Merhaba. Büyük bir sorunla karşı karşıyayım. Kim yaptı ve neden bilmiyorum ama beni bir kötü niyetli insanlar sanal alamine vermiş ve nasil ordan çıkacağımı bilemiyorum? Bu konuyu 20 mart 2019 da öğrendim oysaki 2014 den bu yana sanal alemde erkeklere peş keş çeker nitelikde olduğumu öğrendim ve çok şaşkın olduğum kadarda neden ve nasıl olduğunu anlamaya çalışıyorum. Hala bulmuş değilim. Nasıl çıkabilirim bu tür ortamdan? Yardım edin lütfen? Hiç değilse yol gösterin? Çok rica ediyorum. Saygılarimla selamlar
uyarlaması mümkün olmayan bir bilinçaltı birikimi gerektiren durum. sanalla gerçeklik arasındaki kesin ayrımı, o ince çizgiyi bulmak gerekiyor; yoksa çekim kuvveti yüksek olan her iki taraf da kişinin benliğinde onarılmaz yaralar açabilir: bunu tamamen acı, yenilgi gibi de görmemek lazımdır.fazla mutluluk da insanın dengesini bozabilir. çünkü o durumda, diğer insanların mutluluk seviyeleriyle bir çatışma yaşanır ve gerçekliğin yıprattığı yerleri sanalla çoğaltmak hatalı olabilir. yani sanalın gerçeklik payı insanın bilinçaltı kapasitesiyle doğru orantılı. kapasite ne kadar genişse o kadar etkileniyorsun ve kapılıyorsun. derin suda yüzebilirsinde, dalabilirsinde. sığ denizde ise sadece ıslanırsın. sanal derinliğe inanmak, farklı bir eksiklik duyusunu algılamanın kapılarını açabiliyor.
İnsanların tanıştıkları yer önemli değil önemli olan seçici olmak doğruyu bulmaktır bu alemde nice kötü sahte sanal insanlar olabilir ama bence iyi insanları da es geçmemeliyiz Dünyada sadece kötüler yok iyilerde var sadece kötülükleri göremeyiz bir insan yalan konuşursa her ortamda konuşur her yalan er yada geç ortaya çıkar bir insan yalan konuşarak karşı tarafı kandırdığını sanar aslında başta kendini kandırmış olur kaybeden her zaman kendisi olur...
SANAL ALEM DEDİKLERİ -1- ONUN ŞİFRESİNİ NASIL ÇÖZDÜLER-BİR REYTİNG SANİYEDE NASIL 200 OLDU.
Sayın Dostlar; Hayatımızda her konuda hudutlarımızı aşmadan hakkımızı da toplumdaki ilişkilerimizle bütünleştirerek sürdürüyoruz. Bazen bu hayat içinde hukuk kuralları bazı zamanda örf ve adetlerimizin ağır basmasıyla dengeyi o hassas çarkın içinde çeviriyoruz. Bazılarımız bu çarkı kendi yağı ile çevirirken; Bazılarımız yağı başkasından alıp silindiri bile yedekten kullanıyor. Bazılarımız da semazenin dönüşü gibi hep aynı…..Çark asla iflas etmeden dönüyor dönüyor.. Düzenek asla bozulmuyor. Çünkü amaç hep hak yolu.
Bireyin kendi yaşantısını kendi yaşam ideolojisini hayatı içinde uygularken toplumun değerlerini şahsileştirmeden sert tavırlar almadan sürdürmesi; Düşüncelerini bilime mantığa dayandırarak anlatması ona daha da değer kattığı bir gerçektir. Şayet mantık ahlak ve inanç dışına çıkarsa o zamanda aynen aynada ki buharın kısa zaman içinde yok olup kendi sıfatını görmesi gibi; bir gerçekle karşı karşıya kalır. O anda kendisiyle yüz yüze yani; Bu düşünceden yola çıkarak sanal alem yada internet dediğimiz bilgiyi, kültürü, bilimi en yakınımıza getiren evrensel bir medeniyeti idrak ettik. Bu muhteşem bilgi kaynağı her şekilde kullanıma da hazır.
Kimi; interneti bilime yatırım yaparak kullanıyor.
Kimi; internet aracılığıyla sevdikleriyle harika duyguları yaşayarak ve de yaşatarak en gelişmiş sistemiyle hayata geçiriyor.
Kimi; saatlerce faydası olmayan konulara dalıp oyunlar oynuyor.
Kimi; insanı korkutarak sindirerek baskıcı gücünü kullanarak karşı tarafın temel hak ve özgürlüğüne adeta set koyuyor. Bu baskıcı gücü her şekilde kullanarak yorum yapıyor yaptırıyor.
