Kültür Sanat Edebiyat Şiir

tarikat sizce ne demek, tarikat size neyi çağrıştırıyor?

tarikat terimi Sumir Serce tarafından tarihinde eklendi

  • Zainab
    Zainab

    ط ا ر ق
    at-tarique
    sabah yıldızı

  • Suat Kartal
    Suat Kartal

    yoldur dinin gerekleri dışında Allah'a ulaştıran yollar

  • Fatih Özsoy
    Fatih Özsoy

    Allah'ı (cc) tanımanın, Peygamberimiz (sav) tasdikin en yüksek makamıdır.Kainatın ve yaradılışın amacını bilmek ve delil almaktır.Ve kainata kendisinden başka ayıp görmüyen kişidir.

  • Fatih Gizli
    Fatih Gizli

    ŞİMDİ size degerli kardeşlerim tarıkatı ınkar edenlerin tasavvufa ıfıtra atan adamların nasıl hazırladıkları dosylarını cokerttıgımızı gosterecegiz...hemde bın yılın muceddıd ımamı rabbanı hzlerının 31.cı mektuptakı acıklamasıyla cokertıyoruz.vede tasavvuf dusmnanlarının yalanını ortaya cıkarıyorum...evet asagıdakı paragraf tasavvufa atılan ıftıra:dıkkatlı okuyun:







    bu o sapık dosyada ortaya atılan ıdda yanı tasavvufa ıtılen ıftıra:

    Kendisi var iken, başka hiçbir şey yok idi: Ve Allah, yarattıklarından hiçbirine benzememektedir. Tasavvufta ise Allah ve yarattıklarının tümü bir varlıktır. Vücud Birliği (Vahdeti Vücud) Yaratanla yaratılanın aynı olduğu görüşüdür. İslam akidesi ile taban tabana zıt olan bu görüşü akide edinen tasavvuf, saliklerini İslam’dan uzaklaştırmıştır

    İslam 'Lailahe illallah' (Allah'tan başka ilah yoktur) esasını getirmiş ve insanlar arasında bunu yerleştirmeyi hedef almıştır. Tasavvuf ise bu esasla bağdaşması mümkün olmayan 'La mevcude illallah' (Allah'tan başka mevcud yoktur) akidesinin sahibi olmuştur. Ki bunun meşhur adı 'VAHDETİ VÜCUD' (Vücud Birliğidir)







    şimdi yukarıdakı dosyanın yalan vede dolan oldugunu cıkarıyoz meydana nasılmı? işte boyle mektubatta BIN YILIN müceddıdı İMAMI rabbanı hzlerı ne buyurmuş bakalım.




    31.mektubtan özet

    Allahü teâlâ, sonsuz ihsânı ile, büyük rehber, hakîkatlerin, marifetlerin
    kaynağı, islâm dîninin hâmisi, hocam, önderim, kurtuluş yoluna
    kavuşdurucu, Muhammed Bâkî ' kuddise sirruh' hazretlerine kavuşdurdu. Bu
    fakîre tarîkat-i aliyye-i Nakşibendiyyeyi talîm buyurdu. Hiçbirşeye
    yaramıyan bu miskîni, mubârek kalblerinin ışıkları altında bulundurmakla
    şereflendirdi. Bu üstün yolda ilerlemeğe alışdırınca, az zemânda, vahdet-i
    vücûd bilgileri önüme çıkdı. Bu makâmın çeşidli ilmleri, marifetleri
    kapladı. Bu mertebenin inceliklerinden, göstermedikleri hemen birşey
    kalmadı.



