Kültür Sanat Edebiyat Şiir

SİVAS ULAŞ GÜRPINAR KÖYÜ sizce ne demek, SİVAS ULAŞ GÜRPINAR KÖYÜ size neyi çağrıştırıyor?

SİVAS ULAŞ GÜRPINAR KÖYÜ terimi tarafından tarihinde eklendi

  • Şevki Kayaturan
    Şevki Kayaturan

    Gürpınar Köyü çocukluğumun geçtiği yer, baba yurdu demek.

    SiVAS-ULAŞ- GÜRPINAR KÖYÜ

    TARİHİ:

    1.Dünya Savası sırasında Osmanlı ordusu KAFKASYA Cephesinde savaşırken, Ermeniler Doğu Anadolu da savunmasız halka saldırdılar. Katliamlara karıştılar çoluk çocuk kadın genç yaşlı ayrımı yapmadan akla gelmeyecek işkencelere maruz kaldılar bir çok vatandaşımız katledildi. Bunların liderleri 24 NİSAN 1915’de İstanbul’da tutuklandı. Mayıs 1915 de devlet Sevk ve İsyan kanunu “Tehcir” kanununu çıkararak Ermenilerden boşaltılan bir çok yer gibi bu köye de; Kars,Ağrı,Erzurum, Malatya ve Kahraman Maraş tarafından yerlerinden ve yurtlarından edilen ermeni mezalimini yaşamış vatandaşları yerleştirildi.Bu nedenle çevre de buraya macir köyü de denirdi.

    Sivas İli Ulaş İlçesine bağlı olan Gürpınar Köyü bilinen ilk ismi Mağara olup, köy eskiden Kangal İlçesine bağlıyken Ulaş’ın ilçe statüsüne kavuşmasıyla birçok çevre köyle birlikte Ulaş’a bağlanmıştır. Köyde bulunan ve tarihi bir değeri olan maalesef bugün bakımsız kendi haline terk edilen tüm bir kayadan oyma geniş bir mağara vardır, ismini de ondan almaktadır. 1964 yılında köyün adı İnkonak olarak değiştirilmişse de köy halkı ve çevre tarafından pek benimsenmemiş resmi işler haricinde eski ismiyle anılmıştır.

    1974’de köydeki bir çok ev köyün ortasından tren geçecek diye istimlak edilerek köyün ortasına köprüler inşa edildi etrafı dağlarla çevrili olan köyün ortasına da bir dağ D.D.Y. bir dağ oturtturdu ve 5 367 metre uzunluğunda ki Türkiye’nin en büyük dünyanın da bilinen ikinci uzun demir yolu adı Deliktaş Tüneli olan yunelin girişi bu köyün arazileri içerisinde başlamakta. Sivas-Kangal- Malatya yolunu kısaltacak, ulaşımı hızlandıracak olan bu yol ne yazık ki bu köyün Gürpınar’ın değil de, tünelin altından geçtiği Deliktaş Köyünün adını almaktadır. Tünel biteli yıllar olmasına nazaran 2011 raylar döşenmeye başlanmış köylü 2012 yılında köyden trenin geçtiğini görmüştür.

    1989’da Halis Tecer’in muhtarlığı döneminde suyu ve çeşmelerinin de bol olduğundan (çevre köylere nazaran) adının “GÜRPINAR “ olarak değiştirilmesi uygun görülmüştür.
    Köyün son iki dönemdir köy muhtarlığını Celal SEZER yapmaktadır.

    Köyde KÖYDES projesi kapsamında kanalizasyon ve içme suyu sorunu yoktur.

    Köy 100 haneden otuza düşmüş olup köyde kışın gençlerden az sayıda kişiye rastlarsınız geneli yaşlı erkeklerden, kadın ve çocuklardan ibarettir.

    En son yapılan 2007 nüfus sayımında köyün nüfusu 357 olarak tespit edilmiştir.

    ULAŞIM:

    Köy Sivas- Malatya yoluna 2 km içeride Ulaş İlçesine 18 km Sivas’a 55 km. mesafede olup ulaşım her zaman mümkün olup bölgede karasal iklim hakimdir.

    EKONOMİ:

    Köy halkı geçimini tarım ve hayvancılıkla yapmakta olup gençleri işsizlik nedeniyle yıllarca gurbette çöplerde hurdacılık yaparak geçimini sağlamış şuanda bu mesleği profesyonel olarak hem de hijyenik ve teknolojik olarak “Geri dönüşüm atık toplama merkezi” adı altında yapanlar bulunmaktadır.


    EĞİTİM:

    Okuma oranı 1990’dan sonra hızla armış olup yurdun çeşitli yerlerinde değişik mesleklerde görev alanlar olmakla birlikte tam olarak istenilen düzeye erişememiştir.

    Bu gün başka illerde kurulan birçok Sivas Kültür ve Yardımlaşma Derneklerinden birisi olan İzmir Sivaslılar Kültür ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Sayın Hamdi YILDIZ’da bu köyde İlkokulu okumuş, eğitimci ve idareci bir kişidir.

    Şair Şevki KAYATURAN İzmir Sivaslılar Derneği Başkanı Sayın Hamdi YILDIZ’ı anlatırken de;

    Yiğidin harman yerinden
    Ulaş, Mağara köyünden
    Gelir, Yıldız’lar soyundan
    Özü sözü, birdir gardaş.

    O toprağa aşık yürek
    Fazla söze dost ne gerek
    Dernekler de orta direk
    Çöker ise, yandık gardaş.

    Kayaturan, Gürpınar’ı
    Kışın çok kürüdü karı
    Şu gurbetin ahu zarı
    Öldürecek, beni gardaş.

    Not: Şaire ait şiirleri Internet’e ismini “Şevki KAYATURAN” yazarak bulabilir bu şiirin tamamını aşağıdaki linkten de okuyabilirsiniz.
    http://www.antoloji.com/islem/gateway/sair/default.asp? sair=59185

    AŞIK VE ŞAİRLERİ:

    Bunlar köyün kültür elçileri; köyün bilinen 1 aşığı 3’de şairi vardır tek aşığı merhum Mevlüt SAVCI’dır söylediği birkaç türkü bugün yaşı kırk beşin üzerinde olanlar tarafından bilinir. Azrail’e yazdığı Bacanak ve Kumlu Mahalle gibi türküleri halen söylenir.

    Şairlerinden bir diğeri Harun ARAT olup, oda bu köyde ilkokulu okumuş, halen Ankara’da bir kamu kuruluşunda çalışıp orada ikamet etmekte kendisinin çıkarmış olduğu “İçimdeki Ses” isimli birde kitabı mevcuttur.

    Aşık köyünü anlatırken bir şiirinde;

    Geleceksen Gürpınar’ın zamanı
    Yaylalar yeşerdi sular çağlıyor
    Geleceksen Gürpınar’ın zamanı
    Senin hasretinden yollar ağlıyor
    Geleceksen Gürpınar’ın zamanı

    Hele bir gelki gör Kumluk suyunu
    Değiştirmiş kız karbasan huyunu
    Garışmış guzusu hem de koyunu
    Geleceksen Gürpınar’ın zamanı

    Kar çiçeği İğdeli’yi bürümüş
    Hep boşu boşuna ömrüm çürümüş
    Çarpılık’tan kar suları yürümüş
    Geleceksen Gürpınar’ın zamanı

    Hiç eksik olur mu Sulağ’ın yeli
    Ne kadar tatlıdır nevruzu gülü
    Sanki dile gelmiş sazımın teli
    Geleceksen Gürpınar’ın zamanı

    Âşık Harun gezmeyinen doymadım
    Gelip başın bu dizime koymadın
    Demiroluk suyn içtim doymadım
    Geleceksen Gürpınar’ın zamanı

    Deyerek köyüne özlemini dile getirmiştir..


