Gürpınar Köyü çocukluğumun geçtiği yer, baba yurdu demek.
SiVAS-ULAŞ- GÜRPINAR KÖYÜ
TARİHİ:
1.Dünya Savası sırasında Osmanlı ordusu KAFKASYA Cephesinde savaşırken, Ermeniler Doğu Anadolu da savunmasız halka saldırdılar. Katliamlara karıştılar çoluk çocuk kadın genç yaşlı ayrımı yapmadan akla gelmeyecek işkencelere maruz kaldılar bir çok vatandaşımız katledildi. Bunların liderleri 24 NİSAN 1915’de İstanbul’da tutuklandı. Mayıs 1915 de devlet Sevk ve İsyan kanunu “Tehcir” kanununu çıkararak Ermenilerden boşaltılan bir çok yer gibi bu köye de; Kars,Ağrı,Erzurum, Malatya ve Kahraman Maraş tarafından yerlerinden ve yurtlarından edilen ermeni mezalimini yaşamış vatandaşları yerleştirildi.Bu nedenle çevre de buraya macir köyü de denirdi.
Sivas İli Ulaş İlçesine bağlı olan Gürpınar Köyü bilinen ilk ismi Mağara olup, köy eskiden Kangal İlçesine bağlıyken Ulaş’ın ilçe statüsüne kavuşmasıyla birçok çevre köyle birlikte Ulaş’a bağlanmıştır. Köyde bulunan ve tarihi bir değeri olan maalesef bugün bakımsız kendi haline terk edilen tüm bir kayadan oyma geniş bir mağara vardır, ismini de ondan almaktadır. 1964 yılında köyün adı İnkonak olarak değiştirilmişse de köy halkı ve çevre tarafından pek benimsenmemiş resmi işler haricinde eski ismiyle anılmıştır.
1974’de köydeki bir çok ev köyün ortasından tren geçecek diye istimlak edilerek köyün ortasına köprüler inşa edildi etrafı dağlarla çevrili olan köyün ortasına da bir dağ D.D.Y. bir dağ oturtturdu ve 5 367 metre uzunluğunda ki Türkiye’nin en büyük dünyanın da bilinen ikinci uzun demir yolu adı Deliktaş Tüneli olan yunelin girişi bu köyün arazileri içerisinde başlamakta. Sivas-Kangal- Malatya yolunu kısaltacak, ulaşımı hızlandıracak olan bu yol ne yazık ki bu köyün Gürpınar’ın değil de, tünelin altından geçtiği Deliktaş Köyünün adını almaktadır. Tünel biteli yıllar olmasına nazaran 2011 raylar döşenmeye başlanmış köylü 2012 yılında köyden trenin geçtiğini görmüştür.
1989’da Halis Tecer’in muhtarlığı döneminde suyu ve çeşmelerinin de bol olduğundan (çevre köylere nazaran) adının “GÜRPINAR “ olarak değiştirilmesi uygun görülmüştür. Köyün son iki dönemdir köy muhtarlığını Celal SEZER yapmaktadır.
Köyde KÖYDES projesi kapsamında kanalizasyon ve içme suyu sorunu yoktur.
Köy 100 haneden otuza düşmüş olup köyde kışın gençlerden az sayıda kişiye rastlarsınız geneli yaşlı erkeklerden, kadın ve çocuklardan ibarettir.
En son yapılan 2007 nüfus sayımında köyün nüfusu 357 olarak tespit edilmiştir.
ULAŞIM:
Köy Sivas- Malatya yoluna 2 km içeride Ulaş İlçesine 18 km Sivas’a 55 km. mesafede olup ulaşım her zaman mümkün olup bölgede karasal iklim hakimdir.
EKONOMİ:
Köy halkı geçimini tarım ve hayvancılıkla yapmakta olup gençleri işsizlik nedeniyle yıllarca gurbette çöplerde hurdacılık yaparak geçimini sağlamış şuanda bu mesleği profesyonel olarak hem de hijyenik ve teknolojik olarak “Geri dönüşüm atık toplama merkezi” adı altında yapanlar bulunmaktadır.
EĞİTİM:
Okuma oranı 1990’dan sonra hızla armış olup yurdun çeşitli yerlerinde değişik mesleklerde görev alanlar olmakla birlikte tam olarak istenilen düzeye erişememiştir.
Bu gün başka illerde kurulan birçok Sivas Kültür ve Yardımlaşma Derneklerinden birisi olan İzmir Sivaslılar Kültür ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Sayın Hamdi YILDIZ’da bu köyde İlkokulu okumuş, eğitimci ve idareci bir kişidir.
Şair Şevki KAYATURAN İzmir Sivaslılar Derneği Başkanı Sayın Hamdi YILDIZ’ı anlatırken de;
Yiğidin harman yerinden Ulaş, Mağara köyünden Gelir, Yıldız’lar soyundan Özü sözü, birdir gardaş.
O toprağa aşık yürek Fazla söze dost ne gerek Dernekler de orta direk Çöker ise, yandık gardaş.
Kayaturan, Gürpınar’ı Kışın çok kürüdü karı Şu gurbetin ahu zarı Öldürecek, beni gardaş.
Not: Şaire ait şiirleri Internet’e ismini “Şevki KAYATURAN” yazarak bulabilir bu şiirin tamamını aşağıdaki linkten de okuyabilirsiniz. http://www.antoloji.com/islem/gateway/sair/default.asp? sair=59185
AŞIK VE ŞAİRLERİ:
Bunlar köyün kültür elçileri; köyün bilinen 1 aşığı 3’de şairi vardır tek aşığı merhum Mevlüt SAVCI’dır söylediği birkaç türkü bugün yaşı kırk beşin üzerinde olanlar tarafından bilinir. Azrail’e yazdığı Bacanak ve Kumlu Mahalle gibi türküleri halen söylenir.
Şairlerinden bir diğeri Harun ARAT olup, oda bu köyde ilkokulu okumuş, halen Ankara’da bir kamu kuruluşunda çalışıp orada ikamet etmekte kendisinin çıkarmış olduğu “İçimdeki Ses” isimli birde kitabı mevcuttur.
Aşık köyünü anlatırken bir şiirinde;
Geleceksen Gürpınar’ın zamanı Yaylalar yeşerdi sular çağlıyor Geleceksen Gürpınar’ın zamanı Senin hasretinden yollar ağlıyor Geleceksen Gürpınar’ın zamanı
Hele bir gelki gör Kumluk suyunu Değiştirmiş kız karbasan huyunu Garışmış guzusu hem de koyunu Geleceksen Gürpınar’ın zamanı
Kar çiçeği İğdeli’yi bürümüş Hep boşu boşuna ömrüm çürümüş Çarpılık’tan kar suları yürümüş Geleceksen Gürpınar’ın zamanı
Hiç eksik olur mu Sulağ’ın yeli Ne kadar tatlıdır nevruzu gülü Sanki dile gelmiş sazımın teli Geleceksen Gürpınar’ın zamanı
Âşık Harun gezmeyinen doymadım Gelip başın bu dizime koymadın Demiroluk suyn içtim doymadım Geleceksen Gürpınar’ın zamanı
Deyerek köyüne özlemini dile getirmiştir..
Şair Şevki KAYATURAN’ ise İlkokulu bu köyde Gürpınar’da okumuş Ortaokulu Sivas, Liseyi Sakarya’da bitirmiş Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi Mezunu halen İzmir Beydağ İlçesinde bir kamu kuruluşunda idareci olarak görev yapmaktadır. Şair Kültür ve Turizm Bakanlığı Araştırma ve Eğitim Genel Müdürlüğü tarafından 2013 yılında Gürpınar Köyünün tek, ülke genelinde de 407 “Halk Şairi” olarak onaylanarak kayıt altına alınmıştır. Aynı zamanda Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği İLESAM’ın üyesi olup, yurt genelinde birçok kültürel derneklerinde kurucu üyesi de olan şair, Sivas Yazarlar ve Şairler Derneği SİYŞAD’a da üyedir. Şairin iki kitabı dokuzda Antolojisi mevcut olup, birinci kitabı 2009 yılında “Hayat Pınarımdan Damlalar” Bilge Karınca Yayınlarından ikinci kitabı 2012 yılında “Belirli Günler ve Haftalar” kitabı Vilayet Yayınevinden çıkmıştır. Şairin 700’ü aşkın şiirinden bir kaçı ülke genelinde yapılan yarışmalarda dereceye girmiş, yazılı ve görsel basında yer almıştır. Şair İzmir ili Ödemiş İlçesinde iki gazetede “Yerelgüç”, “Ödemiş Kent Gazetesi” de ve Sivas Medya Ajans’ta şiir üzerine köşe yazıları yazmaktadır.
Şair bir dörtlüğünde;
Sinop’tan Mersin’e güzergâh kuran Edirne’den Ardahan’a uzanan Yetmez! Misakı Milli’nin içinde olan Tam ortada, tam ortada Sivas’tır.
Meşhurdur köpeği, sürüsü, yozu Ancak iki aydır, sıcağı yazı Yakan güneş değil, rüzgârdır bizi Fırtınayla, savrulan yer Sivas’tır.
KAYATURAN toprağında taşında Sivas, Ulaş, Gürpınar’ın başında Gündüz hayalimde gece düşümde Görmek için özlenen yer Sivas’tır.
Derken memleketine olan bağlılığını, sevgisini ve özlemini dile getirmektedir.
Not:Şiirin tamamını bu linkte bulabilirsiniz. http://www.antoloji.com/islem/gateway/sair/default.asp? sair=59185
Sivas Valiliğinin katkılarıyla Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Hocalarından Sayın Doğan Kaya’nın hazırlamış olduğu beş ciltlik “Sivas Aşıklar ve Şairler Antolojisi” üçüncü ciltte yer almıştır.
Köy kurulduğu günden bu tarafa yetiştirdiği insanlar istisnasız tamamı vatanına milletine sevdalık derecesinde bağlı anane ve kültürlerini yaşatmaya çalışan insanlardır.
___ GÜRPINAR ___
Özlemim sanadır, hayalim düşüm Burnumda tütüyor, madımak aşın Olsa da bir dürüm, yapsam lavaşın Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Davar gelir, koyunları sağarlar Kuzuları, ayrı dama koyarlar En vururlar, ayrı renge boyarlar Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Baharla birlikte, yağan yağmurda Ayakkabım çıkar idi, çamurda Mantar da toplardım, çayırda kırda Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Sabah kahvaltıda, bal kuymak yersin Çayır biter, ekinlere girersin Başakları yakıp, firik edersin Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Aşık çok oynadım, harman yerinde Kozalar doluydu, iki cebimde Ağustos da, kar yerdim deresinde Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Yaz gelince, koyunları kırkarlar Yünlerini, derelerde yıkarlar Tokacını, sele verir sakarlar Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Bahçelerde çoktu, erik ağacı Olmadan yedin mi, başlardı sancı Kenger sakızının, ilk tadı acı Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Kavak ağacından, düdük yapardım Top peşinde, akşamaça koşardım Çelik çomak, çalma topu oynardım Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Kapının önünde, dibek taşına Tokmak vurmak için, sıra başına Yarma yapılırdı, ayran aşına Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Su değirmeninde, un öğütmeyi Dedem gilin, yün kilimden tepmeyi Loğ taşını, dam üstünde çekmeyi Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Hasret kaldım baharına yazına Sulak, Sincan, Gölyeri’ne, düzüne İmkan olsa dönmez miyim özüne Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Kayaturan kara, kışı da olsa Samanı tezeği, var ise bolsa Günlerce de yollar, kapalı kalsa Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
(22.02.2009 Saat: 10.33)
Aşık: hayvanın ayağındaki oynak kemik Firik: yeşil başakları kavrulması Koza: Ceviz gibi içi boş Tepme: Büyük yün çuval Loğ Taşı: Silindir biçiminde taş Kenger: Sakız türü Sulak,Sincan, Göl yeri: Yer, mevki
Şair bir şiirinde de köyünün şuan ki halini şöyle anlatır.
___ SEN MİSİN BENİM KÖYÜM ___
Çocukluğum geçtiği, yerler gözüm önünde Dolaştım baştan başa, şaşırttı beni köyüm Yıkılmış viran olmuş, evim saray gönlümde Yollarında koştuğum, sen misin benim köyüm...
Irmak gibi akardı, köyümüzdeki dere Otuz sene önceki, bıraktığım köy nere Nerde bağlar bahçeler, dökülürlerdi yere Ağaç bile kalmamış, sen misin benim köyüm...
Karamık da yok olmuş, nerde alıç ağacı Üç beş kişi kalmışlar, hepsinin beyaz saçı İşsizlik büyük bela, durduramamış göçü Boşalmış viran olmuş, sen misin benim köyüm...
Dili olsa sorardı, işte budur suçunuz Zengin olan buralı, ne yaptınız kaçınız Giden geri gelmedi, kalana da göçünüz Diyerek boşaltılan, sen misin benim köyüm.
İki okul yetmezdi, olsa lisesi derdik Ezan okunduğunda, camisine giderdik Namazı ede edip, orda sohbet ederdik Üç beş kişi ya var-yok, sen misin benim köyüm.
Geçmişe sünger çektin, önce adın değişti Kangal’a bağlı iken, Ulaş’a çabuk geçti Demiryolu yok amma, köyü ortadan biçti Tüneli var rayı yok, sen misin benim köyüm.
Sanki gidene inat, bahar gelmiş yeşermiş Hani nerde ağalar, hani kimler beyimiş Gürpınar dedikleri, yüz hanelik köyümüş Şimdi otuza düşen, sen misin benim köyüm.
Kayaturan; kurbanım, toprağına taşına Rastlamadım dünyada, şu Sivas’ın eşine Gelsin bir hafta köye, gitsin sonra işine Düşlerimi süsleyen, sen misin benim köyüm.