    İyice anladım ki, yaratanın, yaratdıkları ile hiçbir benzerliği, hiçbir
    bağlılığı yokdur. İhâta, kurb gibi şeyler, Ehl-i sünnet âlimlerinin
    'Allahü teâlâ o büyük âlimlerin çalışmalarına çok mükâfât versin'
    bildirdiği gibi, hep Allahü teâlânın, ilmi içindir. Kendisi için değildir.
    Allahü teâlâ hiçbirşeyle birleşmiş değildir. O, Odur, mahlûklar,
    mahlûkdur. O, bîçûndur, erişilmez, anlaşılmaz, anlaşılamaz. Bütün âlem
    ise, his olunan, anlaşılabilen şeylerdir. Anlaşılamıyan anlaşılan gibi
    olamaz. Vâcib, mümkin gibidir denemez. Kadîm olan, hâdis olana benzemez.
    Yokluğu mümkin olmıyan, yok olabilen gibi değildir. Hakîkatler değişemez.
    Birisi için olan, öteki için söylenemez


    işte KANIT BUKADAR.. TASAVVUFA ATILAN IFTIRA YAZISINI BIR KERE DAHA CURUTTUK..TARIKAT HAKTIR VEDE GERCEKTİR...

  • Bilal Büyükılgaz
    Bilal Büyükılgaz

    Âyet-i kerime'sinde şöyle buyurmaktadır:

    'Yarattıklarımızdan öyle bir topluluk da vardır ki, onlar Hakk'a iletirler ve Hakk ile hüküm verirler.' (A'raf: 181)

    Bu tertemiz vazife mânevî bir miras olarak nebîlerden âlimlere intikal etmiştir. Buradaki âlimlerden murad, kibâr-ı evliyâullahtır.

    Her zamanda olduğu gibi bugün de tasavvuf aynen mevcuttur. Bilhassa Tarikât-ı Nakşibendiye'de kıyamete kadar Pîr eksik olmayacaktır. O has oda; odadan odaya, halkadan halkaya geçmiş ve hiç bozulmamıştır.

    Bu kalpleri diri hakikat ehilleri Resulullah Aleyhisselâm'ın yolundan; Ashâb-ı Kiram'ın, selef-i sâlihin'in yolundan yürümüşler, sırat-ı müstakim'den bir an bile ayrılmamışlardır.

    Bugüne kadar bu âlî himmetleriyle Hakk yolunun saliklerini bidatçıların, ehl-i dalâletin iğva ve saptırmalarından korumuşlardır.

  • Feyza Kübra Yıldız
    Feyza Kübra Yıldız

    'TARİKAT; doğru yolu,HZ.ALLAHI bulmak,ayetleri iyi anlamak,herseyi en iyi şekilde yapmak için bir vasıta...nasılki bir yere gitmek için bir vasıtaya ihtiyaç duyuluyorsa HZ.ALLAHIN ZATINI SIFATINI NUR-U TECELLİSİNİ DOĞRU ŞEKİLDE ANLAMAK İÇİN ŞART....biz ne için yaşıyoruzki HZ.ALLAHA İYİ KUL OLMAK,RIZASINI KAZANMAK İÇİN DEĞİLMİ,,,,
    Yoksa bu fani dünyaya geliş nedenimiz imtihan değilmi,,,'
    'her zaman şöyle dua etmeli
    'YA RABBİ BENİ RESUL-U ZİŞAN EFENDİMİZİN GERÇEK VARİSİYLE MÜŞERREF KIL'
    (sen buldunmu diyecekler EVET BULDUM)

  • Bayram Aydın
    Bayram Aydın

    tarikat mefhumunun bence doyurucu ve ispatlı açıklaması risale-i nur külliyatından mektubat kitabının yirmidokuzuncun mektup dokuzuncu kısımda mevcuttur samimi meraklılarına tavsiye ederim esas-ı tarikatın hak olduğunu islamiyetin bir hakikatı olduğu ispat edilmektedir. bütün meslek ve meşreplerin bazı zahiri efradında görülen kusuratı bütün bir fikre veya o meşrebin mensuplarının tamamına isnad etmek ilmi olmayan peşin hükümlü bir tavırdır.ispatı ve delili olmayan tenkit etmesin. yanlış gördüğü varsa ehline sorsun.
    (bakınız: deli, islam, merak, esin, mektup, islamiyet, hakikat, bence, tavsiye, tamam)

  • Baki Bilge
    Baki Bilge

    Bugün artık tarkatlar çoğunlukla İslam'dan uzaklaşmaya yüz tutmuş kurumlar durumunda. Tarihte de böyleleri hep olmuştu ama hiç olmazsa bir zamanlar bu kurumlarda insanlar iyiliklere yönelmişler, Allah'a yaklaşmışlar, insan sevgisi ve Allah sevgisi özdeştirilmişti.Yunus Emreler, Hacı Bektaş Veliler, Hacı Bayram Veliler, Hoca Ahmet Yeseviler ve daha niceleri yetişmişti.

