Kültür Sanat Edebiyat Şiir

taa içimizde yanan umut sizce ne demek, taa içimizde yanan umut size neyi çağrıştırıyor?

taa içimizde yanan umut terimi Kalender Durukan tarafından tarihinde eklendi

  • Tuna Kafkas
    Tuna Kafkas

    aşka aşık,
    aşka tutkunsun ve
    çimenli tepeler kadar
    yumuşak nazarlıdır gözlerin senin…,

    ve bezeli yüzün hicap nakışlarıyla…,
    yağmur sonrasında toprak nasıl tüterse,
    öyle bürür rabıtandaki aşka meftunu,
    halis çapalı ve elbistan bağırlı lisanın,

    ki petek motifli
    bir bardak çay deminde kaynar senin,
    hay/dan ihsan yüreğin, mim; aşk…,

    gecenin derinliğinde,
    dağılırken tonları kurşunî bulutların,
    maçkada/teşvikiyede,
    ak martılar yükseliyordu göğe;
    özgür ve aç,

    bir teksirin üst köşesinden koparılmış,
    ki semavî bir elce verilen ve üstünde,
    {bir şairim vardı, /üç nokta yan yana/}
    dip/notu yazılı ve,
    yolda tutulduğu göz yaşlarından ikisinin,
    içine işlediği pusulayı,
    tutarken parmaklarım…,
    /bir şairim vardı//nın,
    {üç nokta yan yana} yanına değil de,
    neden;
    alt satırına konmuştu diye,
    düşünürken ciğerim pare pare…,
    o münzevi dip/notunun çırpınarak ve
    can havliyle yazılmışlığı ışıldıyordu,
    süreyya yıldız kümesinden,
    ah;

    ahbap lakırdıları ve
    suflî meşgalelerden kurtarılıp,
    kabaran/çalkalanan konukluğuma sunulan,
    bu hal ile gördüm ki;
    geceden beridir süren,
    bereketli bir sabah yağmuru misalisin sen,
    kendini elbistan merkezli depremlerle,
    ansızın anımsatan,
    nurhak/ceyhan aşk…,

    ömre bedel anlarımız olacaktır diye,
    mırıldanırken sen hekimim göz gözeydik,
    soran bakışlarla…;
    anılara ka/l/r/dığımız bunca ay sonrası,
    hızır/ilyas sohbeti misali ve
    bir sahur vakti işte yine şimdi,
    ve bir yanda tan yeri,
    bir yanda saçlarım ağarıyor…,
    aziz hatıralarla yaşanan ve
    muhabbet bağları fasılasız,
    bir {/boş/enkaz/ ev} kadar,
    eş/siz; aşk…,

    acilindeki kara gözlü hemşireye
    emanet edilmiş ve tetkik için verdiğim kan,
    numune tüplerinde harmanlana dursun;
    serin kaldırımlarda yürürken düşünüyordum
    ve konuşuyordum kendimle,
    ki sobe;
    kendiyle kendine olduğu kadar,
    yâriyle güzel sohbet edemiyor insan…

  • Tuna Kafkas
    Tuna Kafkas

    aşka aşık,
    aşka tutkunsun ve
    çimenli tepeler kadar
    yumuşak nazarlıdır gözlerin senin…,

    ve bezeli yüzün hicap nakışlarıyla…,
    yağmur sonrasında toprak nasıl tüterse,
    öyle bürür rabıtandaki aşka meftunu,
    halis çapalı ve elbistan bağırlı lisanın,

    ki petek motifli
    bir bardak çay deminde kaynar senin,
    hay/dan ihsan yüreğin, mim; aşk…,

    gecenin derinliğinde,
    dağılırken tonları kurşunî bulutların,
    maçkada/teşvikiyede,
    ak martılar yükseliyordu göğe;
    özgür ve aç,

    bir teksirin üst köşesinden koparılmış,
    ki semavî bir elce verilen ve üstünde,
    {bir şairim vardı, /üç nokta yan yana/}
    dip/notu yazılı ve,
    yolda tutulduğu göz yaşlarından ikisinin,
    içine işlediği pusulayı,
    tutarken parmaklarım…,
    /bir şairim vardı//nın,
    {üç nokta yan yana} yanına değil de,
    neden;
    alt satırına konmuştu diye,
    düşünürken ciğerim pare pare…,
    o münzevi dip/notunun çırpınarak ve
    can havliyle yazılmışlığı ışıldıyordu,
    süreyya yıldız kümesinden,
    ah;

    ahbap lakırdıları ve
    suflî meşgalelerden kurtarılıp,
    kabaran/çalkalanan konukluğuma sunulan,
    bu hal ile gördüm ki;
    geceden beridir süren,
    bereketli bir sabah yağmuru misalisin sen,
    kendini elbistan merkezli depremlerle,
    ansızın anımsatan,
    nurhak/ceyhan aşk…,