*Kimi; msn adresini bildiği kişi adını kullanarak sana en son çektirmiş olduğum çıplak fotoğraflarımı gönderiyorum; diye mesajı tüm guruba gönderip bu msn adresini bildiği kişiyi aklı sıra toplum içinde rezil etme yolunu arıyor.
*Kimi; msn adresini bildiği kişinin arkadaş gurubundan birinin adını kullanarak hakaretin sövmenin en edep dışı olanını yapabiliyor. Paket halinde virüs programını da karşı tarafın bilgisayarına zarar vermek üzere gönderiyor.
*Kimi; siyasi amaçlı yorumları belki 5-6-9 ayrı ayrı rumuzla insan onur ve gururunu ağır şekilde rencide ederek gönderiyor. Yaşantı şeklini beğenmediği kişiye, giyim şeklini beğenmediği kişiye sen yobaz bir düşünceye sahipsin, gericisin mantığıyla kişilerin özel hayatına giriliyor. Şifresi bile çözülüyor. Yapmış olunan yasalmış gibi. Karşı tarafın kendine ait bir fikri bir düşüncesi ya da yasal hakları yokmuş gibi. Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz.
Kimi; saniyede 2 den 80 e 80 den 200 e çıkarak sitenin bilgi işleminde çok kişi varmış gibi göstererek reytingini yüksek tutabiliyor. Şok. Şok. Şok. Acaba ne oldu da bu anında bu kadar yükseldi. Araştırıp öğrenince reklam merakı illetinin esiri olunduğunu öğreniyorsunuz. Reklamdan haksız kazanç sağlamak amaçlı yani.
*Kimi; harcanıyorsunuz buralarda be diyerek kişinin ar ve haya duygularıyla oynamakta. Herkes vicdan inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir.
*Kimi; umarım şimdiye kadar yazdıkların gibi baştan savma olmaz.diyerek incitici olabilmekte.
*Kimi; yahu bırak şu yazmayı kardeşim artık. Sanırım çok az okuyorsunuz. Size tasfiyem yazmaktan vazgeçin, en azından şimdilik. Çok okursanız belki birkaç yıl sonra yazabilecek düzeye gelebilirsiniz. Sizi kırmak istemiyorum. Bu yorumumla ileride daha da madara (yalanın yanlışın ortaya çıkması) olmamanız için beklide size iyilik yapıyorum. Diyerek kendisinin zaten ne olduğunu bu cümlelerle çok iyi ifade edebilmekte. Çünkü kendisi evrensel bir kültür abidesi YARADILMIŞ OLAN EN BÜYÜK ŞAHSİYET.
Her şeyi bildiğini zannetmek cehalettir. Cehaletini ilim zannetmek en büyük felakettir, İnsanı yücelten, tevazudur. Haddini kendini bilmektir. Asıl ZAFER, içindeki düşmanı kendini yenmektir.
*Kimi; ama ben seni bilirim insanlarla konuşurken bu kadar içten ve terbiyeli olamıyorsun anlarsın sen yazmaktan vazgeç gerçek yazarlara ayıp etme diyerek; açığı örtmesi gerekirken hakaretin en alasını yapabiliyor. Çünkü kendisi söylediğinin aynısı. Kişi kendinden bilir işi. Hem o kişiden nemalanır hem de arkasından kuyusunu kazar. Kuyu kazma tekniklerini iyi bilir.
*Kimi; sizin mezuniyetiniz ne Allah aşkına ağzı olan konuşuyor şu memlekette diyerek eğitim almış, alamamış yada eğitimini zorunlu sebeplerden dolayı bırakmış olanları çok sıradan bir üslup kullanarak aşağılama yapabilmekte. YUNUS EMRE’ bir sözünde derki; ” Öyle insanlar gördüm ki üstünde elbise yok. Öyle elbiseler gördüm ki içinde insan yok”
Kimi; kişilerin Kredi Kartına ya da hesap numaralarına girerek bankadan paraları çok farklı entrikalarla kendi hesaplarına yükleme yapabiliyorlar. Sanki kendileri alın teri dökmüş gibi.
Oysa bilindiği gibi bilgisayar sayısal ve mantıksal işlemleri kendi kendine yapan bir araç. Biz insanoğlu bu aygıtı yaptık. Ama ona bile internet aracılığıyla kendi egomuzu yükleyerek çarkını bozduk. Bilgiyi ilimi öğrenip gerçek kültüre erişmeden vaz geçip hakaret etme yolunda onunda belleklerinin sistemine maalesef çirkinlikleri yükledik. Çirkinlikleri sevenler tarafından monte ettik. Bilginin temeline açıkçası daha şimdiden çok istekli bir şekilde kendini donanımlı zanneden VİRÜSLER el attı. Bu virüsler hem toplumsal hem de siyasal açıdan çevremize enfeksiyon yaymaya başladılar. Oysa Dünya kuruldu kurulalı parazitler her zaman yok olmaya mahkum edilmişlerdir, Yok olmuşlardır.