Not: Buralara yazılan yazıları günümüz koşullarında her yerden bir tuşla herkesin görüp okuya bildiği yerler olduğundan bu nedenle doğru olmayan kulaktan dolma yalan yanlış bilgilerle buraya yazarak LÜTFEN asmayalım.
Gürpınar Köyü çocukluğumun geçtiği yer, baba yurdu demek.
SiVAS-ULAŞ- GÜRPINAR KÖYÜ
TARİHİ:
1.Dünya Savası sırasında Osmanlı ordusu KAFKASYA Cephesinde savaşırken, Ermeniler Doğu Anadolu da savunmasız halka saldırdılar. Katliamlara karıştılar çoluk çocuk kadın genç yaşlı ayrımı yapmadan akla gelmeyecek işkencelere maruz kaldılar bir çok vatandaşımız katledildi. Bunların liderleri 24 NİSAN 1915’de İstanbul’da tutuklandı. Mayıs 1915 de devlet Sevk ve İsyan kanunu “Tehcir” kanununu çıkararak Ermenilerden boşaltılan bir çok yer gibi bu köye de; Kars,Ağrı,Erzurum, Malatya ve Kahraman Maraş tarafından yerlerinden ve yurtlarından edilen ermeni mezalimini yaşamış vatandaşları yerleştirildi.Bu nedenle çevre de buraya macir köyü de denirdi.
Sivas İli Ulaş İlçesine bağlı olan Gürpınar Köyü bilinen ilk ismi Mağara olup, köy eskiden Kangal İlçesine bağlıyken Ulaş’ın ilçe statüsüne kavuşmasıyla bir çok çevre köyle birlikte Ulaş’a bağlanmıştır. Köyde bulunan ve tarihi bir değeri olan maalesef bugün bakımsız kendi haline terk edilen tüm bir kayadan oyma geniş bir mağara vardır, ismini de ondan almaktadır. 1964 yılında köyün adı İnkonak olarak değiştirilmişse de köy halkı ve çevre tarafından pek benimsenmemiş resmi işler haricinde eski ismiyle anılmıştır.
1974’de köydeki bir çok ev köyün ortasından tren geçecek diye istimlak edilerek köyün ortasına köprüler inşa edildi etrafı dağlarla çevrili olan köyün ortasına da bir dağ D.D.Y. bir dağ oturtturdu ve 5 367 metre uzunluğunda ki Türkiye’nin en büyük dünyanın da bilinen ikinci uzun demir yolu adı Deliktaş Tüneli olan girişi bu köyün arazileri içerisinde başlamakta.Sivas-Kangal- Malatya yolunu kısaltacak, ulaşımı hızlandıracak olan bu yol ne yazık ki bu köyün Gürpınar’ın değil de tünelin altından geçtiği Deliktaş Köyünün adını almaktadır tünel biteli yıllar olmasına nazaran yıl 2010 daha trenin geçtiği görülmedi.
1989’da Halis Tecer’in muhtarlığı döneminde suyu ve çeşmelerinin de bol olduğundan (çevre köylere nazaran) adının “GÜRPINAR “ olarak değiştirilmesi uygun görülmüştür. Köyün son iki dönemdir köy muhtarlığını Celal SEZER yapmaktadır.
Köyde KÖYDES projesi kapsamında kanalizasyon ve içme suyu sorunu yoktur.
Köy 100 haneden otuza düşmüş olup köyde kışın gençlerden az sayıda kişiye rastlarsınız geneli yaşlı erkeklerden, kadın ve çocuklardan ibarettir.
En son yapılan 2007 nüfus sayımında köyün nüfusu 357 olarak tespit edilmiştir.
ULAŞIM:
Köy Sivas- Malatya yoluna 1,5 km içeride Ulaş İlçesine 18 km Sivas’a 55 km. mesafede olup ulaşım her zaman mümkün olup bölgede karasal iklim hakimdir.
EKONOMİ:
Köy halkı geçimini tarım ve hayvancılıkla yapmakta olup gençleri işsizlik nedeniyle yıllarca gurbette çöplerde hurdacılık yaparak geçimini sağlamış şuanda bu mesleği profesyonel olarak hem hijyenik hem de teknolojik olarak “Geri dönüşüm atık toplama merkezi” adı altında yapanlar mevcuttur.
EĞİTİM:
Okuma oranı 1990’dan sonra hızla armış olup yurdun çeşitli yerlerinde değişik mesleklerde görev alanlar olmakla birlikte istenilen düzeye erişememiştir.
Bu gün başka illerde kurulan bir çok Sivas Kültür ve Yardımlaşma Derneklerinden birisi olan İzmir Sivaslılar Kültür ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Sayın Hamdi YILDIZ’da bu köyde İlkokulu okumuş, eğitimci ve idareci bir kişidir.
Şair Şevki KAYATURAN İzmir Sivaslılar Derneği Başkanı Sayın Hamdi YILDIZ’ı anlatırken de;
Yiğidin harman yerinden Ulaş, Mağara köyünden Gelir, Yıldız’lar soyundan Özü sözü, birdir gardaş.
O toprağa aşık yürek Fazla söze dost ne gerek Dernekler de orta direk Çöker ise, yandık gardaş.
Kayaturan, Gürpınar’ı Kışın çok kürüdü karı Şu gurbetin ahu zarı Öldürecek, beni gardaş.
Not: Şaire ait şiirleri Internet’e ismini “Şevki KAYATURAN” yazarak bulabilir bu şiirin tamamını aşağıdaki linkten de okuyabilirsiniz. http://www.antoloji.com/islem/gateway/sair/default.asp? sair=59185
AŞIK VE ŞAİRLERİ:
Bunlar köyün kültür elçileri; köyün bilinen 2 aşık 1’de şairi vardır en eski aşığı merhum Mevlüt SAVCI’dır söylediği birkaç türkü bugün yaşı kırk beşin üzerinde olanlar tarafından bilinir. Azrail’e yazdığı Bacanak ve Kumlu Mahalle gibi türküleri halen söylenir.
Aşıklardan bir diğeri Harun ARAT olup, oda bu köyde ilkokulu okumuş, halen Ankara’da bir kamu kuruluşunda çalışıp orada ikamet etmekte kendisinin çıkarmış olduğu “İçimdeki Ses” isimli birde kitabı vardır. Aşık köyünü anlatırken bir şiirinde;
Geleceksen Gürpınar’ın zamanı Yaylalar yeşerdi sular çağlıyor Geleceksen Gürpınar’ın zamanı Senin hasretinden yollar ağlıyor Geleceksen Gürpınar’ın zamanı
Hele bir gelki gör Kumluk suyunu Değiştirmiş kız karbasan huyunu Garışmış guzusu hem de koyunu Geleceksen Gürpınar’ın zamanı
Kar çiçeği İğdeli’yi bürümüş Hep boşu boşuna ömrüm çürümüş Çarpılık’tan kar suları yürümüş Geleceksen Gürpınar’ın zamanı
Hiç eksik olur mu Sulağ’ın yeli Ne kadar tatlıdır nevruzu gülü Sanki dile gelmiş sazımın teli Geleceksen Gürpınar’ın zamanı
Âşık Harun gezmeyinen doymadım Gelip başın bu dizime koymadın Demiroluk suyn içtim doymadım Geleceksen Gürpınar’ın zamanı
Deyerek köyüne özlemini dile getirmiştir..
Şair Şevki KAYATURAN’ ise İlkokulu bu köyde okumuş Orta okulu Sivas, Liseyi Sakarya’da bitirmiş Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi Mezunu halen İzmir Beydağ İlçesinde bir kamu kuruluşunda idareci olarak görev yapmaktadır.Bir çok kültürel derneklerinde üyesi olan aynı zamanda Sivas Yazarlar ve Şairler Derneği SİYŞAD’a da üye olan şairin “Hayat Pınarımdan Damlalar” isimli kitabı Bilge Karınca Yayınlarından çıkmış olup bir kitabı mevcut olup, şairin 700’ü aşkın şiirinden bir kaçı ülke genelinde yapılan yarışmalarda dereceye girmiş, yazılı ve görsel basında yer almıştır. Şair bir dörtlüğünde;
Sinop’tan Mersin’e güzergah kuran Edirne’den Ardahan’a uzanan Yetmez! Misakı Milli’nin içinde olan Tam ortada, tam ortada Sivas’tır.
Meşhurdur köpeği, sürüsü, yozu Ancak iki aydır, sıcağı yazı Yakan güneş değil, rüzgardır bizi Fırtınayla, savrulan yer Sivas’tır.
KAYATURAN toprağında taşında Sivas, Ulaş, Gürpınar’ın başında Gündüz hayalimde gece düşümde Görmek için özlenen yer Sivas’tır.
Not:Şiirin tamamını bu linkte bulabilirsiniz. http://www.antoloji.com/islem/gateway/sair/default.asp? sair=59185
Sivas Valiliğinin katkılarıyla Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Hocalarından Sayın Doğan Kaya’nın hazırlamış olduğu beş ciltlik “Sivas Aşıklar ve Şairler Antolojisi” üçüncü ciltte yer almıştır.
Köy kurulduğu günden bu tarafa yetiştirdiği insanlar tamamı vatanına milletine sevdalık derecesinde bağlı anane ve kültürlerini yaşatmaya çalışan insanlardır.
___ GÜRPINAR ___
Özlemim sanadır, hayalim düşüm Burnumda tütüyor, madımak aşın Olsa da bir dürüm, yapsam lavaşın Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Davar gelir, koyunları sağarlar Kuzuları, ayrı dama koyarlar En vururlar, ayrı renge boyarlar Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Baharla birlikte, yağan yağmurda Ayakkabım çıkar idi, çamurda Mantar da toplardım, çayırda kırda Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Sabah kahvaltıda, bal kuymak yersin Çayır biter, ekinlere girersin Başakları yakıp, firik edersin Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Aşık çok oynadım, harman yerinde Kozalar doluydu, iki cebimde Ağustos da, kar yerdim deresinde Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Yaz gelince, koyunları kırkarlar Yünlerini, derelerde yıkarlar Tokacını, sele verir sakarlar Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Bahçelerde çoktu, erik ağacı Olmadan yedin mi, başlardı sancı Kenger sakızının, ilk tadı acı Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Kavak ağacından, düdük yapardım Top peşinde, akşamaça koşardım Çelik çomak, çalma topu oynardım Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Kapının önünde, dibek taşına Tokmak vurmak için, sıra başına Yarma yapılırdı, ayran aşına Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Su değirmeninde, un öğütmeyi Dedem gilin, yün kilimden tepmeyi Loğ taşını, dam üstünde çekmeyi Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Hasret kaldım baharına yazına Sulak, Sincan, Gölyeri’ne, düzüne İmkan olsa dönmez miyim özüne Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Kayaturan kara, kışı da olsa Samanı tezeği, var ise bolsa Günlerce de yollar, kapalı kalsa Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
(22.02.2009 Saat: 10.33)
Aşık: hayvanın ayağındaki oynak kemik Firik: yeşil başakları kavrulması Koza: Ceviz gibi içi boş Tepme: Büyük yün çuval Loğ Taşı: Silindir biçiminde taş Kenger: Sakız türü Sulak,Sincan, Göl yeri: Yer, mevki
Şair bir şiirinde de köyünün şuan ki halini şöyle anlatır.
___ SEN MİSİN BENİM KÖYÜM ___
Çocukluğum geçtiği, yerler gözüm önünde Dolaştım baştan başa, şaşırttı beni köyüm Yıkılmış viran olmuş, evim saray gönlümde Yollarında koştuğum, sen misin benim köyüm...
Irmak gibi akardı, köyümüzdeki dere Otuz sene önceki, bıraktığım köy nere Nerde bağlar bahçeler, dökülürlerdi yere Ağaç bile kalmamış, sen misin benim köyüm...
Karamık da yok olmuş, nerde alıç ağacı Üç beş kişi kalmışlar, hepsinin beyaz saçı İşsizlik büyük bela, durduramamış göçü Boşalmış viran olmuş, sen misin benim köyüm...
Dili olsa sorardı, işte budur suçunuz Zengin olan buralı, ne yaptınız kaçınız Giden geri gelmedi, kalana da göçünüz Diyerek boşaltılan, sen misin benim köyüm.
İki okul yetmezdi, olsa lisesi derdik Ezan okunduğunda, camisine giderdik Namazı ede edip, orda sohbet ederdik Üç beş kişi ya var-yok, sen misin benim köyüm.
Geçmişe sünger çektin, önce adın değişti Kangal’a bağlı iken, Ulaş’a çabuk geçti Demiryolu yok amma, köyü ortadan biçti Tüneli var rayı yok, sen misin benim köyüm.
Sanki gidene inat, bahar gelmiş yeşermiş Hani nerde ağalar, hani kimler beyimiş Gürpınar dedikleri, yüz hanelik köyümüş Şimdi otuza düşen, sen misin benim köyüm.
Kayaturan; kurbanım, toprağına taşına Rastlamadım dünyada, şu Sivas’ın eşine Gelsin bir hafta köye, gitsin sonra işine Düşlerimi süsleyen, sen misin benim köyüm.
Not: Buralara yazılan yazıları günümüz koşullarında her yerden bir tuşla herkesin görüp okuya bildiği yerler bu nedenle doğru olmayan kulaktan dolma yalan yanlış bilgilerle buraya yazı LÜTFEN asmayalım.
Gürpınar Köyü çocukluğumun geçtiği yer, baba yurdu demek.