    Şair Şevki KAYATURAN’ ise İlkokulu bu köyde Gürpınar’da okumuş Ortaokulu Sivas, Liseyi Sakarya’da bitirmiş Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi Mezunu halen İzmir Beydağ İlçesinde bir kamu kuruluşunda idareci olarak görev yapmaktadır. Şair Kültür ve Turizm Bakanlığı Araştırma ve Eğitim Genel Müdürlüğü tarafından 2013 yılında Gürpınar Köyünün tek, ülke genelinde de 407 “Halk Şairi” olarak onaylanarak kayıt altına alınmıştır. Aynı zamanda Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği İLESAM’ın üyesi olup, yurt genelinde birçok kültürel derneklerinde kurucu üyesi de olan şair, Sivas Yazarlar ve Şairler Derneği SİYŞAD’a da üyedir. Şairin iki kitabı dokuzda Antolojisi mevcut olup, birinci kitabı 2009 yılında “Hayat Pınarımdan Damlalar” Bilge Karınca Yayınlarından ikinci kitabı 2012 yılında “Belirli Günler ve Haftalar” kitabı Vilayet Yayınevinden çıkmıştır. Şairin 700’ü aşkın şiirinden bir kaçı ülke genelinde yapılan yarışmalarda dereceye girmiş, yazılı ve görsel basında yer almıştır. Şair İzmir ili Ödemiş İlçesinde iki gazetede “Yerelgüç”, “Ödemiş Kent Gazetesi” de ve Sivas Medya Ajans’ta şiir üzerine köşe yazıları yazmaktadır.

    Şair bir dörtlüğünde;

    Sinop’tan Mersin’e güzergâh kuran
    Edirne’den Ardahan’a uzanan
    Yetmez! Misakı Milli’nin içinde olan
    Tam ortada, tam ortada Sivas’tır.

    Meşhurdur köpeği, sürüsü, yozu
    Ancak iki aydır, sıcağı yazı
    Yakan güneş değil, rüzgârdır bizi
    Fırtınayla, savrulan yer Sivas’tır.

    KAYATURAN toprağında taşında
    Sivas, Ulaş, Gürpınar’ın başında
    Gündüz hayalimde gece düşümde
    Görmek için özlenen yer Sivas’tır.

    Derken memleketine olan bağlılığını, sevgisini ve özlemini dile getirmektedir.

    Not:Şiirin tamamını bu linkte bulabilirsiniz.
    http://www.antoloji.com/islem/gateway/sair/default.asp? sair=59185

    Sivas Valiliğinin katkılarıyla Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Hocalarından Sayın Doğan Kaya’nın hazırlamış olduğu beş ciltlik “Sivas Aşıklar ve Şairler Antolojisi” üçüncü ciltte yer almıştır.

    Köy kurulduğu günden bu tarafa yetiştirdiği insanlar istisnasız tamamı vatanına milletine sevdalık derecesinde bağlı anane ve kültürlerini yaşatmaya çalışan insanlardır.



    ___ GÜRPINAR ___

    Özlemim sanadır, hayalim düşüm
    Burnumda tütüyor, madımak aşın
    Olsa da bir dürüm, yapsam lavaşın
    Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.

    Davar gelir, koyunları sağarlar
    Kuzuları, ayrı dama koyarlar
    En vururlar, ayrı renge boyarlar
    Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.

    Baharla birlikte, yağan yağmurda
    Ayakkabım çıkar idi, çamurda
    Mantar da toplardım, çayırda kırda
    Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.

    Sabah kahvaltıda, bal kuymak yersin
    Çayır biter, ekinlere girersin
    Başakları yakıp, firik edersin
    Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.

    Aşık çok oynadım, harman yerinde
    Kozalar doluydu, iki cebimde
    Ağustos da, kar yerdim deresinde
    Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.

    Yaz gelince, koyunları kırkarlar
    Yünlerini, derelerde yıkarlar
    Tokacını, sele verir sakarlar
    Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.

    Bahçelerde çoktu, erik ağacı
    Olmadan yedin mi, başlardı sancı
    Kenger sakızının, ilk tadı acı
    Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.

    Kavak ağacından, düdük yapardım
    Top peşinde, akşamaça koşardım
    Çelik çomak, çalma topu oynardım
    Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.

    Kapının önünde, dibek taşına
    Tokmak vurmak için, sıra başına
    Yarma yapılırdı, ayran aşına
    Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.

    Su değirmeninde, un öğütmeyi
    Dedem gilin, yün kilimden tepmeyi
    Loğ taşını, dam üstünde çekmeyi
    Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.

    Hasret kaldım baharına yazına
    Sulak, Sincan, Gölyeri’ne, düzüne
    İmkan olsa dönmez miyim özüne
    Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.

    Kayaturan kara, kışı da olsa
    Samanı tezeği, var ise bolsa
    Günlerce de yollar, kapalı kalsa
    Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.

    (22.02.2009 Saat: 10.33)


    Aşık: hayvanın ayağındaki oynak kemik
    Firik: yeşil başakları kavrulması
    Koza: Ceviz gibi içi boş
    Tepme: Büyük yün çuval
    Loğ Taşı: Silindir biçiminde taş
    Kenger: Sakız türü
    Sulak,Sincan, Göl yeri: Yer, mevki

    Şair bir şiirinde de köyünün şuan ki halini şöyle anlatır.

    ___ SEN MİSİN BENİM KÖYÜM ___

    Çocukluğum geçtiği, yerler gözüm önünde
    Dolaştım baştan başa, şaşırttı beni köyüm
    Yıkılmış viran olmuş, evim saray gönlümde
    Yollarında koştuğum, sen misin benim köyüm...

    Irmak gibi akardı, köyümüzdeki dere
    Otuz sene önceki, bıraktığım köy nere
    Nerde bağlar bahçeler, dökülürlerdi yere
    Ağaç bile kalmamış, sen misin benim köyüm...

    Karamık da yok olmuş, nerde alıç ağacı
    Üç beş kişi kalmışlar, hepsinin beyaz saçı
    İşsizlik büyük bela, durduramamış göçü
    Boşalmış viran olmuş, sen misin benim köyüm...

    Dili olsa sorardı, işte budur suçunuz
    Zengin olan buralı, ne yaptınız kaçınız
    Giden geri gelmedi, kalana da göçünüz
    Diyerek boşaltılan, sen misin benim köyüm.

    İki okul yetmezdi, olsa lisesi derdik
    Ezan okunduğunda, camisine giderdik
    Namazı ede edip, orda sohbet ederdik
    Üç beş kişi ya var-yok, sen misin benim köyüm.

    Geçmişe sünger çektin, önce adın değişti
    Kangal’a bağlı iken, Ulaş’a çabuk geçti
    Demiryolu yok amma, köyü ortadan biçti
    Tüneli var rayı yok, sen misin benim köyüm.

    Sanki gidene inat, bahar gelmiş yeşermiş
    Hani nerde ağalar, hani kimler beyimiş
    Gürpınar dedikleri, yüz hanelik köyümüş
    Şimdi otuza düşen, sen misin benim köyüm.