Sanal olan her şey negatiftir. Esas ise gerçeklerin bir gün mutlaka yaşatılması istendiği gibi yaşatılacağıdır. Adalet insanların eşit olduğu tek merci olması dolayısıyla bir gün hakların mutlaka hak sahipleri tarafından alınacağıdır. Toplum içinde insana zarar vermek hile yapmak yüce dinimiz tarafından kesinlikle yasaklanmıştır. Bu fani Dünyada toplum içindeki sorumluluklarımızı ahlaki kurallara uygun yaşamayı kendimize ilke edinmeliyiz.
Dürüstlüğü Allahın bulaşıcı bir hastalık gibi hepimize vermesini en içten duygularımla temenni ediyorum. Sevgili dostlar aman dikkat şifreniz çözülüp deşifre edilebilirsiniz.
HUKUKİ DAYANAKLAR ----- • Bilgisayar yoluyla dolandırıcılık TCK 503-507: Dolandırıcılık ve iflas • Bilgisayar yoluyla sahtecilik TCK 316-368: Sahtecilik suçları. • Kanunla korunmuş bir yazılımın izinsiz kullanımı 5846’nolu fikir ve sanat eserleri kanunu (FSEK) • Yasa dışı yayınlar TCK 125-200: Devletin şahsiyetine karşı cürümler; TCK 480-490: hakaret ve sövme cürümleri TCK 426-427: Halkın ar ve haya duygularını inciten veya cinsi arzuları tahrik eden ve istismar eder nitelikte genel ahlaka aykırı: ve diğer anlatım araç ve gereçleri. * Bilgisayar sistemlerine ve servislerine yetkisiz erişim ve dinleme “bilişim alanında suçlar TCK 525a,b,c ve d’ maddeleridir.
YENİ TCK’da BİLİŞİM SUÇLARI 1 Nisan 2005 tarihinde yürürlüğe girmiş olan yeni TCK’nın kapsamında, bilişim sistemlerine karşı işlenen suçları da gerekçeleriyle birlikte yer alıyor. Bilişim sistemine girme, sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme, tüzel kişiler hakkında güvenlik tedbiri uygulanması, banka ve kredi kartlarının kötüye kullanılması kapsamındaki suçları tanımlayan kanun maddeleri TCK’nın 243-246 maddelerinde yer alıyor.
BİLİŞİM SİSTEMİNE GİRME Madde 243-(1) Bir bilişim sisteminin bütününe veya bir kısmına, hukuka aykırı olarak giren veya orada kalmaya devam eden kimseye iki yıla kadar hapis veya adli para cezası verilir. (2) Yukarıdaki fıkrada tanımlanan fiillerin bedeli karşılığı yararlanabilen sistemler hakkında işlenmesi halinde verilecek ceza yarı oranına kadar indirilir. (3) Bu fiil nedeniyle sistemin içerdiği veriler yok olur veya değişirse, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezasına hüküm olunur.
SİSTEMİ ENGELLEME, BOZMA, VERİLERİ YOK ETME VEYA DEĞİŞTİRME MADDE 244.- (1) Bir bilişim sisteminin işleyişinin engelleyen, bozan, sisteme hukuka aykırı olarak veri yerleştiren, var olan verileri başka bir yere gönderen, erişilmez kılan, değiştiren, yok eden kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir. (2) Bu fiillerin bir banka veya kredi kurumuna ya da bir kamu kurum veya kuruluşuna ait bilişim sistemi üzerinde işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında arttırılır. (3) Yukarıdaki fıkralarda tanımlanan fiillerin işlenmesi suretiyle kişinin kendisinin veya başkasının yararına haksız bir çıkar sağlanmasının başka bir suç oluşturmaması halinde, iki yıldan altı yıla kadar hapis ve BEŞBİN güne kadar adli para cezasına hüküm olunur.