SiVAS-ULAŞ- GÜRPINAR KÖYÜ
TARİHİ:
1.Dünya Savası sırasında Osmanlı ordusu KAFKASYA Cephesinde savaşırken, Ermeniler Doğu Anadolu da savunmasız halka saldırdılar. Katliamlara karıştılar çoluk çocuk kadın genç yaşlı ayrımı yapmadan akla gelmeyecek işkencelere maruz kaldılar bir çok vatandaşımız katledildi. Bunların liderleri 24 NİSAN 1915’de İstanbul’da tutuklandı. Mayıs 1915 de devlet Sevk ve İsyan kanunu “Tehcir” kanununu çıkararak Ermenilerden boşaltılan bir çok yer gibi bu köye de; Kars,Ağrı,Erzurum, Malatya ve Kahraman Maraş tarafından yerlerinden ve yurtlarından edilen ermeni mezalimini yaşamış vatandaşları yerleştirildi.Bu nedenle çevre de buraya macir köyü de denirdi.
Sivas İli Ulaş İlçesine bağlı olan Gürpınar Köyü bilinen ilk ismi Mağara olup, köy eskiden Kangal İlçesine bağlıyken Ulaş’ın ilçe statüsüne kavuşmasıyla bir çok çevre köyle birlikte Ulaş’a bağlanmıştır. Köyde bulunan ve tarihi bir değeri olan maalesef bugün bakımsız kendi haline terk edilen tüm bir kayadan oyma geniş bir mağara vardır, ismini de ondan almaktadır. 1964 yılında köyün adı İnkonak olarak değiştirilmişse de köy halkı ve çevre tarafından pek benimsenmemiş resmi işler haricinde eski ismiyle anılmıştır.
1974’de köydeki bir çok ev köyün ortasından tren geçecek diye istimlak edilerek köyün ortasına köprüler inşa edildi etrafı dağlarla çevrili olan köyün ortasına da bir dağ D.D.Y. bir dağ oturtturdu ve 5 367 metre uzunluğunda ki Türkiye’nin en büyük dünyanın da bilinen ikinci uzun demir yolu adı Deliktaş Tüneli olan girişi bu köyün arazileri içerisinde başlamakta.Sivas-Kangal- Malatya yolunu kısaltacak, ulaşımı hızlandıracak olan bu yol ne yazık ki bu köyün Gürpınar’ın değil de tünelin altından geçtiği Deliktaş Köyünün adını almaktadır tünel biteli yıllar olmasına nazaran yıl 2010 daha trenin geçtiği görülmedi.
1989’da Halis Tecer’in muhtarlığı döneminde suyu ve çeşmelerinin de bol olduğundan (çevre köylere nazaran) adının “GÜRPINAR “ olarak değiştirilmesi uygun görülmüştür. Köyün son iki dönemdir köy muhtarlığını Celal SEZER yapmaktadır.
Köyde KÖYDES projesi kapsamında kanalizasyon ve içme suyu sorunu yoktur.
Köy 100 haneden otuza düşmüş olup köyde kışın gençlerden az sayıda kişiye rastlarsınız geneli yaşlı erkeklerden, kadın ve çocuklardan ibarettir.
En son yapılan 2007 nüfus sayımında köyün nüfusu 357 olarak tespit edilmiştir.
ULAŞIM:
Köy Sivas- Malatya yoluna 1,5 km içeride Ulaş İlçesine 18 km Sivas’a 55 km. mesafede olup ulaşım her zaman mümkün olup bölgede karasal iklim hakimdir.
EKONOMİ:
Köy halkı geçimini tarım ve hayvancılıkla yapmakta olup gençleri işsizlik nedeniyle yıllarca gurbette çöplerde hurdacılık yaparak geçimini sağlamış şuanda bu mesleği profesyonel olarak hem hijyenik hem de teknolojik olarak “Geri dönüşüm atık toplama merkezi” adı altında yapanlar mevcuttur.
EĞİTİM:
Okuma oranı 1990’dan sonra hızla armış olup yurdun çeşitli yerlerinde değişik mesleklerde görev alanlar olmakla birlikte istenilen düzeye erişememiştir.
Bu gün başka illerde kurulan bir çok Sivas Kültür ve Yardımlaşma Derneklerinden birisi olan İzmir Sivaslılar Kültür ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Sayın Hamdi YILDIZ’da bu köyde İlkokulu okumuş, eğitimci ve idareci bir kişidir.
Şair Şevki KAYATURAN İzmir Sivaslılar Derneği Başkanı Sayın Hamdi YILDIZ’ı anlatırken de;
Yiğidin harman yerinden Ulaş, Mağara köyünden Gelir, Yıldız’lar soyundan Özü sözü, birdir gardaş.
O toprağa aşık yürek Fazla söze dost ne gerek Dernekler de orta direk Çöker ise, yandık gardaş.
Kayaturan, Gürpınar’ı Kışın çok kürüdü karı Şu gurbetin ahu zarı Öldürecek, beni gardaş.
Not: Şaire ait şiirleri Internet’e ismini “Şevki KAYATURAN” yazarak bulabilir bu şiirin tamamını aşağıdaki linkten de okuyabilirsiniz. http://www.antoloji.com/islem/gateway/sair/default.asp? sair=59185
AŞIK VE ŞAİRLERİ:
Bunlar köyün kültür elçileri; köyün bilinen 2 aşık 1’de şairi vardır en eski aşığı merhum Mevlüt SAVCI’dır söylediği birkaç türkü bugün yaşı kırk beşin üzerinde olanlar tarafından bilinir. Azrail’e yazdığı Bacanak ve Kumlu Mahalle gibi türküleri halen söylenir.
Aşıklardan bir diğeri Harun ARAT olup, oda bu köyde ilkokulu okumuş, halen Ankara’da bir kamu kuruluşunda çalışıp orada ikamet etmekte kendisinin çıkarmış olduğu “İçimdeki Ses” isimli birde kitabı vardır. Aşık köyünü anlatırken bir şiirinde;
Geleceksen Gürpınar’ın zamanı Yaylalar yeşerdi sular çağlıyor Geleceksen Gürpınar’ın zamanı Senin hasretinden yollar ağlıyor Geleceksen Gürpınar’ın zamanı
Hele bir gelki gör Kumluk suyunu Değiştirmiş kız karbasan huyunu Garışmış guzusu hem de koyunu Geleceksen Gürpınar’ın zamanı
Kar çiçeği İğdeli’yi bürümüş Hep boşu boşuna ömrüm çürümüş Çarpılık’tan kar suları yürümüş Geleceksen Gürpınar’ın zamanı
Hiç eksik olur mu Sulağ’ın yeli Ne kadar tatlıdır nevruzu gülü Sanki dile gelmiş sazımın teli Geleceksen Gürpınar’ın zamanı
Âşık Harun gezmeyinen doymadım Gelip başın bu dizime koymadın Demiroluk suyn içtim doymadım Geleceksen Gürpınar’ın zamanı
Deyerek köyüne özlemini dile getirmiştir..
Şair Şevki KAYATURAN’ ise İlkokulu bu köyde okumuş Orta okulu Sivas, Liseyi Sakarya’da bitirmiş Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi Mezunu halen İzmir Beydağ İlçesinde bir kamu kuruluşunda idareci olarak görev yapmaktadır.Bir çok kültürel derneklerinde üyesi olan aynı zamanda Sivas Yazarlar ve Şairler Derneği SİYŞAD’a da üye olan şairin “Hayat Pınarımdan Damlalar” isimli kitabı Bilge Karınca Yayınlarından çıkmış olup bir kitabı mevcut olup, şairin 700’ü aşkın şiirinden bir kaçı ülke genelinde yapılan yarışmalarda dereceye girmiş, yazılı ve görsel basında yer almıştır. Şair bir dörtlüğünde;
Sinop’tan Mersin’e güzergah kuran Edirne’den Ardahan’a uzanan Yetmez! Misakı Milli’nin içinde olan Tam ortada, tam ortada Sivas’tır.
Meşhurdur köpeği, sürüsü, yozu Ancak iki aydır, sıcağı yazı Yakan güneş değil, rüzgardır bizi Fırtınayla, savrulan yer Sivas’tır.
KAYATURAN toprağında taşında Sivas, Ulaş, Gürpınar’ın başında Gündüz hayalimde gece düşümde Görmek için özlenen yer Sivas’tır.
Not:Şiirin tamamını bu linkte bulabilirsiniz. http://www.antoloji.com/islem/gateway/sair/default.asp? sair=59185
Sivas Valiliğinin katkılarıyla Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Hocalarından Sayın Doğan Kaya’nın hazırlamış olduğu beş ciltlik “Sivas Aşıklar ve Şairler Antolojisi” üçüncü ciltte yer almıştır.
Köy kurulduğu günden bu tarafa yetiştirdiği insanlar tamamı vatanına milletine sevdalık derecesinde bağlı anane ve kültürlerini yaşatmaya çalışan insanlardır.
___ GÜRPINAR ___
Özlemim sanadır, hayalim düşüm Burnumda tütüyor, madımak aşın Olsa da bir dürüm, yapsam lavaşın Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Davar gelir, koyunları sağarlar Kuzuları, ayrı dama koyarlar En vururlar, ayrı renge boyarlar Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Baharla birlikte, yağan yağmurda Ayakkabım çıkar idi, çamurda Mantar da toplardım, çayırda kırda Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Sabah kahvaltıda, bal kuymak yersin Çayır biter, ekinlere girersin Başakları yakıp, firik edersin Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Aşık çok oynadım, harman yerinde Kozalar doluydu, iki cebimde Ağustos da, kar yerdim deresinde Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Yaz gelince, koyunları kırkarlar Yünlerini, derelerde yıkarlar Tokacını, sele verir sakarlar Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Bahçelerde çoktu, erik ağacı Olmadan yedin mi, başlardı sancı Kenger sakızının, ilk tadı acı Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Kavak ağacından, düdük yapardım Top peşinde, akşamaça koşardım Çelik çomak, çalma topu oynardım Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Kapının önünde, dibek taşına Tokmak vurmak için, sıra başına Yarma yapılırdı, ayran aşına Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Su değirmeninde, un öğütmeyi Dedem gilin, yün kilimden tepmeyi Loğ taşını, dam üstünde çekmeyi Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Hasret kaldım baharına yazına Sulak, Sincan, Gölyeri’ne, düzüne İmkan olsa dönmez miyim özüne Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Kayaturan kara, kışı da olsa Samanı tezeği, var ise bolsa Günlerce de yollar, kapalı kalsa Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
(22.02.2009 Saat: 10.33)
Aşık: hayvanın ayağındaki oynak kemik Firik: yeşil başakları kavrulması Koza: Ceviz gibi içi boş Tepme: Büyük yün çuval Loğ Taşı: Silindir biçiminde taş Kenger: Sakız türü Sulak,Sincan, Göl yeri: Yer, mevki
Şair bir şiirinde de köyünün şuan ki halini şöyle anlatır.
___ SEN MİSİN BENİM KÖYÜM ___
Çocukluğum geçtiği, yerler gözüm önünde Dolaştım baştan başa, şaşırttı beni köyüm Yıkılmış viran olmuş, evim saray gönlümde Yollarında koştuğum, sen misin benim köyüm...
Irmak gibi akardı, köyümüzdeki dere Otuz sene önceki, bıraktığım köy nere Nerde bağlar bahçeler, dökülürlerdi yere Ağaç bile kalmamış, sen misin benim köyüm...
Karamık da yok olmuş, nerde alıç ağacı Üç beş kişi kalmışlar, hepsinin beyaz saçı İşsizlik büyük bela, durduramamış göçü Boşalmış viran olmuş, sen misin benim köyüm...
Dili olsa sorardı, işte budur suçunuz Zengin olan buralı, ne yaptınız kaçınız Giden geri gelmedi, kalana da göçünüz Diyerek boşaltılan, sen misin benim köyüm.
İki okul yetmezdi, olsa lisesi derdik Ezan okunduğunda, camisine giderdik Namazı ede edip, orda sohbet ederdik Üç beş kişi ya var-yok, sen misin benim köyüm.
Geçmişe sünger çektin, önce adın değişti Kangal’a bağlı iken, Ulaş’a çabuk geçti Demiryolu yok amma, köyü ortadan biçti Tüneli var rayı yok, sen misin benim köyüm.
Sanki gidene inat, bahar gelmiş yeşermiş Hani nerde ağalar, hani kimler beyimiş Gürpınar dedikleri, yüz hanelik köyümüş Şimdi otuza düşen, sen misin benim köyüm.
Kayaturan; kurbanım, toprağına taşına Rastlamadım dünyada, şu Sivas’ın eşine Gelsin bir hafta köye, gitsin sonra işine Düşlerimi süsleyen, sen misin benim köyüm.
Not: Buralara yazılan yazıları günümüz koşullarında her yerden bir tuşla herkesin görüp okuya bildiği yerler bu nedenle doğru olmayan kulaktan dolma yalan yanlış bilgilerle buraya yazı LÜTFEN asmayalım.
Gürpınar Köyü çocukluğumun geçtiği yer, baba yurdu demek.
SiVAS-ULAŞ- GÜRPINAR KÖYÜ
TARİHİ:
1.Dünya Savası sırasında Osmanlı ordusu KAFKASYA Cephesinde savaşırken, Ermeniler Doğu Anadolu da savunmasız halka saldırdılar. Katliamlara karıştılar çoluk çocuk kadın genç yaşlı ayrımı yapmadan akla gelmeyecek işkencelere maruz kaldılar bir çok vatandaşımız katledildi. Bunların liderleri 24 NİSAN 1915’de İstanbul’da tutuklandı. Mayıs 1915 de devlet Sevk ve İsyan kanunu “Tehcir” kanununu çıkararak Ermenilerden boşaltılan bir çok yer gibi bu köye de; Kars,Ağrı,Erzurum, Malatya ve Kahraman Maraş tarafından yerlerinden ve yurtlarından edilen ermeni mezalimini yaşamış vatandaşları yerleştirildi.Bu nedenle çevre de buraya macir köyü de denirdi.
