Türkiye'de yaşanan kadın cinayetlerine, hızla artan erkek şiddetine dikkat çekmek için yazılan bir yazıyı paylaşıyorum..
''Kadının yaratıcı gücünün, doğurganlığının önüne geçmek için yazılan bütün hikayelerde erkeğin kadını ve kendisini öldürüp kendisini kendisinden yeniden doğurması var. Âdem Havva’yı kaburgasından yaratıyor, Athena babasının kafasından doğuyor. İsa, kadınlardan doğup berbat ettiğimiz bu hayat için ölümü ve yeniden doğuşu müjdeliyor. Deli Dumrul’un yaşaması için karısının kendi isteğiyle ölmesi gerekiyor. Erkeğe kadından doğmak yetmiyor; erkek ölmek ve erkek bir tanrıdan yeniden doğmak istiyor. Hikayeler kötücül, kulağımıza fısıldıyor. Ölmek isteği işte tam buradan geliyor, bu istekle öldürüyor öldürüyor öldürüyor… Doğumla elinden alınan gücün bedelini her an kadına ödetiyor. ''
Dedik, cok boyutlu ve cok cesitli turleri olan bir kavramdir bu siddet denilen sey ama, yorum yapan arkadaslarimiz olayin hep kotu yanini almis. Siddetin iyi yanlari da vardiri atlamislar.
Bakin efendim, egitici bir yani vardir bir kere siddetin. Bir insan dusunelim, kendisine yapilan yanlisligi ya da haksizligi goren, yapana bir ceza ya da ders vermek isteyen. Burada akla gelen cozum onerilerinden biri olarak pekala siddet de cikabilir karsimiza. Yani bir nevi Ziya Pasalik yapilabilir. Hatirlayalim ne demisti bu buyuk ozan:
'Nush ile uslanmayani etmeli tekdir Tekdir ile uslanmayanin hakki kotektir.'
Burda kotek, ille de falakaya yatirip Allah ne verdiyse vermek degildir o haksizligi yapana. Bazen bir kucuk bakis, bir ince gulumseme, bir geri donus ya da kopus (haksizligin derecesi de onemli tabi) gereken dersi verebilir. Dikkatli olunmali, ele - bele - dile siki sikiya sahip cikilmalidir. Ben yaptim oldu denilmemeli, denildiginde ise bana neden vuruyorsun tepkisi verilmemelidir. Nigde, Bor'a 14 kilometre uzakliktadir... Yakin gibi gorunse de, eseginiz yorulabilir...
duygusal şiddet çok kötüdür. kişi sevgiden ve ilgiden mahrum bırakılır, yokmuş gibi davranılır... bir imla hatası yüzünden sayfalar dolusu güzelim metinler yırtılıp atılır mı?
Efendim, cok boyutlu ve cok cesitli turleri olan bir kavramdir bu siddet denilen sey. Boyle olunca da tanimlamasi epey guctur tabii. Ayrica zaman ve topluma gore degistigi de gorulmustur.
Ancak, ana ozellikleri her ne olursa olsun, genel olarak nefret, kizginlik, ofke, kin, dusmanlik ve cok ender de olsa asiri sevgi gibi duygularla kisinin karsisindaki kisiye ya da kendine karsi uyguladigi eylemler butunu diye tanimlamak mumkundur tabii...
Gecmiste yasanilan bir kotu tecrube sonucu bunyeye yuklenilen suphecilik nedeniyle, karsindaki her insana -hele de o insan az bir zaman tanimana ragmen pek cok seyini paylastigin biriyse- kuskuyla bakmak da siddetin bir cesididir.
Hicbiri tasvip edilmez siddetin, ama ozellikle de cocuklara, kadinlara ve hayvanlara karsi uygulanani asla kabul edilemez diyor, siddetsiz gunler temenni ediyorum efendim...
Ulaşma zorluğu, - Maddi, Manevi - , bir açığı yamamak, ama, kapamak değil.
