Tatyan olarak adlandırılan ve özellikle Erzurum ile Elazığ'dan derlenen ezgiler âşık edebiyatı ve müziğinin karakteristik örneklerindendir. Tatyanlarda mahlas yazılmasa da bunların sözlerinin Alvar'lı Mehmet Lütfi Efendi gibi daha ziyade tasavvuf ehli olan yerel âşıklara veya eski divan şairlerine ait olduğu bilinmektedir. Tatyan, oyun havası adı olarak Kuzeydoğu'da Trabzon yöresinde de vardır. Doğu ve Orta Anadolu'da yer yer yaygın olarak görünen tatıyan veya tatyan havası dikkate değerdir. Ayrıca Tat (Tad) Kuzey Hazar taraflarında bir Türk oymak adıdır. Dede Korkut hikâyelerinde 'başı açık Tatyan Kalesi' adında bir yerden bahsedilmiştir. Azerî Türklerinin Acemlere Tat dedikleri bilinmektedir. ‹ran taraflarında eski bir âşığın adının Tat olduğu söylenmektedir. Tatıyan 'ın (Tatlar) karşılığında kullanılmış olması da ihtimal dışı değildir. Çünkü -yan eki (Gaziyân-ı Rûm, Bacıyân-ı Rûm) örneklerinde olduğu gibi Farsça'da çoğul eki olarak kullanılmaktadır. Ayrıca Nevşehir taraflarında bu isimdeki bir oymağa bağlı köyler de bulunmaktadır. Nejat Birdoğan'a göre Tat adı Türklerin başka dil ve dinde olanlara verdiği ve genelllikle Farisî olanlara taktığı bir ad idi. Bu adda bir topluluk Bakü civarında yerleşmiş olup eski Pehlevî dilinden azma bir dil konuşmaktaydı. Yine Birdoğan'a göre Anadolu'ya yerleşen Oğuzların ve Selçukluların yanısıra yeni topraklara ‹ran'lı Tacikler de geldi. Bunlar kısa sürede sayıca Arapları geçtiler. Öyle ki bu durum Mevlâna'da bile 'Tat, Rum ve Türk' diye geçiyordu. Birdoğan'ın bir başka tespitinde ise tat 'müslüman olmayan uygar' anlamında olup şu sözler içinde yer alır:
Eğer Tat'sın eğer Rum'ın eğer Türk, Zebân-ı bî-zebân-râ biyâmâz (Tat da olsan, Rum da olsan, Türk de olsan dilsizlerin dilini yani sûlûk etmiş bulunanların konuşmalarını öğren) Tat ve tatyan kelimesinin kökenlerine yönelik yaklaşımlar ne olursa olsun Türk Halk müziği'nde tatyan olarak bilinen ezgi tipleri asıl konumuzu oluşturur. Derlenmiş tatyanlar çok yoğun bir tasavvufî özellik göstermezler ve bu nedenle “dinî-tasavvufî konulu halk ezgileri” arasında sayılmazlar. Bu ezgiler yörelerinde daha çok tasavvufî çevrelerce benimsenmiş örneklerdir. Bunlardan başka az da olsa tatyan ezgi kalıbına döşenmiş tasavvuf konulu örneklere de tesadüf edilmektedir. TRT repertuvarında yer alan tatyanlar şunlardır: Dün Gece Yar Hanesinde, Her Kitabe Kim Leb-i La'lün Hadisin Yazalar, Kadem Bastı Gönül Tahtı, Mest-i Nazım (Nevruz Tatyan) , Vardım Eşiğine Yüzüm Sürdüm, Yandı Canım.
Kaynak: Dr. Hüseyin YALTIRIK. Tasavvufî Halk Müziği, TRT Müzik Dairesi Yayınları, Ankara 2003.
Dün gece yar hanesinde yastığım bir taş idi
Altım çamur üstüm yağmur yine göynüm hoş idi...
Tatyan
Tatyan olarak adlandırılan ve özellikle Erzurum ile Elazığ'dan derlenen ezgiler âşık edebiyatı ve müziğinin karakteristik örneklerindendir. Tatyanlarda mahlas yazılmasa da bunların sözlerinin Alvar'lı Mehmet Lütfi Efendi gibi daha ziyade tasavvuf ehli olan yerel âşıklara veya eski divan şairlerine ait olduğu bilinmektedir. Tatyan, oyun havası adı olarak Kuzeydoğu'da Trabzon yöresinde de vardır. Doğu ve Orta Anadolu'da yer yer yaygın olarak görünen tatıyan veya tatyan havası dikkate değerdir. Ayrıca Tat (Tad) Kuzey Hazar taraflarında bir Türk oymak adıdır. Dede Korkut hikâyelerinde 'başı açık Tatyan Kalesi' adında bir yerden bahsedilmiştir. Azerî Türklerinin Acemlere Tat dedikleri bilinmektedir. ‹ran taraflarında eski bir âşığın adının Tat olduğu söylenmektedir. Tatıyan 'ın (Tatlar) karşılığında kullanılmış olması da ihtimal dışı değildir. Çünkü -yan eki (Gaziyân-ı Rûm, Bacıyân-ı Rûm) örneklerinde olduğu gibi Farsça'da çoğul eki olarak kullanılmaktadır. Ayrıca Nevşehir taraflarında bu isimdeki bir oymağa bağlı köyler de bulunmaktadır. Nejat Birdoğan'a göre Tat adı Türklerin başka dil ve dinde olanlara verdiği ve genelllikle Farisî olanlara taktığı bir ad idi. Bu adda bir topluluk Bakü civarında yerleşmiş olup eski Pehlevî dilinden azma bir dil konuşmaktaydı. Yine Birdoğan'a göre Anadolu'ya yerleşen Oğuzların ve Selçukluların yanısıra yeni topraklara ‹ran'lı Tacikler de geldi. Bunlar kısa sürede sayıca Arapları geçtiler. Öyle ki bu durum Mevlâna'da bile 'Tat, Rum ve Türk' diye geçiyordu. Birdoğan'ın bir başka tespitinde ise tat 'müslüman olmayan uygar' anlamında olup şu sözler içinde yer alır:
Eğer Tat'sın eğer Rum'ın eğer Türk,
Zebân-ı bî-zebân-râ biyâmâz
(Tat da olsan, Rum da olsan, Türk de olsan dilsizlerin dilini yani sûlûk etmiş bulunanların konuşmalarını öğren)
Tat ve tatyan kelimesinin kökenlerine yönelik yaklaşımlar ne olursa olsun Türk Halk müziği'nde tatyan olarak bilinen ezgi tipleri asıl konumuzu oluşturur. Derlenmiş tatyanlar çok yoğun bir tasavvufî özellik göstermezler ve bu nedenle “dinî-tasavvufî konulu halk ezgileri” arasında sayılmazlar. Bu ezgiler yörelerinde daha çok tasavvufî çevrelerce benimsenmiş örneklerdir. Bunlardan başka az da olsa tatyan ezgi kalıbına döşenmiş tasavvuf konulu örneklere de tesadüf edilmektedir. TRT repertuvarında yer alan tatyanlar şunlardır: Dün Gece Yar Hanesinde, Her Kitabe Kim Leb-i La'lün Hadisin Yazalar, Kadem Bastı Gönül Tahtı, Mest-i Nazım (Nevruz Tatyan) , Vardım Eşiğine Yüzüm Sürdüm, Yandı Canım.
Kaynak: Dr. Hüseyin YALTIRIK. Tasavvufî Halk Müziği, TRT Müzik Dairesi Yayınları, Ankara 2003.