sinemada şapır şupur haşır huşur efektleriyle patlamış yiyenler yanındakiyle bi çayı eksik muhabbeti kuranlar film başladıktan yarım saat sonra teşrif edip bağıra bağıra bide koltuk arayanlar BİRLEŞİN VE SİZİN İÇİN ÖZEL SİNEMALAR AÇILMASINI SAĞLAYIN.DEVLET BUNU KARŞILAMAK ZORUNDA HAKKINIZI SAVUNUN KARDEŞLERRR...BEN SİZİN ARKANIZDAYIMMM...
'Şu sonuca vardım ki, kamera bir kayıt aygıtı değildir. Gözün görmediğini ortaya çıkaran bir mikroskoptur. Hem kamera insanın içine, dış görünümün altına da girer ve orada olup bitenleri, duygularla düşünceleri izler. Bunu hiç unutmayacaktım.' (Bir Yaşam, 212)
'Oyuncu ağlarsa seyirci ağlamaz. Seyircinin kendi kendine 'Kızcağız şu anda neler hissediyor ki? Ağlıyor mu acaba? ' diye sorması çok daha iyidir. Bu yönden de azı karar çoğu zarar diyebiliriz.' (Bir Yaşam, 295)
'Bana 'sahne ile perde oyunculuğu arasında ayrım yok mu? ' diye soran öğrenciler olmuştur. İlk filmimi yönetmezden önce, ben iki oyuncunun her iki dalda da iyi oyuncu olduğuna inanıyordum. İstisnalar vardı elbette: Jean Arthur perdede olağanüstü bir oyuncuydu ama sahnede hiç başarılı olmamıştı, olamazdı, olmayacaktı da.... Group’tan bazı dostlarımın da beyaz perdede aşırı kaçtıklarını görmüştüm. Sahne oyuncusu her gece aynı temsili sürdürmek durumundadır. Bu nedenle de bir teknik geliştirmesi gereklidir. Hem çarpıcı hem inanılır olmak, sesini iyi kullanmak, sözleri kıvrak konuşmak zorundadır. Biraz zeki olması işe yarar.
walla niye ben böyleyim, ama sinema salonunda saatlerce beklemekten nefret ediyorum..hatta bekleyemiyorum bile...:(( ama bu zamana kadar sonuna kadar izleyebildiğim sadece bi kaç film var, aslan kral, face of face ve matrix gibi...
fransızlar küçük bütçelerle büyük hikayeler, amerikalılar büyük bütçelerle küçük hikayeler anlatırlar'
kitaplardan sonraki en büyük aşkım....
Sinema Beyaz Perdede oynatılan Film..
yasamın yansıması..sihirli bir sey ya bu...
sinemada şapır şupur haşır huşur efektleriyle patlamış yiyenler
yanındakiyle bi çayı eksik muhabbeti kuranlar
film başladıktan yarım saat sonra teşrif edip bağıra bağıra bide koltuk arayanlar
BİRLEŞİN VE SİZİN İÇİN ÖZEL SİNEMALAR AÇILMASINI SAĞLAYIN.DEVLET BUNU KARŞILAMAK ZORUNDA HAKKINIZI SAVUNUN KARDEŞLERRR...BEN SİZİN ARKANIZDAYIMMM...
ELIA KAZAN DİYOR Kİ...
'Şu sonuca vardım ki, kamera bir kayıt aygıtı değildir. Gözün görmediğini ortaya çıkaran bir mikroskoptur. Hem kamera insanın içine, dış görünümün altına da girer ve orada olup bitenleri, duygularla düşünceleri izler. Bunu hiç unutmayacaktım.' (Bir Yaşam, 212)
'Oyuncu ağlarsa seyirci ağlamaz. Seyircinin kendi kendine 'Kızcağız şu anda neler hissediyor ki? Ağlıyor mu acaba? ' diye sorması çok daha iyidir. Bu yönden de azı karar çoğu zarar diyebiliriz.' (Bir Yaşam, 295)
'Bana 'sahne ile perde oyunculuğu arasında ayrım yok mu? ' diye soran öğrenciler olmuştur. İlk filmimi yönetmezden önce, ben iki oyuncunun her iki dalda da iyi oyuncu olduğuna inanıyordum. İstisnalar vardı elbette: Jean Arthur perdede olağanüstü bir oyuncuydu ama sahnede hiç başarılı olmamıştı, olamazdı, olmayacaktı da.... Group’tan bazı dostlarımın da beyaz perdede aşırı kaçtıklarını görmüştüm. Sahne oyuncusu her gece aynı temsili sürdürmek durumundadır. Bu nedenle de bir teknik geliştirmesi gereklidir. Hem çarpıcı hem inanılır olmak, sesini iyi kullanmak, sözleri kıvrak konuşmak zorundadır. Biraz zeki olması işe yarar.
walla niye ben böyleyim, ama sinema salonunda saatlerce beklemekten nefret ediyorum..hatta bekleyemiyorum bile...:((
ama bu zamana kadar sonuna kadar izleyebildiğim sadece bi kaç film var, aslan kral, face of face ve matrix gibi...
son zamanlarda aramın açıldığı sevgilim
www.sinema.com ya da www.imdb.com da da yazacağım ama nedir bölümünden ve gruplardan pek zaman kalmıyor.
Bir bilet parasina, birkac saatligine, hayat, dus, bir baska kimlik satinalma.