Sanat, deha düzeyindeki zekanın, var olana karşı tepkisinin, tutarlı bir bütünlük içerisinde somutlaştığı bir alandır. Sanatçı, zekası ve sezgileriyle çağının önünde giden insan olduğu için, gerçek sanatın anlayanı azdır. Onu anlamak için çaba gerekir.
Matematikçiler de denilen Nomoteth'lerin ve daha yukarı derecelerdekilerin girebildikleri, Novice'lere yasak olan bir mabed vardı ve adına da 'Müzler Mabedi' deniliyordu. Yuvarlak olan bu mabedin içinde dokuz Müz ve ilahi prensibin muhafızı Vesta'nın bir heykeli bulunuyordu. Müzlerin her biri, birer bilimin koruyucusuydular. Bunlardan en önemli üçü, Astronomi ve Astrolojinin koruyucusu Uraniye, öte alem bilimleri ve kehanet sanatının koruyucusu Polimniya ve hayat ve ölüm bilimi ile Yeniden Doğuş biliminin koruyucusu Melpomen'di. Ortada duran Vesta'nın bir elinde ateş vardı ve diğer eliyle de gökyüzünü göstererek, herşeyin göklerdeki ateşle başladığını anlatıyordu. Bu mabette öğreti, tüm bu Müzlerin ve Vesta'nın sembolize ettiklerinin tamamının insanın yapısında bulunduğu açıklamasıyla başlardı. (http://muratag.tripod.com/antik.htm)
”Eğer mensup olduğum milletin şanı ve şerefi varsa, ben de şanlı ve şerefliyim...şan da, şeref de milletimindir. İçinizden biri çıkar da, sırf şan ve şeref için koşar, milletinden koparsa biliniz ki başınıza beladır. Millet bu gibilere asla izin vermemelidir.” (1923, Uşak) (Ulus Gazetesi, 10 Kasım 1939)
Kardeş Türkülerin Coşkusu İle Aydınlanırken
YYaşatılır sevgi ve dostluk; ve çoğalır sevinç çığlıkları... AAşk ile çarpan yüreklerde yankılanır sevda türküleri... LLafzın coşku dolu seslenişi ile tutuşuveren yürekler; NNewroz Ateşi çığlığında dostlukları sevgi ile besler... IIIIIsınan yürekler aşk ile tutuşur sevda yüklü türkülere... ZZılgıt çığlıkları, aşk ile tutuşur sevda yüklü yüreklerde...
DDoruklara sevdalı coşkun akan dizelerin çağlayanında; EEngeller aşılır, aşk yaşatılır sevgi ile, umut ile, sınırsızca... GGülvatan sevdası ile dolu yüreklerin kardeş türküleri ile; İİİİİçimiz aydınlanır, halaya durur coşarız kardeşlikler ile... LLaik ülkemin, aşk ile, sevda ile, umut ile dolu neferleri; SSarsılmaz inanç ile tutuşur, çığlık çığlığa büyütür nefesleri... İİİİİzinde koşulan ve sonsuzluk aşkı taşıyan kardeş türküler ile; NNewroz Ateşi dostlukları yaşar, umut taşırız kardeş düşünceler ile... SUAVİ
'POZİSYON İÇİNDE OLMAK: Yapılan tepkiler ve söylenen sözler içinde kalarak eylemi oluşturmak. Bir duruş içinde olmanın zıddıdır.: duruş içinde olan kişi tepkici değildir; karşıdakilerin tepkisine göre değil, kendini adamış olduğu gelecek bilinci içinde eylemini yapar.' (Anlamlı ve Coşkulu Bir Yaşam İçin SAVAŞÇI Sayfa: 396 Doğan CÜCELOĞLU)
Bireysel başarı adına gerçekleştirilen kazanımların (ŞİİR ve BİLGİ'lerin) ülke menfaatleri göz önünde bulundurularak; şan, şöhret ve nam kazanma telaşına düşmeksizin; kazanımların hak edene, hiç bir çıkar gütmeksizin verme ve devamı sürdürebilme adına gerçekleştirilen; insan ruh ve bedenini telkin ile rahatlatma ve sorumluluk bilinci ile bireyin verimliliği artırabilme mücadelesi adına gerçekleştirilen ve ülke halkını başarı için motive edebilme becerisine SANAT, ve bu eylemi gerçekleştirene de SANATÇI adı verilebilir diye düşünmekteyim...
Başarı için, ÜLKE HALKINA motivasyonu sağlayan TÜM SANATÇI DOSTLARIMIZA TEŞEKKÜR EDER; YÜREK DOLUSU MUTLULUKLAR DİLERİM...