    Ama artık böyle insanlar yetiştirmek şöyle dursun, kendi kendini yetiştirmeye çalışan Allah dostları, günümüzdeki tarikat mensupları tarafından karalanmaya ve yok edilmeye çalışılıyor.

    Üstelik Allah ile kul arasına birilerini sokmayı katiyyetle yasaklayan ve bunu ŞİRK SAYAN yüce dinimizin kesin hükümlerine rağmen bu kurumlar, YANİ TARİKATLAR Allah ile kul arasına, şeriatçıların Yüce Peygamberimizi ŞEFAATÇI diyerek sokmalarını, onu böylece putlaştırmalarını yeterli görmeyip, kendi şeyhlerini de ASIL BÜYÜK ŞEFAATÇI diyerek putlaştırmışlardır.

    Bu durumda, görüldüğü açıkça gibi tarikatçılar ve şefaatçılar Allah'a şirk koştukları için çok karanlık bir yola girmişlerdir. Allah bütün müsümanları onların tuzaklarına düşük MÜŞRİKLEŞMEKTEN korusun.

    (bakınız: dost, insan, sevgi, zaman, yalan, bugün, büyü, islam, tarih, karanlık)

  • Cem Sagol
    Cem Sagol

    tecavüze onay çıkaran hoca..........az sonra................ tarikat magazinde............

  • Cem Sagol
    Cem Sagol

    Tarikatın ne dinle alakası vardır.........ne Allahla...........Tarikatlarda kuralların dışına çıkanlara bilgi sızdıranlara idam bile edilebilir......hani bunların inançları......nerde Kurana baglılıkları...nerde Allah korkuları......

  • Sacettin Taşçı
    Sacettin Taşçı

    tarikat yaratan ile yarattığı arasına yaratanın anlatamadıklarını anlatmak için giren kişilerin oluşturduğu topluluklardır! ! !

  • Mustfametinaltınkum
    Mustfametinaltınkum

    islam dinini sadece suretini bilenler kelime manasında islamı namaz oruç haç zekatgibi kelimelerle anlayıp soyut bir şekilde anlayanlar tarikat gibi maneviyat yolunun neoldugunuanlamakda zorluk çekerler builkokul ögrencisinden fizik kimyayıanlamasını istemeye benzer.tarikat demek kısacası allaha giden yol demek
    İMAN.İSLAM.TARİKAT

  • Aynı dinin içinde birtakım yorum ve uygulama farklılıklarına dayanan, bazı ilkelerde birbirinden ayrılan, Allah'a ulaşma ve onu tanıma yollarından her biri:
    tdk

  • Suna Sarılale
    Suna Sarılale

    cennet tur....

    ramazanda kampanya bekliyoruz....- ;)) .Pp

  • Nesrin Gelincik
    Nesrin Gelincik

    İçin temiz olmadıktan sonra
    Hacı hoca olmuşsun kaç para
    Hırka tespih post seccade güzel
    Ama Tanrı kanar mı bunlara
    *
    ÖMER HAYYAM

  • Murat Cevik
    Murat Cevik

    ALLAHA GİDEN YOL Tarikat Yol Demektir.
    Şeyh ise o yoldaki. ELÇİ

  • Bayram Aydın
    Bayram Aydın

    tarikat mefhumunun bence doyurucu ve ispatlı açıklaması risale-i nur külliyatından mektubat kitabının yirmidokuzuncun mektup dokuzuncu kısımda mevcuttur samimi meraklılarına tavsiye ederim esas-ı tarikatın hak olduğunu islamiyetin bir hakikatı olduğu ispat edilmektedir. bütün meslek ve meşreplerin bazı zahiri efradında görülen kusuratı bütün bir fikre veya o meşrebin mensuplarının tamamına isnad etmek ilmi olmayan peşin hükümlü bir tavırdır.ispatı ve delili olmayan tenkit etmesin. yanlış gördüğü varsa ehline sorsun.