    Kayaturan; kurbanım, toprağına taşına
    Rastlamadım dünyada, şu Sivas’ın eşine
    Gelsin bir hafta köye, gitsin sonra işine
    Düşlerimi süsleyen, sen misin benim köyüm.

    (22.05.2009 Saat: 10.55)

    http://www.antoloji.com/islem/gateway/sair/default.asp? sair=59185

    GÜRPINAR - 2
    Nasıl anlatayım Gürpınar seni
    Dünyaya gözlerim açtığım yersin
    Hasretin gurbette öldürür beni
    Dedemin babamın yattığı yersin.

    Tozlu yollarında düşüp kalktığım
    Saplanıp çamura suya battığım
    Okuyup yazarak mezun çıktığım
    Hayata adımım attığım yersin.

    Dağlarında koyun kuzu otlattım
    İneği, danayı sığıra kattım
    Kış oldu karları kürüdüm attım
    Fırtına tipide kaldığım yersin.

    Ekin biçtim harman ettim çift sürdüm
    Su değirmeninde çok un öğüttüm
    Katığı çırparak çalkama ettim
    Deresinde çimip yüzdüğüm yersin.

    Dibeğin içinde buğdayı koyup
    Yarma yapmak için tokmağı vurup
    Süte bal katardım olurdu şurup
    Gök ekinden firik yaptığım yersin.

    Anamın sabahtan tandır yaktığı
    Oturup başına lavaş çektiği
    Babamın bahçeye fidan diktiği
    Dalından meyvesin döktüğüm yersin.

    Sivas’la Kangal’ın tam ortasında
    Yazın yağmurunda kışın karında
    Camisinde namaz kıldım safında
    Ellerim Rahman’a açtığım yersin.

    Kayaturan aklım benden alanın
    Yüreğimi bakışıyla çalanın
    Mecnun edip beni çöle salanın
    Sinemde fırtına estiren yersin.

    (23.05.2012 Saat: 20.58)
    Şevki KAYATURAN


    Not: Buralara yazılan yazıları günümüz koşullarında her yerden bir tuşla herkesin görüp okuya bildiği yerler olduğundan bu nedenle doğru olmayan kulaktan dolma yalan yanlış bilgilerle buraya yazarak LÜTFEN asmayalım.

    Saygılarımla.

    Şevki KAYATURAN
    Gazeteci ve Şair

  • Şevki Kayaturan
    Şevki Kayaturan

    Gürpınar Köyü çocukluğumun geçtiği yer, baba yurdu demek.

    SiVAS-ULAŞ- GÜRPINAR KÖYÜ

    TARİHİ:

    1.Dünya Savası sırasında Osmanlı ordusu KAFKASYA Cephesinde savaşırken, Ermeniler Doğu Anadolu da savunmasız halka saldırdılar. Katliamlara karıştılar çoluk çocuk kadın genç yaşlı ayrımı yapmadan akla gelmeyecek işkencelere maruz kaldılar bir çok vatandaşımız katledildi. Bunların liderleri 24 NİSAN 1915’de İstanbul’da tutuklandı. Mayıs 1915 de devlet Sevk ve İsyan kanunu “Tehcir” kanununu çıkararak Ermenilerden boşaltılan bir çok yer gibi bu köye de; Kars,Ağrı,Erzurum, Malatya ve Kahraman Maraş tarafından yerlerinden ve yurtlarından edilen ermeni mezalimini yaşamış vatandaşları yerleştirildi.Bu nedenle çevre de buraya macir köyü de denirdi.

    Sivas İli Ulaş İlçesine bağlı olan Gürpınar Köyü bilinen ilk ismi Mağara olup, köy eskiden Kangal İlçesine bağlıyken Ulaş’ın ilçe statüsüne kavuşmasıyla bir çok çevre köyle birlikte Ulaş’a bağlanmıştır. Köyde bulunan ve tarihi bir değeri olan maalesef bugün bakımsız kendi haline terk edilen tüm bir kayadan oyma geniş bir mağara vardır, ismini de ondan almaktadır. 1964 yılında köyün adı İnkonak olarak değiştirilmişse de köy halkı ve çevre tarafından pek benimsenmemiş resmi işler haricinde eski ismiyle anılmıştır.

    1974’de köydeki bir çok ev köyün ortasından tren geçecek diye istimlak edilerek köyün ortasına köprüler inşa edildi etrafı dağlarla çevrili olan köyün ortasına da bir dağ D.D.Y. bir dağ oturtturdu ve 5 367 metre uzunluğunda ki Türkiye’nin en büyük dünyanın da bilinen ikinci uzun demir yolu adı Deliktaş Tüneli olan girişi bu köyün arazileri içerisinde başlamakta.Sivas-Kangal- Malatya yolunu kısaltacak, ulaşımı hızlandıracak olan bu yol ne yazık ki bu köyün Gürpınar’ın değil de tünelin altından geçtiği Deliktaş Köyünün adını almaktadır tünel biteli yıllar olmasına nazaran yıl 2010 daha trenin geçtiği görülmedi.

    1989’da Halis Tecer’in muhtarlığı döneminde suyu ve çeşmelerinin de bol olduğundan (çevre köylere nazaran) adının “GÜRPINAR “ olarak değiştirilmesi uygun görülmüştür.
    Köyün son iki dönemdir köy muhtarlığını Celal SEZER yapmaktadır.

    Köyde KÖYDES projesi kapsamında kanalizasyon ve içme suyu sorunu yoktur.

    Köy 100 haneden otuza düşmüş olup köyde kışın gençlerden az sayıda kişiye rastlarsınız geneli yaşlı erkeklerden, kadın ve çocuklardan ibarettir.

    En son yapılan 2007 nüfus sayımında köyün nüfusu 357 olarak tespit edilmiştir.

    ULAŞIM:

    Köy Sivas- Malatya yoluna 1,5 km içeride Ulaş İlçesine 18 km Sivas’a 55 km. mesafede olup ulaşım her zaman mümkün olup bölgede karasal iklim hakimdir.

    EKONOMİ:

    Köy halkı geçimini tarım ve hayvancılıkla yapmakta olup gençleri işsizlik nedeniyle yıllarca gurbette çöplerde hurdacılık yaparak geçimini sağlamış şuanda bu mesleği profesyonel olarak hem hijyenik hem de teknolojik olarak “Geri dönüşüm atık toplama merkezi” adı altında yapanlar mevcuttur.


    EĞİTİM:

    Okuma oranı 1990’dan sonra hızla armış olup yurdun çeşitli yerlerinde değişik mesleklerde görev alanlar olmakla birlikte istenilen düzeye erişememiştir.

    Bu gün başka illerde kurulan bir çok Sivas Kültür ve Yardımlaşma Derneklerinden birisi olan İzmir Sivaslılar Kültür ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Sayın Hamdi YILDIZ’da bu köyde İlkokulu okumuş, eğitimci ve idareci bir kişidir.

    Şair Şevki KAYATURAN İzmir Sivaslılar Derneği Başkanı Sayın Hamdi YILDIZ’ı anlatırken de;

    Yiğidin harman yerinden
    Ulaş, Mağara köyünden
    Gelir, Yıldız’lar soyundan
    Özü sözü, birdir gardaş.

    O toprağa aşık yürek
    Fazla söze dost ne gerek
    Dernekler de orta direk
    Çöker ise, yandık gardaş.

    Kayaturan, Gürpınar’ı
    Kışın çok kürüdü karı
    Şu gurbetin ahu zarı
    Öldürecek, beni gardaş.