'HAYAT İÇİN KAZANILAN HER ŞEY SANAT İÇİN KAYBEDİLMİŞTİR.' Oscar WİLDE
TÜKENME adlı kasetimde Oscar WİLDE'nin sözüne de yer vermiştim. Ve SANATI KISACA TANIMLAYAN veciz sözü gündeme getirmiştim. Bizi anlayan ve bize yardımcı olmaya çalışan tüm dostlara, sadece bir TEŞEKKÜR ile cevap verebildiğim için üzgünüm. Daha fazlasını yapabilmeyi isterdim. Aynı duygu ve düşünce ile birbirlerine tutunan ve başarı için şahsi çıkar ve menfaatlerinden vazgeçebilen bireyler ile ÜLKEMİZ daha aydın bir gelecek için UMUTlu kalacak ve MUTLULUĞU yaşayan insanlarımızın sayısı giderek artacaktır...
ZİYARETÇİ SAYFASINI, DOSTLUK VE KARDEŞLİK İÇİN DAİMA AÇIK TUTAN VE SEVGİSİNİ TÜM İNSANLAR İLE PAYLAŞAN, HALKI VE ÜLKESİ ADINA NİCE ZORLUKLARI GÖĞÜSLEYEN SEVGİLİ FERHAT TUNÇ'A KOLAYLIKLAR DİLER, BİREYSEL BAŞARI ADINA GERÇEKLEŞTİRDİĞİ KAZANIMLARI İLE; YİNE BİR ÇOK İNSANI MOTİVE EDECEK VE ARTARAK ÇOĞALAN VE PAYLAŞILAN İNSANİ DEĞERLER İLE; BİREYSEL BAŞARININ KAZANIMLARINA ULAŞABİLENLERİN SAYISI ÇOĞALACAK VE ÜLKEMİZ; GERÇEK BARIŞ VE GÜVENLİĞİN YAŞANDIĞI BİR ÜLKE KONUMUNA GELECEKTİR.
Bilim Dünyası, yontmataş insanının fildişini yontabilen usta bir zanaatkar olduğunu kabul etmesine rağmen, mağara sanatının bu dönemde ortaya çıktığı görüşünü başlangıçta redediyordu:
Bilim dünyası,20. yy'ın başında insanın kökenininin çok eskiye dayandığını ve Dödüncü Zaman'a ait soyu tükenmiş büyük memelilere çağdaş olduğunu nihayet kabul etmiş, yaptığı aletler ve avladığı hayvanlar hakkında bilgi edinmişti. Üstelik o dönem insanının 'öteki dünya' inancının kanıtı olan mezarlarına bakılırsa, tarihöncesi insan önceleri sanıldığı kadar kaba saba ve ilkel bir canlı olmamalıydı. Gene de bu insanların, bulunan sanat eserlerini yaratacak kadar ince ruhlu olabileceklerini kimse düşünemiyordu.
Süslemeli tarihöncesi eşyaların ilk örnekleri 1834 yılında Fransa'daki Chauffaud Mağrası'nda bulunmuş ve Keltler'e ait eserler oluduğu sanılmıştı. Sonraları La Maddeleine'de ve Pireneler üzerindeki Gourdan ile Arudy kaya barınaklarında çok sayıda kullanım eşyası bulundu. Böylece, bir tarihöncesi mobilya sanatının varlığı yavaş yavaş kabul edildi ve sözü edilen bu buluntular, E. Lartet'nin yaptığı tarihöncesi dönemler sınıflandırmasının da temelini oluşturdu.
Ne var ki, mağara duvarlarına kazılmış veya çizilmiş resimlerin hepsi aynı ilgiyi görmedi.1864 yılında Garrigou'nun Niaux'da (Ariege) bulduğu çarpıcı mağara resimleri, L. Chiron'un 1878 yılında Chabot Mağrası'nda (Gard) keşfettiği kazıma desenler veya Santuola Markizi'nin Altamira Mağrası'nın (İspanya) tavanında açığa çıkardığı olağanüstü resimler bilim dünyasında ilgisizlik ve kuşkuyla karşılandı.1895 yılında E. Riviere, La Mouthe mağrasındaki resimleri, bir yıl sonra ise F. Daleau, tarih çökellerin altında kalmış olan Pair-non-Pair'deki kazıma desenleri bilim dünyasına tanıttı.1901'de Rahip H. Breuıl, Font-de-Gaume ve Combarelles kazılarına katıldı. Yontmataş Devri'nde mağara sanatının olamayacağını şiddetle savunan E. Cartaillac, bir kaç hafta sonra Breuil'in görüşünü kabul etti. Bu görüş, Fransa Bilim Geliştirme Derneği'nin (AFAS) 1902'deki kongresinde resmen onaylandı.
Sanat, deha düzeyindeki zekanın, var olana karşı tepkisinin, tutarlı bir bütünlük içerisinde somutlaştığı bir alandır. Sanatçı, zekası ve sezgileriyle çağının önünde giden insan olduğu için, gerçek sanatın anlayanı azdır. Onu anlamak için çaba gerekir.