  • Şekerrîz
    Şekerrîz

    Tarikler, yollar demek. Eski Türkçe içinde ilk anlamında da kullanılırmış.. Şimdi doğrudan şimdiki anladığımız 'dînî anlayış' manasında kullanılıyor. Dikkat! Dîni değil, DÎNÎ.

    Tarikat yoldur, menzili hedefi vardır. Din ve mezhepten sonra üçüncü derecede incelmiş hayat tarzı anlayışıdır. Din değildir. Sürü olmak değil maksat, Allah'ın yarattığı Hz. Adem'e yani 'insan' (Turğrul İnançer'in tâbiriyle 'Hazret-i İnsan) olmaya ulaşma yoludur. Bu da tâlip kişinin dîni (dînî değil, dîni) olmaktan başlar.

    Gerçek tarik, insanı maddeten ve mânen sömürmez, bilakis maddeten olmasa dahi (çünkü o Allah'ın bileceği iştir) mânen destekler, kuvvetlendirir... Tarikat, evliya okulu değildir, evliya yetiştirmez. Kabiliyeti ve nasibi olan ve bu yolda çalışan evliya olur. Evliyalar da sürü gütmez. İnsan yetiştirir.

    İnanmak isteyen insanın ruhundaki boşluğu doldurmak için vardır tarik. Bir dayanak isteyene destektir, dayanaktır. BU KONUDA KAFASI KARIŞANA, GÖNLÜ BULANANA ''YOL'' GÖSTERİR. Her ne olsa her şeyi bilen yine Allah'tır, hesabı da Allah görür, ne kadar yüce de olsa evliyalar görmez..

    MÜRİD denen kişi, gerçekten insan olmaya samimiyetle karar vermiş, yani niyet etmiş, bu konuda İRADE göstermeye soyunmuş kişidir, koyun değil. Yani adam olmak öyle kolay bi iş değildir.

    Tarik, anlamak isyetene tariktir, anlamak istemeyene torik..

    Nokta.

  • Mâi Eflatun
    Mâi Eflatun

    Sadece İslamiyet değil..bütün büyük dinlerde mistik yorumlar ve bu yorumlar etrafında yoğunlaşan insan güruhu vardır..

    İslam'da da dünya nimetlerine değil de ebedî hayata,erdeme yönelmeyi ve yaşam tarzını bu doğrultuda ölçülendirmeyi özellikle vurgulayan ve peygamber Efendimiz(sav.) zamanında yaşanmış örnekler üzerinde yoğunlaşan fert ve gruplar çıkar..işte bu guruplar arasından metafizikâlemlerle ilgili farklı yorumlar getiren,nasları farklı yorumlayan ve bu doğrultuda din ve dünya görüşü benimseyen insanlar yetişmiştir..
    işte bu tür farklılaşma hareketi tasavvuftur..bunu benimseyenler mutasavvıf veya sufî diye isimlendirilir..
    bazı nüans farklılıklarıyla kriterlerindeki çeşitlilikleri de içlerinde tarikatlara ayrılmayı gerektirir..yani tasavvuf içindeki iç fırkalar diyebiliriz kısaca tarikatlara..

    Ancak..evet ah efendim ancak.. bilirsiniz tanımlamalar sınırlarında kalmaz genellikle yaşananlar..işte tarikatlar için de bu durum geçerlidir.. insanların hâlleri hata ve kusurları tarikat kimliğini yıpratmıştır..zarar vermiştir ne yazık ki günümüzde..

    Ah insan! kirletmediğin,bozmadığın ne kaldı senin? ? ? ?

  • Erkan Orhan
    Erkan Orhan

    ortadaki krem şantili, cevizli,fındıklı pastadan daha fazla dilim alabilmek için oluşturulmuş çok değerli ve saygın bir kurum......- ;)) ..Pp

    bknz...yazarın aklına birdenbire gelen ''mankurtlaşmak'' terimi....Pp

  • Tolgagazioğlu
    Tolgagazioğlu

    tarikat belli bir amaç için belirlenmiş toplulukların bir araya gelerek düşüncelerini uygulamaya geçiren sabit bir yoldur.Belli bir görüşe dayalı farklı farklı topluluklar vardır.