    Not: Şaire ait şiirleri Internet’e ismini “Şevki KAYATURAN” yazarak bulabilir bu şiirin tamamını aşağıdaki linkten de okuyabilirsiniz.
    http://www.antoloji.com/islem/gateway/sair/default.asp? sair=59185

    AŞIK VE ŞAİRLERİ:

    Bunlar köyün kültür elçileri; köyün bilinen 2 aşık 1’de şairi vardır en eski aşığı merhum Mevlüt SAVCI’dır söylediği birkaç türkü bugün yaşı kırk beşin üzerinde olanlar tarafından bilinir. Azrail’e yazdığı Bacanak ve Kumlu Mahalle gibi türküleri halen söylenir.

    Aşıklardan bir diğeri Harun ARAT olup, oda bu köyde ilkokulu okumuş, halen Ankara’da bir kamu kuruluşunda çalışıp orada ikamet etmekte kendisinin çıkarmış olduğu “İçimdeki Ses” isimli birde kitabı vardır.
    Aşık köyünü anlatırken bir şiirinde;

    Geleceksen Gürpınar’ın zamanı
    Yaylalar yeşerdi sular çağlıyor
    Geleceksen Gürpınar’ın zamanı
    Senin hasretinden yollar ağlıyor
    Geleceksen Gürpınar’ın zamanı

    Hele bir gelki gör Kumluk suyunu
    Değiştirmiş kız karbasan huyunu
    Garışmış guzusu hem de koyunu
    Geleceksen Gürpınar’ın zamanı

    Kar çiçeği İğdeli’yi bürümüş
    Hep boşu boşuna ömrüm çürümüş
    Çarpılık’tan kar suları yürümüş
    Geleceksen Gürpınar’ın zamanı

    Hiç eksik olur mu Sulağ’ın yeli
    Ne kadar tatlıdır nevruzu gülü
    Sanki dile gelmiş sazımın teli
    Geleceksen Gürpınar’ın zamanı

    Âşık Harun gezmeyinen doymadım
    Gelip başın bu dizime koymadın
    Demiroluk suyn içtim doymadım
    Geleceksen Gürpınar’ın zamanı

    Deyerek köyüne özlemini dile getirmiştir..


    Şair Şevki KAYATURAN’ ise İlkokulu bu köyde okumuş Orta okulu Sivas, Liseyi Sakarya’da bitirmiş Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi Mezunu halen İzmir Beydağ İlçesinde bir kamu kuruluşunda idareci olarak görev yapmaktadır.Bir çok kültürel derneklerinde üyesi olan aynı zamanda Sivas Yazarlar ve Şairler Derneği SİYŞAD’a da üye olan şairin “Hayat Pınarımdan Damlalar” isimli kitabı Bilge Karınca Yayınlarından çıkmış olup bir kitabı mevcut olup, şairin 700’ü aşkın şiirinden bir kaçı ülke genelinde yapılan yarışmalarda dereceye girmiş, yazılı ve görsel basında yer almıştır.
    Şair bir dörtlüğünde;

    Sinop’tan Mersin’e güzergah kuran
    Edirne’den Ardahan’a uzanan
    Yetmez! Misakı Milli’nin içinde olan
    Tam ortada, tam ortada Sivas’tır.

    Meşhurdur köpeği, sürüsü, yozu
    Ancak iki aydır, sıcağı yazı
    Yakan güneş değil, rüzgardır bizi
    Fırtınayla, savrulan yer Sivas’tır.

    KAYATURAN toprağında taşında
    Sivas, Ulaş, Gürpınar’ın başında
    Gündüz hayalimde gece düşümde
    Görmek için özlenen yer Sivas’tır.

    Not:Şiirin tamamını bu linkte bulabilirsiniz.
    http://www.antoloji.com/islem/gateway/sair/default.asp? sair=59185

    Sivas Valiliğinin katkılarıyla Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Hocalarından Sayın Doğan Kaya’nın hazırlamış olduğu beş ciltlik “Sivas Aşıklar ve Şairler Antolojisi” üçüncü ciltte yer almıştır.

    Köy kurulduğu günden bu tarafa yetiştirdiği insanlar tamamı vatanına milletine sevdalık derecesinde bağlı anane ve kültürlerini yaşatmaya çalışan insanlardır.



    ___ GÜRPINAR ___

    Özlemim sanadır, hayalim düşüm
    Burnumda tütüyor, madımak aşın
    Olsa da bir dürüm, yapsam lavaşın
    Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.

    Davar gelir, koyunları sağarlar
    Kuzuları, ayrı dama koyarlar
    En vururlar, ayrı renge boyarlar
    Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.

    Baharla birlikte, yağan yağmurda
    Ayakkabım çıkar idi, çamurda
    Mantar da toplardım, çayırda kırda
    Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.

    Sabah kahvaltıda, bal kuymak yersin
    Çayır biter, ekinlere girersin
    Başakları yakıp, firik edersin
    Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.

    Aşık çok oynadım, harman yerinde
    Kozalar doluydu, iki cebimde
    Ağustos da, kar yerdim deresinde
    Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.

    Yaz gelince, koyunları kırkarlar
    Yünlerini, derelerde yıkarlar
    Tokacını, sele verir sakarlar
    Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.

    Bahçelerde çoktu, erik ağacı
    Olmadan yedin mi, başlardı sancı
    Kenger sakızının, ilk tadı acı
    Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.

    Kavak ağacından, düdük yapardım
    Top peşinde, akşamaça koşardım
    Çelik çomak, çalma topu oynardım
    Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.

    Kapının önünde, dibek taşına
    Tokmak vurmak için, sıra başına
    Yarma yapılırdı, ayran aşına
    Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.

    Su değirmeninde, un öğütmeyi
    Dedem gilin, yün kilimden tepmeyi
    Loğ taşını, dam üstünde çekmeyi
    Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.

    Hasret kaldım baharına yazına
    Sulak, Sincan, Gölyeri’ne, düzüne
    İmkan olsa dönmez miyim özüne
    Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.

    Kayaturan kara, kışı da olsa
    Samanı tezeği, var ise bolsa
    Günlerce de yollar, kapalı kalsa
    Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.

    (22.02.2009 Saat: 10.33)


    Aşık: hayvanın ayağındaki oynak kemik
    Firik: yeşil başakları kavrulması
    Koza: Ceviz gibi içi boş
    Tepme: Büyük yün çuval
    Loğ Taşı: Silindir biçiminde taş
    Kenger: Sakız türü
    Sulak,Sincan, Göl yeri: Yer, mevki

    Şair bir şiirinde de köyünün şuan ki halini şöyle anlatır.

    ___ SEN MİSİN BENİM KÖYÜM ___

    Çocukluğum geçtiği, yerler gözüm önünde
    Dolaştım baştan başa, şaşırttı beni köyüm
    Yıkılmış viran olmuş, evim saray gönlümde
    Yollarında koştuğum, sen misin benim köyüm...

    Irmak gibi akardı, köyümüzdeki dere
    Otuz sene önceki, bıraktığım köy nere
    Nerde bağlar bahçeler, dökülürlerdi yere
    Ağaç bile kalmamış, sen misin benim köyüm...

    Karamık da yok olmuş, nerde alıç ağacı
    Üç beş kişi kalmışlar, hepsinin beyaz saçı
    İşsizlik büyük bela, durduramamış göçü
    Boşalmış viran olmuş, sen misin benim köyüm...

    Dili olsa sorardı, işte budur suçunuz
    Zengin olan buralı, ne yaptınız kaçınız
    Giden geri gelmedi, kalana da göçünüz
    Diyerek boşaltılan, sen misin benim köyüm.