BANKA VEYA KREDİ KARTLARININ KÖTÜYE KULLANILMASI MADDE. 245.(1) Başkasına ait bir banka veya kredi kartını her ne surette olursa olsun ele geçiren veya elinde bulunduran kimse, kart sahibinin veya kartın kendisine verilmesi gereken kişinin rızası olmamaksızın bunu kullanarak veya kullandırtarak kendisine veya başkasına yarar sağlarsa, üç yıldan altı yıla kadar hapis cezası ve adli para cezası ile cezalandırılır. (2) Sahte oluşturulan veya üzerinde sahtecilik yapılan bir banka veya kredi kartını kullanmak suretiyle kendisine veya başkasına yarar sağlayan kişi, fiil daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde, dört yıldan yedi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
TÜZEL KİŞİLER HAKKINDA GÜVENLİK TEDBİRİ UYGULANMASI MADDE. 246.- (1) Bu bölümde yer alan suçların işlenmesi suretiyle yararına haksız menfaat sağlayan tüzel kişiler
gün gelir...mail kutunuza kelimeler düşer... ve olaylar başlar. ekran dışına taşar...gerçek alem olur... kaç bucakmış...boyunuzun ölçüsüyle de çarpanlarına ayırırsınız artık...:S
alman mahkemeleri sanal ortamda yapilan hakaret,iftira yalanlar dolanlar için açılan 50 bin euro luk tazmınat davasını kabul etti...
bilindiği üzere alman yasaları dünyanın neresinde olursa olsun işlenen suçların almanyada yargılanmasına olanak tanıyor... türkiyedeki maşaların dikkatine..! !
rû-berû hasbihal ettiğiniz insanlar ve nefesinizi soluduğunuz ortamda dünyaya ve ötelere dair konuları masaya yatırıp neşter vurduğunuz ve içine dahil olduğunuz toplum başkadır...
burada muallakta kalır çoğu söz...
bilemezsiniz karşı taraf hoyrat kelimeler savururken ciddi midir? siz kadar hassas mıdır? bilemezsiniz bunları...
savunmanın dahi gerçekliğin içinde olması makbul zannımca...
burada rüzgarla konuşmak gibi bir eylemden öte gidemez yapılan savunmalar.. kuşanın kılıçlarınızı..ellerinizde silahlarınız ve seçin rakibinizi.. rakip neye göre seçilecek ki bu 'sanal alem' dediğimiz yerde?
fazla karışık ifade etmiş olabilirim ancak; ezcümle, burada savunmaları bırakmak en akla mantığa uyanı...savunma ayaklarınızın altında toprağı hissettiğiniz,rüzgarın yüzünüzü yaladığı...iyot kokulu denizlerin varlığını hissettiğiniz yerlerde olmalı...
yoksa burada yapılan don kişotluğun mukaddimesinden öte gidemez...
Hep bir yerlere, bir şeylere yetişme telaşındasınız değil mi?
Hep bir yerlere, bir şeylere yetişme telaşındasınız değil mi? Hiç vaktiniz yok, 'Fast live', 'Fast food', 'Fast music', 'Fast love'... Dikte ettirilen 'yükselen değerler', 'in' ler, 'out' lar... Buna benzer bir odada, şanslıysanız gökyüzünü görebilen bir pencere ardında bitecek hepsi.
Dostluğu klavyelerinde, yaşamı monitörlerinde arayanlar, Size sesleniyorum! Hangi tuş daha etkilidir ki sıcacık bir gülüşten ya da hangi program verebilir bir ağaç gölgesinde uyumanın keyfini? Copy-paste yapabilir misiniz dalgaların sahille buluşmasını? İçinizi ısıtan gün ışığını gönderebilir misiniz maille arkadaşlarınıza? Sevgiyi tuşlarla mı yazarsınız? Öpüşmek için hangi tuşlara basmak gerekir? Ya da geri dönüşüm kutusunda saklanabilir mi kaybolan zaman? Doğayı bilgisayarlarına döşeyenler, neden görmezsiniz bahçedeki akasyanın tomurcuklandığını? Ve ıslak toprak kokusu var mıdır dosyalarınız arasında? Koklamak, duymak, dokunmak, yok mu yaşam skalanızda? Bilgi toplumu oldunuz da, duygu toplumu olmanıza megabaytlarınız mı yetmiyor?
Merhaba. Büyük bir sorunla karşı karşıyayım. Kim yaptı ve neden bilmiyorum ama beni bir kötü niyetli insanlar sanal alamine vermiş ve nasil ordan çıkacağımı bilemiyorum? Bu konuyu 20 mart 2019 da öğrendim oysaki 2014 den bu yana sanal alemde erkeklere peş keş çeker nitelikde olduğumu öğrendim ve çok şaşkın olduğum kadarda neden ve nasıl olduğunu anlamaya çalışıyorum. Hala bulmuş değilim. Nasıl çıkabilirim bu tür ortamdan? Yardım edin lütfen? Hiç değilse yol gösterin?
