Jîn li ba dibe mîna pelek di çêm de diçe Rojeke perperikê de bi min ve dide Wexta deriyên tarî vedibin Ew di peyvê de Teşeyên rêwiyên xwêhdana mêjiyê min didile Helbest tê bergerana min î herî mezin
Ölüm rezil rezil gülümsüyor. Odasında biri elektiriği kapatmış, neden bu kadar yalnız ve çaresiz olduğunu düşünüyor. Birazdan gözyaşları süzülecek dudağına. Birini sigarası bitti orda bu saatte sigara alabileceği bir yer yok. Biri anlamını bilmediği bir dua ediyor ama huzurlu. Biri mehtabı seyrediyor. Biri sarhoş ve sokkakta yönünü bilmeden yürüyor. Biri kızkardeşiyle sevişiyor. Biri telefonunu düşürüp kırdı, yenisini alacak mangır da yok. İki çocuk gözgöze geldi ve gülümsedi. Bir kedi karanlıkta çöplerin içinde hareketlenen fareden korktu. ....
Zıkkımlanma zamanı. Aslında ben tanrıyı o kadar da büyük düşünmem bazen. ye, iç,.ıç... her gün aynı saçmalıklar... bıktım aynı şeyleir yapmaktan... hayatın çoğu şey, ya onu seversin ya da sevmezsin. Bu iki durum için herkes de aynı hisler vuku bulur....
Hayatta artık merak edilecek bişey göremiyorum. şimdi! nereye gidersen git 'su' gene sudur. Şekli değişir sadece. Onu hissettiğime göre başka şekillerde görmem bana ne verecek ki?
Digire xwe û dibe Yê pê dibim Ku ve biçim Biçim kê Zinginî dikevin stasyonên dilê min Xwebare mirar diçim bin çengê xwe Qasî tevliheviya rêçên keştiyan Ji lingan darve dibim Dîroka pitika min kal digirî Axx Frîda Bê em hev ber bavên
Birileride beni çıldırtmak için uğraşıyor. Gecenin bu saati ve üst komşularımız balkonlarındaki radyoyoyu son ses açmışlar tüm mahalleye yayın yapıyorlar.... Bravo yani bravooooooooo....
Biri bıçak yedi. Birini yolunu kaybetti. Biri çiftleşen köpekleri seyrediyor. Biri hayatının insanına 'merhaba' dedi. Biri salak salak bunları yazıyor. Biri 'artık yeter' dedi. Biri ishal, son suratla tuvalet arıyor. Biri webcam da soyunuyor. Biri ilk kez 'anne' dedi. ...
Bir yıldız kayıyor gökyüzünden. Bir kız babasına hakaret ediyor. Sanalda bir erkek bir kıza sırılsıklam aşık ama kız dalgasını geçiyor. Bir ayyaş bir kızı taciz ediyor. Biri dinsizliğe yöneliyor. Biri çok korktuğu bir yerden geçiyor. Biri kendinden dehşet bir şekilde kendinden tiksiniyor. ....
Bir cani doğuyor. Bir yılan aynı türden bir yılanı yiyiyor. Çok içten bir şiir yazılıyor. Birileri, birilerinin hayatının yokedilmesini tartışıyor. Bir kedi bir masanın yanında, yemek yiyenlerden kemik dileniyor. ...
sular duruldu! bunu dört kez söyledim kendime yüksek sesle gemiler çarptı kara parçalarına dört kez söyledim; üçü yalandı birini de yanlış kullandım cümle içinde cümle; herkesin bildiği bir delilik anıydı sürtünmek gibi, cızırtı gibi frenin patlaması, dört yanı tıkalı delik gibi. kıllarını papatya suyuyla sarartan yeniyetme kızlar gibi... ben sevişirken hem de tempolu, tırışkadan ya da arkadan dört as bulması inanılır gibi değildi babamın sonunda sular duruldu! istisnasız söyledim bunu gündüz vakti, hem de epey kalabalıkken iskele siyatiği tutmuşken irlandalı bir papazın ve annemin büyük bir gürültüyle menopoza girdiği gece lanetli bir gemi yanaştı şu bahtsız iskeleye arabesk seven çocuklar, soğan kabuğuyla ayılan histerik kadınlar ve bayat mezgit gibi kokan ağları külotların...
