Spatyom alemi ruhun bedenden ayrıldıktan sonra bulunduğu durumu algılayana kadar (ki gelişim düzeyine göre tam olarak algılayamadan rehberleri tarafından yeni bir 3. boyut sürecine gönderilebildiği rivayet edilir) bir nevi şaşkınlık ve durumunu idrak etme süreci yaşadığı eterik ortamdır. Ruh bu ortamı düşünceleriyle şekillendirir. Öyle ki, öldüğü halde dünyevi yaşamından kopamayan ruh spatyom aleminde yaşadığı gerçekliğe benzer bir maddi çevre yaratır.
Spatyomda zaman yoktur. Ruh ağır bir bedel ödemesi gereken bir günah işlediğini düşünüyorsa spatyom ortamı, ona hakettiğini düşündüğü cehennemi yansıtan görüntüler sunacaktır.Ruh çektiği azabın sorumluluğunu üstlenene dek bu yakıcı ızdırap zamansızca sürer...
Tam tersi bir durum da geçerlidir. Ruh kendini kurban gibi hisseder.Yaşamı fedakarlıklarla geçmiştir. Ezilmiş, hor görülmüş, itilip kakılmıştır. Öldükten sonra şaşkınlık devresinde dünyadaki damgalarını taşıdığına inanmaya devam eder. O kurbandır, sevilmemeyi hak etmiştir. Bu acıyı veya ezikliği çekmeye devam eder. Sonra yavaş yavaş uyanmaya başlar ve tüm bunlerı belli dersleri öğrenmek için yaşadığını algılamaya başlar.Öğrenemediği dersleri yeniden deneyimlemek için gereksindiği ruh gruplarıyla bir araya gelir. Bu ruhlar yeni yaşamda oynayacakları rolleri ince ince tasarlarlar (ki çoğu pek çok yaşamda birarada olan ruhlardır bunlar; bazen arkadaş, bazen aile bazen düşman olmuşlardır) .
Ruh bulunduğu boyutta öğreneceği bir ders kalmamışsa bir üst boyuta geçer. Bu açılım sonsuzca sürer kanımca :-)))
İnsan öldükten sonra ruhunun gideceği ilk adres.
Spatyom alemi ruhun bedenden ayrıldıktan sonra bulunduğu durumu algılayana kadar (ki gelişim düzeyine göre tam olarak algılayamadan rehberleri tarafından yeni bir 3. boyut sürecine gönderilebildiği rivayet edilir) bir nevi şaşkınlık ve durumunu idrak etme süreci yaşadığı eterik ortamdır. Ruh bu ortamı düşünceleriyle şekillendirir. Öyle ki, öldüğü halde dünyevi yaşamından kopamayan ruh spatyom aleminde yaşadığı gerçekliğe benzer bir maddi çevre yaratır.
Spatyomda zaman yoktur. Ruh ağır bir bedel ödemesi gereken bir günah işlediğini düşünüyorsa spatyom ortamı, ona hakettiğini düşündüğü cehennemi yansıtan görüntüler sunacaktır.Ruh çektiği azabın sorumluluğunu üstlenene dek bu yakıcı ızdırap zamansızca sürer...
Tam tersi bir durum da geçerlidir. Ruh kendini kurban gibi hisseder.Yaşamı fedakarlıklarla geçmiştir. Ezilmiş, hor görülmüş, itilip kakılmıştır. Öldükten sonra şaşkınlık devresinde dünyadaki damgalarını taşıdığına inanmaya devam eder. O kurbandır, sevilmemeyi hak etmiştir. Bu acıyı veya ezikliği çekmeye devam eder. Sonra yavaş yavaş uyanmaya başlar ve tüm bunlerı belli dersleri öğrenmek için yaşadığını algılamaya başlar.Öğrenemediği dersleri yeniden deneyimlemek için gereksindiği ruh gruplarıyla bir araya gelir. Bu ruhlar yeni yaşamda oynayacakları rolleri ince ince tasarlarlar (ki çoğu pek çok yaşamda birarada olan ruhlardır bunlar; bazen arkadaş, bazen aile bazen düşman olmuşlardır) .
Ruh bulunduğu boyutta öğreneceği bir ders kalmamışsa bir üst boyuta geçer. Bu açılım sonsuzca sürer kanımca :-)))
ruhlarımızın buluşacağı tek adres…
o bir, öte âlem…
o bir, ruhlar âlemi…