Sivas İli Ulaş İlçesine bağlı olan Gürpınar Köyü bilinen ilk ismi Mağara olup, köy eskiden Kangal İlçesine bağlıyken Ulaş’ın ilçe statüsüne kavuşmasıyla bir çok çevre köyle birlikte Ulaş’a bağlanmıştır. Köyde bulunan ve tarihi bir değeri olan maalesef bugün bakımsız kendi haline terk edilen tüm bir kayadan oyma geniş bir mağara vardır, ismini de ondan almaktadır. 1964 yılında köyün adı İnkonak olarak değiştirilmişse de köy halkı ve çevre tarafından pek benimsenmemiş resmi işler haricinde eski ismiyle anılmıştır.
1974’de köydeki bir çok ev köyün ortasından tren geçecek diye istimlak edilerek köyün ortasına köprüler inşa edildi etrafı dağlarla çevrili olan köyün ortasına da bir dağ D.D.Y. bir dağ oturtturdu ve 5 367 metre uzunluğunda ki Türkiye’nin en büyük dünyanın da bilinen ikinci uzun demir yolu adı Deliktaş Tüneli olan girişi bu köyün arazileri içerisinde başlamakta.Sivas-Kangal- Malatya yolunu kısaltacak, ulaşımı hızlandıracak olan bu yol ne yazık ki bu köyün Gürpınar’ın değil de tünelin altından geçtiği Deliktaş Köyünün adını almaktadır tünel biteli yıllar olmasına nazaran yıl 2010 daha trenin geçtiği görülmedi.
1989’da Halis Tecer’in muhtarlığı döneminde suyu ve çeşmelerinin de bol olduğundan (çevre köylere nazaran) adının “GÜRPINAR “ olarak değiştirilmesi uygun görülmüştür. Köyün son iki dönemdir köy muhtarlığını Celal SEZER yapmaktadır.
Köyde KÖYDES projesi kapsamında kanalizasyon ve içme suyu sorunu yoktur.
Köy 100 haneden otuza düşmüş olup köyde kışın gençlerden az sayıda kişiye rastlarsınız geneli yaşlı erkeklerden, kadın ve çocuklardan ibarettir.
En son yapılan 2007 nüfus sayımında köyün nüfusu 357 olarak tespit edilmiştir.
ULAŞIM:
Köy Sivas- Malatya yoluna 1,5 km içeride Ulaş İlçesine 18 km Sivas’a 55 km. mesafede olup ulaşım her zaman mümkün olup bölgede karasal iklim hakimdir.
EKONOMİ:
Köy halkı geçimini tarım ve hayvancılıkla yapmakta olup gençleri işsizlik nedeniyle yıllarca gurbette çöplerde hurdacılık yaparak geçimini sağlamış şuanda bu mesleği profesyonel olarak hem hijyenik hem de teknolojik olarak “Geri dönüşüm atık toplama merkezi” adı altında yapanlar mevcuttur.
EĞİTİM:
Okuma oranı 1990’dan sonra hızla armış olup yurdun çeşitli yerlerinde değişik mesleklerde görev alanlar olmakla birlikte istenilen düzeye erişememiştir.
Bu gün başka illerde kurulan bir çok Sivas Kültür ve Yardımlaşma Derneklerinden birisi olan İzmir Sivaslılar Kültür ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Sayın Hamdi YILDIZ’da bu köyde İlkokulu okumuş, eğitimci ve idareci bir kişidir.
Şair Şevki KAYATURAN İzmir Sivaslılar Derneği Başkanı Sayın Hamdi YILDIZ’ı anlatırken de;
Yiğidin harman yerinden Ulaş, Mağara köyünden Gelir, Yıldız’lar soyundan Özü sözü, birdir gardaş.
O toprağa aşık yürek Fazla söze dost ne gerek Dernekler de orta direk Çöker ise, yandık gardaş.
Kayaturan, Gürpınar’ı Kışın çok kürüdü karı Şu gurbetin ahu zarı Öldürecek, beni gardaş.
Not: Şaire ait şiirleri Internet’e ismini “Şevki KAYATURAN” yazarak bulabilir bu şiirin tamamını aşağıdaki linkten de okuyabilirsiniz. http://www.antoloji.com/islem/gateway/sair/default.asp? sair=59185
AŞIK VE ŞAİRLERİ:
Bunlar köyün kültür elçileri; köyün bilinen 2 aşık 1’de şairi vardır en eski aşığı merhum Mevlüt SAVCI’dır söylediği birkaç türkü bugün yaşı kırk beşin üzerinde olanlar tarafından bilinir. Azrail’e yazdığı Bacanak ve Kumlu Mahalle gibi türküleri halen söylenir.
Aşıklardan bir diğeri Harun ARAT olup, oda bu köyde ilkokulu okumuş, halen Ankara’da bir kamu kuruluşunda çalışıp orada ikamet etmekte kendisinin çıkarmış olduğu “İçimdeki Ses” isimli birde kitabı vardır. Aşık köyünü anlatırken bir şiirinde;
Geleceksen Gürpınar’ın zamanı Yaylalar yeşerdi sular çağlıyor Geleceksen Gürpınar’ın zamanı Senin hasretinden yollar ağlıyor Geleceksen Gürpınar’ın zamanı
Hele bir gelki gör Kumluk suyunu Değiştirmiş kız karbasan huyunu Garışmış guzusu hem de koyunu Geleceksen Gürpınar’ın zamanı
Kar çiçeği İğdeli’yi bürümüş Hep boşu boşuna ömrüm çürümüş Çarpılık’tan kar suları yürümüş Geleceksen Gürpınar’ın zamanı
Hiç eksik olur mu Sulağ’ın yeli Ne kadar tatlıdır nevruzu gülü Sanki dile gelmiş sazımın teli Geleceksen Gürpınar’ın zamanı
Âşık Harun gezmeyinen doymadım Gelip başın bu dizime koymadın Demiroluk suyn içtim doymadım Geleceksen Gürpınar’ın zamanı
Deyerek köyüne özlemini dile getirmiştir..
Şair Şevki KAYATURAN’ ise İlkokulu bu köyde okumuş Orta okulu Sivas, Liseyi Sakarya’da bitirmiş Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi Mezunu halen İzmir Beydağ İlçesinde bir kamu kuruluşunda idareci olarak görev yapmaktadır.Bir çok kültürel derneklerinde üyesi olan aynı zamanda Sivas Yazarlar ve Şairler Derneği SİYŞAD’a da üye olan şairin “Hayat Pınarımdan Damlalar” isimli kitabı Bilge Karınca Yayınlarından çıkmış olup bir kitabı mevcut olup, şairin 700’ü aşkın şiirinden bir kaçı ülke genelinde yapılan yarışmalarda dereceye girmiş, yazılı ve görsel basında yer almıştır. Şair bir dörtlüğünde;
Sinop’tan Mersin’e güzergah kuran Edirne’den Ardahan’a uzanan Yetmez! Misakı Milli’nin içinde olan Tam ortada, tam ortada Sivas’tır.
Meşhurdur köpeği, sürüsü, yozu Ancak iki aydır, sıcağı yazı Yakan güneş değil, rüzgardır bizi Fırtınayla, savrulan yer Sivas’tır.
KAYATURAN toprağında taşında Sivas, Ulaş, Gürpınar’ın başında Gündüz hayalimde gece düşümde Görmek için özlenen yer Sivas’tır.
Not:Şiirin tamamını bu linkte bulabilirsiniz. http://www.antoloji.com/islem/gateway/sair/default.asp? sair=59185
Sivas Valiliğinin katkılarıyla Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Hocalarından Sayın Doğan Kaya’nın hazırlamış olduğu beş ciltlik “Sivas Aşıklar ve Şairler Antolojisi” üçüncü ciltte yer almıştır.
Köy kurulduğu günden bu tarafa yetiştirdiği insanlar tamamı vatanına milletine sevdalık derecesinde bağlı anane ve kültürlerini yaşatmaya çalışan insanlardır.
___ GÜRPINAR ___
Özlemim sanadır, hayalim düşüm Burnumda tütüyor, madımak aşın Olsa da bir dürüm, yapsam lavaşın Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Davar gelir, koyunları sağarlar Kuzuları, ayrı dama koyarlar En vururlar, ayrı renge boyarlar Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Baharla birlikte, yağan yağmurda Ayakkabım çıkar idi, çamurda Mantar da toplardım, çayırda kırda Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Sabah kahvaltıda, bal kuymak yersin Çayır biter, ekinlere girersin Başakları yakıp, firik edersin Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Aşık çok oynadım, harman yerinde Kozalar doluydu, iki cebimde Ağustos da, kar yerdim deresinde Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Yaz gelince, koyunları kırkarlar Yünlerini, derelerde yıkarlar Tokacını, sele verir sakarlar Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Bahçelerde çoktu, erik ağacı Olmadan yedin mi, başlardı sancı Kenger sakızının, ilk tadı acı Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Kavak ağacından, düdük yapardım Top peşinde, akşamaça koşardım Çelik çomak, çalma topu oynardım Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Kapının önünde, dibek taşına Tokmak vurmak için, sıra başına Yarma yapılırdı, ayran aşına Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Su değirmeninde, un öğütmeyi Dedem gilin, yün kilimden tepmeyi Loğ taşını, dam üstünde çekmeyi Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Hasret kaldım baharına yazına Sulak, Sincan, Gölyeri’ne, düzüne İmkan olsa dönmez miyim özüne Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Kayaturan kara, kışı da olsa Samanı tezeği, var ise bolsa Günlerce de yollar, kapalı kalsa Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
(22.02.2009 Saat: 10.33)
Aşık: hayvanın ayağındaki oynak kemik Firik: yeşil başakları kavrulması Koza: Ceviz gibi içi boş Tepme: Büyük yün çuval Loğ Taşı: Silindir biçiminde taş Kenger: Sakız türü Sulak,Sincan, Göl yeri: Yer, mevki
Şair bir şiirinde de köyünün şuan ki halini şöyle anlatır.
___ SEN MİSİN BENİM KÖYÜM ___
Çocukluğum geçtiği, yerler gözüm önünde Dolaştım baştan başa, şaşırttı beni köyüm Yıkılmış viran olmuş, evim saray gönlümde Yollarında koştuğum, sen misin benim köyüm...
Irmak gibi akardı, köyümüzdeki dere Otuz sene önceki, bıraktığım köy nere Nerde bağlar bahçeler, dökülürlerdi yere Ağaç bile kalmamış, sen misin benim köyüm...
Karamık da yok olmuş, nerde alıç ağacı Üç beş kişi kalmışlar, hepsinin beyaz saçı İşsizlik büyük bela, durduramamış göçü Boşalmış viran olmuş, sen misin benim köyüm...
Dili olsa sorardı, işte budur suçunuz Zengin olan buralı, ne yaptınız kaçınız Giden geri gelmedi, kalana da göçünüz Diyerek boşaltılan, sen misin benim köyüm.
İki okul yetmezdi, olsa lisesi derdik Ezan okunduğunda, camisine giderdik Namazı ede edip, orda sohbet ederdik Üç beş kişi ya var-yok, sen misin benim köyüm.
Geçmişe sünger çektin, önce adın değişti Kangal’a bağlı iken, Ulaş’a çabuk geçti Demiryolu yok amma, köyü ortadan biçti Tüneli var rayı yok, sen misin benim köyüm.
Sanki gidene inat, bahar gelmiş yeşermiş Hani nerde ağalar, hani kimler beyimiş Gürpınar dedikleri, yüz hanelik köyümüş Şimdi otuza düşen, sen misin benim köyüm.
Kayaturan; kurbanım, toprağına taşına Rastlamadım dünyada, şu Sivas’ın eşine Gelsin bir hafta köye, gitsin sonra işine Düşlerimi süsleyen, sen misin benim köyüm.
Not: Buralara yazılan yazıları günümüz koşullarında her yerden bir tuşla herkesin görüp okuya bildiği yerler bu nedenle doğru olmayan kulaktan dolma yalan yanlış bilgilerle buraya yazı LÜTFEN asmayalım.
Gürpınar Köyü çocukluğumun geçtiği yer, baba yurdu demek.
SiVAS-ULAŞ- GÜRPINAR KÖYÜ
TARİHİ:
1.Dünya Savası sırasında Osmanlı ordusu KAFKASYA Cephesinde savaşırken, Ermeniler Doğu Anadolu da savunmasız halka saldırdılar. Katliamlara karıştılar çoluk çocuk kadın genç yaşlı ayrımı yapmadan akla gelmeyecek işkencelere maruz kaldılar bir çok vatandaşımız katledildi. Bunların liderleri 24 NİSAN 1915’de İstanbul’da tutuklandı. Mayıs 1915 de devlet Sevk ve İsyan kanunu “Tehcir” kanununu çıkararak Ermenilerden boşaltılan bir çok yer gibi bu köye de; Kars,Ağrı,Erzurum, Malatya ve Kahraman Maraş tarafından yerlerinden ve yurtlarından edilen ermeni mezalimini yaşamış vatandaşları yerleştirildi.Bu nedenle çevre de buraya macir köyü de denirdi.
Sivas İli Ulaş İlçesine bağlı olan Gürpınar Köyü bilinen ilk ismi Mağara olup, köy eskiden Kangal İlçesine bağlıyken Ulaş’ın ilçe statüsüne kavuşmasıyla birçok çevre köyle birlikte Ulaş’a bağlanmıştır. Köyde bulunan ve tarihi bir değeri olan maalesef bugün bakımsız kendi haline terk edilen tüm bir kayadan oyma geniş bir mağara vardır, ismini de ondan almaktadır. 1964 yılında köyün adı İnkonak olarak değiştirilmişse de köy halkı ve çevre tarafından pek benimsenmemiş resmi işler haricinde eski ismiyle anılmıştır.