    İki okul yetmezdi, olsa lisesi derdik
    Ezan okunduğunda, camisine giderdik
    Namazı ede edip, orda sohbet ederdik
    Üç beş kişi ya var-yok, sen misin benim köyüm.

    Geçmişe sünger çektin, önce adın değişti
    Kangal’a bağlı iken, Ulaş’a çabuk geçti
    Demiryolu yok amma, köyü ortadan biçti
    Tüneli var rayı yok, sen misin benim köyüm.

    Sanki gidene inat, bahar gelmiş yeşermiş
    Hani nerde ağalar, hani kimler beyimiş
    Gürpınar dedikleri, yüz hanelik köyümüş
    Şimdi otuza düşen, sen misin benim köyüm.

    Kayaturan; kurbanım, toprağına taşına
    Rastlamadım dünyada, şu Sivas’ın eşine
    Gelsin bir hafta köye, gitsin sonra işine
    Düşlerimi süsleyen, sen misin benim köyüm.

    (22.05.2009 Saat: 10.55)

    http://www.antoloji.com/islem/gateway/sair/default.asp? sair=59185


    Not: Buralara yazılan yazıları günümüz koşullarında her yerden bir tuşla herkesin görüp okuya bildiği yerler bu nedenle doğru olmayan kulaktan dolma yalan yanlış bilgilerle buraya yazı LÜTFEN asmayalım.

    Saygılarımla.

    Şevki KAYATURAN
    Şair

  • Şevki Kayaturan
    Şevki Kayaturan

    Gürpınar Köyü çocukluğumun geçtiği yer, baba yurdu demek.

    SiVAS-ULAŞ- GÜRPINAR KÖYÜ

    TARİHİ:

    1.Dünya Savası sırasında Osmanlı ordusu KAFKASYA Cephesinde savaşırken, Ermeniler Doğu Anadolu da savunmasız halka saldırdılar. Katliamlara karıştılar çoluk çocuk kadın genç yaşlı ayrımı yapmadan akla gelmeyecek işkencelere maruz kaldılar bir çok vatandaşımız katledildi. Bunların liderleri 24 NİSAN 1915’de İstanbul’da tutuklandı. Mayıs 1915 de devlet Sevk ve İsyan kanunu “Tehcir” kanununu çıkararak Ermenilerden boşaltılan bir çok yer gibi bu köye de; Kars,Ağrı,Erzurum, Malatya ve Kahraman Maraş tarafından yerlerinden ve yurtlarından edilen ermeni mezalimini yaşamış vatandaşları yerleştirildi.Bu nedenle çevre de buraya macir köyü de denirdi.

    Sivas İli Ulaş İlçesine bağlı olan Gürpınar Köyü bilinen ilk ismi Mağara olup, köy eskiden Kangal İlçesine bağlıyken Ulaş’ın ilçe statüsüne kavuşmasıyla bir çok çevre köyle birlikte Ulaş’a bağlanmıştır. Köyde bulunan ve tarihi bir değeri olan maalesef bugün bakımsız kendi haline terk edilen tüm bir kayadan oyma geniş bir mağara vardır, ismini de ondan almaktadır. 1964 yılında köyün adı İnkonak olarak değiştirilmişse de köy halkı ve çevre tarafından pek benimsenmemiş resmi işler haricinde eski ismiyle anılmıştır.

    1974’de köydeki bir çok ev köyün ortasından tren geçecek diye istimlak edilerek köyün ortasına köprüler inşa edildi etrafı dağlarla çevrili olan köyün ortasına da bir dağ D.D.Y. bir dağ oturtturdu ve 5 367 metre uzunluğunda ki Türkiye’nin en büyük dünyanın da bilinen ikinci uzun demir yolu adı Deliktaş Tüneli olan girişi bu köyün arazileri içerisinde başlamakta.Sivas-Kangal- Malatya yolunu kısaltacak, ulaşımı hızlandıracak olan bu yol ne yazık ki bu köyün Gürpınar’ın değil de tünelin altından geçtiği Deliktaş Köyünün adını almaktadır tünel biteli yıllar olmasına nazaran yıl 2010 daha trenin geçtiği görülmedi.

    1989’da Halis Tecer’in muhtarlığı döneminde suyu ve çeşmelerinin de bol olduğundan (çevre köylere nazaran) adının “GÜRPINAR “ olarak değiştirilmesi uygun görülmüştür.
    Köyün son iki dönemdir köy muhtarlığını Celal SEZER yapmaktadır.

    Köyde KÖYDES projesi kapsamında kanalizasyon ve içme suyu sorunu yoktur.

    Köy 100 haneden otuza düşmüş olup köyde kışın gençlerden az sayıda kişiye rastlarsınız geneli yaşlı erkeklerden, kadın ve çocuklardan ibarettir.

    En son yapılan 2007 nüfus sayımında köyün nüfusu 357 olarak tespit edilmiştir.

    ULAŞIM:

    Köy Sivas- Malatya yoluna 1,5 km içeride Ulaş İlçesine 18 km Sivas’a 55 km. mesafede olup ulaşım her zaman mümkün olup bölgede karasal iklim hakimdir.

    EKONOMİ:

    Köy halkı geçimini tarım ve hayvancılıkla yapmakta olup gençleri işsizlik nedeniyle yıllarca gurbette çöplerde hurdacılık yaparak geçimini sağlamış şuanda bu mesleği profesyonel olarak hem hijyenik hem de teknolojik olarak “Geri dönüşüm atık toplama merkezi” adı altında yapanlar mevcuttur.


    EĞİTİM:

    Okuma oranı 1990’dan sonra hızla armış olup yurdun çeşitli yerlerinde değişik mesleklerde görev alanlar olmakla birlikte istenilen düzeye erişememiştir.

    Bu gün başka illerde kurulan bir çok Sivas Kültür ve Yardımlaşma Derneklerinden birisi olan İzmir Sivaslılar Kültür ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Sayın Hamdi YILDIZ’da bu köyde İlkokulu okumuş, eğitimci ve idareci bir kişidir.

    Şair Şevki KAYATURAN İzmir Sivaslılar Derneği Başkanı Sayın Hamdi YILDIZ’ı anlatırken de;

    Yiğidin harman yerinden
    Ulaş, Mağara köyünden
    Gelir, Yıldız’lar soyundan
    Özü sözü, birdir gardaş.

    O toprağa aşık yürek
    Fazla söze dost ne gerek
    Dernekler de orta direk
    Çöker ise, yandık gardaş.

    Kayaturan, Gürpınar’ı
    Kışın çok kürüdü karı
    Şu gurbetin ahu zarı
    Öldürecek, beni gardaş.

    Not: Şaire ait şiirleri Internet’e ismini “Şevki KAYATURAN” yazarak bulabilir bu şiirin tamamını aşağıdaki linkten de okuyabilirsiniz.
    http://www.antoloji.com/islem/gateway/sair/default.asp? sair=59185

    AŞIK VE ŞAİRLERİ:

    Bunlar köyün kültür elçileri; köyün bilinen 2 aşık 1’de şairi vardır en eski aşığı merhum Mevlüt SAVCI’dır söylediği birkaç türkü bugün yaşı kırk beşin üzerinde olanlar tarafından bilinir. Azrail’e yazdığı Bacanak ve Kumlu Mahalle gibi türküleri halen söylenir.