    ömre bedel anlarımız olacaktır diye,
    mırıldanırken sen hekimim göz gözeydik,
    soran bakışlarla…;
    anılara ka/l/r/dığımız bunca ay sonrası,
    hızır/ilyas sohbeti misali ve
    bir sahur vakti işte yine şimdi,
    ve bir yanda tan yeri,
    bir yanda saçlarım ağarıyor…,
    aziz hatıralarla yaşanan ve
    muhabbet bağları fasılasız,
    bir {/boş/enkaz/ ev} kadar,
    eş/siz; aşk…,

    acilindeki kara gözlü hemşireye
    emanet edilmiş ve tetkik için verdiğim kan,
    numune tüplerinde harmanlana dursun;
    serin kaldırımlarda yürürken düşünüyordum
    ve konuşuyordum kendimle,
    ki sobe;
    kendiyle kendine olduğu kadar,
    yâriyle güzel sohbet edemiyor insan…

    her cuma ikindiye doğru neden; bu sanki
    elimi uzatsam dokunacakmışım gibi hissettiğim
    yakınlık, uçurum olurdu sana;
    musevi ve isevilerce kutsal sayılan o iki gün…,
    ve yine de her haftanın bayram gününün sonunda,
    akşam akşam güleç olurdu gözlerimiz
    ışıl ışıl, o dar vaktin alacasında bile…,
    böyle acayip acayip kesintisizmiş
    ve bir terzi işi gibi cereyan edip duran,
    gönlü hep; gün batımlarından yana yatık,
    turuncu/kızıl; aşk…,
    ah,

  • Annabel Lida
    Annabel Lida

    bir kıvılcım tutuşacak gibi olsa on kova su boşalır üstüne
    tahammül de nereye kadar bilemiyorum

  • Annabel Lida
    Annabel Lida

    yapman gerekene engelse,gerçeklik algısından uzaklaştırıyorsa o umut değil de kof hayaldir.

  • Nazlı Menşur
    Nazlı Menşur

    İskelet sistemimizin ta kendisidir.Ayakta tutar,dik tutar,can verir...

  • Esra Kaya
    Esra Kaya

    bknz:içimiz taaaaaaa neremizde ki?

  • Gul Simsir
    Gul Simsir

    AZİM....

  • Gül Solmaz
    Gül Solmaz

    çok içerlerde olursa söner
    biraz dışarı çıkarmak lazım
    oksijen alsın,sönmesin...........

  • Selin Sonsuz
    Selin Sonsuz

    Ben kimim..neredeyim..ne yapıyorum? ..diye sordu birden kendi kendine…
    Değişimlerden yenik çıkmayı sevmezdi…
    Her önüne açılan kapı daha iyiye daha güzele doğru olmasa anlamsız değil miydi zaten bu kadar cesaret…
    Tutuklu kelimelerin zincirlerini çözdü..
    Kilitler paslanmış…anahtarlar dönmüyordu…

    Yine.. yeni… yeniden…
    Falda çıkan bilinmeyen yollar gibi tuhaftı her şey..
    Ewet..doğru kelime buydu….^^tuhaf^^…

    Sorgulamadan… aniden… birdenbire…ne kadar çabuk gelişti her şey diye içten içe mutluydu aslında…
    Sorgulamalar vaz geçişleri getirirdi çoğu zaman..
    Onaysa başını dik tutup bilinmeyen geleceğe yürümek düşmeliydi oysa…

    Korkuyorum..dediğimde kimse bana inanmıyor…
    Oysaki ne kadar insanca bir duygu…korku..diye düşündü...

    Ve ne kadar kolaydı bir şeyleri kenara itip yürümek artık…
    Ne kadar kolay..
    Bir içim soğuk su gibi…..kolay ve yürek ferahlatıcı…

    Prangalarını eline alıp yürüyecekti bu kez..…
    Ama güzel olan…
    O…hiç bilmediği..
    Hatta sokaklarında kaybolacağı mavi şehirde en yakın denize gidip..
    Derin suların kuytusuna atacaktı prangalarını…sonsuza dek.…ve bir daha hiç takılmamak üzere…
    Ve sonra…
    Gözündeki bir damla yaşı denizin mavisine emanet edip…
    Kollarını minik bir bebeğin kollarıyla buluşturmaya gidecekti…ardına bakmadan…
    Her yeni doğan gün dualarını eksik etmediği…yeni bir minik yavruya….çocuklarına…

    Ve bu kez..
    Her şey çok güzel olacaktı…? ? ? ? ? ? ! ! ! ! !

    En azından buna inanmaya ihtiyacı vardı….

    Eternalflame

  • Ayca Şen
    Ayca Şen

    amaaann neyleyim ben ööle taaa içerlerde olan umudu? ? şööle gözümün ta göbeğinde alev alev yanacak umut dediğin ;)

    şişşşttt! ! 'ta göbeği 'derken a nın tek oluşuna dikkat!

  • Düşünmüyorum Yine De Varım
    Düşünmüyorum Yine De Varım

    Yetmez

  • Ayşegül Karanfil
    Ayşegül Karanfil

    ne için bilmiyorum ama orda biliyorum...

  • Drag Bonfire
    Drag Bonfire

    kıçımızdan gerçek olarak çıkar :)

  • Ayca Şen
    Ayca Şen

    taaaa içine kadar ne diye itekledin ki? ? ? bekle dur şimdi işin yoksa...çıks çıks çıks...

  • Ahmet Oldur
    Ahmet Oldur

    hic sönmez.

  • Selin Sonsuz
    Selin Sonsuz

    Umudun mum alevi hiç sönmesin....

    Eternal....Flame....