1974’de köydeki bir çok ev köyün ortasından tren geçecek diye istimlak edilerek köyün ortasına köprüler inşa edildi etrafı dağlarla çevrili olan köyün ortasına da bir dağ D.D.Y. bir dağ oturtturdu ve 5 367 metre uzunluğunda ki Türkiye’nin en büyük dünyanın da bilinen ikinci uzun demir yolu adı Deliktaş Tüneli olan yunelin girişi bu köyün arazileri içerisinde başlamakta. Sivas-Kangal- Malatya yolunu kısaltacak, ulaşımı hızlandıracak olan bu yol ne yazık ki bu köyün Gürpınar’ın değil de, tünelin altından geçtiği Deliktaş Köyünün adını almaktadır. Tünel biteli yıllar olmasına nazaran 2011 raylar döşenmeye başlanmış köylü 2012 yılında köyden trenin geçtiğini görmüştür.
1989’da Halis Tecer’in muhtarlığı döneminde suyu ve çeşmelerinin de bol olduğundan (çevre köylere nazaran) adının “GÜRPINAR “ olarak değiştirilmesi uygun görülmüştür.
Köyün son iki dönemdir köy muhtarlığını Celal SEZER yapmaktadır.
Köyde KÖYDES projesi kapsamında kanalizasyon ve içme suyu sorunu yoktur.
Köy 100 haneden otuza düşmüş olup köyde kışın gençlerden az sayıda kişiye rastlarsınız geneli yaşlı erkeklerden, kadın ve çocuklardan ibarettir.
En son yapılan 2007 nüfus sayımında köyün nüfusu 357 olarak tespit edilmiştir.
ULAŞIM:
Köy Sivas- Malatya yoluna 2 km içeride Ulaş İlçesine 18 km Sivas’a 55 km. mesafede olup ulaşım her zaman mümkün olup bölgede karasal iklim hakimdir.
EKONOMİ:
Köy halkı geçimini tarım ve hayvancılıkla yapmakta olup gençleri işsizlik nedeniyle yıllarca gurbette çöplerde hurdacılık yaparak geçimini sağlamış şuanda bu mesleği profesyonel olarak hem de hijyenik ve teknolojik olarak “Geri dönüşüm atık toplama merkezi” adı altında yapanlar bulunmaktadır.
EĞİTİM:
Okuma oranı 1990’dan sonra hızla armış olup yurdun çeşitli yerlerinde değişik mesleklerde görev alanlar olmakla birlikte tam olarak istenilen düzeye erişememiştir.
Bu gün başka illerde kurulan birçok Sivas Kültür ve Yardımlaşma Derneklerinden birisi olan İzmir Sivaslılar Kültür ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Sayın Hamdi YILDIZ’da bu köyde İlkokulu okumuş, eğitimci ve idareci bir kişidir.
Şair Şevki KAYATURAN İzmir Sivaslılar Derneği Başkanı Sayın Hamdi YILDIZ’ı anlatırken de;
Yiğidin harman yerinden
Ulaş, Mağara köyünden
Gelir, Yıldız’lar soyundan
Özü sözü, birdir gardaş.
O toprağa aşık yürek
Fazla söze dost ne gerek
Dernekler de orta direk
Çöker ise, yandık gardaş.
Kayaturan, Gürpınar’ı
Kışın çok kürüdü karı
Şu gurbetin ahu zarı
Öldürecek, beni gardaş.
Not: Şaire ait şiirleri Internet’e ismini “Şevki KAYATURAN” yazarak bulabilir bu şiirin tamamını aşağıdaki linkten de okuyabilirsiniz.
http://www.antoloji.com/islem/gateway/sair/default.asp? sair=59185
AŞIK VE ŞAİRLERİ:
Bunlar köyün kültür elçileri; köyün bilinen 1 aşığı 3’de şairi vardır tek aşığı merhum Mevlüt SAVCI’dır söylediği birkaç türkü bugün yaşı kırk beşin üzerinde olanlar tarafından bilinir. Azrail’e yazdığı Bacanak ve Kumlu Mahalle gibi türküleri halen söylenir.
Şairlerinden bir diğeri Harun ARAT olup, oda bu köyde ilkokulu okumuş, halen Ankara’da bir kamu kuruluşunda çalışıp orada ikamet etmekte kendisinin çıkarmış olduğu “İçimdeki Ses” isimli birde kitabı mevcuttur.
Aşık köyünü anlatırken bir şiirinde;
Geleceksen Gürpınar’ın zamanı
Yaylalar yeşerdi sular çağlıyor
Geleceksen Gürpınar’ın zamanı
Senin hasretinden yollar ağlıyor
Geleceksen Gürpınar’ın zamanı
Hele bir gelki gör Kumluk suyunu
Değiştirmiş kız karbasan huyunu
Garışmış guzusu hem de koyunu
Geleceksen Gürpınar’ın zamanı
Kar çiçeği İğdeli’yi bürümüş
Hep boşu boşuna ömrüm çürümüş
Çarpılık’tan kar suları yürümüş
Geleceksen Gürpınar’ın zamanı
Hiç eksik olur mu Sulağ’ın yeli
Ne kadar tatlıdır nevruzu gülü
Sanki dile gelmiş sazımın teli
Geleceksen Gürpınar’ın zamanı
Âşık Harun gezmeyinen doymadım
Gelip başın bu dizime koymadın
Demiroluk suyn içtim doymadım
Geleceksen Gürpınar’ın zamanı
Deyerek köyüne özlemini dile getirmiştir..
Şair Şevki KAYATURAN’ ise İlkokulu bu köyde Gürpınar’da okumuş Ortaokulu Sivas, Liseyi Sakarya’da bitirmiş Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi Mezunu halen İzmir Beydağ İlçesinde bir kamu kuruluşunda idareci olarak görev yapmaktadır. Şair Kültür ve Turizm Bakanlığı Araştırma ve Eğitim Genel Müdürlüğü tarafından 2013 yılında Gürpınar Köyünün tek, ülke genelinde de 407 “Halk Şairi” olarak onaylanarak kayıt altına alınmıştır. Aynı zamanda Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği İLESAM’ın üyesi olup, yurt genelinde birçok kültürel derneklerinde kurucu üyesi de olan şair, Sivas Yazarlar ve Şairler Derneği SİYŞAD’a da üyedir. Şairin iki kitabı dokuzda Antolojisi mevcut olup, birinci kitabı 2009 yılında “Hayat Pınarımdan Damlalar” Bilge Karınca Yayınlarından ikinci kitabı 2012 yılında “Belirli Günler ve Haftalar” kitabı Vilayet Yayınevinden çıkmıştır. Şairin 700’ü aşkın şiirinden bir kaçı ülke genelinde yapılan yarışmalarda dereceye girmiş, yazılı ve görsel basında yer almıştır. Şair İzmir ili Ödemiş İlçesinde iki gazetede “Yerelgüç”, “Ödemiş Kent Gazetesi” de ve Sivas Medya Ajans’ta şiir üzerine köşe yazıları yazmaktadır.
Şair bir dörtlüğünde;
Sinop’tan Mersin’e güzergâh kuran
Edirne’den Ardahan’a uzanan
Yetmez! Misakı Milli’nin içinde olan
Tam ortada, tam ortada Sivas’tır.
Meşhurdur köpeği, sürüsü, yozu
Ancak iki aydır, sıcağı yazı
Yakan güneş değil, rüzgârdır bizi
Fırtınayla, savrulan yer Sivas’tır.
KAYATURAN toprağında taşında
Sivas, Ulaş, Gürpınar’ın başında
Gündüz hayalimde gece düşümde
Görmek için özlenen yer Sivas’tır.
Derken memleketine olan bağlılığını, sevgisini ve özlemini dile getirmektedir.
Not:Şiirin tamamını bu linkte bulabilirsiniz.
http://www.antoloji.com/islem/gateway/sair/default.asp? sair=59185
Sivas Valiliğinin katkılarıyla Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Hocalarından Sayın Doğan Kaya’nın hazırlamış olduğu beş ciltlik “Sivas Aşıklar ve Şairler Antolojisi” üçüncü ciltte yer almıştır.
Köy kurulduğu günden bu tarafa yetiştirdiği insanlar istisnasız tamamı vatanına milletine sevdalık derecesinde bağlı anane ve kültürlerini yaşatmaya çalışan insanlardır.
___ GÜRPINAR ___
Özlemim sanadır, hayalim düşüm
Burnumda tütüyor, madımak aşın
Olsa da bir dürüm, yapsam lavaşın
Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Davar gelir, koyunları sağarlar
Kuzuları, ayrı dama koyarlar
En vururlar, ayrı renge boyarlar
Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Baharla birlikte, yağan yağmurda
Ayakkabım çıkar idi, çamurda
Mantar da toplardım, çayırda kırda
Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Sabah kahvaltıda, bal kuymak yersin
Çayır biter, ekinlere girersin
Başakları yakıp, firik edersin
Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Aşık çok oynadım, harman yerinde
Kozalar doluydu, iki cebimde
Ağustos da, kar yerdim deresinde
Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Yaz gelince, koyunları kırkarlar
Yünlerini, derelerde yıkarlar
Tokacını, sele verir sakarlar
Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Bahçelerde çoktu, erik ağacı
Olmadan yedin mi, başlardı sancı
Kenger sakızının, ilk tadı acı
Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Kavak ağacından, düdük yapardım
Top peşinde, akşamaça koşardım
Çelik çomak, çalma topu oynardım
Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Kapının önünde, dibek taşına
Tokmak vurmak için, sıra başına
Yarma yapılırdı, ayran aşına
Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Su değirmeninde, un öğütmeyi
Dedem gilin, yün kilimden tepmeyi
Loğ taşını, dam üstünde çekmeyi
Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Hasret kaldım baharına yazına
Sulak, Sincan, Gölyeri’ne, düzüne
İmkan olsa dönmez miyim özüne
Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Kayaturan kara, kışı da olsa
Samanı tezeği, var ise bolsa
Günlerce de yollar, kapalı kalsa
Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
(22.02.2009 Saat: 10.33)
Aşık: hayvanın ayağındaki oynak kemik
Firik: yeşil başakları kavrulması
Koza: Ceviz gibi içi boş
Tepme: Büyük yün çuval
Loğ Taşı: Silindir biçiminde taş
Kenger: Sakız türü
Sulak,Sincan, Göl yeri: Yer, mevki
Şair bir şiirinde de köyünün şuan ki halini şöyle anlatır.
___ SEN MİSİN BENİM KÖYÜM ___
Çocukluğum geçtiği, yerler gözüm önünde
Dolaştım baştan başa, şaşırttı beni köyüm
Yıkılmış viran olmuş, evim saray gönlümde
Yollarında koştuğum, sen misin benim köyüm...
Irmak gibi akardı, köyümüzdeki dere
Otuz sene önceki, bıraktığım köy nere
Nerde bağlar bahçeler, dökülürlerdi yere
Ağaç bile kalmamış, sen misin benim köyüm...
Karamık da yok olmuş, nerde alıç ağacı
Üç beş kişi kalmışlar, hepsinin beyaz saçı
İşsizlik büyük bela, durduramamış göçü
Boşalmış viran olmuş, sen misin benim köyüm...
Dili olsa sorardı, işte budur suçunuz
Zengin olan buralı, ne yaptınız kaçınız
Giden geri gelmedi, kalana da göçünüz
Diyerek boşaltılan, sen misin benim köyüm.
İki okul yetmezdi, olsa lisesi derdik
Ezan okunduğunda, camisine giderdik
Namazı ede edip, orda sohbet ederdik
Üç beş kişi ya var-yok, sen misin benim köyüm.
Geçmişe sünger çektin, önce adın değişti
Kangal’a bağlı iken, Ulaş’a çabuk geçti
Demiryolu yok amma, köyü ortadan biçti
Tüneli var rayı yok, sen misin benim köyüm.
Sanki gidene inat, bahar gelmiş yeşermiş
Hani nerde ağalar, hani kimler beyimiş
Gürpınar dedikleri, yüz hanelik köyümüş
Şimdi otuza düşen, sen misin benim köyüm.
Kayaturan; kurbanım, toprağına taşına
Rastlamadım dünyada, şu Sivas’ın eşine
Gelsin bir hafta köye, gitsin sonra işine
Düşlerimi süsleyen, sen misin benim köyüm.
(22.05.2009 Saat: 10.55)
http://www.antoloji.com/islem/gateway/sair/default.asp? sair=59185
GÜRPINAR - 2
Nasıl anlatayım Gürpınar seni
Dünyaya gözlerim açtığım yersin
Hasretin gurbette öldürür beni
Dedemin babamın yattığı yersin.
Tozlu yollarında düşüp kalktığım
Saplanıp çamura suya battığım
Okuyup yazarak mezun çıktığım
Hayata adımım attığım yersin.
Dağlarında koyun kuzu otlattım
İneği, danayı sığıra kattım
Kış oldu karları kürüdüm attım
Fırtına tipide kaldığım yersin.
Ekin biçtim harman ettim çift sürdüm
Su değirmeninde çok un öğüttüm
Katığı çırparak çalkama ettim
Deresinde çimip yüzdüğüm yersin.
Dibeğin içinde buğdayı koyup
Yarma yapmak için tokmağı vurup
Süte bal katardım olurdu şurup
Gök ekinden firik yaptığım yersin.
Anamın sabahtan tandır yaktığı
Oturup başına lavaş çektiği
Babamın bahçeye fidan diktiği
Dalından meyvesin döktüğüm yersin.
Sivas’la Kangal’ın tam ortasında
Yazın yağmurunda kışın karında
Camisinde namaz kıldım safında
Ellerim Rahman’a açtığım yersin.
