Üç buçuk saatlik İstanbul-Paris aktarmasını takiben, on beş saat süren Paris-Santiago yolculuğunun sonuna geldiğini, Güney Amerika’nın And Dağları zirvelerinin eteğindeki bir çanağa çökmüş sis yığınını görmesiyle anladı. Bu kadar geniş bir sis perdesinin altında ancak büyük bir metropol olabilirdi. Zaten uçaktan yapılan Santiago Benitez Uluslararası Havalimanı’na iniş için alçalmaya başlanıldığı anonsu da doğru tahmininin kanıtı oldu.
Az sonra U dönüşü yapan uçak alçaldı, metropol merkezi Engin’in tarafında kalınca ayrıntılar netleşti. Uçak, baraka benzeri küçük yapıların üzerinden geçerken, kilometrelerce uzakta gökdelenlerin kapladığı geniş ve modern Santiago görüntüsünü hiç yadırgamadı. Ankara gibi, İstanbul gibi şehrin mimari tezatlarını kanıksamış ruh haliyle yüzüne hafif bir tebessüm oturdu. Hatta, dağların arasındaki çanak betimlemesiyle ve kentin üstüne çöken sis görüntüsüyle Santiago’nun daha çok Ankara’ya benzediğini düşündü. Sebebini bilemese de kendini yabancı bir ülkede gibi hissetmedi. Emin olmamakla beraber en akla yatkın neden az önceki Ankara-Santiago benzerliği olmalıydı....
(Mehmet Mollaosmanoğlu-Ata Mezarlığı adlı romandan)
Üç buçuk saatlik İstanbul-Paris aktarmasını takiben, on beş saat süren Paris-Santiago yolculuğunun sonuna geldiğini, Güney Amerika’nın And Dağları zirvelerinin eteğindeki bir çanağa çökmüş sis yığınını görmesiyle anladı. Bu kadar geniş bir sis perdesinin altında ancak büyük bir metropol olabilirdi. Zaten uçaktan yapılan Santiago Benitez Uluslararası Havalimanı’na iniş için alçalmaya başlanıldığı anonsu da doğru tahmininin kanıtı oldu.
Az sonra U dönüşü yapan uçak alçaldı, metropol merkezi Engin’in tarafında kalınca ayrıntılar netleşti. Uçak, baraka benzeri küçük yapıların üzerinden geçerken, kilometrelerce uzakta gökdelenlerin kapladığı geniş ve modern Santiago görüntüsünü hiç yadırgamadı. Ankara gibi, İstanbul gibi şehrin mimari tezatlarını kanıksamış ruh haliyle yüzüne hafif bir tebessüm oturdu. Hatta, dağların arasındaki çanak betimlemesiyle ve kentin üstüne çöken sis görüntüsüyle Santiago’nun daha çok Ankara’ya benzediğini düşündü. Sebebini bilemese de kendini yabancı bir ülkede gibi hissetmedi. Emin olmamakla beraber en akla yatkın neden az önceki Ankara-Santiago benzerliği olmalıydı....
(Mehmet Mollaosmanoğlu-Ata Mezarlığı adlı romandan)
Gencin adı santiago idi....
bi dönemler cok populer olan simyacının girişinde adı geciyordu bu gencin.....