Çok rica ediyorum. Saygılarimla selamlar
ihanet ve sadakatsizlik için uygun mekan! ! !
İyiler vardır belki...Yaşadıklarıma baktığımda yok hep entrikalarla dolu bir alem.
uyarlaması mümkün olmayan bir bilinçaltı birikimi gerektiren durum.
sanalla gerçeklik arasındaki kesin ayrımı, o ince çizgiyi bulmak gerekiyor;
yoksa çekim kuvveti yüksek olan her iki taraf da kişinin benliğinde onarılmaz yaralar açabilir: bunu tamamen acı, yenilgi gibi de görmemek lazımdır.fazla mutluluk da insanın dengesini bozabilir. çünkü o durumda, diğer insanların mutluluk seviyeleriyle bir çatışma yaşanır ve gerçekliğin yıprattığı yerleri sanalla çoğaltmak hatalı olabilir. yani sanalın gerçeklik payı insanın bilinçaltı kapasitesiyle
doğru orantılı. kapasite ne kadar genişse o kadar etkileniyorsun ve kapılıyorsun. derin suda yüzebilirsinde, dalabilirsinde. sığ denizde ise sadece ıslanırsın.
sanal derinliğe inanmak, farklı bir eksiklik duyusunu algılamanın kapılarını açabiliyor.
İnsanların tanıştıkları yer önemli değil önemli olan seçici olmak doğruyu bulmaktır bu alemde nice kötü sahte sanal insanlar olabilir ama bence iyi insanları da es geçmemeliyiz Dünyada sadece kötüler yok iyilerde var sadece kötülükleri göremeyiz bir insan yalan konuşursa her ortamda konuşur her yalan er yada geç ortaya çıkar bir insan yalan konuşarak karşı tarafı kandırdığını sanar aslında başta kendini kandırmış olur kaybeden her zaman kendisi olur...
SANAL ALEM DEDİKLERİ -1-
ONUN ŞİFRESİNİ NASIL ÇÖZDÜLER-BİR REYTİNG SANİYEDE NASIL 200 OLDU.
Sayın Dostlar; Hayatımızda her konuda hudutlarımızı aşmadan hakkımızı da toplumdaki ilişkilerimizle bütünleştirerek sürdürüyoruz. Bazen bu hayat içinde hukuk kuralları bazı zamanda örf ve adetlerimizin ağır basmasıyla dengeyi o hassas çarkın içinde çeviriyoruz. Bazılarımız bu çarkı kendi yağı ile çevirirken; Bazılarımız yağı başkasından alıp silindiri bile yedekten kullanıyor. Bazılarımız da semazenin dönüşü gibi hep aynı…..Çark asla iflas etmeden dönüyor dönüyor.. Düzenek asla bozulmuyor. Çünkü amaç hep hak yolu.
Bireyin kendi yaşantısını kendi yaşam ideolojisini hayatı içinde uygularken toplumun değerlerini şahsileştirmeden sert tavırlar almadan sürdürmesi; Düşüncelerini bilime mantığa dayandırarak anlatması ona daha da değer kattığı bir gerçektir. Şayet mantık ahlak ve inanç dışına çıkarsa o zamanda aynen aynada ki buharın kısa zaman içinde yok olup kendi sıfatını görmesi gibi; bir gerçekle karşı karşıya kalır. O anda kendisiyle yüz yüze yani; Bu düşünceden yola çıkarak sanal alem yada internet dediğimiz bilgiyi, kültürü, bilimi en yakınımıza getiren evrensel bir medeniyeti idrak ettik. Bu muhteşem bilgi kaynağı her şekilde kullanıma da hazır.
Kimi; interneti bilime yatırım yaparak kullanıyor.
Kimi; internet aracılığıyla sevdikleriyle harika duyguları yaşayarak ve de yaşatarak en gelişmiş sistemiyle hayata geçiriyor.
Kimi; saatlerce faydası olmayan konulara dalıp oyunlar oynuyor.
Kimi; insanı korkutarak sindirerek baskıcı gücünü kullanarak karşı tarafın temel hak ve özgürlüğüne adeta set koyuyor. Bu baskıcı gücü her şekilde kullanarak yorum yapıyor yaptırıyor.
*Kimi; msn adresini bildiği kişi adını kullanarak sana en son çektirmiş olduğum çıplak fotoğraflarımı gönderiyorum; diye mesajı tüm guruba gönderip bu msn adresini bildiği kişiyi aklı sıra toplum içinde rezil etme yolunu arıyor.