Müz, dokuz bilim ve sanat tanrıçasından biri.
Matematikçiler de denilen Nomoteth'lerin ve daha yukarı derecelerdekilerin girebildikleri, Novice'lere yasak olan bir mabed vardı ve adına da 'Müzler Mabedi' deniliyordu. Yuvarlak olan bu mabedin içinde dokuz Müz ve ilahi prensibin muhafızı Vesta'nın bir heykeli bulunuyordu. Müzlerin her biri, birer bilimin koruyucusuydular. Bunlardan en önemli üçü, Astronomi ve Astrolojinin koruyucusu Uraniye, öte alem bilimleri ve kehanet sanatının koruyucusu Polimniya ve hayat ve ölüm bilimi ile Yeniden Doğuş biliminin koruyucusu Melpomen'di. Ortada duran Vesta'nın bir elinde ateş vardı ve diğer eliyle de gökyüzünü göstererek, herşeyin göklerdeki ateşle başladığını anlatıyordu. Bu mabette öğreti, tüm bu Müzlerin ve Vesta'nın sembolize ettiklerinin tamamının insanın yapısında bulunduğu açıklamasıyla başlardı. (http://muratag.tripod.com/antik.htm)
bu yüzyıllardan sonra birbirini çok etkileyecek iki paradigma...
özellikle teknolojinin gelişmesi ile de bu ikili birbirinde vazgeçemeyecek..
”Eğer mensup olduğum milletin şanı ve şerefi varsa, ben de şanlı ve şerefliyim...şan da, şeref de milletimindir. İçinizden biri çıkar da, sırf şan ve şeref için koşar, milletinden koparsa biliniz ki başınıza beladır. Millet bu gibilere asla izin vermemelidir.”
(1923, Uşak) (Ulus Gazetesi, 10 Kasım 1939)
Kardeş Türkülerin Coşkusu İle Aydınlanırken
YYaşatılır sevgi ve dostluk; ve çoğalır sevinç çığlıkları...
AAşk ile çarpan yüreklerde yankılanır sevda türküleri...
LLafzın coşku dolu seslenişi ile tutuşuveren yürekler;
NNewroz Ateşi çığlığında dostlukları sevgi ile besler...
IIIIIsınan yürekler aşk ile tutuşur sevda yüklü türkülere...
ZZılgıt çığlıkları, aşk ile tutuşur sevda yüklü yüreklerde...
DDoruklara sevdalı coşkun akan dizelerin çağlayanında;
EEngeller aşılır, aşk yaşatılır sevgi ile, umut ile, sınırsızca...
GGülvatan sevdası ile dolu yüreklerin kardeş türküleri ile;
İİİİİçimiz aydınlanır, halaya durur coşarız kardeşlikler ile...
LLaik ülkemin, aşk ile, sevda ile, umut ile dolu neferleri;
SSarsılmaz inanç ile tutuşur, çığlık çığlığa büyütür nefesleri...
İİİİİzinde koşulan ve sonsuzluk aşkı taşıyan kardeş türküler ile;
NNewroz Ateşi dostlukları yaşar, umut taşırız kardeş düşünceler ile...
SUAVİ
'POZİSYON İÇİNDE OLMAK: Yapılan tepkiler ve söylenen sözler içinde kalarak eylemi oluşturmak. Bir duruş içinde olmanın zıddıdır.: duruş içinde olan kişi tepkici değildir; karşıdakilerin tepkisine göre değil, kendini adamış olduğu gelecek bilinci içinde eylemini yapar.'
(Anlamlı ve Coşkulu Bir Yaşam İçin SAVAŞÇI Sayfa: 396 Doğan CÜCELOĞLU)
Bireysel başarı adına gerçekleştirilen kazanımların (ŞİİR ve BİLGİ'lerin) ülke menfaatleri göz önünde bulundurularak; şan, şöhret ve nam kazanma telaşına düşmeksizin; kazanımların hak edene, hiç bir çıkar gütmeksizin verme ve devamı sürdürebilme adına gerçekleştirilen; insan ruh ve bedenini telkin ile rahatlatma ve sorumluluk bilinci ile bireyin verimliliği artırabilme mücadelesi adına gerçekleştirilen ve ülke halkını başarı için motive edebilme becerisine SANAT, ve bu eylemi gerçekleştirene de SANATÇI adı verilebilir diye düşünmekteyim...
Başarı için, ÜLKE HALKINA motivasyonu sağlayan TÜM SANATÇI DOSTLARIMIZA TEŞEKKÜR EDER; YÜREK DOLUSU MUTLULUKLAR DİLERİM...
'HAYAT İÇİN KAZANILAN HER ŞEY SANAT İÇİN KAYBEDİLMİŞTİR.'