Türkiye'de yaşanan kadın cinayetlerine, hızla artan erkek şiddetine dikkat çekmek için yazılan bir yazıyı paylaşıyorum..
''Kadının yaratıcı gücünün, doğurganlığının önüne geçmek için yazılan bütün hikayelerde erkeğin kadını ve kendisini öldürüp kendisini kendisinden yeniden doğurması var. Âdem Havva’yı kaburgasından yaratıyor, Athena babasının kafasından doğuyor. İsa, kadınlardan doğup berbat ettiğimiz bu hayat için ölümü ve yeniden doğuşu müjdeliyor.
Deli Dumrul’un yaşaması için karısının kendi isteğiyle ölmesi gerekiyor. Erkeğe kadından doğmak yetmiyor; erkek ölmek ve erkek bir tanrıdan yeniden doğmak istiyor. Hikayeler kötücül, kulağımıza fısıldıyor. Ölmek isteği işte tam buradan geliyor, bu istekle öldürüyor öldürüyor öldürüyor… Doğumla elinden alınan gücün bedelini her an kadına ödetiyor. ''
Etkileyici..
Eğer iktidar yozlaşmışsa ve onu yargılayabilecek bir mahkeme kalmamışsa, şiddet meşrudur...
Dedik, cok boyutlu ve cok cesitli turleri olan bir kavramdir bu siddet denilen sey ama, yorum yapan arkadaslarimiz olayin hep kotu yanini almis. Siddetin iyi yanlari da vardiri atlamislar.
Bakin efendim, egitici bir yani vardir bir kere siddetin. Bir insan dusunelim, kendisine yapilan yanlisligi ya da haksizligi goren, yapana bir ceza ya da ders vermek isteyen. Burada akla gelen cozum onerilerinden biri olarak pekala siddet de cikabilir karsimiza. Yani bir nevi Ziya Pasalik yapilabilir. Hatirlayalim ne demisti bu buyuk ozan:
'Nush ile uslanmayani etmeli tekdir
Tekdir ile uslanmayanin hakki kotektir.'
Burda kotek, ille de falakaya yatirip Allah ne verdiyse vermek degildir o haksizligi yapana. Bazen bir kucuk bakis, bir ince gulumseme, bir geri donus ya da kopus (haksizligin derecesi de onemli tabi) gereken dersi verebilir. Dikkatli olunmali, ele - bele - dile siki sikiya sahip cikilmalidir. Ben yaptim oldu denilmemeli, denildiginde ise bana neden vuruyorsun tepkisi verilmemelidir. Nigde, Bor'a 14 kilometre uzakliktadir... Yakin gibi gorunse de, eseginiz yorulabilir...
duygusal şiddet çok kötüdür. kişi sevgiden ve ilgiden mahrum bırakılır, yokmuş gibi davranılır... bir imla hatası yüzünden sayfalar dolusu güzelim metinler yırtılıp atılır mı?
Efendim, cok boyutlu ve cok cesitli turleri olan bir kavramdir bu siddet denilen sey. Boyle olunca da tanimlamasi epey guctur tabii. Ayrica zaman ve topluma gore degistigi de gorulmustur.
Ancak, ana ozellikleri her ne olursa olsun, genel olarak nefret, kizginlik, ofke, kin, dusmanlik ve cok ender de olsa asiri sevgi gibi duygularla kisinin karsisindaki kisiye ya da kendine karsi uyguladigi eylemler butunu diye tanimlamak mumkundur tabii...
Gecmiste yasanilan bir kotu tecrube sonucu bunyeye yuklenilen suphecilik nedeniyle, karsindaki her insana -hele de o insan az bir zaman tanimana ragmen pek cok seyini paylastigin biriyse- kuskuyla bakmak da siddetin bir cesididir.
Hicbiri tasvip edilmez siddetin, ama ozellikle de cocuklara, kadinlara ve hayvanlara karsi uygulanani asla kabul edilemez diyor, siddetsiz gunler temenni ediyorum efendim...