*Kimi; msn adresini bildiği kişinin arkadaş gurubundan birinin adını kullanarak hakaretin sövmenin en edep dışı olanını yapabiliyor. Paket halinde virüs programını da karşı tarafın bilgisayarına zarar vermek üzere gönderiyor.
*Kimi; siyasi amaçlı yorumları belki 5-6-9 ayrı ayrı rumuzla insan onur ve gururunu ağır şekilde rencide ederek gönderiyor. Yaşantı şeklini beğenmediği kişiye, giyim şeklini beğenmediği kişiye sen yobaz bir düşünceye sahipsin, gericisin mantığıyla kişilerin özel hayatına giriliyor. Şifresi bile çözülüyor. Yapmış olunan yasalmış gibi. Karşı tarafın kendine ait bir fikri bir düşüncesi ya da yasal hakları yokmuş gibi. Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz.
Kimi; saniyede 2 den 80 e 80 den 200 e çıkarak sitenin bilgi işleminde çok kişi varmış gibi göstererek reytingini yüksek tutabiliyor. Şok. Şok. Şok. Acaba ne oldu da bu anında bu kadar yükseldi. Araştırıp öğrenince reklam merakı illetinin esiri olunduğunu öğreniyorsunuz. Reklamdan haksız kazanç sağlamak amaçlı yani.
*Kimi; harcanıyorsunuz buralarda be diyerek kişinin ar ve haya duygularıyla oynamakta. Herkes vicdan inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir.
*Kimi; umarım şimdiye kadar yazdıkların gibi baştan savma olmaz.diyerek incitici olabilmekte.
*Kimi; yahu bırak şu yazmayı kardeşim artık. Sanırım çok az okuyorsunuz. Size tasfiyem yazmaktan vazgeçin, en azından şimdilik. Çok okursanız belki birkaç yıl sonra yazabilecek düzeye gelebilirsiniz. Sizi kırmak istemiyorum. Bu yorumumla ileride daha da madara (yalanın yanlışın ortaya çıkması) olmamanız için beklide size iyilik yapıyorum. Diyerek kendisinin zaten ne olduğunu bu cümlelerle çok iyi ifade edebilmekte. Çünkü kendisi evrensel bir kültür abidesi YARADILMIŞ OLAN EN BÜYÜK ŞAHSİYET.
Her şeyi bildiğini zannetmek cehalettir.
Cehaletini ilim zannetmek en büyük felakettir,
İnsanı yücelten, tevazudur. Haddini kendini bilmektir.
Asıl ZAFER, içindeki düşmanı kendini yenmektir.
*Kimi; ama ben seni bilirim insanlarla konuşurken bu kadar içten ve terbiyeli olamıyorsun anlarsın sen yazmaktan vazgeç gerçek yazarlara ayıp etme diyerek; açığı örtmesi gerekirken hakaretin en alasını yapabiliyor. Çünkü kendisi söylediğinin aynısı. Kişi kendinden bilir işi. Hem o kişiden nemalanır hem de arkasından kuyusunu kazar. Kuyu kazma tekniklerini iyi bilir.
*Kimi; sizin mezuniyetiniz ne Allah aşkına ağzı olan konuşuyor şu memlekette diyerek eğitim almış, alamamış yada eğitimini zorunlu sebeplerden dolayı bırakmış olanları çok sıradan bir üslup kullanarak aşağılama yapabilmekte. YUNUS EMRE’ bir sözünde derki; ” Öyle insanlar gördüm ki üstünde elbise yok. Öyle elbiseler gördüm ki içinde insan yok”
Kimi; kişilerin Kredi Kartına ya da hesap numaralarına girerek bankadan paraları çok farklı entrikalarla kendi hesaplarına yükleme yapabiliyorlar. Sanki kendileri alın teri dökmüş gibi.
Oysa bilindiği gibi bilgisayar sayısal ve mantıksal işlemleri kendi kendine yapan bir araç. Biz insanoğlu bu aygıtı yaptık. Ama ona bile internet aracılığıyla kendi egomuzu yükleyerek çarkını bozduk. Bilgiyi ilimi öğrenip gerçek kültüre erişmeden vaz geçip hakaret etme yolunda onunda belleklerinin sistemine maalesef çirkinlikleri yükledik. Çirkinlikleri sevenler tarafından monte ettik. Bilginin temeline açıkçası daha şimdiden çok istekli bir şekilde kendini donanımlı zanneden VİRÜSLER el attı. Bu virüsler hem toplumsal hem de siyasal açıdan çevremize enfeksiyon yaymaya başladılar. Oysa Dünya kuruldu kurulalı parazitler her zaman yok olmaya mahkum edilmişlerdir, Yok olmuşlardır.