duruldu sular! şeytan tüyümü çekip çıkaracak cımbızlar yapılacak batan gemilerden batmayan gemilerden hesap sorulacak kanım yerde kalmayacak, manyak gibi inanıyorum buna yiğit oğlum, aslan oğlum engerekler, çıyanlar arasında davamı sürdürecek elinde kristal bir mancınıkla tiz cinayetler işlenecek, hissediyorum dilin pertevniyal lisesi'nin bahçesi titretiyor ruhumu, sevişirken bir hava, sevişirken çocukluktan kalan bir hala boşluğu gibi bir şeyler patırdıyor aramızda, bir kan bağı bir korse, şişman bir çingene, nalbant bıçağı acıklı bir erzincan türküsü, venedik taciri yıpranan kamu düzeni, tırnakları kirli itfaiye eri durulan sularda batıyor durulan sularda her biri
ayrı ayrı bakarsan her biri kendisi birleşince; lanet bir gemi!
iki nokta iki an arasındaki en kısa mesafe,tanımlanması çok güç. bazen şimdi arada mesafe olmayan bvir durumdur.bazan şimdi sonzuza açılan ama anlatılamayacak,parmakla gösterilemeyecek kadar küçüktür, bazen hissedilebilecek kadar uzun.....şimdi önümüzden akıp giden kısacık bir zaman diliminin çok büyük bir parçasıdır
aslında herkesin ehemmiyetinin farkında olduğu fakat hiç kimsenin değerini hakkıyla veremediği zaman dilimi. hep geçmişe hayıflanmalerın ve gelecek kaygısının gölgesinde kaybolan (yazııkkk) zaman. amaaaannnn anlayın işte yaşayamadım bir türlü şimdiyi.
Artık kabul etmeliyim…şarkıların avutmadığını…ve hatta kanayan yarama bir dirhem daha tuz bastığını… Artık zaman…kabullenme zamanı…ve gerçeklerle yüzleşme….
Issız gecelerde…karanlık, yalnızlığımla umarsızca tango yaparken….çiziktirdiğim satırların sana olan hasretimle dolduğunu….ve hiçbirşeyin beni avutmaya muktedir olmadığını…gözyaşlarımı silemediğini…
Ve güneş battığında…yalnızlığım beni üşüttüğünde..dişlerim biribirine vurup…titrediğimde..hayalinin bile sarmalamasına hasret bedenimin….senin sıcak nefesin ve seninle geçecek sadece beş dakika için bile yanıp tutuştuğunu…
O küçük sahil kasabasında... Gitar tımbırtısında... Papatya gibisini dinleyip... Tango yapmak vardı...sını satıyım..
Sadece iki kişinin sığabildiği bir salıncakta... Kayıp düşmemek için biribirine tutunarak... Ve.. Üşüdüm deyip düşsel sevgiliye naz yaparak geçirmek vardı zamanı..
Birlikte Albinoniden ^^Adagio^^ yu dinlemek.... Demli çayını yudumlamak...
Fur Elise’de dayanamayıp notalara sesinle eşlik etmek... İçmeden şarhoş olmak vardı.....
Vakit artık doldu..... haydi..
Hava kararmış... Anlamsız bir sessizlik var.
Sanki çıldırmışcasına yağmur yağıyor...Şimşek çakıyor ve gök gürlüyor....
yorgunum ve uykum var
Jîn li ba dibe mîna pelek di çêm de diçe
Rojeke perperikê de bi min ve dide
Wexta deriyên tarî vedibin
Ew di peyvê de
Teşeyên rêwiyên xwêhdana mêjiyê min didile
Helbest tê bergerana min î herî mezin
Ölüm rezil rezil gülümsüyor.
Odasında biri elektiriği kapatmış, neden bu kadar yalnız ve çaresiz olduğunu düşünüyor. Birazdan gözyaşları süzülecek dudağına.
Birini sigarası bitti orda bu saatte sigara alabileceği bir yer yok.
Biri anlamını bilmediği bir dua ediyor ama huzurlu.
Biri mehtabı seyrediyor.
Biri sarhoş ve sokkakta yönünü bilmeden yürüyor.
Biri kızkardeşiyle sevişiyor.
Biri telefonunu düşürüp kırdı, yenisini alacak mangır da yok.
İki çocuk gözgöze geldi ve gülümsedi.
Bir kedi karanlıkta çöplerin içinde hareketlenen fareden korktu.
....
'Ez û pitikên xwe
Bîrhatinên bermayiyên xwe maçî dikin
Ji bo tenê nemanê
Bi destên xwe digirin'
Zıkkımlanma zamanı.
Aslında ben tanrıyı o kadar da büyük düşünmem bazen.
ye, iç,.ıç...
her gün aynı saçmalıklar...
bıktım aynı şeyleir yapmaktan...
hayatın çoğu şey, ya onu seversin ya da sevmezsin. Bu iki durum için herkes de aynı hisler vuku bulur....
