Giderken tek kelimelik elvedana bile hazırdım. Lakin bir ' hoşcakal ' demeden çekip gittin. '
Ne düşler büyütmüştüm varlığında. Oysa sen gitmeyi tercih ettin. Ne acı besteler yaptım ruhumun gelgitlerinde. En gururlu savaştı benimkisi. Sensizlikte yaşarken Yalnızlığında savaşmak.. Tek bir silahım vardı; O da karanlıklarımı aydınlatan gözlerin.
İnan gittiğinde ' kendime ' adıma üzülmedim. Hayatımın hiçbir döneminde, Sevgide tamamlanmış bir resmim yoktu çünkü. Oysa ben sana üzülür, Sana tasalanırım amansız gecelerde. Fırtınalarda hangi limanlara sığınırsın? Ayazlarda hangi ateşlerde ısınırsın? Bilemiyorum. Ben, gidişine değil; Yalnızlığımdaki ıslak gözlerine üzülürüm.
Kim bilir sen Bu saatlerde kuş tüyü yatağında Makyajsız düşlere gülümserken, Ben ayrılığın en derin okyanuslarına gömülürüm. Çırpındıkça daha çok boğulurum yalnızlığında.
Şimdilerde, Sensiz bu yüreğe, Yoksulların acı yüzüne çizilmiş hüzünler doluyor. Bir cehennem ateşinde yanıyor anılarım. Bir de biri bitmeden diğeri yakılan sigaralarım. Umutsuz değildim asla. Ama o ' veda etmeden ' gidişinden sonra. Her rüzgar içimi soğuttu. Her nefes beni yalnızlıkla avuttu. Gelmeyeceğini bile bile Yüreğimi sarkıttım umut kuyularına. Bir avuç su ile hasretini söndürecekken Meğer kova kova ' hasret yangınlarını' çekmişim.
Mutluysan eğer bensiz, Can çekişen kelebekler bile kanatlanmaya hazır. Sönmüş yıldızlarım ise parlamaya. Ne diyebilirim ki; Ben seni ölümü sevmiştim. Oysa sen; Gidişinde bir kelimeyi çok gördün bana. Şimdi teninde haram eller dolaşırken Yüreğim ketum yalnızlığınla savaşırken Söylemediklerine gebe kalmış kelimeyi Dudaklarımda kanatarak söylüyorum; ' Hoşcakal gülüm'
giden değil kalandır aslında terkeden
gidende bu yüzden gitmiştir zaten....
Giderken tek kelimelik elvedana bile hazırdım.
Lakin bir ' hoşcakal ' demeden çekip gittin. '
Ne düşler büyütmüştüm varlığında.
Oysa sen gitmeyi tercih ettin.
Ne acı besteler yaptım ruhumun gelgitlerinde.
En gururlu savaştı benimkisi.
Sensizlikte yaşarken
Yalnızlığında savaşmak..
Tek bir silahım vardı;
O da karanlıklarımı aydınlatan gözlerin.
İnan gittiğinde ' kendime ' adıma üzülmedim.
Hayatımın hiçbir döneminde,
Sevgide tamamlanmış bir resmim yoktu çünkü.
Oysa ben sana üzülür,
Sana tasalanırım amansız gecelerde.
Fırtınalarda hangi limanlara sığınırsın?
Ayazlarda hangi ateşlerde ısınırsın?
Bilemiyorum.
Ben, gidişine değil;
Yalnızlığımdaki ıslak gözlerine üzülürüm.
Kim bilir sen
Bu saatlerde kuş tüyü yatağında
Makyajsız düşlere gülümserken,
Ben ayrılığın en derin okyanuslarına gömülürüm.
Çırpındıkça daha çok boğulurum yalnızlığında.
Şimdilerde,
Sensiz bu yüreğe,
Yoksulların acı yüzüne çizilmiş hüzünler doluyor.
Bir cehennem ateşinde yanıyor anılarım.
Bir de biri bitmeden diğeri yakılan sigaralarım.
Umutsuz değildim asla.
Ama o ' veda etmeden ' gidişinden sonra.
Her rüzgar içimi soğuttu.
Her nefes beni yalnızlıkla avuttu.
Gelmeyeceğini bile bile
Yüreğimi sarkıttım umut kuyularına.
Bir avuç su ile hasretini söndürecekken
Meğer kova kova ' hasret yangınlarını' çekmişim.
Mutluysan eğer bensiz,
Can çekişen kelebekler bile kanatlanmaya hazır.
Sönmüş yıldızlarım ise parlamaya.
Ne diyebilirim ki;
Ben seni ölümü sevmiştim.
Oysa sen;
Gidişinde bir kelimeyi çok gördün bana.
Şimdi teninde haram eller dolaşırken
Yüreğim ketum yalnızlığınla savaşırken
Söylemediklerine gebe kalmış kelimeyi
Dudaklarımda kanatarak söylüyorum;
' Hoşcakal gülüm'
ALINTI