Sanal olan her şey negatiftir. Esas ise gerçeklerin bir gün mutlaka yaşatılması istendiği gibi yaşatılacağıdır. Adalet insanların eşit olduğu tek merci olması dolayısıyla bir gün hakların mutlaka hak sahipleri tarafından alınacağıdır. Toplum içinde insana zarar vermek hile yapmak yüce dinimiz tarafından kesinlikle yasaklanmıştır. Bu fani Dünyada toplum içindeki sorumluluklarımızı ahlaki kurallara uygun yaşamayı kendimize ilke edinmeliyiz.
Dürüstlüğü Allahın bulaşıcı bir hastalık gibi hepimize vermesini en içten duygularımla temenni ediyorum.
Sevgili dostlar aman dikkat şifreniz çözülüp deşifre edilebilirsiniz.
HUKUKİ DAYANAKLAR
-----
• Bilgisayar yoluyla dolandırıcılık TCK 503-507: Dolandırıcılık ve iflas
• Bilgisayar yoluyla sahtecilik TCK 316-368: Sahtecilik suçları.
• Kanunla korunmuş bir yazılımın izinsiz kullanımı 5846’nolu fikir ve sanat eserleri kanunu (FSEK)
• Yasa dışı yayınlar TCK 125-200: Devletin şahsiyetine karşı cürümler;
TCK 480-490: hakaret ve sövme cürümleri
TCK 426-427: Halkın ar ve haya duygularını inciten veya cinsi arzuları tahrik eden ve istismar eder nitelikte genel ahlaka aykırı: ve diğer anlatım araç ve gereçleri.
* Bilgisayar sistemlerine ve servislerine yetkisiz erişim ve dinleme “bilişim alanında suçlar TCK 525a,b,c ve d’ maddeleridir.
YENİ TCK’da BİLİŞİM SUÇLARI
1 Nisan 2005 tarihinde yürürlüğe girmiş olan yeni TCK’nın kapsamında, bilişim sistemlerine karşı işlenen suçları da gerekçeleriyle birlikte yer alıyor.
Bilişim sistemine girme, sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme, tüzel kişiler hakkında güvenlik tedbiri uygulanması, banka ve kredi kartlarının kötüye kullanılması kapsamındaki suçları tanımlayan kanun maddeleri TCK’nın 243-246 maddelerinde yer alıyor.
BİLİŞİM SİSTEMİNE GİRME
Madde 243-(1) Bir bilişim sisteminin bütününe veya bir kısmına, hukuka aykırı olarak giren veya orada kalmaya devam eden kimseye iki yıla kadar hapis veya adli para cezası verilir.
(2) Yukarıdaki fıkrada tanımlanan fiillerin bedeli karşılığı yararlanabilen sistemler hakkında işlenmesi halinde verilecek ceza yarı oranına kadar indirilir.
(3) Bu fiil nedeniyle sistemin içerdiği veriler yok olur veya değişirse, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezasına hüküm olunur.
SİSTEMİ ENGELLEME, BOZMA, VERİLERİ YOK ETME VEYA DEĞİŞTİRME
MADDE 244.- (1) Bir bilişim sisteminin işleyişinin engelleyen, bozan, sisteme hukuka aykırı olarak veri yerleştiren, var olan verileri başka bir yere gönderen, erişilmez kılan, değiştiren, yok eden kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir.
(2) Bu fiillerin bir banka veya kredi kurumuna ya da bir kamu kurum veya kuruluşuna ait bilişim sistemi üzerinde işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında arttırılır.
(3) Yukarıdaki fıkralarda tanımlanan fiillerin işlenmesi suretiyle kişinin kendisinin veya başkasının yararına haksız bir çıkar sağlanmasının başka bir suç oluşturmaması halinde, iki yıldan altı yıla kadar hapis ve BEŞBİN güne kadar adli para cezasına hüküm olunur.
BANKA VEYA KREDİ KARTLARININ KÖTÜYE KULLANILMASI
MADDE. 245.(1) Başkasına ait bir banka veya kredi kartını her ne surette olursa olsun ele geçiren veya elinde bulunduran kimse, kart sahibinin veya kartın kendisine verilmesi gereken kişinin rızası olmamaksızın bunu kullanarak veya kullandırtarak kendisine veya başkasına yarar sağlarsa, üç yıldan altı yıla kadar hapis cezası ve adli para cezası ile cezalandırılır.