  • Nihan Aydın
    Nihan Aydın

    tarikat din değildir

  • Ümmü Şahesdi
    Ümmü Şahesdi

    İslamla alakası olmayan ayrı bir din.

  • Fatih Arslan
    Fatih Arslan

    ahir zamanda yaratılma amacını unutmuş hatırlamayada gücü olmayan
    gaflet uykusundaki insanların uykusundan uyanıp sağlam adımlarla tam teslimiyet içersinde ALLAH'A ulaşması için bir fırsattır.

  • Nerminözdemir
    Nerminözdemir

    tarikat kimseye zaruri olmayan,meşrebi yatkın olanların uygulayabileceği,dinin zahiri (görünen,dış) kurallarına zerrece aykırı olmayan,aksine onların hizmetçisi konumunda bulunan(zahiri emirlerin batınlarının anlaşılması babında) ,bu nedenle tartışılması mantıksız olan bir manevi yaşamdır.bilir-bilmez her ağzı olan atıp tutmasın her konuda.yeter be.

  • Aydın Aydın
    Aydın Aydın

    Tarikat, yol, meslek, mezhep ve meşrep demektir. Tasavvuf dilinde tarikat, Allah (CC) Hz.leri’ni bilme ve bulmanın yoludur.[1]

    Hicri ikinci asrın sonlarına doğru intişara başlamış olan tarikatların anane ile silsileleri Hz. Fahr-i Alem (SAV) Efendimiz’e kadar dayandığı rivayet edilmektedir.

  • Martin Gore
    Martin Gore

    mazhar osman a ihtiyaci olanlar.....