    Aşıklardan bir diğeri Harun ARAT olup, oda bu köyde ilkokulu okumuş, halen Ankara’da bir kamu kuruluşunda çalışıp orada ikamet etmekte kendisinin çıkarmış olduğu “İçimdeki Ses” isimli birde kitabı vardır.
    Aşık köyünü anlatırken bir şiirinde;

    Geleceksen Gürpınar’ın zamanı
    Yaylalar yeşerdi sular çağlıyor
    Geleceksen Gürpınar’ın zamanı
    Senin hasretinden yollar ağlıyor
    Geleceksen Gürpınar’ın zamanı

    Hele bir gelki gör Kumluk suyunu
    Değiştirmiş kız karbasan huyunu
    Garışmış guzusu hem de koyunu
    Geleceksen Gürpınar’ın zamanı

    Kar çiçeği İğdeli’yi bürümüş
    Hep boşu boşuna ömrüm çürümüş
    Çarpılık’tan kar suları yürümüş
    Geleceksen Gürpınar’ın zamanı

    Hiç eksik olur mu Sulağ’ın yeli
    Ne kadar tatlıdır nevruzu gülü
    Sanki dile gelmiş sazımın teli
    Geleceksen Gürpınar’ın zamanı

    Âşık Harun gezmeyinen doymadım
    Gelip başın bu dizime koymadın
    Demiroluk suyn içtim doymadım
    Geleceksen Gürpınar’ın zamanı

    Deyerek köyüne özlemini dile getirmiştir..


    Şair Şevki KAYATURAN’ ise İlkokulu bu köyde okumuş Orta okulu Sivas, Liseyi Sakarya’da bitirmiş Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi Mezunu halen İzmir Beydağ İlçesinde bir kamu kuruluşunda idareci olarak görev yapmaktadır.Bir çok kültürel derneklerinde üyesi olan aynı zamanda Sivas Yazarlar ve Şairler Derneği SİYŞAD’a da üye olan şairin “Hayat Pınarımdan Damlalar” isimli kitabı Bilge Karınca Yayınlarından çıkmış olup bir kitabı mevcut olup, şairin 700’ü aşkın şiirinden bir kaçı ülke genelinde yapılan yarışmalarda dereceye girmiş, yazılı ve görsel basında yer almıştır.
    Şair bir dörtlüğünde;

    Sinop’tan Mersin’e güzergah kuran
    Edirne’den Ardahan’a uzanan
    Yetmez! Misakı Milli’nin içinde olan
    Tam ortada, tam ortada Sivas’tır.

    Meşhurdur köpeği, sürüsü, yozu
    Ancak iki aydır, sıcağı yazı
    Yakan güneş değil, rüzgardır bizi
    Fırtınayla, savrulan yer Sivas’tır.

    KAYATURAN toprağında taşında
    Sivas, Ulaş, Gürpınar’ın başında
    Gündüz hayalimde gece düşümde
    Görmek için özlenen yer Sivas’tır.

    Not:Şiirin tamamını bu linkte bulabilirsiniz.
    http://www.antoloji.com/islem/gateway/sair/default.asp? sair=59185

    Sivas Valiliğinin katkılarıyla Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Hocalarından Sayın Doğan Kaya’nın hazırlamış olduğu beş ciltlik “Sivas Aşıklar ve Şairler Antolojisi” üçüncü ciltte yer almıştır.

    Köy kurulduğu günden bu tarafa yetiştirdiği insanlar tamamı vatanına milletine sevdalık derecesinde bağlı anane ve kültürlerini yaşatmaya çalışan insanlardır.



    ___ GÜRPINAR ___

    Özlemim sanadır, hayalim düşüm
    Burnumda tütüyor, madımak aşın
    Olsa da bir dürüm, yapsam lavaşın
    Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.

    Davar gelir, koyunları sağarlar
    Kuzuları, ayrı dama koyarlar
    En vururlar, ayrı renge boyarlar
    Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.

    Baharla birlikte, yağan yağmurda
    Ayakkabım çıkar idi, çamurda
    Mantar da toplardım, çayırda kırda
    Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.

    Sabah kahvaltıda, bal kuymak yersin
    Çayır biter, ekinlere girersin
    Başakları yakıp, firik edersin
    Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.

    Aşık çok oynadım, harman yerinde
    Kozalar doluydu, iki cebimde
    Ağustos da, kar yerdim deresinde
    Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.

    Yaz gelince, koyunları kırkarlar
    Yünlerini, derelerde yıkarlar
    Tokacını, sele verir sakarlar
    Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.

    Bahçelerde çoktu, erik ağacı
    Olmadan yedin mi, başlardı sancı
    Kenger sakızının, ilk tadı acı
    Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.

    Kavak ağacından, düdük yapardım
    Top peşinde, akşamaça koşardım
    Çelik çomak, çalma topu oynardım
    Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.

    Kapının önünde, dibek taşına
    Tokmak vurmak için, sıra başına
    Yarma yapılırdı, ayran aşına
    Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.

    Su değirmeninde, un öğütmeyi
    Dedem gilin, yün kilimden tepmeyi
    Loğ taşını, dam üstünde çekmeyi
    Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.

    Hasret kaldım baharına yazına
    Sulak, Sincan, Gölyeri’ne, düzüne
    İmkan olsa dönmez miyim özüne
    Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.

    Kayaturan kara, kışı da olsa
    Samanı tezeği, var ise bolsa
    Günlerce de yollar, kapalı kalsa
    Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.

    (22.02.2009 Saat: 10.33)


    Aşık: hayvanın ayağındaki oynak kemik
    Firik: yeşil başakları kavrulması
    Koza: Ceviz gibi içi boş
    Tepme: Büyük yün çuval
    Loğ Taşı: Silindir biçiminde taş
    Kenger: Sakız türü
    Sulak,Sincan, Göl yeri: Yer, mevki

    Şair bir şiirinde de köyünün şuan ki halini şöyle anlatır.

    ___ SEN MİSİN BENİM KÖYÜM ___

    Çocukluğum geçtiği, yerler gözüm önünde
    Dolaştım baştan başa, şaşırttı beni köyüm
    Yıkılmış viran olmuş, evim saray gönlümde
    Yollarında koştuğum, sen misin benim köyüm...

    Irmak gibi akardı, köyümüzdeki dere
    Otuz sene önceki, bıraktığım köy nere
    Nerde bağlar bahçeler, dökülürlerdi yere
    Ağaç bile kalmamış, sen misin benim köyüm...

    Karamık da yok olmuş, nerde alıç ağacı
    Üç beş kişi kalmışlar, hepsinin beyaz saçı
    İşsizlik büyük bela, durduramamış göçü
    Boşalmış viran olmuş, sen misin benim köyüm...

    Dili olsa sorardı, işte budur suçunuz
    Zengin olan buralı, ne yaptınız kaçınız
    Giden geri gelmedi, kalana da göçünüz
    Diyerek boşaltılan, sen misin benim köyüm.

    İki okul yetmezdi, olsa lisesi derdik
    Ezan okunduğunda, camisine giderdik
    Namazı ede edip, orda sohbet ederdik
    Üç beş kişi ya var-yok, sen misin benim köyüm.

    Geçmişe sünger çektin, önce adın değişti
    Kangal’a bağlı iken, Ulaş’a çabuk geçti
    Demiryolu yok amma, köyü ortadan biçti
    Tüneli var rayı yok, sen misin benim köyüm.

    Sanki gidene inat, bahar gelmiş yeşermiş
    Hani nerde ağalar, hani kimler beyimiş
    Gürpınar dedikleri, yüz hanelik köyümüş
    Şimdi otuza düşen, sen misin benim köyüm.

