her akşam bir mavinin usul ölümü ve senin sesin akşam tanrıya yükselişin sızlıyorum gibiyim şair gibiyim gibi yim kim
her geceden sihirli sözler derdiğim hasattan ve eskimez kelimeler ummaktan uzakta kim gibisin sen bu arada ben fena halde sen gibi yim ki
şimdi uzun bir akşamı karşılıyor dişlerimizdeki anason kokusu öyle kırışık bir gece doğuracağım ki içinde sen kuş sesi şiir aybatımı saati ben ulaksız ulaşan mektup bana haber uzayın notalarından çünkü ben oldukça tıkanık bir es borusu bir plastik tıkaç gibi yim ki
sen ve ben hakkında iki cilt kelam da ben edeyim su ve ateş konusunda da iki çift formül sunayım olsun ve bitsin ne vakit bir kuş düşlesem o anda üzerime naftalin kokulu ve ütülü ve uzun dropp hüzünleriyle dünyayı iki sarkaç arasında tümlemeye and içmiş polyester atlılar saldırır bu durumda sen ve ben rüya gibi miyiz ki
hız ve bulut kapsıyor bizi iki ayrı yönden örneğin önden ve arkadan suyla ve sesle toparlıyor bizi tanrı iki ayrı yönden üst soldan ve sağ alttan habire ekinleri fosfatlamaktan kolestrol seviyemize gereken ilgiyi gösteremiyoruz amonyak kokusundan geçilmese de ruhumuzun alt geçitleri iyi duruyor kağıtta hüzünlerimiz yine de hüzün ve biz henüz koklanmamış leşler gibi miyiz ki
genellemelerin genel geçer yanılgılarından kıvılcımlanan bir ateşi sarıyorsun gövdeme ey disposibble aşkalar tüketicisi sırf sana inat olsun diye yıkayıp yıkayıp ve kanayan yerlerini otayıp otayıp geri kullanıyorum kalbimin sen ve ben acaba biz gibi miyiz ki
Yalnızlık sade şurda burda değil, Düşüncede, hatırada ve dilekte. Hangi taşı kaldırsan, nerde 'of! ' çeksen, Bir dudağı yerde, bir dudağı gökte.. ... Nedir bir türlü sırrını anlamadık, Kimdir bizimle böyle şaka ediyor, Hangi cebini karıştırsan yalnızlık...
her akşam bir mavinin usul ölümü
ve senin sesin akşam
tanrıya yükselişin
sızlıyorum gibiyim
şair gibiyim
gibi
yim
kim
her geceden
sihirli sözler derdiğim hasattan
ve eskimez kelimeler ummaktan uzakta
kim gibisin sen bu arada
ben fena halde sen
gibi
yim
ki
şimdi uzun bir akşamı karşılıyor
dişlerimizdeki anason kokusu
öyle kırışık bir gece doğuracağım ki
içinde sen kuş sesi
şiir aybatımı saati
ben ulaksız ulaşan mektup
bana haber uzayın notalarından
çünkü ben oldukça tıkanık bir es borusu
bir plastik tıkaç
gibi
yim
ki
sen ve ben hakkında
iki cilt kelam da ben edeyim
su ve ateş konusunda da
iki çift formül sunayım
olsun ve bitsin
ne vakit bir kuş düşlesem
o anda üzerime
naftalin kokulu ve ütülü
ve uzun dropp hüzünleriyle
dünyayı iki sarkaç arasında tümlemeye and içmiş
polyester atlılar saldırır
bu durumda
sen ve ben
rüya gibi
miyiz
ki
hız ve bulut kapsıyor bizi
iki ayrı yönden
örneğin önden ve arkadan
suyla ve sesle toparlıyor bizi tanrı
iki ayrı yönden
üst soldan ve sağ alttan
habire ekinleri fosfatlamaktan
kolestrol seviyemize gereken ilgiyi gösteremiyoruz
amonyak kokusundan geçilmese de
ruhumuzun alt geçitleri
iyi duruyor kağıtta hüzünlerimiz yine de
hüzün ve biz
henüz koklanmamış leşler
gibi
miyiz
ki
genellemelerin
genel geçer yanılgılarından kıvılcımlanan bir ateşi
sarıyorsun gövdeme
ey disposibble aşkalar tüketicisi
sırf sana inat olsun diye
yıkayıp yıkayıp ve
kanayan yerlerini
otayıp otayıp
geri kullanıyorum
kalbimin
sen ve ben acaba
biz
gibi
miyiz
ki
@..
Yalnızlık sade şurda burda değil,
Düşüncede, hatırada ve dilekte.
Hangi taşı kaldırsan, nerde 'of! ' çeksen,
Bir dudağı yerde, bir dudağı gökte..
...
Nedir bir türlü sırrını anlamadık,
Kimdir bizimle böyle şaka ediyor,
Hangi cebini karıştırsan yalnızlık...
__ Turgut Uyar
gibi gibi gibi gibiiiiiiiiiiiiiii mi? :))))
yazsam mı yazmasam mı diye düşürten terim..
söylemedim ama yazacağım.
senin gibi gözleri yoktu kimsenin...
hâlâ yok kimsede gözlerin..
kimse bakmadı bana...bakışlarını alma üzerimden..