  • Burcuomeroglu
    Burcuomeroglu

    Tarikat /tasavvuf; müessesevi şekliyle doğrudan kitap ve sünnet'le sabit değildir.Niyet, çaba, temel prensip ve esaslar,varılmak istenen hedef zaviyesinden ise; şüphe yok ki mezkur iki ana kaynağa istinad eder.
    Zaten,bir şeyin doğru ve güzel olması için, onun Kur'an ve Sünnet tarafından doğrudan ve açıkça zikredilmesi gerekmez. Aslolan gerçek tasavvuf ve tarikatin; bu iki temel kaynağımız tarafından kötülenmemesi ve yasaklanmamasıdır. Bir de benzer konuda bir yasağın bulunmamasıdır.Tasavvuf ve tarikat için Kitap ve sünnet'te ne doğrudan ve ne de dolaylı bir zemm veya yasak bahis konusudur. Tam aksine; gerçek tasavvufun temel prensipleri bu iki kaynağın da cemiyete hakim olmasını istediği esaslardır.
    Ancak, tarikatı bir mecburiyyet ve müslümanlık gereği saymak ve böyle takdim etmek de doğru olmaz. Ehli bulunabilirse çok güzel ve faydalı olur. Tarih buna şahiddir. Ferd olarak da müessese olarak da cemiyetin ona ihtiyacı vardır. Mazimizde ictimai bünyemizin temel unsuru olmuştur.Tasavvuf ve tarikat yolundan nasib almak için; bir dergaha intisabı şart olarak görmeksizin, şahsen ve müstakil olarak da bir şeyler yapmak mümkündür. fakat; bu yolun bilgisine sahip olduktan sonra, bir disiplin içerisinde devamın sağlanması oldukça zor bir iştir. Öğretmensiz ve okulsuz tahsil yapmaya benzer. Mürşidin sohbet ve irşadından, cemaatin rahmet ve bereketinden mahrumiyet de az kayıp değildir. Bunlara rağmen; 'ben bu işi bağımsız olarak yapmak istiyorum' diyenlere de yolu açık tutmak lazım gelir. Cemiyetimizde; tarikate mensubiyyetlerini bildiğimiz niceleri vardır ki, matlub gelişmeden nasib alamamışlardır. Buna mukabil, şahsi gayreti ile; nefs terbiyesini başarmış ve zühd hayatını kendisine şiar edinmiş bahtiyar müslümanlara az da olsa her iklim de rastlamak mümkündür.
    Bu nazik konuyu şöylece noktalarsak, umulur ki ifrat ve tefrite düşmeden gerçek ifade edilmiş olacaktır: Tasavvuf ve tarikat yolunun nihai hedefi, kestirme bir ifadeyle; insan-ı kamil yetiştirmek ise bu önce fıtrat, sonra kısmet ve kaynağı yakalayabilmek meselesidir.
    * tarikate fevkaladelikleri yaşamak, zuhuratlara mazhar olmak, keşf ükerameti yakalamak ve ileride mürşid/şeyh olmak maksadıyla intisab edilmez. Bu edep mektebi, dünya okullarına benzemez ki, daha ilkokula gider gitmez; doktor olacağım, mühendis çıkacağım gibi fani hedefler peşinde koşalım. Dergaha; gerçek kul ve salih insan olmak hedefiyle girilir ve bu uğurda samimi çaba sarf edilir, sonuçta ilahi taktire boyun eğilir vesselam...
    * Tasavvuf yolu, ilimsiz olmaz. mürşidin kendine münasip mertebede, müridin de kendisine gerekenseviyede ilim sahibi olmaları şarttır. Mürid: İlm-i halden sınıf geçecek bir nota sahip olmalıdır. Zaten zaman içerisinde sohbetlerde dini bilgileri artmaya devam edecektir. İlim, amel için olduğundan dervişin ilmi arttıkça ameli de artacaktır. İhlas ve samimiyet ise bu işin 'olmazsa olmazı'dır.
    *Ehl-i tarik; mürşidi ve müridi ile; riya ve gösterişten hatta bunların rüzgarından bile azami derecede sakınmak mecburiyetindedirler. Kimse mensubiyyetini ulu-orta ilan etmemeli, hele bunu övünme konusu asla yapmamalıdır. Nasıl ki nafile ibadetlerde gizlilik esas ise; burada da aleniyyetten kaçınmalıdır.
    *Ancak sorulduğunda karşıdakinin merakını gidermek ve kısmetine mâni olmamak için doğruyu söylemekte bir beis yoktur. Fakat tarikata çok açık ve ısrarlı bir davet lüzumsuzdur.
    *Tarikat mensubu bir kimse; ehl-i tarik olmayana farklı bir gözle bakamaz, istihfaf edemez, küçük göremez. 'Falanca kimse çok iyi bir müslüman amma, bir eksiği var, ehl-i tarik değil' gibi sözler sarf edemeyeceği gibi, gönlünden dahi geçirmesi doğru olmaz. Farklı bir dergaha mensup olan için de aynı yasaklar geçerlidir. Tarikatlar arası transfer mahiyetindeki çalışmalar ise yersiz ve yakışıksızdır.
    *Dergahlar su kaynakları mesabesindedir. Şer'i ölçülere uyanlar arasında bir ayırım bahis konusu olamaz. Hepsi kaliteli su olmakla beraber kimileri; Karakulak suyunu, kimileri Kayışdağı ve kimileri de taşdeleni tercih eder. Bazen tercih değişiklikleri de olabilir. Meseleye bu gözle bakmak lazım gelir. Bir dergahtan feyz alamayan kimse, diğer dergahta feyz bulabilir. Bu değişikliği 'destur' alarak yapmak mahsur teşkil etmez. Gelene; 'gelme' denemeyeceği gibi, gidene de 'gitme' demek doğru olmaz. Bir mürşide devam ederken, başka bir şeyh efendiyi dinlemek, bir dergahır müntesibi iken, zaman zaman bir diğer dergahta bulunmak yadırganamaz.


    ____________________________________________________________
    Prof. Dr. Osman Öztürk'ün 'Tasavvufta İslami Hassasiyet' isimli kitabından alıntıdır.

  • Sonra Sonra
    Sonra Sonra

    Tarikatlar hakkında detaylı bilgiyi 'Arifler Yolunun Edepleri' - Semerkand yayınları adlı kaynaktan temin edebilirsiniz...

  • Sonra Sonra
    Sonra Sonra

    Tarikat=yollar... Yolun amacı Allah'a ulaşmak ise bu yolda sürü olmaya razıyım...