Hayatta artık merak edilecek bişey göremiyorum. şimdi!
nereye gidersen git 'su' gene sudur. Şekli değişir sadece. Onu hissettiğime göre başka şekillerde görmem bana ne verecek ki?
Digire xwe û dibe
Yê pê dibim
Ku ve biçim
Biçim kê
Zinginî dikevin stasyonên dilê min
Xwebare mirar diçim bin çengê xwe
Qasî tevliheviya rêçên keştiyan
Ji lingan darve dibim
Dîroka pitika min kal digirî
Axx Frîda
Bê em hev ber bavên
Birileride beni çıldırtmak için uğraşıyor. Gecenin bu saati ve üst komşularımız balkonlarındaki radyoyoyu son ses açmışlar tüm mahalleye yayın yapıyorlar.... Bravo yani bravooooooooo....
Biri bıçak yedi.
Birini yolunu kaybetti.
Biri çiftleşen köpekleri seyrediyor.
Biri hayatının insanına 'merhaba' dedi.
Biri salak salak bunları yazıyor.
Biri 'artık yeter' dedi.
Biri ishal, son suratla tuvalet arıyor.
Biri webcam da soyunuyor.
Biri ilk kez 'anne' dedi.
...
Akşam saatlerinde 'her kadın kedinden biraz da olsa tiksinir' demişti çok değer verdiğim bir arkadaşım.
Ve ben onu düşünmekteyim şu an.
Kadınlar kendilerinden tiksindikleri için mi cinselliklerini erkeklere kullanırlar acaba?
Bir yıldız kayıyor gökyüzünden.
Bir kız babasına hakaret ediyor.
Sanalda bir erkek bir kıza sırılsıklam aşık ama kız dalgasını geçiyor.
Bir ayyaş bir kızı taciz ediyor.
Biri dinsizliğe yöneliyor.
Biri çok korktuğu bir yerden geçiyor.
Biri kendinden dehşet bir şekilde kendinden tiksiniyor.
....
Bir Kızıl derili kızla sevişmek ve ona sarılmak istiyorum.
Bir cani doğuyor.
Bir yılan aynı türden bir yılanı yiyiyor.
Çok içten bir şiir yazılıyor.
Birileri, birilerinin hayatının yokedilmesini tartışıyor.
Bir kedi bir masanın yanında, yemek yiyenlerden kemik dileniyor.
...
Bir adam öldü.
Bir bebek doğdu.
Biri acayip aç.
Biri acayip susuz.
Biri birine tecavüz ediyor.
Şimdi kırılgan ve narin bir kalp, hiç haketmediği şekilde yüreği acı yağmuruna tutuluyor.
...
Lanet Gemi
sular duruldu! bunu dört kez söyledim kendime
yüksek sesle gemiler çarptı kara parçalarına
dört kez söyledim; üçü yalandı
birini de yanlış kullandım cümle içinde
cümle; herkesin bildiği bir delilik anıydı
sürtünmek gibi, cızırtı gibi
frenin patlaması, dört yanı tıkalı
delik gibi. kıllarını papatya suyuyla sarartan
yeniyetme kızlar gibi... ben sevişirken
hem de tempolu, tırışkadan ya da arkadan
dört as bulması inanılır gibi değildi babamın
sonunda sular duruldu! istisnasız söyledim bunu
gündüz vakti, hem de epey kalabalıkken iskele
siyatiği tutmuşken irlandalı bir papazın
ve annemin büyük bir gürültüyle
menopoza girdiği gece
lanetli bir gemi yanaştı şu bahtsız iskeleye
arabesk seven çocuklar, soğan kabuğuyla
ayılan histerik kadınlar
ve bayat mezgit gibi kokan ağları külotların...
duruldu sular! şeytan tüyümü çekip çıkaracak
cımbızlar yapılacak batan gemilerden
batmayan gemilerden hesap sorulacak
kanım yerde kalmayacak, manyak gibi inanıyorum buna
yiğit oğlum, aslan oğlum engerekler, çıyanlar arasında
davamı sürdürecek elinde kristal bir mancınıkla
tiz cinayetler işlenecek, hissediyorum
dilin pertevniyal lisesi'nin bahçesi
titretiyor ruhumu, sevişirken bir hava, sevişirken
çocukluktan kalan bir hala boşluğu gibi
bir şeyler patırdıyor aramızda, bir kan bağı
bir korse, şişman bir çingene, nalbant bıçağı
acıklı bir erzincan türküsü, venedik taciri
yıpranan kamu düzeni, tırnakları kirli itfaiye eri
durulan sularda batıyor
durulan sularda her biri
ayrı ayrı bakarsan her biri kendisi
birleşince;
lanet bir gemi!