Kayaturan aklım benden alanın
Yüreğimi bakışıyla çalanın
Mecnun edip beni çöle salanın
Sinemde fırtına estiren yersin.
(23.05.2012 Saat: 20.58)
Şevki KAYATURAN
Not: Buralara yazılan yazıları günümüz koşullarında her yerden bir tuşla herkesin görüp okuya bildiği yerler olduğundan bu nedenle doğru olmayan kulaktan dolma yalan yanlış bilgilerle buraya yazarak LÜTFEN asmayalım.
Saygılarımla.
Şevki KAYATURAN
Gazeteci ve Şair
Gürpınar Köyü çocukluğumun geçtiği yer, baba yurdu demek.
SiVAS-ULAŞ- GÜRPINAR KÖYÜ
TARİHİ:
1.Dünya Savası sırasında Osmanlı ordusu KAFKASYA Cephesinde savaşırken, Ermeniler Doğu Anadolu da savunmasız halka saldırdılar. Katliamlara karıştılar çoluk çocuk kadın genç yaşlı ayrımı yapmadan akla gelmeyecek işkencelere maruz kaldılar bir çok vatandaşımız katledildi. Bunların liderleri 24 NİSAN 1915’de İstanbul’da tutuklandı. Mayıs 1915 de devlet Sevk ve İsyan kanunu “Tehcir” kanununu çıkararak Ermenilerden boşaltılan bir çok yer gibi bu köye de; Kars,Ağrı,Erzurum, Malatya ve Kahraman Maraş tarafından yerlerinden ve yurtlarından edilen ermeni mezalimini yaşamış vatandaşları yerleştirildi.Bu nedenle çevre de buraya macir köyü de denirdi.
Sivas İli Ulaş İlçesine bağlı olan Gürpınar Köyü bilinen ilk ismi Mağara olup, köy eskiden Kangal İlçesine bağlıyken Ulaş’ın ilçe statüsüne kavuşmasıyla bir çok çevre köyle birlikte Ulaş’a bağlanmıştır. Köyde bulunan ve tarihi bir değeri olan maalesef bugün bakımsız kendi haline terk edilen tüm bir kayadan oyma geniş bir mağara vardır, ismini de ondan almaktadır. 1964 yılında köyün adı İnkonak olarak değiştirilmişse de köy halkı ve çevre tarafından pek benimsenmemiş resmi işler haricinde eski ismiyle anılmıştır.
1974’de köydeki bir çok ev köyün ortasından tren geçecek diye istimlak edilerek köyün ortasına köprüler inşa edildi etrafı dağlarla çevrili olan köyün ortasına da bir dağ D.D.Y. bir dağ oturtturdu ve 5 367 metre uzunluğunda ki Türkiye’nin en büyük dünyanın da bilinen ikinci uzun demir yolu adı Deliktaş Tüneli olan girişi bu köyün arazileri içerisinde başlamakta.Sivas-Kangal- Malatya yolunu kısaltacak, ulaşımı hızlandıracak olan bu yol ne yazık ki bu köyün Gürpınar’ın değil de tünelin altından geçtiği Deliktaş Köyünün adını almaktadır tünel biteli yıllar olmasına nazaran yıl 2010 daha trenin geçtiği görülmedi.
1989’da Halis Tecer’in muhtarlığı döneminde suyu ve çeşmelerinin de bol olduğundan (çevre köylere nazaran) adının “GÜRPINAR “ olarak değiştirilmesi uygun görülmüştür.
Köyün son iki dönemdir köy muhtarlığını Celal SEZER yapmaktadır.
Köyde KÖYDES projesi kapsamında kanalizasyon ve içme suyu sorunu yoktur.
Köy 100 haneden otuza düşmüş olup köyde kışın gençlerden az sayıda kişiye rastlarsınız geneli yaşlı erkeklerden, kadın ve çocuklardan ibarettir.
En son yapılan 2007 nüfus sayımında köyün nüfusu 357 olarak tespit edilmiştir.
ULAŞIM:
Köy Sivas- Malatya yoluna 1,5 km içeride Ulaş İlçesine 18 km Sivas’a 55 km. mesafede olup ulaşım her zaman mümkün olup bölgede karasal iklim hakimdir.
EKONOMİ:
Köy halkı geçimini tarım ve hayvancılıkla yapmakta olup gençleri işsizlik nedeniyle yıllarca gurbette çöplerde hurdacılık yaparak geçimini sağlamış şuanda bu mesleği profesyonel olarak hem hijyenik hem de teknolojik olarak “Geri dönüşüm atık toplama merkezi” adı altında yapanlar mevcuttur.
EĞİTİM:
Okuma oranı 1990’dan sonra hızla armış olup yurdun çeşitli yerlerinde değişik mesleklerde görev alanlar olmakla birlikte istenilen düzeye erişememiştir.
Bu gün başka illerde kurulan bir çok Sivas Kültür ve Yardımlaşma Derneklerinden birisi olan İzmir Sivaslılar Kültür ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Sayın Hamdi YILDIZ’da bu köyde İlkokulu okumuş, eğitimci ve idareci bir kişidir.
Şair Şevki KAYATURAN İzmir Sivaslılar Derneği Başkanı Sayın Hamdi YILDIZ’ı anlatırken de;
Yiğidin harman yerinden
Ulaş, Mağara köyünden
Gelir, Yıldız’lar soyundan
Özü sözü, birdir gardaş.
O toprağa aşık yürek
Fazla söze dost ne gerek
Dernekler de orta direk
Çöker ise, yandık gardaş.
Kayaturan, Gürpınar’ı
Kışın çok kürüdü karı
Şu gurbetin ahu zarı
Öldürecek, beni gardaş.
Not: Şaire ait şiirleri Internet’e ismini “Şevki KAYATURAN” yazarak bulabilir bu şiirin tamamını aşağıdaki linkten de okuyabilirsiniz.
http://www.antoloji.com/islem/gateway/sair/default.asp? sair=59185
AŞIK VE ŞAİRLERİ:
Bunlar köyün kültür elçileri; köyün bilinen 2 aşık 1’de şairi vardır en eski aşığı merhum Mevlüt SAVCI’dır söylediği birkaç türkü bugün yaşı kırk beşin üzerinde olanlar tarafından bilinir. Azrail’e yazdığı Bacanak ve Kumlu Mahalle gibi türküleri halen söylenir.
Aşıklardan bir diğeri Harun ARAT olup, oda bu köyde ilkokulu okumuş, halen Ankara’da bir kamu kuruluşunda çalışıp orada ikamet etmekte kendisinin çıkarmış olduğu “İçimdeki Ses” isimli birde kitabı vardır.
Aşık köyünü anlatırken bir şiirinde;
Geleceksen Gürpınar’ın zamanı
Yaylalar yeşerdi sular çağlıyor
Geleceksen Gürpınar’ın zamanı
Senin hasretinden yollar ağlıyor
Geleceksen Gürpınar’ın zamanı
Hele bir gelki gör Kumluk suyunu
Değiştirmiş kız karbasan huyunu
Garışmış guzusu hem de koyunu
Geleceksen Gürpınar’ın zamanı
Kar çiçeği İğdeli’yi bürümüş
Hep boşu boşuna ömrüm çürümüş
Çarpılık’tan kar suları yürümüş
Geleceksen Gürpınar’ın zamanı
Hiç eksik olur mu Sulağ’ın yeli
Ne kadar tatlıdır nevruzu gülü
Sanki dile gelmiş sazımın teli
Geleceksen Gürpınar’ın zamanı
Âşık Harun gezmeyinen doymadım
Gelip başın bu dizime koymadın
Demiroluk suyn içtim doymadım
Geleceksen Gürpınar’ın zamanı
Deyerek köyüne özlemini dile getirmiştir..
Şair Şevki KAYATURAN’ ise İlkokulu bu köyde okumuş Orta okulu Sivas, Liseyi Sakarya’da bitirmiş Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi Mezunu halen İzmir Beydağ İlçesinde bir kamu kuruluşunda idareci olarak görev yapmaktadır.Bir çok kültürel derneklerinde üyesi olan aynı zamanda Sivas Yazarlar ve Şairler Derneği SİYŞAD’a da üye olan şairin “Hayat Pınarımdan Damlalar” isimli kitabı Bilge Karınca Yayınlarından çıkmış olup bir kitabı mevcut olup, şairin 700’ü aşkın şiirinden bir kaçı ülke genelinde yapılan yarışmalarda dereceye girmiş, yazılı ve görsel basında yer almıştır.
Şair bir dörtlüğünde;
Sinop’tan Mersin’e güzergah kuran
Edirne’den Ardahan’a uzanan
Yetmez! Misakı Milli’nin içinde olan
Tam ortada, tam ortada Sivas’tır.
Meşhurdur köpeği, sürüsü, yozu
Ancak iki aydır, sıcağı yazı
Yakan güneş değil, rüzgardır bizi
Fırtınayla, savrulan yer Sivas’tır.
KAYATURAN toprağında taşında
Sivas, Ulaş, Gürpınar’ın başında
Gündüz hayalimde gece düşümde
Görmek için özlenen yer Sivas’tır.
Not:Şiirin tamamını bu linkte bulabilirsiniz.
http://www.antoloji.com/islem/gateway/sair/default.asp? sair=59185
Sivas Valiliğinin katkılarıyla Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Hocalarından Sayın Doğan Kaya’nın hazırlamış olduğu beş ciltlik “Sivas Aşıklar ve Şairler Antolojisi” üçüncü ciltte yer almıştır.
Köy kurulduğu günden bu tarafa yetiştirdiği insanlar tamamı vatanına milletine sevdalık derecesinde bağlı anane ve kültürlerini yaşatmaya çalışan insanlardır.
___ GÜRPINAR ___
Özlemim sanadır, hayalim düşüm
Burnumda tütüyor, madımak aşın
Olsa da bir dürüm, yapsam lavaşın
Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Davar gelir, koyunları sağarlar
Kuzuları, ayrı dama koyarlar
En vururlar, ayrı renge boyarlar
Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Baharla birlikte, yağan yağmurda
Ayakkabım çıkar idi, çamurda
Mantar da toplardım, çayırda kırda
Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Sabah kahvaltıda, bal kuymak yersin
Çayır biter, ekinlere girersin
Başakları yakıp, firik edersin
Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Aşık çok oynadım, harman yerinde
Kozalar doluydu, iki cebimde
Ağustos da, kar yerdim deresinde
Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Yaz gelince, koyunları kırkarlar
Yünlerini, derelerde yıkarlar
Tokacını, sele verir sakarlar
Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Bahçelerde çoktu, erik ağacı
Olmadan yedin mi, başlardı sancı
Kenger sakızının, ilk tadı acı
Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Kavak ağacından, düdük yapardım
Top peşinde, akşamaça koşardım
Çelik çomak, çalma topu oynardım
Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Kapının önünde, dibek taşına
Tokmak vurmak için, sıra başına
Yarma yapılırdı, ayran aşına
Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Su değirmeninde, un öğütmeyi
Dedem gilin, yün kilimden tepmeyi
Loğ taşını, dam üstünde çekmeyi
Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Hasret kaldım baharına yazına
Sulak, Sincan, Gölyeri’ne, düzüne
İmkan olsa dönmez miyim özüne
Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Kayaturan kara, kışı da olsa
Samanı tezeği, var ise bolsa
Günlerce de yollar, kapalı kalsa
Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
(22.02.2009 Saat: 10.33)
Aşık: hayvanın ayağındaki oynak kemik
Firik: yeşil başakları kavrulması
Koza: Ceviz gibi içi boş
Tepme: Büyük yün çuval
Loğ Taşı: Silindir biçiminde taş
Kenger: Sakız türü
Sulak,Sincan, Göl yeri: Yer, mevki
Şair bir şiirinde de köyünün şuan ki halini şöyle anlatır.
___ SEN MİSİN BENİM KÖYÜM ___
Çocukluğum geçtiği, yerler gözüm önünde
Dolaştım baştan başa, şaşırttı beni köyüm
Yıkılmış viran olmuş, evim saray gönlümde
Yollarında koştuğum, sen misin benim köyüm...
Irmak gibi akardı, köyümüzdeki dere
Otuz sene önceki, bıraktığım köy nere
Nerde bağlar bahçeler, dökülürlerdi yere
Ağaç bile kalmamış, sen misin benim köyüm...
Karamık da yok olmuş, nerde alıç ağacı
Üç beş kişi kalmışlar, hepsinin beyaz saçı
İşsizlik büyük bela, durduramamış göçü
Boşalmış viran olmuş, sen misin benim köyüm...
Dili olsa sorardı, işte budur suçunuz
Zengin olan buralı, ne yaptınız kaçınız
Giden geri gelmedi, kalana da göçünüz
Diyerek boşaltılan, sen misin benim köyüm.
İki okul yetmezdi, olsa lisesi derdik
Ezan okunduğunda, camisine giderdik
Namazı ede edip, orda sohbet ederdik
Üç beş kişi ya var-yok, sen misin benim köyüm.
Geçmişe sünger çektin, önce adın değişti
Kangal’a bağlı iken, Ulaş’a çabuk geçti
Demiryolu yok amma, köyü ortadan biçti
Tüneli var rayı yok, sen misin benim köyüm.
Sanki gidene inat, bahar gelmiş yeşermiş
Hani nerde ağalar, hani kimler beyimiş
Gürpınar dedikleri, yüz hanelik köyümüş
Şimdi otuza düşen, sen misin benim köyüm.
Kayaturan; kurbanım, toprağına taşına
Rastlamadım dünyada, şu Sivas’ın eşine
Gelsin bir hafta köye, gitsin sonra işine
Düşlerimi süsleyen, sen misin benim köyüm.