    Kayaturan; kurbanım, toprağına taşına
    Rastlamadım dünyada, şu Sivas’ın eşine
    Gelsin bir hafta köye, gitsin sonra işine
    Düşlerimi süsleyen, sen misin benim köyüm.

    (22.05.2009 Saat: 10.55)

    http://www.antoloji.com/islem/gateway/sair/default.asp? sair=59185


    Not: Buralara yazılan yazıları günümüz koşullarında her yerden bir tuşla herkesin görüp okuya bildiği yerler bu nedenle doğru olmayan kulaktan dolma yalan yanlış bilgilerle buraya yazı LÜTFEN asmayalım.

    Saygılarımla.

    Şevki KAYATURAN
    Şair

  • Şevki Kayaturan
    Şevki Kayaturan

    Gürpınar Köyü çocukluğumun geçtiği yer, baba yurdu demek.

    SiVAS-ULAŞ- GÜRPINAR KÖYÜ

    TARİHİ:

    1.Dünya Savası sırasında Osmanlı ordusu KAFKASYA Cephesinde savaşırken, Ermeniler Doğu Anadolu da savunmasız halka saldırdılar. Katliamlara karıştılar çoluk çocuk kadın genç yaşlı ayrımı yapmadan akla gelmeyecek işkencelere maruz kaldılar bir çok vatandaşımız katledildi. Bunların liderleri 24 NİSAN 1915’de İstanbul’da tutuklandı. Mayıs 1915 de devlet Sevk ve İsyan kanunu “Tehcir” kanununu çıkararak Ermenilerden boşaltılan bir çok yer gibi bu köye de; Kars,Ağrı,Erzurum, Malatya ve Kahraman Maraş tarafından yerlerinden ve yurtlarından edilen ermeni mezalimini yaşamış vatandaşları yerleştirildi.Bu nedenle çevre de buraya macir köyü de denirdi.

    Sivas İli Ulaş İlçesine bağlı olan Gürpınar Köyü bilinen ilk ismi Mağara olup, köy eskiden Kangal İlçesine bağlıyken Ulaş’ın ilçe statüsüne kavuşmasıyla bir çok çevre köyle birlikte Ulaş’a bağlanmıştır. Köyde bulunan ve tarihi bir değeri olan maalesef bugün bakımsız kendi haline terk edilen tüm bir kayadan oyma geniş bir mağara vardır, ismini de ondan almaktadır. 1964 yılında köyün adı İnkonak olarak değiştirilmişse de köy halkı ve çevre tarafından pek benimsenmemiş resmi işler haricinde eski ismiyle anılmıştır.

    1974’de köydeki bir çok ev köyün ortasından tren geçecek diye istimlak edilerek köyün ortasına köprüler inşa edildi etrafı dağlarla çevrili olan köyün ortasına da bir dağ D.D.Y. bir dağ oturtturdu ve 5 367 metre uzunluğunda ki Türkiye’nin en büyük dünyanın da bilinen ikinci uzun demir yolu adı Deliktaş Tüneli olan girişi bu köyün arazileri içerisinde başlamakta.Sivas-Kangal- Malatya yolunu kısaltacak, ulaşımı hızlandıracak olan bu yol ne yazık ki bu köyün Gürpınar’ın değil de tünelin altından geçtiği Deliktaş Köyünün adını almaktadır tünel biteli yıllar olmasına nazaran yıl 2010 daha trenin geçtiği görülmedi.

    1989’da Halis Tecer’in muhtarlığı döneminde suyu ve çeşmelerinin de bol olduğundan (çevre köylere nazaran) adının “GÜRPINAR “ olarak değiştirilmesi uygun görülmüştür.
    Köyün son iki dönemdir köy muhtarlığını Celal SEZER yapmaktadır.

    Köyde KÖYDES projesi kapsamında kanalizasyon ve içme suyu sorunu yoktur.

    Köy 100 haneden otuza düşmüş olup köyde kışın gençlerden az sayıda kişiye rastlarsınız geneli yaşlı erkeklerden, kadın ve çocuklardan ibarettir.

    En son yapılan 2007 nüfus sayımında köyün nüfusu 357 olarak tespit edilmiştir.

    ULAŞIM:

    Köy Sivas- Malatya yoluna 1,5 km içeride Ulaş İlçesine 18 km Sivas’a 55 km. mesafede olup ulaşım her zaman mümkün olup bölgede karasal iklim hakimdir.

    EKONOMİ:

    Köy halkı geçimini tarım ve hayvancılıkla yapmakta olup gençleri işsizlik nedeniyle yıllarca gurbette çöplerde hurdacılık yaparak geçimini sağlamış şuanda bu mesleği profesyonel olarak hem hijyenik hem de teknolojik olarak “Geri dönüşüm atık toplama merkezi” adı altında yapanlar mevcuttur.


    EĞİTİM:

    Okuma oranı 1990’dan sonra hızla armış olup yurdun çeşitli yerlerinde değişik mesleklerde görev alanlar olmakla birlikte istenilen düzeye erişememiştir.

    Bu gün başka illerde kurulan bir çok Sivas Kültür ve Yardımlaşma Derneklerinden birisi olan İzmir Sivaslılar Kültür ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Sayın Hamdi YILDIZ’da bu köyde İlkokulu okumuş, eğitimci ve idareci bir kişidir.

    Şair Şevki KAYATURAN İzmir Sivaslılar Derneği Başkanı Sayın Hamdi YILDIZ’ı anlatırken de;

    Yiğidin harman yerinden
    Ulaş, Mağara köyünden
    Gelir, Yıldız’lar soyundan
    Özü sözü, birdir gardaş.

    O toprağa aşık yürek
    Fazla söze dost ne gerek
    Dernekler de orta direk
    Çöker ise, yandık gardaş.

    Kayaturan, Gürpınar’ı
    Kışın çok kürüdü karı
    Şu gurbetin ahu zarı
    Öldürecek, beni gardaş.

    Not: Şaire ait şiirleri Internet’e ismini “Şevki KAYATURAN” yazarak bulabilir bu şiirin tamamını aşağıdaki linkten de okuyabilirsiniz.
    http://www.antoloji.com/islem/gateway/sair/default.asp? sair=59185

    AŞIK VE ŞAİRLERİ:

    Bunlar köyün kültür elçileri; köyün bilinen 2 aşık 1’de şairi vardır en eski aşığı merhum Mevlüt SAVCI’dır söylediği birkaç türkü bugün yaşı kırk beşin üzerinde olanlar tarafından bilinir. Azrail’e yazdığı Bacanak ve Kumlu Mahalle gibi türküleri halen söylenir.

    Aşıklardan bir diğeri Harun ARAT olup, oda bu köyde ilkokulu okumuş, halen Ankara’da bir kamu kuruluşunda çalışıp orada ikamet etmekte kendisinin çıkarmış olduğu “İçimdeki Ses” isimli birde kitabı vardır.
    Aşık köyünü anlatırken bir şiirinde;

    Geleceksen Gürpınar’ın zamanı
    Yaylalar yeşerdi sular çağlıyor
    Geleceksen Gürpınar’ın zamanı
    Senin hasretinden yollar ağlıyor
    Geleceksen Gürpınar’ın zamanı

    Hele bir gelki gör Kumluk suyunu
    Değiştirmiş kız karbasan huyunu
    Garışmış guzusu hem de koyunu
    Geleceksen Gürpınar’ın zamanı

    Kar çiçeği İğdeli’yi bürümüş
    Hep boşu boşuna ömrüm çürümüş
    Çarpılık’tan kar suları yürümüş
    Geleceksen Gürpınar’ın zamanı

    Hiç eksik olur mu Sulağ’ın yeli
    Ne kadar tatlıdır nevruzu gülü
    Sanki dile gelmiş sazımın teli
    Geleceksen Gürpınar’ın zamanı

    Âşık Harun gezmeyinen doymadım
    Gelip başın bu dizime koymadın
    Demiroluk suyn içtim doymadım
    Geleceksen Gürpınar’ın zamanı

    Deyerek köyüne özlemini dile getirmiştir..