Altay Öktem
İnsanın yaşaması gereken tek an, yapması gerekeni yapması gerektiği zamanın kendisi.
Bir kibrit yakıyorum sigarama.
O şimdi ne yapıyor?
Şu anda şimdi, şimdi, şimdi
Evde mi, sokakta mı?
Çalışıyor mu, uzanmış mı, ayakta mı?
Kolunu kaldırmış olabilir mi, hey gülüm
Beyaz kalın bileğini nasıl da çırçıplak eder bu hareketi
O şimdi ne yapıyor
Şu anda şimdi, şimdi, şimdi
Belki dizinde bir kedi yavrusu var, okşuyor
Belki de yürüyordur, adımını atmak üzeredir
Her kara günümde onu bana
Tıpış tıpış getiren sevgili
Canımın içi ayaklar
Ve ne düşünüyor, beni mi?
Yoksa ne bileyim
Fasulyenin neden
Bir türlü pişmediğini mi?
Yahut insanların çoğunun neden böyle
Bedbaht olduğunu mu?
O şimdi ne düşünüyor
Şu anda şimdi, şimdi....
hoşgeldiniz
ay gene geldim
Tam zamanı...! ! !
GİDERSEN ŞİMDİ....GİT....
KALIRSAN...ŞİMDİ.........ŞİMDİ......
İ.Sadri...
burdayım
iki nokta iki an arasındaki en kısa mesafe,tanımlanması çok güç.
bazen şimdi arada mesafe olmayan bvir durumdur.bazan şimdi sonzuza açılan ama anlatılamayacak,parmakla gösterilemeyecek kadar küçüktür, bazen hissedilebilecek kadar uzun.....şimdi önümüzden akıp giden kısacık bir zaman diliminin çok büyük bir parçasıdır
şimdi
imdi
bizim oralarda soz arasinda simdi yerine hindi derler :))
-hindi netcez be abi?
aslında herkesin ehemmiyetinin farkında olduğu fakat hiç kimsenin değerini hakkıyla veremediği zaman dilimi. hep geçmişe hayıflanmalerın ve gelecek kaygısının gölgesinde kaybolan (yazııkkk) zaman. amaaaannnn anlayın işte yaşayamadım bir türlü şimdiyi.
rotüşleri yap, resimleri cd'ye kaydet, kalk duş al, birşeyler ye, muhtara git ilmuhaber al, cd'yi fotoğrafçıya bırak, nufüs müdürlüğüne git... oooooof of!
Artık kabul etmeliyim…şarkıların avutmadığını…ve hatta kanayan yarama bir dirhem daha tuz bastığını…
Artık zaman…kabullenme zamanı…ve gerçeklerle yüzleşme….
Issız gecelerde…karanlık, yalnızlığımla umarsızca tango yaparken….çiziktirdiğim satırların sana olan hasretimle dolduğunu….ve hiçbirşeyin beni avutmaya muktedir olmadığını…gözyaşlarımı silemediğini…
Ve güneş battığında…yalnızlığım beni üşüttüğünde..dişlerim biribirine vurup…titrediğimde..hayalinin bile sarmalamasına hasret bedenimin….senin sıcak nefesin ve seninle geçecek sadece beş dakika için bile yanıp tutuştuğunu…
Artık kabul etmeliyim...
Bir mum alevi gibiyim...
Gittikçe azalıyor kalbimin... ruhumun...ve mevcudiyetimin direnci...
S ö n ü y o r u m....
Bir bilinmezin ortasındayım…
Yitik bir su altı şehri manzarasında ……kalbimin tek özlemini ……..^^Huzurumu^^....arıyorum...
O küçük sahil kasabasında...
Gitar tımbırtısında...
Papatya gibisini dinleyip...
Tango yapmak vardı...sını satıyım..
Sadece iki kişinin sığabildiği bir salıncakta... Kayıp düşmemek için biribirine tutunarak...
Ve..
Üşüdüm deyip düşsel sevgiliye naz yaparak geçirmek vardı zamanı..
Birlikte Albinoniden ^^Adagio^^ yu dinlemek.... Demli çayını yudumlamak...
Fur Elise’de dayanamayıp notalara sesinle eşlik etmek...
İçmeden şarhoş olmak vardı.....