(22.05.2009 Saat: 10.55)
http://www.antoloji.com/islem/gateway/sair/default.asp? sair=59185
Not: Buralara yazılan yazıları günümüz koşullarında her yerden bir tuşla herkesin görüp okuya bildiği yerler bu nedenle doğru olmayan kulaktan dolma yalan yanlış bilgilerle buraya yazı LÜTFEN asmayalım.
Saygılarımla.
Şevki KAYATURAN
Şair
Gürpınar Köyü çocukluğumun geçtiği yer, baba yurdu demek.
SiVAS-ULAŞ- GÜRPINAR KÖYÜ
TARİHİ:
1.Dünya Savası sırasında Osmanlı ordusu KAFKASYA Cephesinde savaşırken, Ermeniler Doğu Anadolu da savunmasız halka saldırdılar. Katliamlara karıştılar çoluk çocuk kadın genç yaşlı ayrımı yapmadan akla gelmeyecek işkencelere maruz kaldılar bir çok vatandaşımız katledildi. Bunların liderleri 24 NİSAN 1915’de İstanbul’da tutuklandı. Mayıs 1915 de devlet Sevk ve İsyan kanunu “Tehcir” kanununu çıkararak Ermenilerden boşaltılan bir çok yer gibi bu köye de; Kars,Ağrı,Erzurum, Malatya ve Kahraman Maraş tarafından yerlerinden ve yurtlarından edilen ermeni mezalimini yaşamış vatandaşları yerleştirildi.Bu nedenle çevre de buraya macir köyü de denirdi.
Sivas İli Ulaş İlçesine bağlı olan Gürpınar Köyü bilinen ilk ismi Mağara olup, köy eskiden Kangal İlçesine bağlıyken Ulaş’ın ilçe statüsüne kavuşmasıyla bir çok çevre köyle birlikte Ulaş’a bağlanmıştır. Köyde bulunan ve tarihi bir değeri olan maalesef bugün bakımsız kendi haline terk edilen tüm bir kayadan oyma geniş bir mağara vardır, ismini de ondan almaktadır. 1964 yılında köyün adı İnkonak olarak değiştirilmişse de köy halkı ve çevre tarafından pek benimsenmemiş resmi işler haricinde eski ismiyle anılmıştır.
1974’de köydeki bir çok ev köyün ortasından tren geçecek diye istimlak edilerek köyün ortasına köprüler inşa edildi etrafı dağlarla çevrili olan köyün ortasına da bir dağ D.D.Y. bir dağ oturtturdu ve 5 367 metre uzunluğunda ki Türkiye’nin en büyük dünyanın da bilinen ikinci uzun demir yolu adı Deliktaş Tüneli olan girişi bu köyün arazileri içerisinde başlamakta.Sivas-Kangal- Malatya yolunu kısaltacak, ulaşımı hızlandıracak olan bu yol ne yazık ki bu köyün Gürpınar’ın değil de tünelin altından geçtiği Deliktaş Köyünün adını almaktadır tünel biteli yıllar olmasına nazaran yıl 2010 daha trenin geçtiği görülmedi.
1989’da Halis Tecer’in muhtarlığı döneminde suyu ve çeşmelerinin de bol olduğundan (çevre köylere nazaran) adının “GÜRPINAR “ olarak değiştirilmesi uygun görülmüştür.
Köyün son iki dönemdir köy muhtarlığını Celal SEZER yapmaktadır.
Köyde KÖYDES projesi kapsamında kanalizasyon ve içme suyu sorunu yoktur.
Köy 100 haneden otuza düşmüş olup köyde kışın gençlerden az sayıda kişiye rastlarsınız geneli yaşlı erkeklerden, kadın ve çocuklardan ibarettir.
En son yapılan 2007 nüfus sayımında köyün nüfusu 357 olarak tespit edilmiştir.
ULAŞIM:
Köy Sivas- Malatya yoluna 1,5 km içeride Ulaş İlçesine 18 km Sivas’a 55 km. mesafede olup ulaşım her zaman mümkün olup bölgede karasal iklim hakimdir.
EKONOMİ:
Köy halkı geçimini tarım ve hayvancılıkla yapmakta olup gençleri işsizlik nedeniyle yıllarca gurbette çöplerde hurdacılık yaparak geçimini sağlamış şuanda bu mesleği profesyonel olarak hem hijyenik hem de teknolojik olarak “Geri dönüşüm atık toplama merkezi” adı altında yapanlar mevcuttur.
EĞİTİM:
Okuma oranı 1990’dan sonra hızla armış olup yurdun çeşitli yerlerinde değişik mesleklerde görev alanlar olmakla birlikte istenilen düzeye erişememiştir.
Bu gün başka illerde kurulan bir çok Sivas Kültür ve Yardımlaşma Derneklerinden birisi olan İzmir Sivaslılar Kültür ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Sayın Hamdi YILDIZ’da bu köyde İlkokulu okumuş, eğitimci ve idareci bir kişidir.
Şair Şevki KAYATURAN İzmir Sivaslılar Derneği Başkanı Sayın Hamdi YILDIZ’ı anlatırken de;
Yiğidin harman yerinden
Ulaş, Mağara köyünden
Gelir, Yıldız’lar soyundan
Özü sözü, birdir gardaş.
O toprağa aşık yürek
Fazla söze dost ne gerek
Dernekler de orta direk
Çöker ise, yandık gardaş.
Kayaturan, Gürpınar’ı
Kışın çok kürüdü karı
Şu gurbetin ahu zarı
Öldürecek, beni gardaş.
Not: Şaire ait şiirleri Internet’e ismini “Şevki KAYATURAN” yazarak bulabilir bu şiirin tamamını aşağıdaki linkten de okuyabilirsiniz.
http://www.antoloji.com/islem/gateway/sair/default.asp? sair=59185
AŞIK VE ŞAİRLERİ:
Bunlar köyün kültür elçileri; köyün bilinen 2 aşık 1’de şairi vardır en eski aşığı merhum Mevlüt SAVCI’dır söylediği birkaç türkü bugün yaşı kırk beşin üzerinde olanlar tarafından bilinir. Azrail’e yazdığı Bacanak ve Kumlu Mahalle gibi türküleri halen söylenir.
Aşıklardan bir diğeri Harun ARAT olup, oda bu köyde ilkokulu okumuş, halen Ankara’da bir kamu kuruluşunda çalışıp orada ikamet etmekte kendisinin çıkarmış olduğu “İçimdeki Ses” isimli birde kitabı vardır.
Aşık köyünü anlatırken bir şiirinde;
Geleceksen Gürpınar’ın zamanı
Yaylalar yeşerdi sular çağlıyor
Geleceksen Gürpınar’ın zamanı
Senin hasretinden yollar ağlıyor
Geleceksen Gürpınar’ın zamanı
Hele bir gelki gör Kumluk suyunu
Değiştirmiş kız karbasan huyunu
Garışmış guzusu hem de koyunu
Geleceksen Gürpınar’ın zamanı
Kar çiçeği İğdeli’yi bürümüş
Hep boşu boşuna ömrüm çürümüş
Çarpılık’tan kar suları yürümüş
Geleceksen Gürpınar’ın zamanı
Hiç eksik olur mu Sulağ’ın yeli
Ne kadar tatlıdır nevruzu gülü
Sanki dile gelmiş sazımın teli
Geleceksen Gürpınar’ın zamanı
Âşık Harun gezmeyinen doymadım
Gelip başın bu dizime koymadın
Demiroluk suyn içtim doymadım
Geleceksen Gürpınar’ın zamanı
Deyerek köyüne özlemini dile getirmiştir..
Şair Şevki KAYATURAN’ ise İlkokulu bu köyde okumuş Orta okulu Sivas, Liseyi Sakarya’da bitirmiş Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi Mezunu halen İzmir Beydağ İlçesinde bir kamu kuruluşunda idareci olarak görev yapmaktadır.Bir çok kültürel derneklerinde üyesi olan aynı zamanda Sivas Yazarlar ve Şairler Derneği SİYŞAD’a da üye olan şairin “Hayat Pınarımdan Damlalar” isimli kitabı Bilge Karınca Yayınlarından çıkmış olup bir kitabı mevcut olup, şairin 700’ü aşkın şiirinden bir kaçı ülke genelinde yapılan yarışmalarda dereceye girmiş, yazılı ve görsel basında yer almıştır.
Şair bir dörtlüğünde;
Sinop’tan Mersin’e güzergah kuran
Edirne’den Ardahan’a uzanan
Yetmez! Misakı Milli’nin içinde olan
Tam ortada, tam ortada Sivas’tır.
Meşhurdur köpeği, sürüsü, yozu
Ancak iki aydır, sıcağı yazı
Yakan güneş değil, rüzgardır bizi
Fırtınayla, savrulan yer Sivas’tır.
KAYATURAN toprağında taşında
Sivas, Ulaş, Gürpınar’ın başında
Gündüz hayalimde gece düşümde
Görmek için özlenen yer Sivas’tır.
Not:Şiirin tamamını bu linkte bulabilirsiniz.
http://www.antoloji.com/islem/gateway/sair/default.asp? sair=59185
Sivas Valiliğinin katkılarıyla Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Hocalarından Sayın Doğan Kaya’nın hazırlamış olduğu beş ciltlik “Sivas Aşıklar ve Şairler Antolojisi” üçüncü ciltte yer almıştır.
Köy kurulduğu günden bu tarafa yetiştirdiği insanlar tamamı vatanına milletine sevdalık derecesinde bağlı anane ve kültürlerini yaşatmaya çalışan insanlardır.
___ GÜRPINAR ___
Özlemim sanadır, hayalim düşüm
Burnumda tütüyor, madımak aşın
Olsa da bir dürüm, yapsam lavaşın
Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Davar gelir, koyunları sağarlar
Kuzuları, ayrı dama koyarlar
En vururlar, ayrı renge boyarlar
Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Baharla birlikte, yağan yağmurda
Ayakkabım çıkar idi, çamurda
Mantar da toplardım, çayırda kırda
Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Sabah kahvaltıda, bal kuymak yersin
Çayır biter, ekinlere girersin
Başakları yakıp, firik edersin
Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Aşık çok oynadım, harman yerinde
Kozalar doluydu, iki cebimde
Ağustos da, kar yerdim deresinde
Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Yaz gelince, koyunları kırkarlar
Yünlerini, derelerde yıkarlar
Tokacını, sele verir sakarlar
Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Bahçelerde çoktu, erik ağacı
Olmadan yedin mi, başlardı sancı
Kenger sakızının, ilk tadı acı
Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Kavak ağacından, düdük yapardım
Top peşinde, akşamaça koşardım
Çelik çomak, çalma topu oynardım
Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Kapının önünde, dibek taşına
Tokmak vurmak için, sıra başına
Yarma yapılırdı, ayran aşına
Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Su değirmeninde, un öğütmeyi
Dedem gilin, yün kilimden tepmeyi
Loğ taşını, dam üstünde çekmeyi
Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Hasret kaldım baharına yazına
Sulak, Sincan, Gölyeri’ne, düzüne
İmkan olsa dönmez miyim özüne
Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Kayaturan kara, kışı da olsa
Samanı tezeği, var ise bolsa
Günlerce de yollar, kapalı kalsa
Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
(22.02.2009 Saat: 10.33)
Aşık: hayvanın ayağındaki oynak kemik
Firik: yeşil başakları kavrulması
Koza: Ceviz gibi içi boş
Tepme: Büyük yün çuval
Loğ Taşı: Silindir biçiminde taş
Kenger: Sakız türü
Sulak,Sincan, Göl yeri: Yer, mevki
Şair bir şiirinde de köyünün şuan ki halini şöyle anlatır.
___ SEN MİSİN BENİM KÖYÜM ___
Çocukluğum geçtiği, yerler gözüm önünde
Dolaştım baştan başa, şaşırttı beni köyüm
Yıkılmış viran olmuş, evim saray gönlümde
Yollarında koştuğum, sen misin benim köyüm...
Irmak gibi akardı, köyümüzdeki dere
Otuz sene önceki, bıraktığım köy nere
Nerde bağlar bahçeler, dökülürlerdi yere
Ağaç bile kalmamış, sen misin benim köyüm...
Karamık da yok olmuş, nerde alıç ağacı
Üç beş kişi kalmışlar, hepsinin beyaz saçı
İşsizlik büyük bela, durduramamış göçü
Boşalmış viran olmuş, sen misin benim köyüm...
Dili olsa sorardı, işte budur suçunuz
Zengin olan buralı, ne yaptınız kaçınız
Giden geri gelmedi, kalana da göçünüz
Diyerek boşaltılan, sen misin benim köyüm.
İki okul yetmezdi, olsa lisesi derdik
Ezan okunduğunda, camisine giderdik
Namazı ede edip, orda sohbet ederdik
Üç beş kişi ya var-yok, sen misin benim köyüm.
Geçmişe sünger çektin, önce adın değişti
Kangal’a bağlı iken, Ulaş’a çabuk geçti
Demiryolu yok amma, köyü ortadan biçti
Tüneli var rayı yok, sen misin benim köyüm.
Sanki gidene inat, bahar gelmiş yeşermiş
Hani nerde ağalar, hani kimler beyimiş
Gürpınar dedikleri, yüz hanelik köyümüş
Şimdi otuza düşen, sen misin benim köyüm.
Kayaturan; kurbanım, toprağına taşına
Rastlamadım dünyada, şu Sivas’ın eşine
Gelsin bir hafta köye, gitsin sonra işine
Düşlerimi süsleyen, sen misin benim köyüm.
(22.05.2009 Saat: 10.55)
http://www.antoloji.com/islem/gateway/sair/default.asp? sair=59185
Not: Buralara yazılan yazıları günümüz koşullarında her yerden bir tuşla herkesin görüp okuya bildiği yerler bu nedenle doğru olmayan kulaktan dolma yalan yanlış bilgilerle buraya yazı LÜTFEN asmayalım.
