.... ikimiz de biliyoruz bir çözsem saçlarını bir daha söz etmeyeceğiz ayrılıktan saatlerin saçları olsaydı sevgilim bu kadar hızlı geçip gider miydi zaman ah sevgilim ne diyecektim ben sana aç pencereyi ve dışarıya bak son gecemizde kar altında kuğular... A.Akova
birinin yaşları aktı bir başkasının gözünden adına ayrılık dedi,yada,hüzne gebe akşamları sabahlara taşıdı umut perdesinin arkasında,yada bir kıymık tebessüm için hebaya hazır koydu ömrünü ortaya sevgi adında,yada fütursuzça güldü gidenin arkasından,döneceğini sanarak,yada umutlarını gömdü,hayalerini sildi,hayata son kez gülümsedi..! ! !
Hani, bir kitap okumaya başlarsınız... İlk satırlarda, çeker sizi içine... Öyle güzeldir ki anlatım… Tüm gerçeklik bir yana... O kurgunun içine kapılır gidersiniz... Öyle kapılırsınız ki... Uzaklardan bir el uzanıp tutar ellerinizden... Alıp götürür… Uzaklara… Kokusu ulaşır size, dağların, denizin, çiçeklerin... Bir meltem okşayıp geçer teninizi... Dokunuşları hissedersiniz ya yüreğinizde... Hani, bilseniz de kurgu olduğunu... O akışı bırakmak istemezsiniz... Bir yandan merak edersiniz... Ne olacak, bilirsiniz oysa... Hiç bir şey olmamıştır... Olmayacaktır... Her şey, sadece ihtimaller bütünüdür... Ve o ihtimaller öyle yaşanılası… Ve o kurgu öyle gerçektir ki...Yaşadığınız ana baskın çıkar ya... Ama nedense... “son” önemlidir hep... O kitabın da sonuna ulaşmak istersiniz... Diğer yandan, o kitabı bitirmek, o hayali tüketmektir… Bilirsiniz… Her sonun, bir tükeniş olduğunu öğretmiştir hayat size... Okumak - okumaya kıyamamak, bir çelişki olur içinizde... Oysa, çelişki daha çekici kılar o kitabı... Daha bir özümsemeye başladığınızı hissedersiniz, o noktadan sonra okuduklarınızı... Her sayfada, “son” a biraz daha yaklaştığınızı bilerek… Her sayfada, biraz daha kaybederek… Her sayfada, biraz daha tükenerek… Ve içiniz burkularak o “son” sayfa… Kitabın arka kapağını kapatırsınız usulca… Siz, dışarıda kalansınızdır… Her şey, ilk sayfa ile son sayfa arasında, avuçlarınızdadır şimdi… Sımsıkı tutarsınız birkaç dakikalığına ellerinizde… Bazı ilişkiler gibi… Hani, bitmesine kıyamadığınız… Tüm güzelliğine rağmen devam edemeyeceğini… Gideceği bir yer olmadığını… Sadece, bir ihtimalin yaşandığını bildiğiniz… Bir ilişki gibi… Yüreğinizden bırakmak istemeden… Ama artık, sadece dışından bakarak… Sımsıkı sarıldığınız birkaç dakika gibi… Ve sonra… Bir hayat kayar ellerinizden... Kütüphane raflarındaki yerini alır… Ara sıra sayfaları yeniden karıştırılmak üzere…
Herkes artsını eksisini hesaplayıp defterini öyle kapatacak
Üstü örtülü konuşulamayanlar en büyük zarar kişiye. Alma verme dengesi kurmalı
Herkes gerçeği görecek koyacak şapkasını önüne hesabını yapıp
kapatacak sayfalarını__________
....
ikimiz de biliyoruz
bir çözsem saçlarını
bir daha söz etmeyeceğiz ayrılıktan
saatlerin saçları olsaydı sevgilim
bu kadar hızlı geçip gider miydi zaman
ah sevgilim ne diyecektim ben sana
aç pencereyi ve dışarıya bak
son gecemizde kar altında kuğular...
A.Akova
birinin yaşları aktı bir başkasının gözünden adına ayrılık dedi,yada,hüzne gebe akşamları sabahlara taşıdı umut perdesinin arkasında,yada bir kıymık tebessüm için hebaya hazır koydu ömrünü ortaya sevgi adında,yada fütursuzça güldü gidenin arkasından,döneceğini sanarak,yada umutlarını gömdü,hayalerini sildi,hayata son kez gülümsedi..! ! !
dün geçendi,geçenden kalana bak der gibi..!
Hani, bir kitap okumaya başlarsınız... İlk satırlarda, çeker sizi içine... Öyle güzeldir ki anlatım… Tüm gerçeklik bir yana... O kurgunun içine kapılır gidersiniz... Öyle kapılırsınız ki... Uzaklardan bir el uzanıp tutar ellerinizden... Alıp götürür… Uzaklara… Kokusu ulaşır size, dağların, denizin, çiçeklerin... Bir meltem okşayıp geçer teninizi... Dokunuşları hissedersiniz ya yüreğinizde... Hani, bilseniz de kurgu olduğunu... O akışı bırakmak istemezsiniz... Bir yandan merak edersiniz... Ne olacak, bilirsiniz oysa... Hiç bir şey olmamıştır... Olmayacaktır... Her şey, sadece ihtimaller bütünüdür... Ve o ihtimaller öyle yaşanılası… Ve o kurgu öyle gerçektir ki...Yaşadığınız ana baskın çıkar ya... Ama nedense... “son” önemlidir hep... O kitabın da sonuna ulaşmak istersiniz... Diğer yandan, o kitabı bitirmek, o hayali tüketmektir… Bilirsiniz… Her sonun, bir tükeniş olduğunu öğretmiştir hayat size... Okumak - okumaya kıyamamak, bir çelişki olur içinizde... Oysa, çelişki daha çekici kılar o kitabı... Daha bir özümsemeye başladığınızı hissedersiniz, o noktadan sonra okuduklarınızı... Her sayfada, “son” a biraz daha yaklaştığınızı bilerek… Her sayfada, biraz daha kaybederek… Her sayfada, biraz daha tükenerek… Ve içiniz burkularak o “son” sayfa… Kitabın arka kapağını kapatırsınız usulca… Siz, dışarıda kalansınızdır… Her şey, ilk sayfa ile son sayfa arasında, avuçlarınızdadır şimdi… Sımsıkı tutarsınız birkaç dakikalığına ellerinizde… Bazı ilişkiler gibi… Hani, bitmesine kıyamadığınız… Tüm güzelliğine rağmen devam edemeyeceğini… Gideceği bir yer olmadığını… Sadece, bir ihtimalin yaşandığını bildiğiniz… Bir ilişki gibi… Yüreğinizden bırakmak istemeden… Ama artık, sadece dışından bakarak… Sımsıkı sarıldığınız birkaç dakika gibi… Ve sonra… Bir hayat kayar ellerinizden... Kütüphane raflarındaki yerini alır… Ara sıra sayfaları yeniden karıştırılmak üzere…
gazeteler için, cıbıl teyzelerle ve fasa fiso haberlele süslenen sayfa. yazacak fazla saçma şey bile bulunamayınca genelde reklamla doldurulur.
Türkçe haber siteleri içinde her zaman en çok okunan ilk 10 haber sitesi arasında olmayı başarmış ünlü haber portalı.
Köşe yazarları çok ünlü değil ama çok ses getiren makaleler yazıyorlar.İleride Türkiye'nin bir numaralı haber sitesi olabilir.