. Tarihin hiçbir döneminde bu millet bu kadar homojen bir yapıya kavuşmamıştı.

    Cumhuriyet, İstiklal Harbi gibi çok önemli bir başarının ardından geldi. Türkiye Cumhuriyeti saltanatın devrilmesine karşı bir hareketin neticesi değildir. Mustafa Kemal Samsun’a çıktığından itibaren hep meşruiyetçi bir tavır ortaya koymuştur. O, milli iradeyi hâkim kılmak için mücadele etmiştir. Bu cumhuriyet rejimiydi. Cumhuriyeti ortaya çıkaran Türk milletinin iradesi ve kararlılığıdır. Devleti idare edenlere yetkiyi millet verir. Cumhuriyetin ruhu budur.

    Cumhuriyetle birlikte tebadan vatandaşlığa geçilmiştir. Cumhuriyetle birlikte hukuk birliği gerçekleştirilmiştir. Herkes devletin itibarlı bir üyesi olmuştur. Bu durum vatandaşların devlete bağlılığını güçlendirmiştir. Fakat bugün bu bağlar zayıflatılıyor. Milleti devletten koparma projesi yürütülüyor.
    Cumhuriyet Türkiye’sinin en büyük kazançlarından birisi eğitim birliğidir. Tevhid-i Tedrisat Kanunu’yla eğitim birleştirilmiş, yabancı okullar da tek çatı altında toplanmıştır. Türkiye topraklarındaki misyoner okulları kapatılmıştır.

    Cumhuriyetle beraber başkentin Ankara’ya taşınması coğrafi bir tercih değil, mücadele ettiğimiz kesime meydan okumadır. O zamanın güçlü ülkeleri Lozan’ı meclislerinde bir yıl boyunca kabul etmemişlerdir. Hatta tepki olarak elçilerini başkent Ankara’ya göndermemişlerdir. Kapitülasyon geleneğinden gelen Avrupa ülkeleri Osmanlı’dan kopardıkları kapitülasyonları Türkiye Cumhuriyeti’nden de beklemişlerdir. Fakat umduklarını bulamamışlardır. Çünkü 1930’da bütün zorluklara rağmen ‘Hayır’ diyebilen bir Türkiye vardı. O zamanki Türkiye’yle ‘AB’nin yolu Diyarbakır’dan geçer’ diyen zihniyeti bir karşılaştırın. O zamanlar belki bugünkü kadar ileri bir seviyede değildik ama iktidarda milli iradeyi hâkim kılan idareciler vardı. Üstelik Türkiye; Osmanlı’nın borçlarını ödemeye mecbur edilmişti. Bu borçları ancak 1954 yılında bitirebildik.

    Cumhuriyet Türkiye’si 1945’ten sonra ekonomisini dışa bağımlı hale getirdi. O gün bugündür belimizi doğrultup milli iradeyi hâkim kılamıyoruz. Cumhuriyet hiçbir aileye ilelebet devleti idare etme yetkisi vermedi. Herkese eşit haklar ve şartlar tanıdı. Kadına seçme seçilme hakkı Fransa’da 1944’te verilmesine rağmen bizde 1934’te verildi. 1923’te Mustafa Kemal Paşa tarafından kurulan Cumhuriyet modeli bu milletin dokusuna uygun olduğu için halk tarafından da kolaylıkla benimsenmiştir. Cumhuriyet kurulduktan sonra Osmanoğulları ailesi katledilmemiş, sadece şartlar gereği sınır dışı edilmiştir. Yani bizdeki değişim bir kısım Avrupa ülkelerindeki gibi kanlı olmamıştır.

    Bizler stratejik açıdan zor bir coğrafyada yaşıyoruz. Karadan sekiz tane komşumuz var. Enerji kaynaklarının kesiştiği noktadayız. Dünya petrol rezervlerinin yüzde 65’inin hem eski sahibi, hem komşusuyuz. Finlandiya ve Norveç gibi sadece iki komşumuz yok. Bu ülkeler gibi rahat bir konuma sahip olsaydık bugünkünden çok daha ileri konumda olacaktık Bu konumumuzdan dolayı başımıza hep çorap örülüyor. İlerleyişimiz engelleniyor. Bardağı bir türlü dolduramıyoruz. Altını oyup boşaltıyorlar. Cumhuriyet Türk’ün dokusuna çok uygun bir sistemdir. Onu koruyalım ki geleceğimiz aydınlık olsun.”

    Konferanstan derlediğim kırık dökük notlar bunlar… Bilinmelidir ki KTÜ, Trabzon için büyük bir nimettir. Çünkü bu köklü bilim yuvasında çok değerli ilim adamları var. Hikmet Öksüz de onlardan biri… Kendisi Çaykaralı… İçimizden biri… Çok akıcı bir konuşma tarzı var. Engin bir bilgi ve birikim sahibi… Ben onu geleceğin Osman Turan’ı olarak görüyorum. Zaten Osman Turan da Çaykaralıydı. Çaykara tarih bilimi sahasında yeni bir değer yetiştiriyor. Trabzon ondan istifade etmelidir.

    TEKAYDER’in “83. Yıl Cumhuriyet Kültür ve Sanat Etkinlikleri” hafta boyunca devam etti. 01 Kasım 2006 Çarşamba günü Hamamizade İhsanbey Kültür Merkezi’nde Cumhuriyetimizin 83. Yılı Fotoğraf Sergisi açıldı. “Vatan Sağolsun” adlı kısa bir tiyatro gösterisi sunuldu. Halk oyunları gösterisi yapıldı. Yöresel yemekler standı açıldı. İstiklal Harbi’ne ait temsili siper oluşturuldu. Abide şahsiyetlerimiz ve abide eserleri standı kuruldu.

    Bunun yanında İlimizde kaybolmaya yüz tutmuş meslekler standı ziyaretçilerin dikkatine sunuldu. 02 Kasımda yine aynı mekânda “Kuruluşundan Günümüze Cumhuriyetimiz” konulu sinevizyon gösterisi yapıldı. Aynı günün akşamı saat 19.00’da Akçaabat Belediyesi Korosu Türk Sanat Müziği Konseri verdi. Bu yıl TEKAYDER sayesinde dolu dolu bir Cumhuriyet Bayramı geçirdik. Emeği geçen herkese Trabzonlular adına teşekkür etmeyi bir borç biliyorum. Umarım bu faaliyetler gelecek yıllarda da artarak devam eder. Çünkü bu tarz programlar rutin törenlere nazaran çok daha faydalı ve ilgi çekici oluyor.