Saygılarımla.
Şevki KAYATURAN
Şair
Gürpınar Köyü çocukluğumun geçtiği yer, baba yurdu demek.
SiVAS-ULAŞ- GÜRPINAR KÖYÜ
TARİHİ:
1.Dünya Savası sırasında Osmanlı ordusu KAFKASYA Cephesinde savaşırken, Ermeniler Doğu Anadolu da savunmasız halka saldırdılar. Katliamlara karıştılar çoluk çocuk kadın genç yaşlı ayrımı yapmadan akla gelmeyecek işkencelere maruz kaldılar bir çok vatandaşımız katledildi. Bunların liderleri 24 NİSAN 1915’de İstanbul’da tutuklandı. Mayıs 1915 de devlet Sevk ve İsyan kanunu “Tehcir” kanununu çıkararak Ermenilerden boşaltılan bir çok yer gibi bu köye de; Kars,Ağrı,Erzurum, Malatya ve Kahraman Maraş tarafından yerlerinden ve yurtlarından edilen ermeni mezalimini yaşamış vatandaşları yerleştirildi.Bu nedenle çevre de buraya macir köyü de denirdi.
Sivas İli Ulaş İlçesine bağlı olan Gürpınar Köyü bilinen ilk ismi Mağara olup, köy eskiden Kangal İlçesine bağlıyken Ulaş’ın ilçe statüsüne kavuşmasıyla bir çok çevre köyle birlikte Ulaş’a bağlanmıştır. Köyde bulunan ve tarihi bir değeri olan maalesef bugün bakımsız kendi haline terk edilen tüm bir kayadan oyma geniş bir mağara vardır, ismini de ondan almaktadır. 1964 yılında köyün adı İnkonak olarak değiştirilmişse de köy halkı ve çevre tarafından pek benimsenmemiş resmi işler haricinde eski ismiyle anılmıştır.
1974’de köydeki bir çok ev köyün ortasından tren geçecek diye istimlak edilerek köyün ortasına köprüler inşa edildi etrafı dağlarla çevrili olan köyün ortasına da bir dağ D.D.Y. bir dağ oturtturdu ve 5 367 metre uzunluğunda ki Türkiye’nin en büyük dünyanın da bilinen ikinci uzun demir yolu adı Deliktaş Tüneli olan girişi bu köyün arazileri içerisinde başlamakta.Sivas-Kangal- Malatya yolunu kısaltacak, ulaşımı hızlandıracak olan bu yol ne yazık ki bu köyün Gürpınar’ın değil de tünelin altından geçtiği Deliktaş Köyünün adını almaktadır tünel biteli yıllar olmasına nazaran yıl 2010 daha trenin geçtiği görülmedi.
1989’da Halis Tecer’in muhtarlığı döneminde suyu ve çeşmelerinin de bol olduğundan (çevre köylere nazaran) adının “GÜRPINAR “ olarak değiştirilmesi uygun görülmüştür.
Köyün son iki dönemdir köy muhtarlığını Celal SEZER yapmaktadır.
Köyde KÖYDES projesi kapsamında kanalizasyon ve içme suyu sorunu yoktur.
Köy 100 haneden otuza düşmüş olup köyde kışın gençlerden az sayıda kişiye rastlarsınız geneli yaşlı erkeklerden, kadın ve çocuklardan ibarettir.
En son yapılan 2007 nüfus sayımında köyün nüfusu 357 olarak tespit edilmiştir.
ULAŞIM:
Köy Sivas- Malatya yoluna 1,5 km içeride Ulaş İlçesine 18 km Sivas’a 55 km. mesafede olup ulaşım her zaman mümkün olup bölgede karasal iklim hakimdir.
EKONOMİ:
Köy halkı geçimini tarım ve hayvancılıkla yapmakta olup gençleri işsizlik nedeniyle yıllarca gurbette çöplerde hurdacılık yaparak geçimini sağlamış şuanda bu mesleği profesyonel olarak hem hijyenik hem de teknolojik olarak “Geri dönüşüm atık toplama merkezi” adı altında yapanlar mevcuttur.
EĞİTİM:
Okuma oranı 1990’dan sonra hızla armış olup yurdun çeşitli yerlerinde değişik mesleklerde görev alanlar olmakla birlikte istenilen düzeye erişememiştir.
Bu gün başka illerde kurulan bir çok Sivas Kültür ve Yardımlaşma Derneklerinden birisi olan İzmir Sivaslılar Kültür ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Sayın Hamdi YILDIZ’da bu köyde İlkokulu okumuş, eğitimci ve idareci bir kişidir.
Şair Şevki KAYATURAN İzmir Sivaslılar Derneği Başkanı Sayın Hamdi YILDIZ’ı anlatırken de;
Yiğidin harman yerinden
Ulaş, Mağara köyünden
Gelir, Yıldız’lar soyundan
Özü sözü, birdir gardaş.
O toprağa aşık yürek
Fazla söze dost ne gerek
Dernekler de orta direk
Çöker ise, yandık gardaş.
Kayaturan, Gürpınar’ı
Kışın çok kürüdü karı
Şu gurbetin ahu zarı
Öldürecek, beni gardaş.
Not: Şaire ait şiirleri Internet’e ismini “Şevki KAYATURAN” yazarak bulabilir bu şiirin tamamını aşağıdaki linkten de okuyabilirsiniz.
http://www.antoloji.com/islem/gateway/sair/default.asp? sair=59185
AŞIK VE ŞAİRLERİ:
Bunlar köyün kültür elçileri; köyün bilinen 2 aşık 1’de şairi vardır en eski aşığı merhum Mevlüt SAVCI’dır söylediği birkaç türkü bugün yaşı kırk beşin üzerinde olanlar tarafından bilinir. Azrail’e yazdığı Bacanak ve Kumlu Mahalle gibi türküleri halen söylenir.
Aşıklardan bir diğeri Harun ARAT olup, oda bu köyde ilkokulu okumuş, halen Ankara’da bir kamu kuruluşunda çalışıp orada ikamet etmekte kendisinin çıkarmış olduğu “İçimdeki Ses” isimli birde kitabı vardır.
Aşık köyünü anlatırken bir şiirinde;
Geleceksen Gürpınar’ın zamanı
Yaylalar yeşerdi sular çağlıyor
Geleceksen Gürpınar’ın zamanı
Senin hasretinden yollar ağlıyor
Geleceksen Gürpınar’ın zamanı
Hele bir gelki gör Kumluk suyunu
Değiştirmiş kız karbasan huyunu
Garışmış guzusu hem de koyunu
Geleceksen Gürpınar’ın zamanı
Kar çiçeği İğdeli’yi bürümüş
Hep boşu boşuna ömrüm çürümüş
Çarpılık’tan kar suları yürümüş
Geleceksen Gürpınar’ın zamanı
Hiç eksik olur mu Sulağ’ın yeli
Ne kadar tatlıdır nevruzu gülü
Sanki dile gelmiş sazımın teli
Geleceksen Gürpınar’ın zamanı
Âşık Harun gezmeyinen doymadım
Gelip başın bu dizime koymadın
Demiroluk suyn içtim doymadım
Geleceksen Gürpınar’ın zamanı
Deyerek köyüne özlemini dile getirmiştir..
Şair Şevki KAYATURAN’ ise İlkokulu bu köyde okumuş Orta okulu Sivas, Liseyi Sakarya’da bitirmiş Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi Mezunu halen İzmir Beydağ İlçesinde bir kamu kuruluşunda idareci olarak görev yapmaktadır.Bir çok kültürel derneklerinde üyesi olan aynı zamanda Sivas Yazarlar ve Şairler Derneği SİYŞAD’a da üye olan şairin “Hayat Pınarımdan Damlalar” isimli kitabı Bilge Karınca Yayınlarından çıkmış olup bir kitabı mevcut olup, şairin 700’ü aşkın şiirinden bir kaçı ülke genelinde yapılan yarışmalarda dereceye girmiş, yazılı ve görsel basında yer almıştır.
Şair bir dörtlüğünde;
Sinop’tan Mersin’e güzergah kuran
Edirne’den Ardahan’a uzanan
Yetmez! Misakı Milli’nin içinde olan
Tam ortada, tam ortada Sivas’tır.
Meşhurdur köpeği, sürüsü, yozu
Ancak iki aydır, sıcağı yazı
Yakan güneş değil, rüzgardır bizi
Fırtınayla, savrulan yer Sivas’tır.
KAYATURAN toprağında taşında
Sivas, Ulaş, Gürpınar’ın başında
Gündüz hayalimde gece düşümde
Görmek için özlenen yer Sivas’tır.
Not:Şiirin tamamını bu linkte bulabilirsiniz.
http://www.antoloji.com/islem/gateway/sair/default.asp? sair=59185
Sivas Valiliğinin katkılarıyla Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Hocalarından Sayın Doğan Kaya’nın hazırlamış olduğu beş ciltlik “Sivas Aşıklar ve Şairler Antolojisi” üçüncü ciltte yer almıştır.
Köy kurulduğu günden bu tarafa yetiştirdiği insanlar tamamı vatanına milletine sevdalık derecesinde bağlı anane ve kültürlerini yaşatmaya çalışan insanlardır.
___ GÜRPINAR ___
Özlemim sanadır, hayalim düşüm
Burnumda tütüyor, madımak aşın
Olsa da bir dürüm, yapsam lavaşın
Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Davar gelir, koyunları sağarlar
Kuzuları, ayrı dama koyarlar
En vururlar, ayrı renge boyarlar
Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Baharla birlikte, yağan yağmurda
Ayakkabım çıkar idi, çamurda
Mantar da toplardım, çayırda kırda
Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Sabah kahvaltıda, bal kuymak yersin
Çayır biter, ekinlere girersin
Başakları yakıp, firik edersin
Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Aşık çok oynadım, harman yerinde
Kozalar doluydu, iki cebimde
Ağustos da, kar yerdim deresinde
Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Yaz gelince, koyunları kırkarlar
Yünlerini, derelerde yıkarlar
Tokacını, sele verir sakarlar
Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Bahçelerde çoktu, erik ağacı
Olmadan yedin mi, başlardı sancı
Kenger sakızının, ilk tadı acı
Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Kavak ağacından, düdük yapardım
Top peşinde, akşamaça koşardım
Çelik çomak, çalma topu oynardım
Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Kapının önünde, dibek taşına
Tokmak vurmak için, sıra başına
Yarma yapılırdı, ayran aşına
Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Su değirmeninde, un öğütmeyi
Dedem gilin, yün kilimden tepmeyi
Loğ taşını, dam üstünde çekmeyi
Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Hasret kaldım baharına yazına
Sulak, Sincan, Gölyeri’ne, düzüne
İmkan olsa dönmez miyim özüne
Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
Kayaturan kara, kışı da olsa
Samanı tezeği, var ise bolsa
Günlerce de yollar, kapalı kalsa
Hasretim ben sana, hasret Gürpınar.
(22.02.2009 Saat: 10.33)
Aşık: hayvanın ayağındaki oynak kemik
Firik: yeşil başakları kavrulması
Koza: Ceviz gibi içi boş
Tepme: Büyük yün çuval
Loğ Taşı: Silindir biçiminde taş
Kenger: Sakız türü
Sulak,Sincan, Göl yeri: Yer, mevki
Şair bir şiirinde de köyünün şuan ki halini şöyle anlatır.
___ SEN MİSİN BENİM KÖYÜM ___
Çocukluğum geçtiği, yerler gözüm önünde
Dolaştım baştan başa, şaşırttı beni köyüm
Yıkılmış viran olmuş, evim saray gönlümde
Yollarında koştuğum, sen misin benim köyüm...
Irmak gibi akardı, köyümüzdeki dere
Otuz sene önceki, bıraktığım köy nere
Nerde bağlar bahçeler, dökülürlerdi yere
Ağaç bile kalmamış, sen misin benim köyüm...
Karamık da yok olmuş, nerde alıç ağacı
Üç beş kişi kalmışlar, hepsinin beyaz saçı
İşsizlik büyük bela, durduramamış göçü
Boşalmış viran olmuş, sen misin benim köyüm...
Dili olsa sorardı, işte budur suçunuz
Zengin olan buralı, ne yaptınız kaçınız
Giden geri gelmedi, kalana da göçünüz
Diyerek boşaltılan, sen misin benim köyüm.
İki okul yetmezdi, olsa lisesi derdik
Ezan okunduğunda, camisine giderdik
Namazı ede edip, orda sohbet ederdik
Üç beş kişi ya var-yok, sen misin benim köyüm.
Geçmişe sünger çektin, önce adın değişti
Kangal’a bağlı iken, Ulaş’a çabuk geçti
Demiryolu yok amma, köyü ortadan biçti
Tüneli var rayı yok, sen misin benim köyüm.
Sanki gidene inat, bahar gelmiş yeşermiş
Hani nerde ağalar, hani kimler beyimiş
Gürpınar dedikleri, yüz hanelik köyümüş
Şimdi otuza düşen, sen misin benim köyüm.
Kayaturan; kurbanım, toprağına taşına
Rastlamadım dünyada, şu Sivas’ın eşine
Gelsin bir hafta köye, gitsin sonra işine
Düşlerimi süsleyen, sen misin benim köyüm.
(22.05.2009 Saat: 10.55)
http://www.antoloji.com/islem/gateway/sair/default.asp? sair=59185
Not: Buralara yazılan yazıları günümüz koşullarında her yerden bir tuşla herkesin görüp okuya bildiği yerler bu nedenle doğru olmayan kulaktan dolma yalan yanlış bilgilerle buraya yazı LÜTFEN asmayalım.
Saygılarımla.
Şevki KAYATURAN
Şair