(2) Sahte oluşturulan veya üzerinde sahtecilik yapılan bir banka veya kredi kartını kullanmak suretiyle kendisine veya başkasına yarar sağlayan kişi, fiil daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde, dört yıldan yedi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
TÜZEL KİŞİLER HAKKINDA GÜVENLİK TEDBİRİ UYGULANMASI
MADDE. 246.- (1) Bu bölümde yer alan suçların işlenmesi suretiyle yararına haksız menfaat sağlayan tüzel kişiler
Sanal alemin herşeyi yalan.
Yalan dünya burası...
gün gelir...mail kutunuza kelimeler düşer...
ve olaylar başlar. ekran dışına taşar...gerçek alem olur...
kaç bucakmış...boyunuzun ölçüsüyle de çarpanlarına ayırırsınız artık...:S
Cılız fikirlerin, kokmuş sığınağı.. :)
Herkesi er meydanına bekliyoruz..
Bu pazarda seref namus satilir
Arsizdan, soysuzdan,elden bezmisim
alman mahkemeleri sanal ortamda yapilan hakaret,iftira yalanlar dolanlar için açılan 50 bin euro luk tazmınat davasını kabul etti...
bilindiği üzere alman yasaları dünyanın neresinde olursa olsun işlenen suçların almanyada yargılanmasına olanak tanıyor...
türkiyedeki maşaların dikkatine..! !
her şeyin istisnası..
bu hengame başkadır...
rû-berû hasbihal ettiğiniz insanlar ve nefesinizi soluduğunuz ortamda dünyaya ve ötelere dair konuları masaya yatırıp neşter vurduğunuz ve içine dahil olduğunuz toplum başkadır...
burada muallakta kalır çoğu söz...
bilemezsiniz karşı taraf hoyrat kelimeler savururken ciddi midir? siz kadar hassas mıdır?
bilemezsiniz bunları...
savunmanın dahi gerçekliğin içinde olması makbul zannımca...
burada rüzgarla konuşmak gibi bir eylemden öte gidemez yapılan savunmalar..
kuşanın kılıçlarınızı..ellerinizde silahlarınız ve seçin rakibinizi.. rakip neye göre seçilecek ki bu 'sanal alem' dediğimiz yerde?
fazla karışık ifade etmiş olabilirim ancak;
ezcümle,
burada savunmaları bırakmak en akla mantığa uyanı...savunma ayaklarınızın altında toprağı hissettiğiniz,rüzgarın yüzünüzü yaladığı...iyot kokulu denizlerin varlığını hissettiğiniz yerlerde olmalı...
yoksa burada yapılan don kişotluğun mukaddimesinden öte gidemez...
Hep bir yerlere, bir şeylere yetişme telaşındasınız değil mi?
Hep bir yerlere, bir şeylere yetişme telaşındasınız değil mi?
Hiç vaktiniz yok, 'Fast live', 'Fast food', 'Fast music', 'Fast love'...
Dikte ettirilen 'yükselen değerler', 'in' ler, 'out' lar...
Buna benzer bir odada, şanslıysanız gökyüzünü görebilen bir pencere ardında bitecek hepsi.
Dostluğu klavyelerinde, yaşamı monitörlerinde arayanlar, Size sesleniyorum!
Hangi tuş daha etkilidir ki sıcacık bir gülüşten ya da hangi program verebilir bir ağaç gölgesinde uyumanın keyfini?
Copy-paste yapabilir misiniz dalgaların sahille buluşmasını?
İçinizi ısıtan gün ışığını gönderebilir misiniz maille arkadaşlarınıza?
Sevgiyi tuşlarla mı yazarsınız?
Öpüşmek için hangi tuşlara basmak gerekir?
Ya da geri dönüşüm kutusunda saklanabilir mi kaybolan zaman?
Doğayı bilgisayarlarına döşeyenler, neden görmezsiniz bahçedeki akasyanın tomurcuklandığını?
Ve ıslak toprak kokusu var mıdır dosyalarınız arasında?
Koklamak, duymak, dokunmak, yok mu yaşam skalanızda?
Bilgi toplumu oldunuz da, duygu toplumu olmanıza megabaytlarınız mı yetmiyor?
yazan-Müşfik KENTER- çalan etoM1961
in nimetlerini yemek istiyorum...
Kendi gibi bilmek. Yani sanalda boş boş gezerken neden herkes sanalda boş boş geziyor duygusunu sorgulamaya çalışmak..
SENCE GÖRDÜĞÜMÜZ HER ŞEY GERÇEK Mİ?
GÖRÜNTÜ SADECE BEYNİMİZİN ARKASINDA OLUŞAN BİR YANSIMA DEGİLMİ.EEE O ZAMAN RÜYALARLA GERÇEYİ AYIT EDEN NEDİR?
internet