Oscar WİLDE
TÜKENME adlı kasetimde Oscar WİLDE'nin sözüne de yer vermiştim. Ve SANATI KISACA TANIMLAYAN veciz sözü gündeme getirmiştim. Bizi anlayan ve bize yardımcı olmaya çalışan tüm dostlara, sadece bir TEŞEKKÜR ile cevap verebildiğim için üzgünüm. Daha fazlasını yapabilmeyi isterdim. Aynı duygu ve düşünce ile birbirlerine tutunan ve başarı için şahsi çıkar ve menfaatlerinden vazgeçebilen bireyler ile ÜLKEMİZ daha aydın bir gelecek için UMUTlu kalacak ve MUTLULUĞU yaşayan insanlarımızın sayısı giderek artacaktır...
ZİYARETÇİ SAYFASINI, DOSTLUK VE KARDEŞLİK İÇİN DAİMA AÇIK TUTAN VE SEVGİSİNİ TÜM İNSANLAR İLE PAYLAŞAN, HALKI VE ÜLKESİ ADINA NİCE ZORLUKLARI GÖĞÜSLEYEN SEVGİLİ FERHAT TUNÇ'A KOLAYLIKLAR DİLER, BİREYSEL BAŞARI ADINA GERÇEKLEŞTİRDİĞİ KAZANIMLARI İLE; YİNE BİR ÇOK İNSANI MOTİVE EDECEK VE ARTARAK ÇOĞALAN VE PAYLAŞILAN İNSANİ DEĞERLER İLE; BİREYSEL BAŞARININ KAZANIMLARINA ULAŞABİLENLERİN SAYISI ÇOĞALACAK VE ÜLKEMİZ; GERÇEK BARIŞ VE GÜVENLİĞİN YAŞANDIĞI BİR ÜLKE KONUMUNA GELECEKTİR.
'BU VATAN HEPİMİZİN'
Sanat Savaşı
Bilim Dünyası, yontmataş insanının fildişini yontabilen usta bir zanaatkar olduğunu kabul etmesine rağmen, mağara sanatının bu dönemde ortaya çıktığı görüşünü başlangıçta redediyordu:
Bilim dünyası,20. yy'ın başında insanın kökenininin çok eskiye dayandığını ve Dödüncü Zaman'a ait soyu tükenmiş büyük memelilere çağdaş olduğunu nihayet kabul etmiş, yaptığı aletler ve avladığı hayvanlar hakkında bilgi edinmişti. Üstelik o dönem insanının 'öteki dünya' inancının kanıtı olan mezarlarına bakılırsa, tarihöncesi insan önceleri sanıldığı kadar kaba saba ve ilkel bir canlı olmamalıydı. Gene de bu insanların, bulunan sanat eserlerini yaratacak kadar ince ruhlu olabileceklerini kimse düşünemiyordu.
Süslemeli tarihöncesi eşyaların ilk örnekleri 1834 yılında Fransa'daki Chauffaud Mağrası'nda bulunmuş ve Keltler'e ait eserler oluduğu sanılmıştı. Sonraları La Maddeleine'de ve Pireneler üzerindeki Gourdan ile Arudy kaya barınaklarında çok sayıda kullanım eşyası bulundu. Böylece, bir tarihöncesi mobilya sanatının varlığı yavaş yavaş kabul edildi ve sözü edilen bu buluntular, E. Lartet'nin yaptığı tarihöncesi dönemler sınıflandırmasının da temelini oluşturdu.
Ne var ki, mağara duvarlarına kazılmış veya çizilmiş resimlerin hepsi aynı ilgiyi görmedi.1864 yılında Garrigou'nun Niaux'da (Ariege) bulduğu çarpıcı mağara resimleri, L. Chiron'un 1878 yılında Chabot Mağrası'nda (Gard) keşfettiği kazıma desenler veya Santuola Markizi'nin Altamira Mağrası'nın (İspanya) tavanında açığa çıkardığı olağanüstü resimler bilim dünyasında ilgisizlik ve kuşkuyla karşılandı.1895 yılında E. Riviere, La Mouthe mağrasındaki resimleri, bir yıl sonra ise F. Daleau, tarih çökellerin altında kalmış olan Pair-non-Pair'deki kazıma desenleri bilim dünyasına tanıttı.1901'de Rahip H. Breuıl, Font-de-Gaume ve Combarelles kazılarına katıldı. Yontmataş Devri'nde mağara sanatının olamayacağını şiddetle savunan E. Cartaillac, bir kaç hafta sonra Breuil'in görüşünü kabul etti. Bu görüş, Fransa Bilim Geliştirme Derneği'nin (AFAS) 1902'deki kongresinde resmen onaylandı.
Kaynak: Stephanie Thiebault