    Şair Şevki KAYATURAN’ ise İlkokulu bu köyde okumuş Orta okulu Sivas, Liseyi Sakarya’da bitirmiş Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi Mezunu halen İzmir Beydağ İlçesinde bir kamu kuruluşunda idareci olarak görev yapmaktadır.Bir çok kültürel derneklerinde üyesi olan aynı zamanda Sivas Yazarlar ve Şairler Derneği SİYŞAD’a da üye olan şairin “Hayat Pınarımdan Damlalar” isimli kitabı Bilge Karınca Yayınlarından çıkmış olup bir kitabı mevcut olup, şairin 700’ü aşkın şiirinden bir kaçı ülke genelinde yapılan yarışmalarda dereceye girmiş, yazılı ve görsel basında yer almıştır.
    Şair bir dörtlüğünde;

    Sinop’tan Mersin’e güzergah kuran
    Edirne’den Ardahan’a uzanan
    Yetmez! Misakı Milli’nin içinde olan
    Tam ortada, tam ortada Sivas’tır.

    Meşhurdur köpeği, sürüsü, yozu
    Ancak iki aydır, sıcağı yazı
    Yakan güneş değil, rüzgardır bizi
    Fırtınayla, savrulan yer Sivas’tır.

    KAYATURAN toprağında taşında
    Sivas, Ulaş, Gürpınar’ın başında
    Gündüz hayalimde gece düşümde
    Görmek için özlenen yer Sivas’tır.

    Not:Şiirin tamamını bu linkte bulabilirsiniz.
    http://www.antoloji.com/islem/gateway/sair/default.asp? sair=59185

    Sivas Valiliğinin katkılarıyla Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Hocalarından Sayın Doğan Kaya’nın hazırlamış olduğu beş ciltlik “Sivas Aşıklar ve Şairler Antolojisi” üçüncü ciltte yer almıştır.

    Köy kurulduğu günden bu tarafa yetiştirdiği insanlar tamamı vatanına milletine sevdalık derecesinde bağlı anane ve kültürlerini yaşatmaya çalışan insanlardır.



    ___ GÜRPINAR ___

    Özlemim sanadır, hayalim düşüm
    Burnumda tütüyor, madımak aşın
    Olsa da bir dürüm, yapsam lavaşın
    Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.

    Davar gelir, koyunları sağarlar
    Kuzuları, ayrı dama koyarlar
    En vururlar, ayrı renge boyarlar
    Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.

    Baharla birlikte, yağan yağmurda
    Ayakkabım çıkar idi, çamurda
    Mantar da toplardım, çayırda kırda
    Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.

    Sabah kahvaltıda, bal kuymak yersin
    Çayır biter, ekinlere girersin
    Başakları yakıp, firik edersin
    Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.

    Aşık çok oynadım, harman yerinde
    Kozalar doluydu, iki cebimde
    Ağustos da, kar yerdim deresinde
    Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.

    Yaz gelince, koyunları kırkarlar
    Yünlerini, derelerde yıkarlar
    Tokacını, sele verir sakarlar
    Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.

    Bahçelerde çoktu, erik ağacı
    Olmadan yedin mi, başlardı sancı
    Kenger sakızının, ilk tadı acı
    Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.

    Kavak ağacından, düdük yapardım
    Top peşinde, akşamaça koşardım
    Çelik çomak, çalma topu oynardım
    Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.

    Kapının önünde, dibek taşına
    Tokmak vurmak için, sıra başına
    Yarma yapılırdı, ayran aşına
    Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.

    Su değirmeninde, un öğütmeyi
    Dedem gilin, yün kilimden tepmeyi
    Loğ taşını, dam üstünde çekmeyi
    Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.

    Hasret kaldım baharına yazına
    Sulak, Sincan, Gölyeri’ne, düzüne
    İmkan olsa dönmez miyim özüne
    Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.

    Kayaturan kara, kışı da olsa
    Samanı tezeği, var ise bolsa
    Günlerce de yollar, kapalı kalsa
    Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.

    (22.02.2009 Saat: 10.33)


    Aşık: hayvanın ayağındaki oynak kemik
    Firik: yeşil başakları kavrulması
    Koza: Ceviz gibi içi boş
    Tepme: Büyük yün çuval
    Loğ Taşı: Silindir biçiminde taş
    Kenger: Sakız türü
    Sulak,Sincan, Göl yeri: Yer, mevki

    Şair bir şiirinde de köyünün şuan ki halini şöyle anlatır.

    ___ SEN MİSİN BENİM KÖYÜM ___

    Çocukluğum geçtiği, yerler gözüm önünde
    Dolaştım baştan başa, şaşırttı beni köyüm
    Yıkılmış viran olmuş, evim saray gönlümde
    Yollarında koştuğum, sen misin benim köyüm...

    Irmak gibi akardı, köyümüzdeki dere
    Otuz sene önceki, bıraktığım köy nere
    Nerde bağlar bahçeler, dökülürlerdi yere
    Ağaç bile kalmamış, sen misin benim köyüm...

    Karamık da yok olmuş, nerde alıç ağacı
    Üç beş kişi kalmışlar, hepsinin beyaz saçı
    İşsizlik büyük bela, durduramamış göçü
    Boşalmış viran olmuş, sen misin benim köyüm...

    Dili olsa sorardı, işte budur suçunuz
    Zengin olan buralı, ne yaptınız kaçınız
    Giden geri gelmedi, kalana da göçünüz
    Diyerek boşaltılan, sen misin benim köyüm.

    İki okul yetmezdi, olsa lisesi derdik
    Ezan okunduğunda, camisine giderdik
    Namazı ede edip, orda sohbet ederdik
    Üç beş kişi ya var-yok, sen misin benim köyüm.

    Geçmişe sünger çektin, önce adın değişti
    Kangal’a bağlı iken, Ulaş’a çabuk geçti
    Demiryolu yok amma, köyü ortadan biçti
    Tüneli var rayı yok, sen misin benim köyüm.

    Sanki gidene inat, bahar gelmiş yeşermiş
    Hani nerde ağalar, hani kimler beyimiş
    Gürpınar dedikleri, yüz hanelik köyümüş
    Şimdi otuza düşen, sen misin benim köyüm.

    Kayaturan; kurbanım, toprağına taşına
    Rastlamadım dünyada, şu Sivas’ın eşine
    Gelsin bir hafta köye, gitsin sonra işine
    Düşlerimi süsleyen, sen misin benim köyüm.

    (22.05.2009 Saat: 10.55)

    http://www.antoloji.com/islem/gateway/sair/default.asp? sair=59185


    Not: Buralara yazılan yazıları günümüz koşullarında her yerden bir tuşla herkesin görüp okuya bildiği yerler bu nedenle doğru olmayan kulaktan dolma yalan yanlış bilgilerle buraya yazı LÜTFEN asmayalım.

    Saygılarımla.

    Şevki KAYATURAN
    Şair